Hakkımda
1982 Konya Doğumluyum. Lise yıllarında satış sektöründe çalışmaya başladım.
Türkiye’nin en büyük haberleşme firmaları olan Turkcell ve Türk Telekom’um genel müdürlüklerinde 12 yılı aşkın sürede müşteri yöneticilikleri yaptıktan sonra kariyerime yazılım teknolojileri alanında sürdürmeye devam ettim. Öncesinde müşterim olan büyük ölçekli işletmelerin web ve yazılım ihtiyaçlarına 5 yıldır cevap verdikten sonra RE/MAX Gayrimenkul eğitimlerimi alarak gayrimenkul sektöründe bende varım dedim.
Birikimlerini kazanca dönüştürmek isteyen fakat doğru yatırımı yapma konusunda profesyonel bir yardıma ihtiyacı olan siz değerli müşterilerimize her aşamada destek olmak için varım.
- İhtiyacınıza Uygun Planlama
- Rakip Pazar Analizi
- Hedef Kitle (Profil) Çalışması
RE/MAX İNCİ
İş’te bu ! Dedirten işler için buradayız, Müşteri odaklı çalışır, yenilikleri takip ederiz, Sektörde farklılıklarımız ile öne çıkarız, Dinamik çalışma ortamında sektöre yeni hikayeler yazarız, Geleceğin sektör trendini yakalamakta sınır tanımayız, Paylaşımcılık ruhunu çok iyi taşırız, Başarılarımızı yukarıya taşımayı severiz, Sende İŞ’TE bu diyorsan, SEN de ekibimize katıl!
AKÇAY DA SIFIR YAPILI 100M2 2+1 SATILIK DAİRE
HACI İSMAİL MAH.SATILIK 2+1 DAİRE
AKÇAY DA SIFIR YAPILI 100M2 2+1 SATILIK DAİRE
VİZÖR EGE AYVALIK SİTESİNDE LÜKS SATILIK DAİRE
PAŞAALANI MAH. SATILIK GENİŞ 3+1 DAİRE
Sarıyer’de ortalama metrekare fiyat 69 bin 721 TL’ye çıktı
Şirketten yapılan açıklamaya göre yılın ilk yarısında en fazla satılık konut araması yapılan ilk 5 il sırasıyla İstanbul, Ankara, Trabzon, İzmir ve Aksaray oldu.
Türkiye’de en çok satılık daire aranan il olan İstanbul’da metrekare fiyatı bölgeden bölgeye farklılık gösterebiliyor. Zingat Yatırım Rehberi Haziran 2023 verilerine göre, metrekare fiyatı Esenyurt’ta 12 bin 978 TL olarak gözlemlenirken, ortalama metrekare fiyatı 69 bin 721 TL olan Sarıyer ise şehrin en değerli ilçesi konumunda.
Ülke genelinde satılık konut aramalarında öne çıkan ilçe ise İstanbul’un Beylikdüzü bölgesi olurken, buradaki ortalama konut metrekare fiyatı 19 bin 875 TL şeklinde tespit edildi.
Konut sahibi olmak isteyenlerin yılın ilk yarısında Beylikdüzü’nün ardından en çok satılık aradığı ilçeler Konya Akşehir, Balıkesir Edremit, Trabzon Ortahisar ve Amasya merkez olarak sıralandı. Zingat 2023 Haziran verilerine göre, ortalama konut metrekare fiyatı Akşehir’de 10 bin 728 TL, Edremit’te 17 bin 181 TL, Ortahisar’da 7 bin 856 TL ve Amasya merkezde 11 bin 963 TL olarak ölçümlendi.
Kiralık konut aramasında Trabzon öne çıktı
Kiralık kategorisinde, Zingat kullanıcıları yılın ilk altı ayında en çok Trabzon’da konut aradı. Trabzon’un ardından en çok kiralık konut aranan iller Malatya, Konya, Ankara ve İstanbul olarak sıralandı.
Ülke genelinde en çok kiralık konut aranan ilçe ise Trabzon Ortahisar olurken, bunu, Amasya’nın merkez, Bursa’nın Nilüfer, Kayseri’nin Talas ve İstanbul’un Bahçelievler ilçeleri takip etti.
Yılın ilk 6 ayında Zingat.com’da en fazla satılık arsa araması yapılan ilk 5 bölge sırasıyla İstanbul’un Şile, Çatalca ve Silivri ilçeleri, İzmir geneli ve Konya’nın Akşehir ilçesi oldu.
Açıklamada görüşlerine yer verilen Zingat Satış ve Ticari İlişkiler Genel Müdür Yardımcısı Eser Karaismailoğlu, konut satışlarının yılın ilk yarısında 2022’nin aynı dönemine göre yaklaşık yüzde 20 gerilediğini bildirdi.
Arz sıkıntısı sebebiyle satış fiyatlarının sert yükseldiği bir piyasayı takip ettiklerini aktaran Karaismailoğlu, “Kredi faizlerinin artması ve beraberinde kullandırımın azalması, deprem ve seçim etkisi sebebiyle satışlarda düşüş yaşandı. Deprem felaketinin ardından, büyük şehirlerde ve bölgeye komşu illerde talep, satılıktan kiralık konuta yöneldi. Depremin ardından, İstanbul’da risk düzeyi yüksek ilçelerden kuzey ilçelere arayışların arttığını gözlemledik. Yine Ankara başta olmak üzere İç Anadolu Bölgemizdeki deprem riskinin düşük olduğu illere talebin ciddi oranda artış gösterdiğini gördük. Yabancıların da ilgi gösterdiği illerimizden Trabzon’da kiralık daire arayışı bu sene rekor kırdı.” ifadelerini kullandı.
“Genç bina ve müstakil ev arayışları hız kazandı”
Karaismailoğlu, konut fiyatlarındaki sert yükselişler sebebiyle enflasyondan korunmak isteyen tasarruf sahiplerinin, özellikle İstanbul ve İzmir başta olmak üzere arsa yatırımına yöneldiğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:
“Zingat verilerine göre, Türkiye genelinde yılın ilk yarısında kiralık talepler yüzde 62 seviyesinde seyrederken, satılık konut arayışlarının toplam talebe olan oranı yüzde 38 olarak gerçekleşti. Tüketicilerin hedef satın alma sürelerine baktığımızda 1 ay içerisinde ev almak isteyen vatandaşlarımızın toplama olan oranı 2022’de yüzde 69 iken, bu yılın ilk yarısında yüzde 55 seviyelerine kadar geriledi. Piyasalardaki hareketlilik sebebiyle yatırımcıların da bekleyiş içerisinde olduğunu takip ediyoruz.”
Konut tipine göre en çok aramaların büyük çoğunlukta daire kategorisinde olduğunu, genç bina ve müstakil ev arayışlarının özellikle deprem sonrasında hız kazandığını belirten Karaismailoğlu, Zingat trafik verilerinde, özellikle yabancıların payının yükseldiğini, kurdaki yukarı yönlü hareketlilik ve sezon etkisiyle beraber özellikle gurbetçilerin yoğun ilgisini gördüklerini anlattı.
Karaismailoğlu, kıyı Ege ve Akdeniz bölgelerinde sezon etkisiyle beraber gerek satılık gerekse kiralık talepte ciddi artış görüleceğini vurgulayarak, “Öte yandan, demografik hareketlilik sebebiyle kiralık piyasasındaki talebin hız kesmeyeceğini öngörebiliriz. Uygun koşullu krediye erişim sağlanmadıkça yılın ikinci yarısında konut satışlarında sürpriz artışlar görmemiz pek olası değil. Şartlarda pozitif bir değişim yaşanmaz ise 2023 sonunda geçen yıla göre bir düşüş yaşanması olasılık dahilinde.” değerlendirmesini yaptı.
Apartman aidatlarına asgari ücret ayarı
Son yıllarda aile bütçelerini zorlayan giderlerden biri de aidatlar oldu. Geçmişte yılda bir kez artan aidatlara asgari ücret artışları nedeniyle artık ara zam da yapılıyor. Site ve apartmanlarda en önemli gider personel maaşı olduğu için asgari ücret artışı zamları beraberinde getiriyor.
Hürriyet gazetesinden Gülistan Alagöz’ün haberine göre site giderlerinin yüzde 70’inin personel gideri olduğunu belirten Türkiye Kentsel Tesis Yönetim Derneği Başkanı Suat Sandalcı şunları söyledi: “Asgari Ücret artışı ile birlikte ister yönetici olsun isterse profesyonel tesis yönetim şirketi olsun, projeden projeye değişkenlik göstermek ile birlikte aidat tutarlarında yaklaşık yüzde 30’luk artış bekliyoruz. Ancak yüzde 50 civarında artış yapmak isteyenler var ve bununla ilgili şikâyetler alıyoruz. Asgari ücret artışını fırsat bilip fahiş aidat artışı yapmaya çalışan, sektöre ve vatandaşa sorun yaratan kişilerle mücadele ediyoruz.”
Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın, profesyonel tesis yönetim şirketleri için bazı düzenlemeler yapacağını belirten Sandalcı şöyle devam etti: “Site ve tesis yöneticilerinin hizmet kalitelerinin arttırılması için bakanlık bünyesinde denetleyici bir birim kurulacak. Her önüne gelen site veya tesis yöneticisi olamayacak, mesleki standartları belirleyerek bu standartları sağlayan profesyonel tesis yönetim şirketlerine yetki belgesi verilmesi ile ilgili düzenleme hayata geçecek. Özellikle site yönetimlerini yüzde 18’lik KDV yükünden kurtaracak çalışmanın başlaması ile birlikte aidat tutarlarında yüzde 17’lik bir azalma meydana geleceğini öngörüyoruz.”
Son bir yılda İstanbul’da aidatlar ortalama yüzde 77 artarken, kimi sitelerde artış yüzde 150’yi aştı. Eva Gayrimenkul Değerleme tarafından yılın ilk çeyreğinde yapılan araştırmaya göre İstanbul’da merkezi ilçelerde 100 metrekarelik bir evde ortalama aidat 1300 ila 2600 lira bandında. Merkezi olmayan ilçelerde dahi ortalama aidat 800-1200 lira. Lüks projelerde ise yine 100 metrekare ev için 12 bin lirayı bulan rakamlar ödeniyor.
Ankara’da 100 metrekarede ortalama aidat 500-1250 lira olurken, markalı konut projelerinde 3-4 bin liraya çıkıyor.
İzmir’de merkezi ilçelerde 100 metrekare için ortalama aidat 1000 lirayı aşarken, yazlık lüks sitelerde 2500-5000 lira aralığında değişiyor.
Gayrimenkul hukuku uzmanlarının ev sahipleri ve kiracılara tavsiyeleri şöyle:
– Ev alırken ve kiralarken yönetim planını mutlaka okuyun. Çünkü planda nasıl aidat toplanacağı belirtilir. Bunun yanında sitede yapacağınız gözlem de size ipucu verir. 3-4 giriş kapılı, yüzme havuzuna sahip, geniş sosyal alanı olan sitelerde giderler fazla olacağı için uygun bir aidat beklemek gerçekçi olmaz.
– Ev sahibiyseniz genel kurullara katılmalısınız. Böylece gider kalemlerini görebilir ve sorgulayabilirsiniz. Kiracıysanız vekaletle katılım sağlayabilirsiniz.
– Toplantıda alınan kararlara itiraz hakkınız var. Kararlarda usulsüzlük varsa, genel kurula katılmayanlar toplantı tarihinden sonra 6 ay, katılanlar 1 ay içinde Sulh Hukuk Mahkemesi’ne dava açabilir. Usulsüzlük yapıldığını düşünmüyor, ancak artış oranına itiraz etmek istiyorsanız, bu defa olağanüstü genel kurul talebinde bulunmalısınız. 1/3 malik bir araya gelip, nasıl tasarruf edileceğini inceleyebilirsiniz.
– Kimi sitelerde aidat hesaplamalarında ev sahibi kiracı ayrımı yapılmıyor. Oysa her giderden kiracı sorumlu değil. Apartman ya da sitelerde giderler işletme bütçesi ve yatırım bütçesi olarak ikiye ayrılıyor. Sitede çalışanın maaşı, ortak alan faturalar gibi kullanımdan kaynaklı işletme kalemlerinden kiracı sorumlu. Ancak demirbaş kalacak kalemler kiracıdan değil, ev Sahibinden istenmek zorunda. Asansör tamamen değişecekse, binaya yalıtım yapılacaksa bunu mülk sahibi karşılar. Apartman görevlisinin maaşı kiracının ödeme kapsamında olsa da tazminatının mülk sahibinden talep edilmesi gerekir.
– “Sitemdeki havuzu ya da spor salonunu kullanmıyorum” diyerek aidatı reddetme hakkınız yok. Ancak sonradan yapılan, lüks veya bazı maliklerin kullanımına özel gidere katılmanız zorunlu değil.
Kimi sitelerde boş dairelerden aidat alınmadığı yönünde şikayetler söz konusu. Ancak ev sahibinin kullanmaması ya da kiraya vermemesi aidat sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.
Aidatını ödemeyenler hakkında dava açabileceği gibi icra takibi de başlatılabilir. Ödenmeyen aidatlar için aylık yüzde 5 gecikme tazminatı alınır.
Kiralık konut talebi ilk kez satılığı geçti
Emlakjet verilerine göre şubat ayında yaşanan deprem felaketi sonrasında kiralık konutlara talepte artış devam ederken, mayıs ayında konut arayanlarda kiralık konut arayanların oranı yüzde 52 ile ilk kez satılık konut aramalarının önüne geçti. Nisan ayında kiralık-satılık konut talep oranları yüzde 50-50 olmuştu.
Yıllık kira artışı yüzde 188
Fiyat değişimlerine bakıldığında ise 5 büyük ilde kiralık ve satılık konut fiyat değişiminde Ankara mayıs ayında öne çıktı. Ankara’da yıllık satılık konut fiyat artışı yüzde 106 olurken, yıllık kiralık fiyat artışı ise yüzde 188 oldu. Ankara’yı yıllık satılık fiyat artışında yüzde 99 ve yıllık kiralık fiyat artışında yüzde 183 ile Bursa izledi.
Antalya yüzde 25’lik yıllık kiralık fiyat artışı ile 5 büyük il arasında bu kriterde en sonda yer alırken, İstanbul yıllık satılık ve kiralık fiyat artışlarında ilk kez diğer illerin gerisinde kaldı. İstanbul yüzde 63’lık yıllık satılık fiyat artışı ile 5 büyük il arasında en sonda yer aldı.
Emlakjet CEO’su Tolga İdikat, kiralık konut aramalarında bir süredir yükseliş trendinin sürdüğünü gözlemlediklerini söyledi. İdikat, “Ancak emlak aramalarında uzun süredir görmediğimiz şekilde kiralık konut aramaları mayıs ayı itibariyle ilk kez satılık konut aramalarını geçmiş durumda. Konut stokundaki azalma ve fiyatlarda yaşanan artış nedeniyle de bu trendin bir süre daha devam edeceğini öngörüyoruz” dedi.
İngiltere’de gayrimenkul yatırımı için rota yeniden oluşturuluyor
Gayrimenkul yatırımı hem ülkemizde hem de dünyada altın çağını yaşıyor. Bir yandan fiyatlar her geçen gün yükselirken diğer yandan yatırımcılar doğru bölgelere nokta atışı yatırımlar yapmak için yarışıyor. Gayrimenkul yatırım merkezlerinden İngiltere’nin başkenti Londra ise eski popülaritesini yitiriyor. JLL’nin hazırladığı rapora göre Manchester değer artış beklentisi listesinde %19.3 ile birinci sırada yer alırken, Londra ilk 5 şehir arasına giremedi. Rotas Investment Yönetici Direktörü Arda Ulaşan, yatırımcıların rotasını Manchester’a çevirmesiyle birlikte bu trendin uzun süre devam edeceğini öngördüklerini aktardı.
Rotas Investment Yönetici Direktörü Arda Ulaşan, “Londra, emlak yatırımında uzun süre İngiltere’nin merkezi oldu. Ancak son yıllarda yüksek emlak fiyatları ve yatırımların düşük seviyedeki geri dönüş oranları, yatırımcıları alternatif pazar arayışına itti. Yatırımcılar rotasını Manchester’a çevirdi. Manchester, yüksek kira getirileriyle yatırımcıların radarına girdi. Özetle Londra tahtını Manchester’a devrediyor diyebiliriz” dedi.
“Manchester %19.3’lük değer artış beklentisiyle zirvede”
Manchester’ın gayrimenkul yatırımında yeni gözde olmasının sebeplerini aktaran Rotas Investment Yönetici Direktörü Arda Ulaşan, “Her yatırımcı gibi gayrimenkul yatırımcısı da bu yola kazanç beklentisiyle girer. Gayrimenkul yatırımında en önemli konu satın alınan gayrimenkulün gelecek yıllardaki potansiyel değer artış beklentisidir. Aslında yatırımcı bir nevi beklentiyi satın alır. Yapılan araştırmalar Manchester’ın önümüzdeki yıllarda popülaritesini artıracağını, bununla birlikte Londra’nın bekleneni veremeyeceğini gösteriyor” ifadelerini kullandı.
“Londra’da bir daire 600 bin pound iken Manchester’da 200 bin pound”
Rotas Investment Yönetici Direktörü Arda Ulaşan, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Bugün bir yatırımcı Londra’nın merkezinde 1+1 daire almak istediğinde ortalama 600 bin poundu gözden çıkarmak durumunda kalıyor. Aynı daireyi Manchester’ın merkezinde almak istediğinizde rakam üçte biri oranında düşebiliyor. Manchester şu an yatırımda yükselen bir grafik çiziyor. Dünyaca ünlü pek çok şirket de merkezlerini buraya taşıyor. Özetle Manchester, yatırımda fırsat tazeliğini koruyor. Biz de İngiltere’deki ortaklarımızın bilgi birikimi ve uzun yıllara dayanan tecrübemizle yatırımcılara rehberlik ediyoruz.”
Ruslara konut satışı 2,5 kat arttı
TEPAV tarafından yayımlanan Doğrudan Yatırımlar Bülteni’nin 2023 Birinci Çeyrek sayısı verilerine göre, 2023 yılı birinci çeyreğinde yabancılara konut satışı yüzde 24 düşerken Rus vatandaşlarına satışlar 2,5 katına çıktı.
TEPAV Doğrudan Yatırımlar Bülteni’nin 2023 Birinci Çeyrek sayısı yayımlandı. Buna göre, 2023 yılı birinci çeyreğinde doğrudan yabancı yatırım (DYY- inward FDI) girişleri 2,5 milyar dolar, yurt dışına doğrudan yatırım çıkışları (YDY – outward FDI) 1,4 milyar dolar olurken net girişler 1,1 milyar dolarlık seviyesi ile geçen yılki düzeyinin üzerinde gerçekleşti. Birinci çeyrekteki hareketler aylar itibarıyla incelendiğinde doğrudan yabancı yatırım girişlerinin kademeli olarak arttığı ve 2022 yılının ilk çeyreğine kıyasla 0,6 milyar dolar yüksek gerçekleştiği görüldü. Girişlerin seyrine paralel olarak net girişler geçen yılın aynı dönemine göre 0,4 milyar arttı.
Gayrimenkul kaynaklı net girişler %28 arttı
Son dört çeyreğin en düşük net doğrudan yatırım girişi gerçekleşirken gayrimenkul yatırımları hariç tutulduğunda 0,3 milyar dolar net sermaye çıkışı kaydedildi. Gayrimenkul kaynaklı net girişler 2023 yılı ilk çeyreğinde 1,4 milyar dolarla geçen yıla göre yüzde 28 artış gösterdi. Diğer taraftan, bu dönemdeki 1,1 milyar dolar düzeyindeki net doğrudan yatırımları dikkate alındığında net gayrimenkul yatırımları hariç 0,3 milyar dolar düzeyinde doğrudan yatırım kaynaklı net sermaye çıkışının olduğu gözlendi.
2023 yılı birinci çeyreğinde yabancılara yapılan konut satışı yüzde 23,9 düşerken Rus vatandaşlarına satışlar 2,5 katına çıktı. İlk çeyrekteki satışlar toplamda 11 bin 025’e geriledi ve satışların yüzde 35,5’i Rus vatandaşlarına yapıldı. Yabancılara yapılan konut satışlarının 3 bin 915’i Rusya, 1444’ü İran ve 567’si Irak uyruklu vatandaşlar tarafından satın alındı. Satışların 3 bin 603’ü İstanbul, 4 bin 177’isi ise Antalya’da yapıldı. Antalya ve Mersin’de yabancılara yapılan konut satışları yıllık olarak sırasıyla yüzde 21,2 ve yüzde 19,9 artarken İstanbul’da yüzde 39,7 azaldı.
Hollanda en fazla yatırım yapan ülke oldu
İmalat sektörü Türkiye’de yapılan yabancı yatırımlarda birinci sektör olurken Hollanda 272 milyon dolarlık yatırımı ile en fazla yatırım yapan ülke oldu. Birinci çeyrek gelişmeleri geçen yıl ile kıyaslandığında elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme sektörü yüzde 24,5’lik payı ile öne çıkarken imalat sektörü geçen yıla benzer şekilde yüzde 43,5 payı ile birinci sektör oldu. Diğer taraftan, toptan ve perakende ticaret sektörünün payı yüzde 30,3’ten yüzde 18,1’e geriledi. Ülke dağılımlarında ise yüzde 26’lık payı ile ilk sıradaki Hollanda’yı yüzde 24,6 yatırım payı ile Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) takip etti. Geçen yılın aynı dönemi ile karşılaştırıldığında BAE yatırımları önemli oranda artarken İsviçre’nin oranı geriledi.
2023 yılı Ocak-Mart döneminde Türkiye’de kurulan yabancı sermayeli şirketlerin sayısı yüzde 12 oranında gerilemekle birlikte, Rusya ortaklı şirket sayısı 95’ten 308’e çıktı. Yüzde 26,3’ü Rusya ve İran ortaklı olan şirketlerin yüzde 58,8’i İstanbul’da kuruldu. Geçen yılın aynı dönemine kıyasla Rusya ortaklı şirketlerin sayısı üç katına çıkarken Azerbaycan ortaklıların sayısı yüzde 16,9 artmış, diğer ülkelerde ise düşüşler yaşandı.
Komşu’da sahibinden satılık ‘aile otelleri’
Emre ERGÜL
Türklerin Gürcistan’dan sonra en çok ziyaret ettiği ikinci ülke olan komşu Yunanistan’da aile işletmesi oteller, Ukrayna Savaşı sonrası artan maliyetlere karşı verdikleri savaşı kaybediyor. E-Real Estates’in yayınladığı ve Yunan basınının manşetlere taşıdığı rapora göre, ülkenin dört bir yanında bulunan 204 aile işletmesi 3 ve 4 yıldızlı oteller satışa çıkarıldı.
2022’nin aynı döneminde internette satışta olan otel sayısı 111’di. E-Real Estates’in Başkanı Themistoklis Bakas, turizm sezonunun açıldığı bir dönemde bu kadar otelin satışa çıkartılması için şu yorumu yaptı: “Birbirini takip eden krizler, krediler, gelişen düzenlemeler, artan enerji harcamaları, enflasyon ve tedarik zincirindeki artan mal maliyetleri… Bu faktörler, işletme sahiplerinin gelirlerinin azalmasına ve giderlerinin artmasına neden oldu.”
Greek Reporter, rapor için “Küçük işletme sahipleri artan maliyetlere ve diğer ekonomik stres faktörlerine ayak uyduramıyor” diye yazarken; E-Real Estates de yabancı yatırımcıların Yunanistan’a olan ilgilerini şöyle özetledi: “Hem yabancı fonlar hem de yerel yatırımcılar, Yunanistan’da oldukça büyük otel mülkleri edindi ve mali yükümlülükleriyle mücadele eden aile işletmelerini satın aldı.”
Yunanistan’da yatırımcıların en çok ilgilerini çeken yerler, Atina ve çevresindeki Kifse, Plaka, Votanikos ve Psiri. Rapora göre, Girit ve Peloponez’de (Mora Yarımadası) otel fiyatları 500 bin eurodan (13 milyon Türk Lirası) başlıyor. Paros, Santorini, Mikanos, Naksos, Rodos gibi Ege’nin ünlü adalarındaki aile işletmelerinin fiyatı 620 bin eurodan (16 milyon Türk Lirası) başlıyor. Eğriboz Adası (Evia) ve Halkidiki gibi ülkenin önde gelen turizm merkezlerinde ise başlangıç fiyatı 650 bin euro (16.8 milyon Türk Lirası).
Topkapı29’da anahtar teslimleri temmuzda
Akzirve İcra Kurulu Üyesi Cihat Kılıç, 2022’de inşaatına başlanan, 1691 konut, rezidans, alışveriş merkezi, ofis, otel gibi birçok farklı fonksiyonu bir arada bulunduran projenin büyüklüğü göz önüne alındığında, 1 yıl gibi kısa bir sürede teslim tarihinin erkene çekilmesinin oldukça önemli bir gelişme olduğunu aktardı.
Kılıç, “Türkiye’de gayrimenkul sektöründe 30 yıllık tecrübeye sahip Akzirve, 15 vinç ve 2 binden fazla çalışanla konut sektöründe en hızlı proje olma özelliği de taşıyan Topkapı29’u, söz verdiği tarihten 3 ay önce teslim ederek önemli bir fark yaratmış olacak” dedi. Deniz manzaralı son birkaç dairenin alıcılarını beklediğini belirten Akzirve İcra Kurulu Üyesi Cihat Kılıç, Topkapı29’un özellikle çocuklu ailelere sunduğu avantajlar nedeniyle kaçırılmayacak bir fırsat olduğunu bildirdi.
Kılıç, “Doğal afetler ülkemizin bir gerçeği. Önemli olan yapıların usulüne uygun olması ve olası deprem için tüm tedbirlerin alınması. Projelerimizin geliştirme aşamasından itibaren biz de bu detayları göz önünde bulunduruyoruz” bilgisini paylaştı. Toplantıda verilen bilgilere göre, anahtar teslimleri önce çekilen Topkapı29 projesinde kalan son daireler için kampanya da düzenlendi.
Bu kapsamda Topkapı29’u tercih edecek alıcılara, yüzde 35 peşinat, yüzde 35 teslimden sonra ödeme, kalan yüzde 30’luk kısım için de şirket bünyesinde 60 ay sıfır vadeyle ödeme imkanı sunuluyor. Peşin ödemeyi tercih eden müşteriler içinse temmuz ayı sonuna kadar ekstra yüzde 10 indirim sağlanacak.
Maslak’a 80 milyon dolarlık yeni nesil konaklama yatırımı
Yurt içinde ve yurt dışında konut, AVM, ofis, iş merkezi gibi anahtar teslim projeler geliştiren Yu Group, Maslak Dream by NEW INN projesini satışa çıkardı. Serviced Apartment (yeni nesil konaklama) konseptindeki proje 80 milyon dolarlık yatırımla gerçekleştirilecek.
Projenin tanıtıldığı basın toplantısında konuşan Yu Group Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Mekki Özkan, “Yeni Türkiye yüzyılı vizyonu çerçevesinde yatırımlarımıza hız kesmeden devam ediyoruz” dedi. Maslak Dream by NEW INN projesinin yatırım değerinin 80 milyon dolar olduğunu açıklayan Özkan, “Projemizi 24 ay sürede tamamlayarak teslim etmeyi, yatırımcılara da kısa sürede en az iki kat prim sağlamayı hedefliyoruz.
İş ve ekonomi dünyasının merkezi Maslak’ta bulunan projemizde, 57 metrekare ile 120 metrekare arasında değişen orman manzaralı 1+1, 2+1 süit daire seçeneklerimiz bulunuyor. ‘Serviced Apartment’ konseptimizle beş yıldızlı otel konforu sunacağız” dedi.
NEW INN Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Akbal ise 2022 yılında sektörde yüzde 300 büyüyerek pazarda iyi bir konum edindiklerini söyledi. Akbal, şöyle devam etti: “Maslak Dream by NEW INN projesinde konaklama hizmeti veren çözüm ortağı olmamızın satış hızını artıracağını düşünüyoruz.
Projedek mülk sahiplerine yüksek kira getirisi, 15 yıldan kısa süreli yatırımın geri dönüş süresi ve NEW INN marka farkındalığı ile profesyonel anlamda katkı sağlayacağımıza inanıyorum” dedi. Toplantıda verilen bilgilere göre, projede metrekareler 5 bin 500 dolardan başlıyor. Şimdiden satışa dönecek 100 talep geldi.
Yu Group, yeni projesi Maslak Dream by NEW INN lansmanını gerçekleştirdi
Yurt içinde ve yurt dışında pek çok konut, AVM, ofis, iş merkezi gibi anahtar teslim proje geliştiren Yu Group, Maslak Dream by NEW INN adıyla görücüye çıkan yeni projesini, NEW INN’in “Serviced Apartment” (yeni nesil konaklama) hizmetiyle misafirlerin beğenisine sunuyor.
Yu Group, Türkiye’de Maslak Dream by NEW INN ve Sakarya Serdivan’da bulunan Cadde54 projesinin yanı sıra Azerbaycan başta olmak üzere, Rusya, Türkmenistan ve Dubai’de gayrimenkul, enerji ve sanayi yatırımlarıyla da Türk bayrağını yurt dışında da dalgalandırıyor.
Bugüne kadar hayata geçirdikleri projelerle sektöre yeni bir soluk getirdiklerine dikkat çeken Yu Group Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Mekki Özkan, “Gayrimenkul sektörünü yeniden tanımlıyoruz. Maslak, uzun yıllardır sektörün nabzının attığı en gözde pazarlardan biri. Hem konut hem ticari gayrimenkul yatırımları anlamında da yerli ve yabancı yatırımcının ilk sırasında yer alan lokasyonlardan… Bu nedenle
Projenin yatırım değeri 80 milyon dolar
bölgenin yatırım değeri üzerine en büyük gücümüz olan proje geliştirme tecrübemiz ve tasarım vizyonumuzla hayata geçirdiğimiz yeni projemiz, İstanbul gayrimenkul pazarına yepyeni bir soluk katacak” dedi. Yıl sonuna kadar iki yeni gayrimenkul projesini hayata geçireceklerini belirten Özkan, ‘’Yeni Türkiye yüzyılı vizyonu çerçevesinde yatırımlarımıza hız kesmeden devam ediyoruz. Şimdiye kadar 1 milyon metrekareden fazla alanda proje geliştirmiş, Doğu Marmara’nın en büyük gayrimenkul ve inşaat yatırımı olan Cadde54 Alışveriş ve Yaşam Merkezi’ni sektöre kazandırmış bir geliştirici olarak Türkiye’deki yatırımlarımızı daha da güçlü şekilde sürdürmeye ve ülkemize katma değer ve istihdam sağlamaya devam edeceğiz’’ dedi.
Maslak Dream by NEW INN projesinin yatırım değerinin 80 milyon dolar olduğunu ifade eden Özkan, “Projemizi 24 ay sürede tamamlayarak teslim etmeyi, yatırımcılara da kısa sürede en az iki kat prim sağlamayı hedefliyoruz. İş ve ekonomi dünyasının merkezi Maslak’ta bulunan projemizde, 57 metrekare ile 120 metrekare arasında değişen muhteşem orman manzaralı 1+1, 2+1 süit daire seçeneklerimiz bulunuyor. “Serviced Apartment” konseptimizle beş yıldızlı otel konforu sunacağız. Misafirlerimiz Dream Roof, Dream Pool, Dream Fitness, Dream Lounge gibi sosyal alanlardan da tüm ayrıcalıklı hizmet anlayışıyla yararlanma hakkına sahip olacak” şeklinde konuştu.
“Sektörde yüzde 300 büyüyerek pazarda iyi bir konum edindik”
Türkiye’de yeni nesil konaklama sistemlerine öncülük etmeyi kısa sürede başardıklarını belirten NEW INN Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Akbal ise “NEW INN’i 2020 yılında hem konaklama hem de emlak sektörüne yeni bir bakış açısı getirmek üzere kurduk. Kısa sürede Türkiye’nin bu alanda uzman proptech şirketlerinden biri haline geldik. 2022 yılında sektörde yüzde 300 büyüyerek pazarda iyi bir konum edindik. Lokasyonlarımızı çeşitlendirmek amacıyla stratejik iş birliği anlaşmalarımıza da ağırlık verdik.
Stratejik olarak önemli lokasyonlardaki boş ve süreli konaklamaya ayrılmak istenen rezidanslara talip olduğumuzu daha önce duyurmuştuk. Maslak Dream by NEW INN projesinde konaklama hizmeti veren çözüm ortağı olmamızın hem ülkemize hem sektörümüze bir kazanım yaratacağını düşünüyorum. Projedeki mülk sahiplerine dinamik mülk yönetim hizmetlerimizle, yüksek kira getirisi, 15 yıldan kısa süreli yatırımın geri dönüş süresi ve NEW INN marka farkındalığı ile profesyonel anlamda katkı sağlayacağımıza inanıyorum. NEW INN’in Luxury Stay konseptini de ilk kez bu projede hayata geçiriyoruz. Tecrübeli kadromuz ve gelecek vizyonumuzla projenin satış hızına da pozitif yönde katkı sağlayacağız.” dedi.
Konut fiyat artışında Türkiye birinci sırada
Türkiye’de konut fiyatlarında enflasyonun da artmasıyla birlikte son dönemde büyük bir artış yaşanıyor. Mevcut kiracılar hükümetin çıkardığı kanunda öngörülen yıllık yüzde 25 artış oranından yararlanıyor. Yeni ev tutan kiracıların ödeyecekleri miktar ise halen kirada oturanların ödedikleri miktarın 5-6 katına kadar çıkabiliyor.
Euronews’taki habere göre 58 ülkeden 14’ünde konut fiyatlarında reel artış yaşanırken zirvede Türkiye bulunuyor. 43 ülkede reel konut fiyatları düşerken Türkiye’deki yıllık yüzde 51’lik artış dikkat çekiyor. İkinci sıradaki İsrail’de yıllık reel artış yüzde 11.
Sadece beş ülkede artış yüzde 5’i geçti
Sadece beş ülkede konut fiyatları reel olarak yüzde 5’ten fazla artmış durumda. Reel (gerçek) artış enflasyondan arındırılmış hali yansıtıyor. Türkiye’deki nominal artış ise yüzde 168.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın da üyeleri arasında bulunduğu Uluslararası Ödemeler Bankası (BIS) 58 ülkede 2021-2022 son çeyrekler arasında konut fiyatlarındaki yıllık artış oranlarını açıkladı. Öncelikle reel artışa bakalım. Çünkü reel artış hesabında enflasyon dikkate alınıyor.
En fazla artış yüzde 51 ile Türkiye’de. İkinci sırada yüzde 11 ile İsrail gelirken ardından İzlanda (yüzde 9,9), Rusya (yüzde 9,7) ve Sırbistan (yüzde 7) geliyor. Başka yüzde 5’i aşan ülke yok.
13. sıradaki Kuzey Makedonya’da konut fiyatlarında yıllık reel artış yüzde 1. ABD’de ise değişim yok. Diğer 43 ülkede ise konut fiyatlarında reel düşüş söz konusu.
Topkapı29 sakinlerine erken teslimat müjdesi
İstanbul’un tarihi semti Topkapı’da, tüm ulaşım ağlarının kesiştiği noktada, hastaneler, okullar, iş ve yaşam merkezleriyle çevrili benzersiz bir konumda hayata geçen Topkapı29’un sakinleri, yeni konutlarının anahtarını planlanan tarihten tam üç ay önce teslim alabilecek.
Akzirve İcra Kurulu Üyesi Cihat Kılıç, 2022 yılında inşaatına başlanan, 1.691 konut, rezidans, alışveriş merkezi, ofis, otel gibi birçok farklı fonksiyonu bir arada bulunduran projenin büyüklüğü göz önüne alındığında, 1 yıl gibi kısa bir sürede teslim tarihinin erkene çekilmesinin oldukça önemli bir gelişme olduğunu söyledi. Kılıç, “Türkiye’de gayrimenkul sektöründe 30 yıllık tecrübeye sahip Akzirve, 15 vinç ve 2.000’den fazla çalışanla konut sektöründe en hızlı proje olma özelliği de taşıyan Topkapı29’u, söz verdiği tarihten 3 ay önce teslim ederek önemli bir fark yaratmış olacak” dedi.
Peşin ödemeye yüzde 10 indirim
Satışa çıktığı ilk günden itibaren büyük ilgi gören Topkapı29 projesinde kalan son daireler için özel bir kampanya da yapıldı. Hem yatırım hem de seçkin bir yaşam için Topkapı29’u tercih edecek alıcılara yüzde 35 peşinat, yüzde 35 teslimden sonra ödeme, kalan yüzde 30’luk kısım için de şirket bünyesinde 60 ay sıfır vadeyle ödeme imkânı sunuluyor. Peşin ödemeyi tercih eden müşteriler içinse temmuz ayı sonuna kadar ekstra yüzde 10 indirim sağlanacak.
Deniz manzaralı son birkaç dairenin alıcılarını beklediğini belirten Akzirve İcra Kurulu Üyesi Cihat Kılıç, Topkapı29’un özellikle çocuklu ailelere sunduğu avantajlar nedeniyle kaçırılmayacak bir fırsat olduğunu sözlerine ekledi.
Avrupa’nın en iyi mimarlık ofislerinden Chapman Taylor tarafından tasarlanan Topkapı29, meydanları, özel peyzaja sahip yeşil alanları, sokakları, avluları ve sosyal buluşma noktalarıyla tamamen yaşam konforunu öne alan yenilikçi bir tasarım anlayışıyla hayata geçirildi. Hepsi balkonlu, bahçeli ve teraslı olarak tasarlanan 1+1’den 5+1’e değişen boyutlardaki daireler hem nefes hem de ışık alıyor. Bu açık alanlar sayesinde yemyeşil bir doğa evlerin içine taşınırken özellikle çocuklu ailelerin doğadan uzak kalmaması hedefleniyor.
4 bin metrekarelik sosyal alan
Topkapı29’da cadde mağazalarından ofislere, yaşam ve alışveriş merkezlerinden dünyanın ünlü zincir markalarından birinin işleteceği otele kadar bir ekosistem sunuluyor. Ayrıca fitness salonu, studio, SPA, kapalı ve açık havuz, kafe, sinema salonu, dinlenme salonu, kütüphane, TV alanı ve ortak çalışma alanı gibi büyüklüğü yaklaşık 4 bin metrekareye ulaşan sosyal donatı alanları bulunuyor. Çim alanlar, yapraklı ağaçlar, pergola gölgesindeki oturma alanları, kokulu çiçek bahçeleri, su temalı düzenlemeler, egzersiz parkurları, çok amaçlı sahalar, kaykay pisti ile tüm ev sahipleri açık havada kendilerine ait bir alana sahip olduklarını hissedebilecek.
Enerji ve su tasarrufuyla, atıkları minimuma indirerek, bina içlerinde hava kalitesini artırarak, çevreye ve sahiplerine saygıyla inşa edilen Topkapı29, sakinlerine LEED sertifikalı bir yaşam tarzı sunuyor.
Uzun vadeli değer taşıyan projeleri ile öne çıkan Akzirve, dayanıklılık konusunda da tüm projelerine çok güveniyor. Akzirve İcra Kurulu Üyesi Cihat Kılıç, “Doğal afetler ülkemizin bir gerçeği. Önemli olan yapıların usulüne uygun olması ve olası deprem için tüm tedbirlerin alınması. Projelerimizin geliştirme aşamasından itibaren biz de bu detayları göz önünde bulunduruyoruz ve proje tasarımı, kullanılacak malzemeler gibi tüm detaylarda yönetmeliklere göre hareket ediyoruz. Topkapı29 projesinin dayanıklılığını da İstanbul Teknik Üniversitesi’nden aldığımız belgeyle tasdik ettirdik” dedi.
Tüm bu detayları ev sahibi olmak isteyenlere birebir hissettirebilmek için satış ofisinde yapılan örnek daireler de gezilebilir. Alanında uzman satış ekipleri, potansiyel alıcıları projeyle ilgili tüm detayları aktarmak üzere Topkapı29 Satış Ofisi’nde haftanın 7 günü 09.00 – 19.00 saatleri arasında ağırlıyor.
İlk 5 ayda konut satışlarında büyük düşüş
Türkiye İstatistik Kurumu, mayıs ayına ilişkin konut satış istatistiklerini açıkladı.
Buna göre, Türkiye genelinde mayısta gerçekleşen 113 bin 276 konut satışının 3 bin 167’si yabancılara yönelik oldu. Yabancılara yapılan konut satışı mayısta yıllık bazda yüzde 46,9 azaldı. Mayısta toplam konut satışları içinde yabancılara yapılan konut satışlarının payı yüzde 2,8 oldu.
Yabancılara yapılan konut satışlarında mayısta iller bazında ilk sırayı 1245 satış ile Antalya aldı. Antalya’yı 934 konut satışıyla İstanbul ve 249 satışla Mersin takip etti.
Söz konusu satışlar ocak-mayıs döneminde ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 37,8 azalarak 16 bin 650’ye düştü.
Mayısta Rusya vatandaşları Türkiye’den 991 konut satın aldı. Rusya’yı 503 konutla İran, 175 konutla Ukrayna ve 129 konutla Almanya vatandaşları izledi.
İpotekli konut satışları mayısta azaldı
Türkiye genelinde mayısta ipotekli konut satışları geçen yılın aynı ayına göre yüzde 6,3 azalarak 27 bin 476 oldu. Toplam konut satışları içinde ipotekli satışların payı yüzde 24,3 olarak hesaplandı. Ocak-mayıs döneminde gerçekleşen ipotekli konut satışları ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 16,7 azalışla 108 bin 67’ye geriledi.
Mayıs ayındaki ipotekli satışların 9 bin 249’u, ocak-mayıs dönemindeki ipotekli satışların ise 34 bin 801’i ilk el satış olarak gerçekleşti.
Mayısta diğer konut satış sayısı, Türkiye genelinde geçen yılın aynı ayına göre yüzde 8,2 azalışla 85 bin 800 oldu. Toplam konut satışları içinde diğer satışların payı yüzde 75,7 olarak belirlendi. Ocak-mayıs döneminde gerçekleşen diğer konut satışları geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 16,2 azalışla 374 bin 76’ya geriledi.
Türkiye genelinde ilk defa satılan konut sayısı mayısta geçen yılın aynı ayına göre yüzde 4,7 artarak 34 bin 413’e yükseldi. Toplam konut satışları içinde ilk satışın payı yüzde 30,4 olarak gerçekleşti. İlk el konut satışları ocak-mayıs döneminde ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 11,3 azalışla 145 bin 272 olarak kayıtlara geçti.
Türkiye genelinde ikinci el konut satışları mayısta geçen yılın aynı ayına göre yüzde 12,3 gerileyerek 78 bin 863 oldu. Toplam konut satışları içinde ikinci el konut satışlarının payı yüzde 69,6 olarak belirlendi. İkinci el konut satışları ocak-mayıs döneminde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 18,3 azalışla 336 bin 871’e düştü.
Müstakil eve talep artınca ‘Yeşil Mahalle’yi kurdu
Nurdoğan ARSLAN
Kırklareli-Elmacık’ta 44 bin metrekare turizm imarlı alanda 168 bungalov evden oluşan ‘Yeşil Mahalle’ projesini hayata geçiren şirket, arsa geliştirme işinden sonra inşaat sektörüne de adım attı. Çanakkale, Antalya gibi bölgelerde yeni projelere hazırlanan Yeşil Vadi, özellikle Ege Bölgesi’ni radarına aldı. Şirket, Ankara Beypazarı’nda yeni arsa projesi için de düğmeye bastı.
Trakya’ya ilgi artınca projeler sıralandı
Yeşil Mahalle projesinin 59 ve 89 metrekare olmak üzere iki farklı tipten oluştuğunu açıklayan Yeşil Vadi Yönetim Kurulu Başkanı Rafet Orhan, lansmana özel yüzde 25 indirim yaptıkları fiyatların 1.5 ile 1.9 milyon TL arasında olduğunu belirtti.
Tamamı ahşap malzemeden yapılan evlerin yüzde 35’ini sattıklarını kaydeden Orhan, 5 etaptan oluşan projenin 1 ve 2’nci etabını temmuz ayında, tamamını ise 2 yıl içerisinde teslim edeceklerini duyurdu. İstanbul ve çevre illerde yatırıma devam ettiklerini belirten Orhan, “Gelen taleplere baktığımızda İstanbul’a yakın olup, müstakil bir evim olsun diyen bir müşteri kitlemiz oluştu” dedi.
Son birkaç yıldır Trakya bölgesine ilginin arttığını ifade eden Orhan, “Yatırım noktasında son yıllarda bu bölgede inanılmaz bir talep oluştu. Biz de bu talep doğrultusunda Tekirdağ – Şarköy’de çok özel bir proje geliştirdik. Denize sıfır, 70 villadan oluşacak bu butik projemizi de yakın zamanda hayata geçirmeyi planlıyoruz” dedi.
Orta gelirli için Ankara’da arsa
Rafet Orhan, yoğun talep sebebiyle Trakya’da fiyatların yükseldiğini söyledi. Orhan, “Bugüne kadar İstanbul başta olmak üzere Tekirdağ, Kırklareli, Edirne ve Çanakkale’yi kapsayan Trakya Bölgesi’nde önemli yatırımlar yaptık ve bunu sürdürüyoruz. Bu bölge yatırımcısına daima kazandırıyor. Gelen yoğun talep üzerine şimdi de orta gelirli vatandaşlarımız için Başkent Ankara’nın Beypazarı ilçesinde yeni arsa projemiz için düğmeye bastık. Bununla beraber yüksek kur ve enflasyon sebebiyle konut ve arsa erişimine zorlanan vatandaşlarımız için portföyümüze tarla yatırımını da ekleme kararı aldık” dedi.
Konuta BES modeli gelsin dar gelirli ev sahibi olsun
Nurdoğan ARSLAN ERGÜN
Konut piyasasında yaşanan arz-talep ve fiyat dengesizliği, markalı konut üreticilerini harekete geçirdi. Ülke genelinde ihtiyaç duyulan güvenli ve erişilebilir konut açığını kapatmak isteyen lüks konut üreticilerine göre, ev sahipliği oranını artırabilmek için dar gelirliye finansman sağlayacak bir modele ihtiyaç var.
Bunun için de yapı tasarruf sandıklarının ve tasarruf finansman şirketlerinin bireysel emeklilik sistemi (BES) gibi desteklenmesi gerekiyor. Önerilen modelde; yüzde 30 devlet desteği sağlanmasıyla gayrimenkul fonu kurulacak, biriken fonlarla dar gelirlinin konuta erişimi kolaylaşacak, böylece artan fiyatlar da kontrol altına alınabilecek. BES modeliyle 500 milyar dolara yakın yastık altı kaynakların da sisteme çekileceği düşünülüyor.
10 yıllık strateji raporu hazırlandı
Üyelerini markalı konut üreten firmaların oluşturduğu Konut Geliştiricileri ve Yatırımcıları Derneği (KONUTDER) de yeni dönem takvimine ‘kentsel dönüşüm ve sosyal konut’u aldı. 10 yıllık strateji raporu hazırlayan dernek, önceliği konut alıcısı ve yatırımcısı için güvenli piyasa koşullarının geliştirilmesi, kentsel dönüşüm ve erişilebilir konut arzının ihtiyacı karşılayacak düzeye gelmesine verecek.
Ancak bunun sağlanıp piyasa dengesinin oluşması için kamunun da işin içinde olması gerekiyor.
KONUTDER Yönetim Kurulu Başkanı Ramadan Kumova, “Yeni dönemde ülkemizin gerek yeni üretim gerek kentsel dönüşüm sayesinde güvenli yapı stokuna kavuşması en öncelikli başlığımız olurken, depreme dayanıklı konutların ulaşılabilir olmasını sağlamak için de finansman modelleri üzerinde çalışmaya devam edeceğiz” dedi.
En önemli gündem maddelerinin kentsel dönüşüm ve sosyal konut olduğuna dikkat çeken Kumova, “Bu alanlarda istenilen ivmenin kazanılması için kamu-özel sektör işbirliği şart” diye konuştu.
“Krediye erişim sağlansın kaynaklar sisteme girsin”
Konut finansmanına da dikkat çeken Kumova, “Şu anda konut satışları, kredi imkanlarının kısıtlı olması dolayısıyla geçen yılın gerisinde. Krediye erişim imkanları çok düştü. Bu da kredili konut satışlarına yansıdı. Şu anda ortalama yüzde 20 seviyesinde. Yani her 100 konuttan 20’si için krediye erişim sağlanabilmiş.
Kredi imkanları artırıldığında ya da yeni finansman olanaklarının sağlanmasıyla satışlar da ivmelenecektir” şeklinde konuştu. KONUTDER Finansal İklimi İyileştirme Komitesi Başkanı ve Ağaoğlu Murahhas Azası Hasan Rahvalı da 2 Haziran itibariyle 10 trilyon TL’ye yakın kredi içinde konut kredisinin sadece 434 milyar TL’de kaldığına işaret etti. “Kaynakları sisteme sokmamız lazım” diyen Rahvalı, erişilebilir konut için konut sandığı oluşturulması gerekliliğine vurgu yaptı.
“Arsa maliyetinde iyileştirme yapılmasını bekliyoruz”
Sosyal konut üretebilmek için konut geliştiricilerin bir diğer talebi de arsa maliyetlerinde iyileştirmeye gidilmesi. Her yıl satılan konutun yarıdan fazlasının sosyal konut segmentinde olması gerektiğini söyleyen Ramadan Kumova, “Bu segmente proje geliştirmenin temel problemi ise arazi maliyetleri.
Eğer kamu otoriteleri ve yerel yönetimler uygun maliyetle arazi geliştirme yönünde sektörümüze öncülük eder ve bizlere yol gösterebilirse biz de sektör olarak daha uygun maliyetle konut üretimi konusunda elimizi taşın altına koyarız” diye konuştu. “Temel problem arsa maliyetleri” diyen Kumova, “Pandemi sonrasında arsa fiyatları çok yükseldiği gibi, arsa sahipleri bazı bölgelerde yüzde 70-80’lere varan oranlar talep edebiliyor.
Her kesimin konuta ulaşabilmesi için arsa maliyetlerinin düşük olması gerekiyor. Kamu özel sektöre uygun maliyetlerle arsa temin edebilirse uygun maliyetli konut üretimi de artacaktır” ifadelerini kullandı. Kumova, arzın artırılmasıyla kira sorunun da çözüleceğini belirtti. KONUTDER’in gündeminde yabancıya konut satış politikalarının iyileştirilmesi de yer alacak.
Sosyal konut için talepler?
Yapı tasarruf sandıkları oluşturulsun ve bu tasarruflar BES gibi yüzde 30 devlet desteği alsın. m Deprem konutlarında olduğu gibi sosyal konutlara da markalı üreticiler dahil edilsin. m Maliyetlerin yüzde 70’ini oluşturan arsa maliyetleri için kamu devreye girsin, özel sektöre arsa üretilsin.
Gayrimenkul ile ilgili vergi mevzuatında KDV oranları ve tapu harçları iyileştirilsin. m Deprem bölgesinde yapılacak projelerde yüzde 100 KDV muafiyeti olsun. m Kentsel dönüşümün tanımı değiştirilsin, geniş çaplı finansman modeli oluşturulsun. m Malzeme ve işçilik maliyetleri özellikle kentsel dönüşüm projelerinde dikkate alınsın m Konut alımlarında kredi politikası yeniden düzenlensin ve erişilebilirlik sağlansın.
TOKİ modelini özelleştirip lüksü minimale taşıdı
Mehtap HALICI
Projede küçük metrekareli evler tasarlayan şirket, burada TOKİ modelini özelleştirerek, lüksü minimal konsepte taşıyor. Pazardaki küçük evlere olan ilginin yatırımlarına yansıdığını belirten Atış Şirketler Grubu CEO’su Ahmet Atış, bu konsepte çok inandıklarını ve büyük yatırım gerçekleştireceklerini söyledi.
“Küçük evler talep görüyor”
Küçük metrekareli evlerin yoğun talep gördüğünü ifade eden Ahmet Atış, “Değişen yaşam koşullarıyla birlikte 1+1 dairede tek çocuklu bir aile de yaşayabiliyor. Biz de bu ihtiyaçtan yola çıkarak küçük metrekarelerle çözüm ürettik. 1-2 yıl sonra bu konsepti yapan belki 50 marka daha çıkacak.
Ancak biz öncü olmak istedik” dedi. Projelerinin detaylarıyla ilgili de konuşan Atış, şunları söyledi: “Bursa Nilüfer’in Kayapa bölgesinde ilk lansmanlarımızı gerçekleştirdik. Projelerimizde 1+1’ler 45, 2+1’ler 65-70, 3+1’ler ise 90- 95 metrekarede çözülüyor. İlk 20 günde 300’ün üzerinde satış yaptık. Minimalist formlar tüketici tarafından ilgi görüyor.”
Özellikle son 3-4 yıldır salgın hastalıklar, depremler ve enflasyonist ortam sebebiyle konut tercihlerinin değiştiğini belirten Atış, bu sistemi 1 yıl içinde Türkiye’nin gelişmekte olan 7-8 ilinde hayata geçirmeyi planladıklarını söyledi. Atış, şöyle konuştu: “Projemizi Almanya ve İngiltere gibi uluslararası pazara taşımayı hedefliyoruz. Hangi bölgelerde bu konsept daha yapılabilir konusunda incelemelerimiz sürüyor, araştırma içindeyiz. 1 yıl içinde yurtiçinde, sonrasında da yurtdışında proje hazırlıklarına başlamayı hedefliyoruz.”
Sanatta cazibe merkezi olacak
Grup, 2018’in nisan ayında Bursa’da hayata geçirdiği yeni nesil yaşam ve eğlence merkezi projelerinden Downtown’nın gastronomi ve eğlence alanında cazibe merkezi olmasını hedefliyor. DasDas’ın kurucularından, oyuncu Mert Fırat, “Ataşehir’deki oluşumumuzun benzerini Downtown’a taşıdık. Buraya sinema tarafı da eklendi. Eylül ayında sinema ayağımızı da aktif kullanacağız” dedi.
Artan kiralarla ofiste satılık furyası hızlandı
Endeksa Kurucu Ortağı ve Genel Müdürü Görkem Öğüt, pandemi ve sonraki süreçte şehir merkezlerinden daha uzak, geniş ve müstakil konutlara olan talebin arttığına dikkat çekti. Öğüt, “Ofis kullanımını tercih eden ticari işletmelerde bir azalma var ve bu durum da stoklarda artışa sebep oluyor.
Endeksa verilerine göre İstanbul’da, pandeminin yaşandığı 2020 yılından bu yana olan satılık ofis stok oranlarında yüzde 112’lik bir artış var. Türkiye genelinde bu rakamın artış oranı yüzde 124. Aynı tarih aralığı için İstanbul, kiralık ofis stok oranlarına göz attığımızda ise yüzde 272.2 oranında bir artış mevcut ancak Türkiye genelindeki artış yüzde 17.7’de sınırlı kalıyor. Bu verilere göre Türkiye genelinde ofis kiralamadaki arz İstanbul’a paralel olarak seyrediyor” dedi.
Ofisler konuta dönüştürülsün
Endeksa verilerine göre konut ve ofis kira değerlerinin karşılaştırıldığında ise net bir tablo ile ofis değerlerinin farkını görülebileceğini ifade eden Öğüt “Türkiye genelindeki konutların metrekare başına kira değeri 110,11 TL olurken, İstanbul’da bu rakam 148,24 TL seviyesine yükseliyor. Ofis ve iş yerlerinde ise Türkiye genelinde metrekare başına kira değeri 91,28 TL olurken, İstanbul’da bu değer 150,44 TL olarak ölçüldü” diye konuştu.
Ofislerin konut olarak dönüştürülmesinin konut piyasasına yeni seçenekler sunabileceğinin de altını çizen Öğüt, sözlerini şöyle sürdürdü: “Avrupa genelinde ofislerin konut olarak dönüştürülmesi ile ilgili çalışmalar pandemiden önce başlamıştı ve bu konuda birçok örnek mevcut. İngiltere’de, 2015- 2019 yılları arasında, ofislerin konut olarak dönüştürülmesi sonucu yaklaşık 60 bin yeni konut inşa edildi.”
Deprem, hem satılık hem de kiralık gayrimenkulde fiyatları yükseltti
Rapor, depremin Türkiye genelinde tüm yaş grubu satılık konutlarda metrekare fiyatlarını yükselttiğini gösterdi. Rapora göre; ocakta 13 bin 961 TL olan konut metrekare fiyatları, marta gelindiğinde 17 bin TL’ye yükseldi.
Gayrimenkul Yatırımcıları Derneği’nin (GYODER) hazırladığı 2023 1. Çeyrek Raporu ‘GYODER Gösterge’ içinde yer alan ‘Deprem Özel Dosyası’nda, depremin satılık konut ve kiralık piyasasına olan etkileri incelendi. Çalışmayla, deprem sonrası bölgenin konut bazında satış fiyatı, kiralık değer değişimi, bina yaşı ve stok durumu ile ilgili gayrimenkul piyasasının özet bir röntgeni çekildi.
Çalışmada, ocak-şubat ve mart aylarında gayrimenkul piyasasındaki değişimlere bakıldı. Buna göre; Türkiye genelinde Ocak 2023 – Mart 2023 arasında tüm yaş gruplarındaki konutların satılık değerleri arttı. Ocak ayında 13 bin 961 TL olan metrekare fiyatları, şubatta 15 bin 606’a ve martta ise 17 bin TL’ye yükseldi.
Deprem bölgesinde artış, yaş bakımından yeni binalardan kaynaklandı. 0-4 yaş aralığında ocak ayında metrekare fiyatları 15 bin 62 TL iken, şubat ayında 16 bin 840 TL’ye, mart ayında ise 18 bin 253 TL’ye yükseldi. Deprem bölgesinden ayrılan vatandaşların farklı illerde konut satın almaları, yaşanılan binaların depreme dayanıklılığı konusunda yaşanan hassasiyet gibi faktörler yeni binalara olan talebin artmasının sebepleri arasında yer aldı.
Kiralık konut fiyatları ise yaş kırılımları ele alınarak incelendiğinde, tüm yaş gruplarındaki konutlarda kiralık değerlerin arttığı gözlemlendi. 2023 1. çeyrekte Türkiye genelinde konutların metrekare başına kira fiyatları, tüm yaşlarda ocak ayında 67,24 TL iken, şubat ayında 78,01 TL, mart ayında ise 87,04 TL’ye yükseldi. 0-4 yaşa bakıldığında mart ayında bu değer 90,47 TL oldu.
Finansman ihtiyaç için Konut Bankası kurulsun
Hamide HANGÜL
İstanbul’da nitelikli 25 konut projesini hayata geçiren Ege Yapı, İzmir için de kolları sıvadı. İzmir Urla’da yatay mimariyle tasarlanan, özel havuzlu ve bahçeli 73 villadan oluşan 1,1 miyar TL yatırım değerine sahip Kekliktepe projesini satışa çıkardı. Lüks villalar 5+1, 6+1 ve 7+1 konut tipinde tasarlanırken, 24 ayda teslim edilecek.
Projenin tanıtım toplantısında konuşan Ege Yapı Yönetim Kurulu Başkanı İnanç Kabadayı, gayrimenkul projelerinin gerçekleştirilmesinde finansman kaynaklarının çeşitlendirilmesinin önemli olduğuna işaret etti. Kabadayı, “Sektöre özgü Konut Bankası’nın kurulması, gayrimenkul sertifikasının tekrar aktif hale getirilmesi ve gayrimenkul yatırım ortaklarının sayısının artması ile alternatif finansman kaynaklarına ulaşılabilir. Ayrıca depreme dayanıklı yeni konut ihtiyacının hızlıca karşılanması için arsa maliyetlerini düşürmemiz lazım. Özel sektöre yap-işlet-devret ya da yap-kirala-devret modeli konut projeleri için değerlendirilebilir” dedi.
Metrekaresi 125 bin TL’lik 73 villaya 22 bin talep
İnanç Kabadayı, Kekliktepe’nin oksijen zenginliği açısından dünyadaki en değerli 7 büyük hava koridorundan birinde yer aldığını söyledi. Projede metrekare fiyatlarının 125 bin lira olduğunu açıklayan Kabadayı, “Bin metrekare ile 700 metrekare arsa üzerinde kurulacak.
Son 8 aydır ön talep topladığımız Kekliktepe projesine son 3 ayda 10 bin üzere, 8 ayda toplam 22 bin ön talep geldi. İzmir’de yatırıma devam edeceklerini ve bin üniteyle giriş yapacaklarını açıklayan Kabadayı, planlanan projeler ve yatırım değerlerini şöyle açıkladı: “Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında yeni yatırımlar başlatıyoruz. İzmir’de 7 projeyi 2023’te başlatmış olacağız.
Urla Kekliktepe 1.1 milyar lira, Urla Yağcılar 2.5 milyar lira, Alsancak 1.9 milyar lira, Alsancak 2.4 milyar lira, İzmir Dikili 1,05 milyar lira yatırım değerinde olacak. Toplamda 6 milyar liralık yatırım gerçekleştirilecek. Yağcılar ve Alsancak’ta konut, Alsancak’taki ikinci projemiz konut ve ticari alan olacak. 2024’te devreye alacağımız Dikili projemiz ise otel, ticari alan ve villalardan oluşacak. Yeni projeleri Ege’nin dokusuna uygun tasarlıyoruz.”
“Kentsel dönüşüm iyi anlatılmalı”
İnanç Kabadayı, Türkiye’de gayrimenkul sektöründe kentsel dönüşümün bir numaralı gündemi olduğunu ve yaşanan sorunlar ile çözüm önerilerini sivil toplum kuruluşları aracılığıyla gündeme taşıdıklarına işaret etti. Kabadayı, “Kamunun; hükümet, bakanlık ve belediyeler düzeyinde kentsel dönüşüm yapılması konusunda çok büyük gayreti var. Özel sektörün de bu konuda isteği var ancak kentsel dönüşümün önünde birtakım engeller var. Vatandaşlara fayda ve maliyet çok iyi anlatılmalı. Yargıdaki gecikmeleri önlemek için ihtisas mahkemeleri kurulmalı” diye konuştu.
“İkinci yarıda talep ciddi canlanacak”
ikinci yarıda ciddi bir ivme olabileceğini söyleyen İnanç Kabadayı, “Kredi maliyeti artacaktır. Buna karşın talebin canlanacağı kesin. İkinci yarıda ciddi bir ivme olur. Konut geliştiricileri de şimdiden yerli firmalarla partnerlik için gelmeye başladı. Gayrimenkul yatırım aracı özelliğini sürdürecek” dedi. Kabadayı, kendilerine de Körfez ve Orta Asya’dan proje ortaklığı için teklif geldiğini söyledi.
Deprem konutları için yeni formül
Özhaseki, yaptığı yazılı açıklamada, 6 Şubat’ta Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından afetten etkilenen 11 kentte bir yandan geçici barınma ve iş yerinin kurulumunun sürdüğünü, diğer taraftan da kalıcı konutların yapımına hızla devam edildiğini vurguladı.
Depremden 14 milyon kişinin etkilendiğine dikkati çeken Özhaseki, şunları kaydetti:
“100 kadar ilçemiz, 1000’e yakın köyümüz ve yıkılan bina sayısı, dün aldım rakamları bir daha, çünkü itirazlar oluyor, mahkemelerin verdiği kararlar var, ara ara değişebiliyor, 680 bin konut yıkılmış. 170 bin de iş yeri, depo, ahır, tek katlı köy evi yıkılmış. Yani 850 bin tane bizim yapmak zorunda olduğumuz ev, iş yeri var. Bunların altyapısını da yapacağız. Bunların hepsinin maddi zararı 100 milyar dolar civarında. İnsanların bir kısmı çadırdalar, bir kısmı konteyner kentteler. Oradan da haliyle bir an önce çıkmak istiyorlar. Diyorlar ki ‘acele evlerimizi yapın, verin.’ Bunlar yapılacak, çaresi yok.”
Özhaseki, karşı karşıya olunan bu yükün altından kalkacaklarını belirterek, şu bilgileri verdi:
“Depremden etkilenen 11 ilde afet konutlarımız hızla yükseliyor. İnşallah söz verdiğimiz gibi 300 binden fazla konutu bir yıl içinde, ondan sonra 1,5 ve 2 yıla kalmadan da diğer bütün konutları bitirip herkesi evlerine kavuşturacağız. Deprem bölgesi için üzerinde çalıştığımız yeni formüller var, kabine toplantımızda Sayın Cumhurbaşkanı’mıza arz edeceğim. O formüller devreye girdiğinde, depremzede kardeşlerimizin evlerini çok daha kısa sürede bitireceğiz. Hiçbir vatandaşımızı mağdur etmeden, güvenli ve sağlam konutlarına kavuşturacağız.”
“Depremden etkilenen 11 ilde 456 bin 770 kalıcı konut yapılacak”
Bakan Özhaseki’nin açıklamasında, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı bünyesindeki TOKİ ve Emlak Konut Genel Müdürlüğü eliyle yapılan ve yapılması planlanan konutlarla ilgili veriler de paylaşıldı.
Buna göre, Adana’da 12 bin 705, Adıyaman’da 44 bin 459, Diyarbakır’da 11 bin 966, Elazığ’da 8 bin 253, Gaziantep’te 25 bin 6, Hatay’da 197 bin 248, Kahramanmaraş’ta 72 bin 257, Kilis’te 1165, Malatya’da 66 bin 99, Osmaniye’de 11 bin 225, Şanlıurfa’da 6 bin 387 olmak üzere toplamda 456 bin 770 konut yapılacak.
Bu kapsamda, Adana’da 3 bin 638, Adıyaman’da 26 bin 233, Diyarbakır’da 6 bin 278, Elazığ’da 2 bin 606, Gaziantep’te 19 bin 919, Hatay’da 33 bin 467, Kahramanmaraş’ta 29 bin 312, Kilis’te 1854, Malatya’da 14 bin 338, Osmaniye’de 4 bin 892, Şanlıurfa’da 5 bin 715 olmak üzere toplam 148 bin 252 konutun yapımı devam ediyor.
Bununla birlikte, Adana’da 2 bin 438, Adıyaman’da 23 bin 640, Diyarbakır’da 2 bin 361, Gaziantep’te 12 bin 607, Hatay’da 34 bin 129, Kahramanmaraş’ta 30 bin 310, Kilis’te 2 bin 628, Malatya’da 25 bin 302, Osmaniye’de 6 bin 856, Şanlıurfa’da 3 bin olmak üzere toplamda 143 bin 271 köy evi yapılacak. Bu kapsamda, 456 bin 770 kalıcı konut ve 143 bin 271 köy evi ile birlikte toplamda 600 bin 41 afet konutu yapılarak depremzede hak sahiplerine teslim edilecek.
Deprem bölgesinde hayatın normale dönmesi için iş yeri yapımı da sürdürülüyor. Bu kapsamda, Malatya’da 714, Kahramanmaraş’ta 142, Gaziantep İslahiye’de 80 iş yeri olmak üzere toplamda 936 iş yeri yapım çalışmaları devam ediyor.
Gayrimenkul satışları mayısta arttı
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü yetkililerinden edindiği bilgiye göre, geçen ay 287 bin 59 gayrimenkul satış işlemi yapıldı. Bu satış işlemlerinden 5 milyar 221 milyon 100 bin 611 lira tapu harcı geliri sağlandı.
Satışların 119 bin 82’sini konut, 49 bin 114’ünü arsa, 86 bin 657’sini tarla, 11 bin 464’ünü iş yeri, geri kalanını ise diğer taşınmazların satışı oluşturdu.
Mayısta kayda geçen işlemler, 214 bin 947 gayrimenkul satışının yapıldığı nisan ayına göre yaklaşık yüzde 34 arttı.
En çok satışın olduğu iller
En çok gayrimenkulün satıldığı il, 32 bin 372 işlemle İstanbul oldu.
İstanbul’u 19 bin 552 satışla Ankara, 13 bin 653 ile İzmir, 11 bin 498 ile Bursa, 10 bin 440 ile Konya, 9 bin 955 ile Antalya, 7 bin 969 ile Tekirdağ, 7 bin 802 ile Kocaeli, 7 bin 721 ile Gaziantep ve 7 bin 278 ile Balıkesir takip etti.
Kentsel dönüşümle Etiler’e 50 milyon dolarlık yatırım
Hamide HANGÜL
Kentsel dönüşüm projelerine devam eden Polat Gayrimenkul, Etiler’de lüks ofis ve rezidans projesi Polat Akatlar’ı 50 milyon dolarlık yatırımla hayata geçirecek. Projenin tanıtıldığı basın toplantısında konuşan Polat Holding Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Polat, İstanbul’un en merkezi lokasyonunda gerçekleştirilecek projenin 50 milyon dolar yatırımla yapılacağını açıkladı.
Dönüşümde devlet de olmalı
Kentsel dönüşümde devletin de işin içinde olması gerektiğine işaret eden Polat, insanlarla tek tek konuşup anlaşmanın zor olduğuna işaret ederek, “Bir deprem gerçeği var.Dönüşüm konusunda devletin de olması lazım, yoksa süratle yapılamaz. Devletin, özel sektörle oturup birlikte bir model oluşturulması lazım” önerisinde bulundu.
Belirsizlikle 200 milyon $ yatırım beklemedeydi
İstanbul’da gerçekleştirecekleri Polat Akatlar projesinin yeni yönetmeliğe uygun olarak tasarlandığına işaret eden Polat, “Teknolojinin bütün gereksinimlerini yerine getirdik.
Umarım bu proje örnek olur” dedi. Toplantıda gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Polat, kur artışlarına işaret ederek, vatandaşa kolaylık sağlayacak bir mortgage sistemi önerisinde bulundu. Belirsizliklerin yatırımları etkilediğine işaret eden Polat, sadece inşaatta değil, turizm, teknoloji, turizm gibi sektörlerde de olduklarını, seçim belirsizliği döneminde yaklaşık 200 milyon dolarlık yatırımı beklemeye alındığını söyledi.
Polat, hali hazırda başlayıp devam eden yurt içi ve yurt dışı projelerin değerinin 400 milyon dolar söyledi. Polat Gayrimenkul İcradan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Kaan Yücel, Polat Akatlar’ın, bölgede mevcutta bulunan eski bina stoğunun tersine depreme karşı dayanıklılığı, dikkat çekici mimarisiyle öne çıktığını söyledi.
Metrekare fiyatlarının 200 bin liradan başladığına işaret eden Yücel, satış sürecinde yüzde 50 peşin, geri kalanı vade seçeneği ile sunacaklarını söyledi. Yücel, “Her dairede çalışma alanları var.1+1, 2+1, 3+1 ile toplam 112 daireden oluşuyor” açıklamasında bulundu.
Kur artışları gayrimenkul fiyatına yansır
Yeni ekonomi yönetiminin açıklamalarına işaret eden Adnan Polat, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ekonomi bakanımızın söylediğinden anladığımız faiz yükselecek.
Parça parça mı yükselecek, tek seferde mi, ne kadar yükselecek onu bilmiyoruz. İnsanlar, dolar ve euro birikimlerini bozdurup faize yatıracaklardır. Bazı şeylerin gelişmesini görmek lazım. Enflasyonun bir yerde duracağı, faizlerin belli bir noktadan sonra enflasyonu aşağı çekeceği, dövizin duracağı zamanlar olacaktır.
O zamana kadar fiyat artışları muhakkak gayrimenkul fiyatlarına yansıyacaktır. Çünkü bu üretime, üretimden de bize yansıyor. İnsanların birikimlerini nerede değerlendireceği de bu alınan kararlara göre bir istikamette olacaktır. Bizim de görmemiz lazım ki gelecekle ilgili net şeyler söyleyebilelim. Yolumuz, istikametimizi görelim, ona göre devam edelim.”
Kira artışında ‘hayalet ev’ baskısı
Hamide HANGÜL
Enflasyonun altında kalan yüzde 25’lik kira artış sınırlamasını yetersiz bulan, tahliye sorunu yaşamak istemeyen ve piyasanın yükselmesini bekleyen mülk sahipleri evlerini boş tutmaya başladı. Bu boş tutulan evler sektörde ‘hayalet ev’ olarak tanımlanıyor ve kira artışlarını tetikliyor.
Emlak uzmanlarına göre blok halinde bazı projelerden daire satın alan Çinli yatırımcıların yanı sıra, bazı Ortadoğu ve Körfez ülke vatandaşları da evlerini boş tutuyor. Uzmanlar, bunun nedenini şöyle açıklıyor: “Tatil amaçlı geldikçe kalmak, kar satışı için beklemek isteyenler ya da vatandaşlık şartı olan 400 bin doları tamamlamak için 2-3 daire alanlar, birini boş bırakıyor.” Emlak danışmanları, su faturalarından yola çıkılarak yapılan belirlemelere göre, İstanbul’da bu şekilde 400 bin “Hayalet konut” olduğuna işaret ediyor.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, “İstanbul’da 700 bin adres boş görünüyor. Bunun yarısı bile olsa yaklaşık 400 bin konut yapar” açıklamasında bulunmuştu.
Kiralar katlanarak artıyor
Her ne kadar enflasyon haziranda ‘bedava doğalgaz’ etkisiyle düşüş gösterse de Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) mayıs verilerine göre, son 12 aylık enflasyon yüzde 63,7. Ancak kira sınırından dolayı sözleşme yenilemelerde zam oranı yüzde 25’i aşamıyor.
Kira getirisinden hoşnut olmayan mülk sahipleri de çözümü, eski kiracısını çıkartıp evini daha yüksek fiyattan kiralamada bulurken, araştırmalar kira artışının hız kesmediğini ortaya koydu. sahibinden.com ve Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi (BETAM) Nisan 2023 araştırmasına göre, kiralık fiyatları metrekare başına, geçen yıla oranla ülke genelinde yüzde 117 arttı. Getirisi sürekli katlanan konut yatırımına yabancıların da ilgisi büyük. Bu yılın ilk 4 ayında yabancılara 13 bin 483 konut satıldı ve toplam satışlardan yüzde 3,7 pay aldı.
‘Zam sınırı var’ diyen boş tutup yükseliş bekliyor
İstanbul Ticaret Odası (İTO) Gayrimenul Komite Başkanı ve Tüm Girişimci Emlak Müşavirleri (TÜGEM) Başkanı Hakan Akdoğan, mülk sahiplerinin evleri boş tutmasında, kiralama konusunda kendisinin ya da çevresindeki yakın insanların yaşadıkları olumsuz tecrübelerin etkili olduğuna işaret etti.
Akdoğan, “Kiralıktan sonra mülk sahibi, evi satmak istediğinde kiracının çıkmak istememesi, daireye iyi bakmayacağını düşünmesi ya da geçmiş deneyimlerden dolayı kiralamaya soğuk duruyorlar. Öte yandan kiraya yüzde 25 sınırı da bunu tetikledi.
‘Zam sınırı var, niye kiralayım’ diyenler var. Boş tutup, belki ilerleyen aşamada piyasanın yükseleceğini öngördükleri için hareket edenler de var” dedi. Sadece yerlilerin değil yabancılardan da evlerini boş tutanlar olduğunu, boş tutmada yabancıların da rolü bulunduğuna işaret eden Akdoğan, “İstanbul’da evi var, işi olunca hafta sonu gelip kalıyor veya yurt dışından biri aldıysa, Türkiye’ye geldiğinde kendisi kullanıyor. O nedenle boş tutuyorlar. Yılda 2-3 hafta kullanmak yetiyor” diye konuştu.
Satılık konut fiyatlarında çok hızlı bir artış beklemediklerine işaret eden Akdoğan, “Orada bir doygunluk var. Eskisi gibi hızlı bir fiyat artışı görmeyiz. Ancak kirada aynı hareketlilik devam eder. Çünkü halen arz sıkıntısı var. Örnek olarak bu yıl ev fiyatlarına yüzde 30 zam gelecekse kiraların yüzde 40-50 artacağını düşünüyorum. Satılıkta yüzde 20 zam olursa kiralıklar yüzde 30 artar” bilgisini verdi.
‘Kiracıyı çıkartamam’ diye düşünenler boş bırakıyor
CENTURY 21, Coldwell Banker, Coldwell Banker Commercial, Era Türkiye, muzayede.com’u bünyesinde barındıran Master Türk Grubu Başkanı Gökhan Taş, boş evler konusunda, “Çocuğu okurken burada ev almış. Çocuğu Amerika’da, kendisi Ankara’da, geldikçe kullanmak için kiralamak istemiyor. İş ya da tatil amaçlı olabiliyor” dedi.
Türkiye’den konut alan bazı yabancıların da evlerini daha az kullandığına işaret eden Taş, “Ruslar, Ukraynalılar oturuyorlar. Ancak Suudi Arabistan, Kuveyt, Dubai, Katar’dan gelip ülkemizden ev alanlar daha az kullanıyorlar. Orta gelir gurubu Esenyurt, Fatih gibi lokasyonlardan alım yaparken, üst gelir grubu Maslak, Levent, Sarıyer gibi yerlerden konut satın alıyor” dedi.
Kiraya yüzde 25 sınırına da işaret eden Taş, “Bu da insanların evlerini kiraya vermelerini engelliyor. ‘Kiracıyı çıkartamayacağım’ diye düşünenler de kiraya vermiyor. Şu yapılabilir, boş evlere ilişkin yaptırım ya da kiraya verilmesi için ek vergiden ziyade konut arzıyla buna çözüm bulunmalı. Konut arzı için yapılacak inşaatlarda belli bir fiyat garantisi verilip, fiyatların bir dengeye oturması sağlanabilir” değerlendirmesinde bulundu.
İş ve tatil amaçlı kullanan da kâr satışı için bekleyen de var
İmpomes Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Müberra Oflaz, Türkiye’de boş konut sayısının arttığı bir dönem olduğunu söyledi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi rakamlarına göre, sadece İstanbul’da boş duran 400 bin konuttan bahsedildiğini, bunun farklı gerekçeleri olduğuna işaret eden Oflaz, şu değerlendirmelerde bulundu: “Öncelikle kira kontratlarında artışı yüzde 25 ile sınırlayan düzenleme 1 Temmuz’da sona erecekti, ancak yeniden uzatılması gündemde. Bu durum kiralamalarda dengeyi bozuyor, kimse milyonlarca lira vererek aldığı konutunu düşük kira ile kiralamak istemiyor. Satmak istediğinde kiracılı olarak bu konutların satışı mümkün olmuyor. Boşken satmanın planını yapıyor.
Elinde birden fazla evi bulunanlar beklemede. Çünkü en uygun fiyattan alıp yüksek fiyattan satmak için yatırım yapıyorlar. Piyasa şu anda dengelenmiş değil, önümüzdeki aylarda fiyatların daha fazla yükseleceğini düşünen yabancı yatırımcılar, kar realizasyonu yapmak için satışa uygun zamanı bekliyorlar. Türkiye’de bazı yerlerde, planlama ve yönetim eksiklikleri nedeniyle konutların boş kalması sorunu yaşanıyor. Özellikle kentsel dönüşüm projelerinde, yerleşim planlaması ve yeni konutların yapılması sürecinde yaşanan aksaklıklar, boş konut sayısının artmasına neden olabiliyor.”
400 bin doları tamamlamak İçin 2-3 tane daire alabiliyor
İstanbul Emlakçılar Odası Başkanı Nizamettin Aşa, çok yoğun kiralama olmadığını, tek tük yatırımcının yüksek bedelden konut aldığını ve belli bir noktaya gelmesi için elinde tuttuğunu söyledi. Bu yatırımcılar arasında yabancıların da olduğuna işaret eden Aşa, şu değerlendirmelerde bulundu: “Bazı yabancılar, vatandaşlık için 400 bin doları tamamlamak için 2-3 tane ev alabiliyor. Bir kısmını boş tutuyor, bir kısmını kira veriyor ancak o da çok değil. Genelde Arap vatandaşları 1-2 tane alıyor. Birinde oturuyor, diğerini boş tutuyor ancak piyasayı çok etkileyecek adetler değil. Lansman fiyatları uygun oluyor, bazıları oradan ev alıyor. Ama onlar da daha bitmemiş konutlar oluyor. Kiralık artışları bence tavanı buldu.”
Ruslar yaşıyor Çinliler kullanmıyor
Vesta Global Kurucu Ortağı Teuta Narazan Benreytan, dövizdeki artış ve kiraya zam sınırından dolayı yurt dışında konut yatırımı yapan Türk vatandaşlarının en az yüzde 40 artış gösterdiğini söyledi. Fiyat artışlarına işaret eden Narazan, bazı konut yatırımcısının ev alıp boş tuttuğunu, yabancılardan da kiralamayanlar olduğuna işaret etti. Bu şekilde hayalet binalar olduğuna işaret eden Narazan, “Örneğin Rusya ve Ukraynalılar değerlendiriyor, ancak Çinliler kullanmıyorlar” değerlendirmesinde bulundu.
Fahiş kiralara yasal düzenleme geliyor
İstanbul başta olmaz üzere büyükşehirlerde vatandaşın en çok dile getirdiği sorunların başında yüksek kiralar geliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sık sık gündeme getirdiği fahiş kira artışlarına karşı Çevre, Adalet, Ticaret bakanlıkları ve ilgili kurumlar çok yönlü bir çalışma yürütüyor.
Sabah Gazetesi’nden Hazal Ateş’in haberine göre konutlarda kira artış oranlarına getirilen yüzde 25’lik sınır 11 Haziran 2002-1 Temmuz 2023 tarihleri arasında yenilenen kira dönemlerini kapsıyor. Temmuz ayında yüzde 25’lik sınır yeniden uzatılacak. Fahiş kira artışı yapan ev sahiplerine de hapis ve para cezası uygulanacak.
Memura kira katkısı
Yeni dönemde büyükşehirlerde memurlara il ve ilçe bazında kira katkısı için kapsamlı bir hazırlık yapılıyor. Destekten kamuda çalışan kadrolu, sözleşmeli memur ve kamu işçilerinin faydalanması bekleniyor.
Ortalama kiralar ve yaşanılan bölgedeki diğer fiyatlar değerlendirilerek geçinme endeksi oluşturulacak. İstanbul, Ankara, İzmir başta olmak üzere kira tutarları değerlendirilerek harcamaları düşürecek, yaşamı kolaylaştıracak tutarlar belirlenecek.
3 alternatif üzerinde çalışma yürütülüyor
Kira artışına yasal fren çalışması Adalet Bakanlığı koordinasyonunda ilgili bakanlıkların katkılarıyla yürütülüyor. Kira artışları konusunda yapılacak yasal düzenlemeyle “hapis, adli para ya da para cezası” olmak üzere 3 alternatif üzerinde çalışma yürütülüyor.
Taşınmazın yaşı, metrekaresi, bulunduğu kat, konumu, niteliği dikkate alınarak bölge değerleri belirlenecek. Bu kriterlerin üzerinde kira bedeli belirleyenlere adli ve idari para cezaları uygulanacak.
Arabulucu uygulaması 1 Eylül’de başlıyor
Devam eden kiracı ev sahibi sorunları nedeniyle 1 Eylül’den itibaren arabulucuya gidilmesi zorunlu hale geliyor. Bu tarihte kira kaynaklı ihtilafların tamamı önce arabulucuya gitmek zorunda olup daha sonra dava açılabilecek.
Bu davada kira bedeli yüzde 25 sınırı uygulanmadan belirlenir. Kira bedeli belirlenirken TÜFE12 aylık ortalamaya göre değişim oranı, kiralanan konutun emsal bedeli esas alınıyor.
Binlerce şikayet geldi
Özellikle depremin ardından birçok şehirde yaşanan fahiş kira artışları nedeniyle CİMER, Alo 175, Adalet, Maliye, Ticaret Bakanlığı, tüketici mahkemelerine binlerce şikayet geldi. Bazı ev sahipleri “ya fiyatı artır ya da evden çık” baskısı yaparken gelen şikayetlerde “tadilat yapma, çocuğum oturacak gibi gerekçeler, banka hesabı kapatma, elden para isteme” başı çekti.
Fahiş artış isteyen ev sahiplerinin yeni oyunu kiranın yatırılmadığını öne sürmek için banka hesaplarını kapatıyor. Sözleşmedeki banka hesabının kapatılması durumunda kiracıya yeni hesabın bildirilmesi zorunluluğu bulunuyor.
Ev sahibi ısrarla paylaşmazsa kiracı posta hesabı ile ödeme yapabilir ya da mahkemeye başvurarak ödeme yeri tayin edilmesini isteyebilir. Böyle bir durumda kesinlikle elden ve belgesiz ödeme yapılmaması gerekiyor.
Ev sahibi PTT yoluyla gelen kira bedelini almazsa sulh hukuk mahkemesine başvurularak “ödeme yeri tayini” istenir, kiracının ödemelerini isteği dışında ödeyememesi hali araştırılır. Kiralar mahkeme tarafından mal sahibi adına açılacak hesaba yatırılır.
Banka hesabının kapatılması durumunda kira bedelinin elden verilmesi durumunda mutlaka belge alınması gerekiyor. Konu yargıya taşındığında kiranın elden ödendiğine dair telefonda mesaj ya da WhatsApp yazışmaları delil olarak kabul edilmiyor.
Tadilat gerekçisi sunulamaz
Borçlar Kanunu uyarınca yeniden inşa ve imar amaçlı boşaltılan taşınmazlarda bu işlemler bittikten sonra öncelikle aynı kiracıya teklif götürülür. Ev sahibi taşınmazı başkasına kiraya verirse eski kiracısına son kira yılında ödenmiş olan bir yıllık kira bedelinden az olmamak üzerde tazminat ödemekle yükümlü oluyor.
Ara zam yapılamaz
Kiralık mülklerde yapılan aylık ödeme tutarının artışı yılda bir defa olmak üzere gerçekleşiyor. Normalde kiralara yapılan zam oranı bir önceki yılın kira tutarına ve son 12 ayın TÜFE’sine göre belirleniyor.
Geçen yıl temmuz ayında yapılan düzenlemeyle yüzde 25 sınırı getirildi. Bu oranın üzerinde yüksek bir zam uygulanamıyor.
Tüketici danışma hattı ALO 175, CİMER, Adalet Bakanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı başta olmak üzere ilgili bütün kamu kurum ve kuruluşlarına şikayet edilebilir. Tüketici mahkemelerine başvurulabilir, dava açılabilir.
10 yıllık sürenin sonunda yasal olarak tahliye edebilir
Bir yıllık kira sözleşmesi bitince “süre bitti” diyerek evden, işyerinden çıkarmak mümkün bulunmuyor. Ev sahibi kiracıyı 10 yıllık sürenin sonunda yasal olarak tahliye edebilir.
Bunun için de sözleşme bitiminin 3 ay öncesinde kiracıya yazılı olarak evi tahliye etmek istediğini bildirmesi gerekiyor.
“Gereksinim” nedeniyle tahliye edilen konutun başkasına kiraya verilmesi halinde kiracıya ev sahibine tazminat davası açma hakkı doğuyor.
Borçlar Kanunu’nun yeniden kiralama yasağı başlıklı maddesine göre, 3 yıl süreyle kiralama yasağı hem gereksinim hem de yeniden inşa, imar amaçlı tahliyeler için geçerli bulunuyor.
Gereksinim nedeniyle tahliye durumunda kiraya veren 3 yıl boyunca haklı neden yoksa sadece kendi kiracısına teklifte bulunabilir.
20 milyar TL’lik 3 “Next Level”da ön satışlar başladı
Nurdoğan ARSLAN ERGÜN
Pasifik GYO’nun İstanbul’da hayata geçirdiği 3 Next Level projesinde ön satışlar başladı. Bugünkü değerleme ile toplamda 20 milyar TL’yi aşan bir değere denk gelen 3 projenin ön satış fiyatları 100 bin ile 200 bin TL arasında değişiyor.
Lansmanı sonbaharda yapılacak projelerde metrekare satış fiyatları Next Level İstanbul’da 200 bin TL, Next Level Kemer’de 100 bin TL, Next Level Country’de ise 150 bin TL’den başlıyor. Şehri değiştiren, hayatı farklılaştıran ve şehircilik kavramına yeni açılar katan bir anlayışla proje ürettiklerini ifade eden Pasifik GYO Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Erdoğan, projeler için toplanan ön talebi çok verimli olarak değerlendirdi.
Lansman öncesi ön satışta sundukları avantajları anlatan Erdoğan, ödemeler de 1.49 faiz oranı ile 120 aya kadar vade uyguladıklarını kaydetti. Lansman sonrası fiyatlara yüzde 10 + konjonktür zammı yapılacağını aktaran Erdoğan, her 3 projenin de inşaatının başladığını belirtti.
4 ev konsepti tek projede birleşti
Projeler hakkında detaylı bilgi veren Fatih Erdoğan, Next Level İstanbul’da 85 metrekare ile 545 metrekare arasında değişen daireler bulunduğunu açıkladı. İki bloktan oluşan projenin A bloğunda villa evler, teras evler, manzara evler; B bloğunda ise loft evler şeklinde 4 farklı ev tasarladıklarını aktaran Erdoğan, her konseptin iç tasarımının da farklı olduğunu kaydetti. Erdoğan, şunları söyledi: “Her bir bölüm için ayrı iç mimari konsept sunuyoruz.
Bunlar villa evlerde orman konsepti, teras evlerde güneş konsepti, manzara evlerde boğaz konsepti, loft evlerde ise toprak konsepti. Her bir iç mimari konsept malzeme ve renk de taylarındaki farklılıkla ilgili bölümlerdeki konutların yaşam bütünlüğünü tamamlıyor” dedi. Projenin 161 konut ve 44 ofisten oluştuğunu bildiren Erdoğan, “Next Level çizgisiyle lüksü yeniden tanımlayan bir prestij sembolü hayata geçiriyoruz” diye konuştu.
Doğa içinde yaşam
Doğa içindeki konumları ve iyi düşünülmüş mimari detaylarıyla fark yaratıyor Next Level Kemer ve Next Level Country’nin inşaatlarının da başladığını ifade eden Erdoğan, her iki projenin de yoğun ilgi gördüğünü söyledi.
Ana çevre yollarının kesişiminde şehrin aktif yaşamına çok yakın olan bölgenin, İstanbul Havalimanı-Gayrettepe Metro hattıyla birlikte kolay ulaşılabilir bir lokasyon olarak öne çıktığına dikkat çeken Erdoğan, “Next Level Kemer projemiz havalimanı yolu üzerindeki Kemer Country girişinin hemen başlanğıcında olmasıyla sakinlerimizin trafiğe takılmadan evine ulaşmasına olanak tanıyor” dedi. 80 metrekare ile 336 metrekare arasında değişen 274 konuttan oluşan Next Level Kemer’in bahçeli, teraslı, balkonlu az katlı bloklar olarak tasarlandığını ifade eden Erdoğan, Next Level Country’nin ise doğanın başrolde olduğu bir yaşam tarzı sunduğunu dile getirdi.
Kemer yeni çekim merkezi
Erdoğan, “Toplam 158 adet bağımsız bölümün yer aldığı projede 1+1’den 5,5+2’ye kadar seçenekler bulunuyor. Dubleks ve flat dairelerden oluşan Sıra Evler geniş terasları ile ön plana çıkarken, dubleks ve triplekslerden oluşan villalar müstakil yaşam vaat ediyor. Aynı zamanda proje içerisinde 1+1’den 3+1’e kadar değişen daire seçenekleri ile dinamik yaşam sunan rezidans bloğu ve 5 bin metrekarelik ticari alanı ile de Kemer ve Göktürk bölgesinin yeni çekim merkezi ve sosyalleşme alanı olmayı hedefliyor” dedi.
“En iyi kazandıran yatırım gayrimenkul ve borsa”
Pasifik Eurasia ile borsaya açılacaklarını duyuran Fatih Erdoğan, “Gayrimenkul ve hisse senedi en iyi yatırım araçları. Biz ikisini bir arada sunuyoruz” dedi. Erdoğan, borsa ile ilgili son aşamaya geldiklerini de ekledi. Gayrimenkul sektöründe bekleme döneminin bittiğini söyleyen Erdoğan, önümüzdeki dönemlerde satışların yeniden hızlanacağını belirtti.
‘Yarısı Bizden’ kampanyasına başvurular sona erdi
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, kentsel dönüşümde “Yarısı Bizden” kampanyasına 1 milyon 19 bin 471 bağımsız birim için 269 bin 670 başvuru yapıldığını ve başvuruların sona erdiğini duyurdu.
Sosyal medya hesabından İstanbul’daki kampanyaya ilişkin bilgi veren Kurum, şunları kaydetti:
“Yarısı Bizden kampanyamızda başvurular sona erdi. 1 milyon 19 bin 471 bağımsız birim için 269 bin 670 başvuru yapıldı. Şu ana kadar uzlaşı sağlanan 118 bin konutta projelendirme çalışmaları başlatıldı. Tüm başvurular incelenecek, çoğunluğun sağlandığı binalarda dönüşüm süreci hemen başlayacak. İstanbul’umuzu tüm afetlere karşı daha dirençli kılmak için durmadan çalışacağız.”
Bakan Kurum, paylaşımında ‘İstanbul’da Büyük Dönüşüm’ başlıklı bir de infografiğe yer verdi.
Buna göre, 1 milyon 19 bin 471 bağımsız birim için 269 bin 670 başvuru yapılırken 118 bin konutta projelendirme çalışmaları başlatıldı. Şu ana kadar incelenen 20 bin 275 binada yüzde 67, 14 bin 126 binada ise yüzde 100 uzlaşma sağlandı.
5 bin 250 lira kira desteği
Öte yandan, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) eliyle dönüştürülecek olan riskli konutlardaki 2+1 dairelerde 750 bin lirası devletten kalan 750 bin lirası aylık 5 bin 625 lira taksit, 3+1 dairelerde ise 900 bin lirası devletten kalan 900 bin lirası aylık 6 bin 750 lira taksit imkanı sağlanacak.
Bu süreçte, 10 bin 500 lira taşınma, aylık 5 bin 250 lira ise kira desteği verilecek.
Yapı ruhsatı verilen binaların sayısı 2023’ün ilk çeyreğinde %0,7 arttı
Şubat ayının başında Kahramanmaraş ve Hatay merkezli meydana gelen depremlerin ardından Türkiye genelinde kentsel dönüşüm faaliyetleri hızlanırken, yapı ruhsatı alan güvenli binaların sayısı da arttı. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı verilere göre, 2023’ün ilk çeyreğinde yapı ruhsatı verilen binaların sayısı %0,7 artarken, toplam yüzölçümünün %53’ünü konutların oluşturduğu kaydediliyor. Kentsel dönüşüm çalışmalarının büyük bir kısmı ise nüfusu yoğun olan ilçelerde gerçekleştirilirken, bunların başında Ümraniye geliyor. İlçede yakın zamanda kurulan kentsel dönüşüm ofisinde kentsel dönüşümle ilgili bilgilendirme çalışmaları yapılmaya başlanırken, tespit edilen 3 bin 122 riskli binadan yıkılması gereken 196 riskli yapının 105’inin yasal süreci tamamlandı. Yerleşimin olmadığı 91 binanın da yıkılması bekleniyor.
Ümraniye’de kentsel dönüşüm faaliyetleri kapsamında eski binaların yeniden inşa edilmesini sağlayan Duman Grup GYO Kurucusu Erdinç Duman, bölgedeki gayrimenkul yatırımlarını, arsa değerlerini ve kentsel dönüşüm faaliyetlerini paylaştı.
“Gayrimenkulleri de 8 ila 10 kat daha değerli hale getiriyoruz”
Kentsel dönüşümün vatandaşlar için hem maddi hem de manevi açıdan fayda getirdiğini söyleyen Erdinç Duman, “Günümüzün ekonomik koşullarında ev almanın zorlaştığını biliyoruz. Kentsel dönüşüm yapılacak alanlarda orta ve dar gelirli kişilere dairenin dörtte biri fiyatına arsa satıyoruz. Ümraniye’deki kentsel dönüşüm çalışmalarımızla temiz, güvenilir ve sağlam evler sunuyoruz. Aynı zamanda var olan gayrimenkulleri de 8 ila 10 kat daha değerli hale getiriyoruz. Örneğin geçtiğimiz yıl metrekaresi beş bin TL olan arazilerimiz, kentsel dönüşüm başladıktan sonra 20 ila 25 bin bandına çıktı. Bu değer aralığının gelecek dönemde süratle artacağını ve 40 – 50 bin bandına ulaşacağını öngörüyoruz” dedi.
Ümraniye’de ikamet edenlerin kentsel dönüşüm sürecinde takip etmeleri gereken adımları da paylaşan Duman Grup GYO Kurucusu Erdinç Duman, “Kentsel dönüşüme başlamak isteyen vatandaşların öncelikle bir danışmanlık ofisine başvurmaları gerekiyor. Çünkü danışmanlık şirketleri, ev sahipleri bilmese bile bulundukları adadaki komşularının listelerine sahip olabiliyor. Bu sayede bölgedeki evleri tek tek dolaşarak kentsel dönüşümün faydalarını anlatıyor, onları toplantı yapmaya ikna ediyor. Talep doğrultusunda inşaat ve müteahhit şirketlerini araştırıyor, ev sahibini mağdur etmeyecekleri seçiyor. Biz de ekibimizdeki kentsel dönüşüm hakkında hukuki süreçlere hakim bilirkişiler ile hareket ediyoruz. Birlikte araştırma gerçekleştiriyor, sözleşmeleri güvenli bir şekilde yapıyoruz” ifadelerini kullandı.
“Halihazırda 4 bin 500 yatırımcımız var”
Kentsel dönüşümün en az bir yıl sürdüğünü aktaran Erdinç Duman, “Kentsel dönüşüm sürecinde insanların bir araya gelerek ortak paydada buluşması vakit alabiliyor. Bu da süreci uzatıyor. Resmi sözleşme süreci bittiğinde bir buçuk yıl içinde 80 ila 100 konutun yapımı da tamamlanabiliyor. Duman Grup GYO olarak yakında açacağımız kentsel dönüşüm bilgilendirme ofisimizle bu zaman dilimini hızlandırmayı planlıyoruz. Şu an bölgedeki rakiplerimiz aracılık yapıyorken, biz komisyonsuz büyük alım satımlar yapıyoruz. Halihazırda 4 bin 500 yatırımcımız var. Danışanlarımızı kârlı yatırımlarla doğru tercihlere yönlendiriyoruz” şeklinde konuştu.
Lizbon’da ev kiraları asgari ücretten 3 kat fazla
Emre ERGÜL
Türkiye’de son 1.5 yıldır fırlayan ve tartışmalara neden olan konut kiraları, bir Avrupa Birliği başkentinde zirve yaptı… Portekiz’in başkenti Lizbon’da ev kiraları, asgari ücretin 3 katına ulaştı; Lizbonlular şikayet platformları kurup protesto gösterileri düzenlemeye başladı.
Portekiz’de asgari ücret 760 euro (16 bin 289 TL). Son yapılan bir araştırmaya göre, Batı Avrupa’nın en fakir ülkesi diye anılan Portekiz’de çalışanların yüzde 50’si geçtiğimiz yıl ayda bin eurodan (21 bin 431 TL) daha az kazandı. Buna karşın ev kiraları ise aldı başını gitti… Konut portalı Imovirtual’a göre, Lizbon’da tek odalı bir evin ortalama kirası bin 350 (28 bin 933 TL) euro, 3+1 bir evin ortalama kirası ise 2 bin (42 bin 864 TL) euro…
Ülkenin önde gelen gayrımenkul danışmanlık firması Confidential Imobiliario’ya göre kiralar 2015’ten bu yana düzenli artış gösterirken, geçen yıl pik yaptı. İşte firmanın internet sitesindeki veriler: Lizbon’da kiralar 2015’ten bu yana yüzde 65 arttı. Ancak bu artış oranı sadece geçen yıl yüzde 37’yi gördü ki, Lizbon kira artışında İspanya’nın Barcelona kenti ile Fransa’nın başkenti Paris’i solladı. 2015’ten bu yana Lizbon’da ev fiyatları da yüzde 137’lik artışla uçuşa geçti. Rakamların yanısıra Lizbonluların da neler dediğine bir bakalım…
Huzurevi çalışanı Georgina Simoes, İngiliz BBC Televizyonu’na yaşadıklarını şöyle özetledi: “Ev kiram 300 euro. Bu, Lizbon’a göre çok düşük bir rakam. Ama ben bunu ödemek için de ek iş yapıyorum. Ev sahibim 2018’den bu yana çıkmam için baskı yapıyor. Ev de öyle süper bir ev değil. Komşunun dairesine su sızdırdığı için duş alamıyorum. Evden de çıkamıyorum, çünkü istenen ev kiralarını veremem.”
Başkentli “Ev hakkı” diye örgütlendi
Lizbon’un 52 yaşındaki Belediye Başkanı Carlos Moedas, konut vakasını “Bizim jenerasyonun en büyük krizi” olarak değerlendiriyor. Haksız da sayılmaz çünkü başkentte “Casa e um Direito” (Ev sahibi olmak bir haktır) adı altında bir hareket oluşturuldu. Grup ilk protesto gösterisini 1 Nisan’da düzenledi. Lizbon’da başlayan yürüyüşler, daha sonra Porto ve Braga kentlerine sıçradı. Bu protestolara da “Yaşanacak ev” ismi verildi.
Kira artışına kısıtlama geldi
Portekiz Ulusal İstatistik Enstitüsü’ne göre, ülke genelinde şu anda 723 bin 215 boş ev var. Hükümet, konut krizinin önüne geçmek için iki adım attı. İlki, Altın Vize uygulaması durduruldu. Ardından da yıllık kira artışı yüzde 2 oranıyla sınırlandırıldı.
Artışın iki nedeni: Altın vize ve kısa dönem kiralama
Portekiz basınına göre, Lizbon’daki bu anormal kira artışının ardında ekonomik nedenlerin yanısıra ülkenin yabancı yatırımcıya önerdiği “Altn Vize” ve kısa dönem kiralama sistemi bulunuyor. “Altın Vize” kapsamında ülkede oturum izni için konut alan yabancı yatırımcılar, aldıkları evleri de yüksek bedelle kiraya verince anormal yükseliş başladı. Lizbon turistik bir şehir, o yüzden de ev sahipleri evlerini turistlere kısa dönem kiralamayı tercih ediyor. Örnek vermek gerekirse kentin tarihi semti Alfama’daki konutların yüzde 60’ı “kısa dönem kiralık” ev!.. Bir Lizbonlu durumu şakayla karışık şöyle dile getirdi: “Yakında Lizbonlu kalmayacak ve turistler sadece birbirini görecek.”
Seçimler 2026’da
Fahiş kira artışları, sandıkta da yankı buldu. Ülkede bir sonraki genel seçim 2026’da. Yapılan son anketler, kira artışları yüzünden Sosyalist Parti’nin (PS) ağır oy kaybına uğradığı ve sosyal demokratların partisi PSD’yle kafa kafaya geldiğini gösteriyor. Anketlerde üçüncü olan aşırı sağcı CHEGA partisi de kiraları düşüreceklerine yönelik açıklamalarından ötürü her gün oylarını artırıyor.
İstanbul’da yaşanan deprem göçü son 20 yılın zirvesine ulaştı
Endeksa’dan yapılan açıklamada değerlendirmeleri yer alan Öğüt, 6 Şubat’ta yaşanan depremlerin ardından İstanbulluların bir yandan kent içinde daha az riskli semtlere taşınma arayışına girdiğini, diğer yandan ise şehir dışına göçün arttığını anlattı.
İstanbul’da yaşanan deprem göçünün son 20 yılın zirvesine ulaştığını kaydeden Öğüt, şu açıklamalarda bulundu:
“Hem salgın sonrası hem de deprem nedeniyle göçler hızla sürerken, bu hız konut fiyatlarını da artırmaya devam ediyor. Gerçekleşen deprem doğudan batıya büyük bir göç dalgası getirmeye başladı ve ilerleyen süreçte bu dalganın devam edeceğini öngörüyoruz. Herkesin ekonomik gücü bir anda bulunduğu ilçeden taşınmaya yetmeyebiliyor ama insanlar en azından aynı bölgede daha genç, yeni binaya taşınmak istiyorlar. Bu durum da yeni binalarda fiyatın artmasına sebep oldu. Konut piyasasını depremden önce ve depremden sonra diye ikiye ayırmak gerekir.”
Talep 0-4 yaş arası konutlarda yoğunlaştı
Görkem Öğüt, depremlerin ardından taleplerin en çok 0-4 yaş aralığındaki konutlarda yoğunlaştığını belirterek, bu nedenle söz konusu gruptaki konutların son bir yıllık satılık ve kiralık fiyat artışlarının bazı ilçelerde üç haneli rakamlara ulaştığını anlattı.
Yapay zeka ile gayrimenkul değer hesabı yapan Endeksa’da gayrimenkul piyasa bilgilerinin yanı sıra bölgedeki nüfus, gayrimenkul dağılımı, demografik yapı, yaşam alanları ve ticari parametreler gibi pek çok önemli bilginin yer aldığını kaydeden Öğüt, şu ifadeleri kullandı:
“Kullanıcılar konum seçerek buradaki bölgesel deprem tehlikesi riskini de görebiliyor. Endeksa olarak bir deprem ülkesi olmanın bilinciyle bu konuyu her zaman çalışmalarımızın içerisinde tutuyoruz. Deprem tehlikesi riski de uzun zamandır sunduğumuz bir hizmet. Yapılan çalışmalara kendi uzmanlık alanımız çerçevesinde elimizden geldiğince destek olmaya çalışıyoruz. Kullanıcıların oturdukları bölgedeki deprem riskini öğrenerek önlem almalarına katkı sağlayabilmeyi diliyoruz. Bu alanda da platformumuzu geliştirmeye ve yeni veriler ile güncellemeye devam edeceğiz.”
Teknik kâr 5 milyar lira oldu
Sigorta sektörünün üç aylık bilançoları açıklandı. Buna göre üç aylık dönemde sektör 5 milyar 94 milyon lira teknik kâr elde etti. Geçen yılın aynı döneminde 630 milyon 125 bin lira olarak gerçekleşmişti. 2023 yılının üç aylık döneminde toplam prim 104 milyar 48 milyon lira oldu. Hayat dışı toplam prim 92,2 milyar, hayat 11,8 milyar lira olarak gerçekleşti. Sektörün üç aylık mali kârı 89,3 milyon, vergi sonrası bilanço kârı 4,1 milyar oldu.
Üç aylık dönemde özkaynak toplamı 75,6 milyar olurken özkaynak kârlılığı yüzde 5,5 olarak gerçekleşti. Aktif toplamı 845 milyar lira aktif karlılığı ise yüzde 0,5 oldu. 2022 yılının aynı döneminde sektörün mali kârı 3 milyar 95 milyon, bilanço kârı 2,1 milyar olmuştu. Aynı dönemde özkaynak toplamı 43,5 milyar, aktif toplamı ise 476 milyar 697 milyon lira olarak gerçekleşmişti.
Trafik zarar ettirdi
Sektörde yüksek maliyetler nedeniyle sorun olan ve sigorta şirketlerinin yapmaktan kaçındıkları zorunlu trafik sigortası branşı zarar ettirdi. Bu kalemde ortaya çıkan teknik zarar 2 milyar 705 milyon lira oldu. Geçen yılın üç aylık döneminde ise teknik zarar 2,3 milyar lira olmuştu. Yangın ve doğal afet sigortalarında geçen yılın üç aylık döneminde 5,4 milyar liralık brüt prim yazılırken bu yılın aynı döneminde 13 milyarlık brüt prim üretildi.
Ancak geçen yıl 407,8 milyon liralık teknik kâr elde edilen bu branşta bu yıl depremin de etkisiyle 1 milyar lira teknik zarar yazıldı. Kaskoda üç ayda 16,6 milyar, sağlıkta 18,5 milyar liralık brüt prim yazıldı. Yılın geri kalanında özellikle SEDDK’nın zorunlu trafik için havuz çalışmasının devreye girmesiyle sektörün rahatlaması ancak maliyetlerin yüksekliği nedeniyle trafikte kârlılığın beklenmediği belirtiliyor.
Yaşanan deprem nedeniyle konut sigortalarında artış yaşanırken, bu branşta artışın devam edeceği, sağlıkta tamamlayıcı sigortaya talebin artacağı kaydediliyor. İlk üç ayda olduğu gibi kişiye özel sigortalara olan talebin de özellikle kasko branşında artacağı öngörülüyor.
Haberiniz olmadan evinizi kaybedebilirsiniz
Yaşanan deprem felaketinden sonra kentsel dönüşüm ihtiyacı yeniden gündeme geldi. Desteklerin artması ve maliyetin yarısını devletin karşıladığı yeni kampanya, kentsel dönüşüm taleplerine olumlu yansıdı. Dönüşümde en çok zorlanılan nokta ise şüphesiz tüm maliklerin onayının alınması. Yasaya göre riskli yapıların yenilenmesi için 2/3 çoğunluk yeterli görülüyor ve dönüşüm muhaliflerinin payı açık artırma ile satışa çıkıyor. Ancak bu uygulamada sene başında yeni düzenlemeler yapıldı. Dönüşümün hızlanması adına çoğunluk kararları daha etkili hale getirildi.
Ek bir toplantı yapılması zorunlu değil
Hürriyet’in haberine göre; sene başında yapılan yeni düzenlemeden birçok kişinin haberdar olmadığını belirten Gayrimenkul Hukuku Derneği Başkanı Avukat Ali Güvenç Kiraz, “Son dönemde dönüşüme onay vermediği için evi satılan çok sayıda kişi bizlere başvuruyor. Vatandaşın bilmesi gereken en kritik nokta şu; eğer çoğunluk karar aldıysa bundan sonra ek bir toplantı yapılması zorunlu değil, geçmişte yapılıyordu. Ev sahibi gönderilen tebligata rağmen sözleşmeye 15 gün içinde imza atmadıysa yasa gereği payı satışa çıkar. Bu ihalenin tebliğ edilmesi de zorunlu değil. Eskiden son anda karar değiştirip açık artırma günü ‘tamam imza atarım’ diyordu. Artık bu hakkı da yok. Eğer diğer malikler izin vermezse ev üçüncü kişilere satılıyor” dedi.
Süreç nasıl ilerliyor?
Avukat Kiraz dönüşüme karşı çıkanlar için sürecin nasıl ilerlediğini adım adım anlattı:
– “Yapının ‘riskli’ kararı kesinleşti ve 2/3 çoğunluk dönüşüme onay verdi. Bu noktada dönüşüme karşı olan 1/3’lik kesim bir toplantı daveti beklemesin. Çünkü toplantı zorunluluğu kaldırıldı.
– Alınan karar, karşı çıkan taraflara noterden ihtar çekilerek bildiriliyor ve 15 gün süre veriyor. Noter ekine yapılan protokol, sözleşme örneği, değerleme raporu ve kat planı ile kat şeması ekleniyor.
– Karar 1/3’ün eline ulaştıktan sonra yapılan en büyük hata ‘itirazım var’ diyerek imzayı reddetmek. Kimi avukatlar vatandaşa ‘İmzalama, ben yürütmeyi durdurma kararı veya ihtiyati tedbir kararı alırım’ diyor. Doğru alabilir de. Ama bu karar iptal edildiğinde 15 gün süre dolduğu için pay yine satışa çıkıyor.
Nasıl itiraz edilir?
– Peki itirazı olan ne yapmalı? Önerim bu noktada şöyle; önce mülkiyet hakkını kaybetmemek adına imza atsın. Sonrasında kat maliklerine ve müteahhitte ihtar çekebilir. Söz gelimi ‘Çoğunluk dayatması ile sözleşmeyi imzaladım ama benim dairem hatalı olarak küçültüldü ya da haksız bir cephede ev verildi’ denilebilir. Sözleşmenin imzalanması her şeyi kabul ettiğiniz anlamına gelmez. Sözleşmenin iptali, uyarlanması ya da zararın tazmini istenebilir.
-15 gün süre doldu ve ihale kararı çıktı. Payı satılacak kişiye ihalenin bildirilmesi zorunlu ama tebliği zorunlu değil. Geçmişte ihale günü karar değiştirip dönüşüme onay veriliyordu. Artık bu hak da yok. Eğer komşuları onay verirse ihale günü ev sahibi imza atabilir. Yoksa göz göre göre payı satılır. Müteahhit buna karışamaz.
– Riskli yapıda ilk ihalede alım hakkı diğer maliklere yani komşulara aittir, alan olmazsa ikinci ihaleye 3. şahıslar girer. Riskli alanda ise ilk ihalede alan olmazsa söz konusu payı Hazine almak durumunda kalır.
– Payı satılan kişi eğer bir usulsüzlük varsa ya da mülkün değeri düşük gösterildiyse satışın iptali davası açabilir.
– Eğer bir itiraz varsa açılan vadeli hesapta satış geliri bekler. İtiraz yoksa doğrudan hak sahibine ödeme yapılır. Dönüşüm binasında pay alan kişi de teminat göstererek ve sözleşmeyi imzalayacağını taahhüt ederek sürece katılır.”
Tiny house satın alırken dikkat edilmesi gerekenler
Yako Groups Yönetim Kurulu Başkanı Galip Ölmez, tiny house sahibi olmadan önce dikkat edilmesi gereken 4 altın kuraldan bahsetti:
Yönetmelikteki standartlara uygun olmalı
– Tiny Houselar Karayolları trafik yönetmeliğine uygun ve yönetmelikte belirtilen standartlara uygun olarak üretilmelidir. Bu standartları şu şekilde ifade edebiliriz; en boyutunun 2,55 metreyi, boy uzunluğunun maksimum 8,5 metreyi, yüksekliğinin yerden 4 m, ağırlığının ise 3 bin 500 kilogramı geçmemesi gerekiyor. Aynı zamanda tiny house’ların O2 belgesine sahip, ruhsatları vardır. Satın alındıktan sonra e-devlet üzerinden “Araçlarım” sekmesinden tiny house’ unuzun plakasını görebilirsiniz.
Arazi tipi önemli
-Tiny House’ların konumlandırılacağı arazinin tipi oldukça önemlidir. Arazinin imarlı veya imarsız durumuna bakılmaksızın tiny house’unuzu konumlandırabilirsiniz. Çünku tiny house’lar bir yapı değil vasıta hüviyetindedir. Arazinin vasfı sit alanı niteliğinde ise kanunlar gereği konumlandıramazsınız. Ayrıca konumlandıracağınız arazinin kadastral bir yolunun olması çok önemlidir. Zira üretildikten sonra tiny house’ unuz bu yol üzerinden arazinize konumlandırılacaktır.
Doğru üretici seçilmeli
-Tiny house satın alınırken öncelikle doğru üretici seçilmelidir. Üreticinin kurumsallık yapısı, daha önceki projeleri, üretim tesisi mutlaka incelenmelidir. Daha önce üretmiş olduğu referanslar talep edilmeli ve bu referanslarla görüşülmeli, mümkünse ziyaret edilmelidir.
İklim koşullarına dikkat edilmeli
-Sonuncu kural ise Tiny house’ un konumlandırılacağı iklim koşullarıdır. Konumlanacağı lokasyonun 5 yıllık yağış-nem ortalaması ve 5 yıllık sıcaklık ortalaması inşa edilmeden önce kullanılacak yapı malzemesinin seçiminde büyük önem taşımaktadır. Tiny house’lar konumlanacak arazinin iklim koşullarına uygun malzemelerle üretilmelidir.
Barınma krizi derinleşiyor: Büyükşehirlerde kiralar son 4 yılda yüzde 697 arttı
İBB Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Buğra Gökce, Nisan 2019 – Nisan 2023 döneminde Türkiye genelindeki kira artış oranlarını analiz etti.
Ortaya çıkan çarpıcı tabloyu sosyal medya hesabından paylaşan Gökce, Nisan 2019’da 81 ilde ortalama kira bedeli aylık 728 lirayken, rakamın bugün 5 bin 058 liraya çıktığını aktardı.
Artış oranının yüzde 583 olduğunu belirten Gökce “Tüm Türkiye’de 2019 yılı Nisan ayında kira bedeli ortalama ücretin sadece yüzde 27’si kadarken, bugün yüzde 45’e ulaşmış. Muğla’da kira bedeli ortalama ücretin yüzde 187’si, Antalya’da yüzde 120’si, İstanbul’da yüzde 117’si kadar” dedi.
Büyükşehirlerde ortalama artış yüzde 697
Büyükşehirlerde durumun Türkiye ortalamasından çok daha farklı olduğunu vurgulayan Gökce şu verileri paylaştı:
“Nisan 2019 – 2023 döneminde 30 büyükşehirde kira bedelinde ortalama artış oranı yüzde 697. Antalya’da artış yüzde 1.109, Mersin’de yüzde 963, Muğla’da yüzde 935, Ankara’da yüzde 833, İstanbul’da yüzde 713. Örneğin Antalya ve İstanbul’da ortalama kira bedeli asgari ücretin 1,5 katı. Muğla’da kira bedeli asgari ücretin 2,5 katına çıkmış. 30 büyükşehirde ortalama kira bedeli asgari ücretin yüzde 79’unu aşmış bir halde.”
Sığınmacıların yoğun yaşadığı ilk 10 ilde kira bedelindeki artışın da Türkiye ortalamasının üstünde olduğunu açıklayan Gökce “Kira bedelleri yüzde 702 zamlanmış. Bu illerde kira bedelinin asgari ücrete oranı 2019’da yüzde 46 iken bugün yüzde 86’ya çıkmış. Yani asgari ücret kira bedeli karşısında erimiş” dedi.
“Tasarruf etmek mümkün değil”
Yaşanılan konut krizi düşünüldüğünden daha derin olduğunu ifade eden Gökce, özellikle Türkiye nüfusunun yüzde 75’inin yaşadığı 30 büyük şehirde çalışanların gelirlerinin önemli bir kısmı konut kirasına verdikleri kaydetti.
“Yeni işe başlayan gençlerin maaşlarıyla neredeyse konut kiralama şansı yok. Büyükşehirlerde görev yapan memurların, kamu görevlilerinin de maaşlarından konut kirası çıktıktan sonra gıda, ulaşım, giyinme ve temel ihtiyaçlar için sadece çok küçük bir kaynak kalıyor” diyen Gökce, tasarruf etmenin mümkün olmadığını belirtti.
Türkiye’nin önümüzdeki yıllarda konut krizini çözmek için çok ciddi, devrim sayılabilecek adımlar atmazsa bu krizin derinleşeceğini söyleyen Gökçe, “Cumhuriyet tarihimizin en vahim barınma krizi ile karşı karşıya kalacağız” dedi.
Zorunlu deprem sigortasında önemli değişiklik
Hürriyet yazarı Noyan Doğan’ın haberine göre, İki konuda değişikliğe gidilecek.
Doğan’ın yazısının ilgili bölümü şöyle:
Bugün DASK’ın teminatına konu birim metrekare bedeli 3 bin 16 lira. Buna göre, 100 metrekare bir konut için DASK ortalama 301 bin 600 lira teminat veriyor. DASK’ın, bir konut için vereceği en yüksek teminat tutarı ise 640 bin lira. İşte, yeni uygulama ile teminat tutarları iki katına çıkacak. Birim metrekare bedeli 6 bin 32 lira olacak. Böylece 100 metrekare konut için DASK’tan alınacak teminat 603 bin 200 liraya; DASK’ın bir konut için vereceği en yüksek teminat tutarı da 1 milyon 280 bin liraya çıkmış olacak. Böylece DASK’ın verdiği teminatlar günün şartlarına uygun hale gelecek.
Ödenecek prim artacak
İkincisi, teminatların iki katına çıkması ile birlikte vatandaşın zorunlu deprem sigortasına ödeyeceği prim de haliyle artacak. Bugün 100 metrekare konut için ödenen ortalama prim 708 lira. Yani, 708 lira ödeyerek, DASK’tan 301 bin 600 lira teminat alıyorsunuz. Teminatlar iki katına çıkınca; 1.416 lira prim ödenerek, karşılığında 603 bin 200 lira teminat alınmış olacak. Yeni düzenleme yapıldığında aradaki bu prim farkı, bir yıl boyunca Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından karşılanacak. Bir yıldan sonra vatandaş primin tamamını kendi ödemeye başlayacak.”
Konut fiyatlarındaki artış yabancıları da etkilemeye başladı
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre, 136 bin 946 yabancı uyruklunun yaşadığı Antalya’da son iki yılda konut fiyatları yüzde 551 arttı. Antalya’da 120 metrekarelik bir konutun ortalama fiyatı da 3 milyon 129 bin TL’yi (yaklaşık 156 bin dolar) buldu. Kentte 2019’un Ocak ayında 2.346 lira olan konut metrekare fiyatı bugün 26.082 liraya yükseldi. Söz konusu rakamın 2024 Nisan’da 40.000 TL’yi aşacağı tahmin edildi.
Yakın dönemde yabancıların daha fazla ilgi gösterdiği Mersin’de ise 140 metrekarelik konutun ortalama fiyatı ise 2 milyon 108 bin TL (yaklaşık 105 bin dolar) oldu. Kentte 2019 Ocak ayında konut metrekare fiyatı 1.668 lira iken, bugün şehirde konut metrekare fiyatları 15.064 liraya yükseldi.
Sözcü’den Hülya Keskin Oruçoğlu’nun haberine göre emlak uzmanları Antalya’da konut fiyatlarının Avrupalı turistler için hâlâ cazibesini koruduğunu ancak savaş nedeniyle ülkelerinden ayrılan Rus ve Ukraynalı turistler için Mersin’in giderek daha fazla ön plana çıktığını vurguladı.
Gayrimenkul değerleme platformu Endeksa’nın verilerine göre, yabancılara yönelik konut satışında İstanbul’dan sonra ikinci sırada yer alan Antalya’da konut fiyatlarındaki artış son bir yılda yüzde 141’i buldu.
Mersin erişilebilir durumda
Mersin’de son bir yılda satılık konut fiyatlarındaki artış yüzde 120’ye yakın, son iki yılda ise yüzde 463 arttı. Mersin’de 140 metrekarelik bir konutun ortalama fiyatı ise 2 milyon 108 bini (yaklaşık 105 bin dolar) buldu. Yıllık ortalamalara bakıldığında Nisan 2023 sonu itibarıyla konut için Mersin’de en fazla değer kazanan ilçeler sırasıyla Anamur, Erdemli, Akdeniz, Silifke, Toroslar oldu.
Piyasa daha da çıkmaza girebilir
Tüm Girişimci Emlak Müşavirleri Derneği Başkan Yardımcısı Dr. Mustafa Koçak, konut fiyat artışında düşüş beklemediklerini söyledi. Koçak, “Son 1.5-2 yıl içerisinde konut fiyatlarında ciddi bir artış oldu. Alım gücü düştü, kredi faiz oranları yükseldi ve insanlar konut alamamaya başladı. Konut almak artık hayal oldu. Çünkü bugün itibarıyla bankalar kredileri de kredi musluklarını da tamamen kapatmış durumda. Seçimden sonra eğer bir güven ortamı yaratılmazsa, piyasanın daha da çıkmaza gireceğini düşünüyorum” dedi.
Aylık 7 bin 500 liradan başlayan taksitlerle ev alma imkanı
Kurum, Beykoz Belediyesi Spor Ormanı’nda gençlerle buluştu. Karate gösterisi yapan gençler, Bakan Kurum ile 2 kilometre yürüyüş yaptı. Bakan Kurum, yürüyüşün ardından açıklama yaparak, Arnavutköy’de 13 bin konutun inşasına başlandığını açıkladı.
“Neredeyse 3 milyon vatandaşımızı ilgilendiren bir başvuru sözkonusu”
Kurum, “Burada 104 yıl önce Samsun’da başlayan Milli Mücadelemizin gençlerimiz için, yavrularımız için tüm kardeşlerimiz için Gençlik Spor bayramını tebrik ediyorum. Gençler bizim geleceğimiz, gençler bizim umudumuz, herşeyimiz.
Tüm mücadelemizi de gençlerimiz için yapıyoruz. Bugün de Beykoz’umuzda, Beykoz Belediyemiz ile birlikte yapmış olduğumuz bu Spor Vadisi diyeceğimiz bisiklet, yürüyüş yollarıyla buradaki dinlenme alanlarıyla birlikte yüzlerce gencimizle biraradaydık. Büyük bir coşku içerisinde gençlerimizin Gazi Mustafa Kemal’in gençlerimize armağan ettiği Gençlik ve Spor Bayramı’nı hep birlikte kutladık.
Hepsi pırıl pırıl gençlerimiz. Birbirinden güzel gençlerimiz. Herşey onlar için. Geleceğimizin teminatı gençlerimiz için, inşallah onlarla birlikte Türkiye yüzyılını inşa edeceğiz. Daha iyisini daha güzelini onlarla birlikte yapacağız.
Değerli arkadaşlar tabii İstanbul’da riskli binaların bertaraf edilmesi için biliyorsunuz Yarısı Bizden kampanyamızı yürütüyoruz. Maliyetinin yarısını devletimizin karşılayacağı Sayın Cumhurbaşkanımızın müjdelediği kampanya çerçevesinde bugün itibariyle 171 bin başvuru oldu ve bu 754 bin bağımsız bölümü içeriyor. Neredeyse 3 milyon vatandaşımızı ilgilendiren bir başvuru sözkonusu.
Kardeşlerimiz ev sahibi olabilecekler
Bu da 3 milyon kardeşimizin hayatı değişiyor demek. Yine bugün Emlak Konut Genel Müdürlüğümüz ve Türk Hava Yolları Genel Müdürlüğümüzle birlikte uzun zamandır üzerinde çalıştığımız bir projeyi hayata geçiriyoruz. İstanbul’da, Arnavutköy’de yaklaşık 13 bin konutluk orta gelirli vatandaşlarımızın evi olmayan kardeşlerimizin ev sahibi olabilmesi için bir proje başlattık. Aylık 7 bin 500 liradan başlayan taksitlerle vatandaşlarımız evi olmayan kardeşlerimiz ev sahibi olabilecekler.
13 bin konutu sosyal donatılarıyla altyapısıyla, yeşil alanlarıyla birlikte kardeşlerimize sunuyoruz. Başvurular bugün itibariyle başladı. Ve inşallah süreç içerisinde başvuruların alınmasına müteakip noter huzurunda kuralarımızı çekeceğiz ve vatandaşlarımıza, kardeşlerimize evi olmayan İstanbul’da ikamet eden kardeşlerimize bu imkanı sunmuş olacağız.
Bu değerli bir çalışma, önemli bir çalışma hem konut kira bedellerinin aşağı çekilmesi adına hem de konut arzının artırılması adına tek projede 13 bin konutun inşası başlıyor. Ve burada evi olmayan kardeşlerimizin de ev alabilme imkanına bir daha destek olmuş oluyoruz” dedi.
Kurum: Arnavutköy’de 13 bin konutun inşası başladı
Kurum, Beykoz Belediyesi Spor Ormanı’nda gençlerle buluştu. Karate gösterisi yapan gençler, Bakan Kurum ile 2 kilometre yürüyüş yaptı. Bakan Kurum, yürüyüşün ardından açıklama yaparak, Arnavutköy’de 13 bin konutun inşasına başlandığını açıkladı.
“Neredeyse 3 milyon vatandaşımızı ilgilendiren bir başvuru sözkonusu”
Kurum, “Burada 104 yıl önce Samsun’da başlayan Milli Mücadelemizin gençlerimiz için, yavrularımız için tüm kardeşlerimiz için Gençlik Spor bayramını tebrik ediyorum. Gençler bizim geleceğimiz, gençler bizim umudumuz, herşeyimiz.
Tüm mücadelemizi de gençlerimiz için yapıyoruz. Bugün de Beykoz’umuzda, Beykoz Belediyemiz ile birlikte yapmış olduğumuz bu Spor Vadisi diyeceğimiz bisiklet, yürüyüş yollarıyla buradaki dinlenme alanlarıyla birlikte yüzlerce gencimizle biraradaydık. Büyük bir coşku içerisinde gençlerimizin Gazi Mustafa Kemal’in gençlerimize armağan ettiği Gençlik ve Spor Bayramı’nı hep birlikte kutladık.
Hepsi pırıl pırıl gençlerimiz. Birbirinden güzel gençlerimiz. Herşey onlar için. Geleceğimizin teminatı gençlerimiz için, inşallah onlarla birlikte Türkiye yüzyılını inşa edeceğiz. Daha iyisini daha güzelini onlarla birlikte yapacağız.
Değerli arkadaşlar tabii İstanbul’da riskli binaların bertaraf edilmesi için biliyorsunuz Yarısı Bizden kampanyamızı yürütüyoruz. Maliyetinin yarısını devletimizin karşılayacağı Sayın Cumhurbaşkanımızın müjdelediği kampanya çerçevesinde bugün itibariyle 171 bin başvuru oldu ve bu 754 bin bağımsız bölümü içeriyor. Neredeyse 3 milyon vatandaşımızı ilgilendiren bir başvuru sözkonusu.
Kardeşlerimiz ev sahibi olabilecekler
Bu da 3 milyon kardeşimizin hayatı değişiyor demek. Yine bugün Emlak Konut Genel Müdürlüğümüz ve Türk Hava Yolları Genel Müdürlüğümüzle birlikte uzun zamandır üzerinde çalıştığımız bir projeyi hayata geçiriyoruz. İstanbul’da, Arnavutköy’de yaklaşık 13 bin konutluk orta gelirli vatandaşlarımızın evi olmayan kardeşlerimizin ev sahibi olabilmesi için bir proje başlattık. Aylık 7 bin 500 liradan başlayan taksitlerle vatandaşlarımız evi olmayan kardeşlerimiz ev sahibi olabilecekler.
13 bin konutu sosyal donatılarıyla altyapısıyla, yeşil alanlarıyla birlikte kardeşlerimize sunuyoruz. Başvurular bugün itibariyle başladı. Ve inşallah süreç içerisinde başvuruların alınmasına müteakip noter huzurunda kuralarımızı çekeceğiz ve vatandaşlarımıza, kardeşlerimize evi olmayan İstanbul’da ikamet eden kardeşlerimize bu imkanı sunmuş olacağız.
Bu değerli bir çalışma, önemli bir çalışma hem konut kira bedellerinin aşağı çekilmesi adına hem de konut arzının artırılması adına tek projede 13 bin konutun inşası başlıyor. Ve burada evi olmayan kardeşlerimizin de ev alabilme imkanına bir daha destek olmuş oluyoruz” dedi.
Memurlara kira desteği geliyor!
Seçim kampanyası sürecinde vatandaşların en çok dile getirdiği ve çözüm için çalışma başlattıkları üç soruna dikkati çeken Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “Bunlardan ilki Antalya’mızdaki fahiş kira artışları. Önce Rusya- Ukrayna savaşı, sonra asrın felaketi depremler, arz- talep dengesini bozdu. Ancak bu sorun sadece yaşanan krizlerin sonucu değil; fırsatçıların da kurnazlığından kaynaklı. Bu ahlaki de değil, insani de değil.
Yasal düzenlemelerle ve ilave tedbirlerle gereğini yapacağız. Büyük şehirlerde memurlara il ve ilçe bazında kira katkısı vereceğiz. TOKİ eliyle bölgemize yeni konutları da süratle kazandırıp, arz- talep dengesini sağlayacağız.
Tarım teşviklerinden faydanılmadı
İkinci konu da bazı ilçelerimizin tarım teşviklerinden mevzuattaki hükümler nedeniyle faydalanamamış olması. Tarım Bakanlığı’mızla bunu görüşerek, hemen bir çalışmaya başladık. En kısa sürede sonuç alarak Antalya’mızın batısından doğusuna her ilçemizin eşit istifadesine sunacağız. Üçüncü olarak elektrik altyapısındaki eksikleri gidermek için çalışmaları başlattık” dedi.
Yapı denetimde pilot bölge belli oldu
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, partisinin Sancaktepe İlçe Başkanlığı’nda teşkilat üyeleriyle buluştu.
Kentsel Dönüşümde Yarısı Bizden Kampanyası’na ilişkin açıklama yapan Kurum, bu projenin İstanbul’un güçlü hale getirilmesi adına çok önemli olduğunu dile getirdi.
Bunun “Yüzyıl’ın dönüşüm projesi” olduğuna dikkati çeken Kurum, “Bu kapsamda milletimizle de inşallah el ele vereceğiz. “İstanbul Dönüşümü” adına başvurularımızın tamamlanmasıyla birlikte inşaat sürecini yürüteceğiz. İstiyoruz, çocuklarımıza, gençlerimize emanet edeceğimiz İstanbul’umuz daha dirençli olsun. Daha güvenli hale gelsin. Bu kapsamda tüm mevzuatları gözden geçiriyoruz. ‘Ulusal Risk Kalkanı’ projesi kapsamında da bilim insanlarımızla, bilimin ışığında, onların görüş ve önerileri doğrultusunda da çalışmalar yapıyoruz.” ifadesini kullandı.
Bakan Kurum, gelen talepler doğrultusunda yapı denetim sisteminde önemli bir düzenlemeye gidildiğini, pilot bölge olarak İstanbul’un seçildiğini belirtti.
“İstanbul’u 2 bölgeye ayırdık”
İstanbul’u Anadolu ve Avrupa Yakası olmak üzere 2 bölgeye ayırdıklarını vurgulayan Kurum, şunları kaydetti:
“Binaların denetiminin çok daha etkin bir şekilde yapılabilmesi için pilot olarak İstanbul’da başlayacağız. Yapı denetimini 2 ayrı havuza ayırıyoruz. Anadolu ve Avrupa Yakası’nda yapı denetim firmaları, bulunduğu merkezler itibarıyla hizmet verecekler. Yani Anadolu Yakası’ndaki yapı denetim firmaları Anadolu Yakası’ndaki havuzdan, Avrupa Yakası’ndakiler de Avrupa Yakası’ndaki havuzdan, kura sistemiyle, vatandaşlarımıza yapı denetim hizmeti verecekler.
Böylelikle inşaatlarına daha yakın, daha etkin şantiyelere gidip, şantiyelerde imalatı takip etmelerine de imkan sağlamış olacağız. İnşallah önümüzdeki hafta itibarıyla görüşlerini aldığımız uygulamamızı hayata geçireceğiz. Hem burada yapı denetim çalışanlarımızın hem vatandaşlarımızın daha iyi şartlarda iş yapabilmelerine de imkan tanımış olacağız. İstanbul’un her noktasında etkin bir şekilde belediyelerimizle birlikte bu hizmetlerimizi gerçekleştireceğiz”
Konut fiyatları fırladı: Bir yılda yüzde 132,8 artış
Merkez Bankası (TCMB) Konut Fiyat Endeksi mart ayı verilerini açıkladı.
Türkiye’deki konutların kalite etkisinden arındırılmış fiyat değişimlerini izlemek amacıyla hesaplanan Konut Fiyat Endeksi (KFE) (2017=100), 2023 Mart ayında bir önceki aya göre yüzde 5,4 oranında arttı.
Deprem bölgeleri sabit kabul edildi
Merkez Bankası, Adıyaman, Malatya, Hatay, Kahramanmaraş ve Osmaniye’de depreme bağlı olarak veri sayısının yetersiz olması nedeniyle söz konusu illerde 2023 Şubat ve Mart ayı endekslerini sabit kabul ettiğini açıkladı.
Bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 132,8 oranında artan KFE, aynı dönemde reel olarak yüzde 55,4 oranında artış gösterdi.
Konut fiyatları şubatta yüzde 141,5, ocakta yüzde 153,1 artmıştı. Böylece konut fiyatlarının artış hızındaki yavaşlama mart ayında da sürmüş oldu.
Ortalama konut fiyatı 2 milyonu geçti
Türkiye’de bir konutun metrekare fiyatı 21 bin 777 TL olurken 100 metrekarelik bir konutun fiyatı 2 milyon 177 bin 700 TL oldu.
İstanbul’da 100 metrekarelik ortalama konutun fiyatı 3 milyon 373 bin olurken Ankara’da 1 milyon 600 bin İzmir’de 25 milyon 560 bin oldu. İstanbul’da konut fiyatlarındaki yıllık artış yüzde 130,9, Ankara’da yüzde 142, İzmir’de yüzde 137,2 oldu.
Ülke çapında konut fiyatlarının en çok arttığı bölge yüzde 161,1 artışla Zonguldak, Karabük, Bartın’ı içine alan bölge olurken bu bölgeyi yüzde 159 artışla Çankırı, Kastamonu, Sinop izledi. Tekirdağ, Edirne ve Kırklareli’nde ise konut fiyatları yüzde 155,3 arttı.
Konut satışlarında kırmızı alarm seviyesi
Hamide HANGÜL, Birol BOZKURT
Türkiye’de konut satışları nisan ayında 100 bin adetin altına gerileyerek sert düştü. Geçen yıl nisan ayında 133 bin 58 adet olan konut satışları, bu yıl nisanda yüzde 35,6’lık düşüşle 85 bin 652 adete geriledi. Bu yıl mart ayında ise 105 bin satış gerçekleşmişti. Böylelikle konut piyasasında satışlar, hem aylık, hem yıllık rakamların gerisinde kaldı. En büyük yarayı ipotekli satışlar aldı.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerinden yapılan belirlemelere göre, kredili satışlar yüzde 32 düştü. Verilere göre, nisanda 85 bin 652 adet konutun sadece 21 bin 769’u krediyle satıldı. Böylelikle toplam konut satışlarında yüzde 25 pay aldı. Yılın ilk beş ayındaki düşüşü yüzde 20’ye yaklaştı.
Satışlar tüm illerde düştü
TÜİK verilerinden yapılan belirlemelere göre, Nisan 2022-Nisan 2023 döneminde, Türkiye’de toplam 85 bin 652 adet konut satılırken, söz konusu satışların tüm illerde düştüğü görüldü.
En fazla düşüş görülen iller Hatay (yüzde 77), Adana (yüzde 48), İstanbul (yüzde 47), Karabük (yüzde 46,9), Antalya (yüzde 39), Şanlıurfa (yüzde 46), Osmaniye (yüzde 56), Yalova (yüzde 41), Siirt (yüzde 40,4) oldu.
Sektör temsilcileri, konut sektöründe düşüşün nedenini seçim sürecinde ‘bekle gör’ dönemi, krediye erişim zorluğu, arz sıkıntısının fiyatlar üzerindeki baskısı olarak gösterdi.
Türkiye genelinde ipotekli konut satışları Nisan ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 32,0 azalış göstererek 21 bin 769 oldu. Toplam konut satışları içinde ipotekli satışların payı yüzde 25,4 olarak gerçekleşti.
Ocak-Nisan döneminde gerçekleşen ipotekli konut satışları ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 19,7 azalışla 80 bin 591 oldu. Nisan ayındaki ipotekli satışların 7 bin 388’i; Ocak-Nisan dönemindeki ipotekli satışların ise 25 bin 552’si ilk el satış olarak gerçekleşti. BDDK verilerine göre nisan ayının ilk haftasında 397 milyar lira düzeyinde olan konut kredileri mayısın ilk haftasında 415 milyar liraya çıktı.
Özel bankalarda faiz yüzde 3’e çıktı
Nisan ayında 100 milyar liradan fazla artan konut kredilerinin yılın ilk üç ayında sadece 30 milyar lira arttığı görülüyor.
Ocak ayının ilk haftasında 360 milyar lira olan hacim mart ayının son haftasında 391 milyar liraya kadar çıkmıştı. Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz bankacılar, kamu bankalarının konut kredilerini onaylamadığını, onaylanan kredilerin de 250 bin TL’yi geçmediğini söyledi. Bir bankacı şöyle dedi: “Özel bankalarda konut kredisi onaylarında sorun yok ancak konut kredi faizleri aylık yüzde 2’den yüzde 3’e çıkmış durumda.”
Bir diğer bankacı ise orta gelirliye yönelik Yeni Evim kampanyalarında Nisan ayında yoğun bir dönem geçirildiğini ve bu kampanya dahilinde verilen kredilerde bir üst sınır bulunmadığını anlatarak, “Nisan ayında konut kredisi hacmindeki artışların önemli bir kısmı buradan kaynaklanıyor” dedi.
Konut satışlarındaki düşüş global sorun
Konut satışlarındaki düşüş sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada tartışılan bir konu. Tüm dünyada konut fiyatları ve satışları COVID-19 pandemisi sonrası bir anda fırladı. Ancak Goldman Sachs’ın son raporunda da belirtildiği gibi, konut satışları dünyanın en büyük 10 ekonomisinde ciddi anlamında çakıldı.
ABD: Konut fiyatlarında 2021- 2022’de yaşanan ralli, Eylül 2022’de yerini düşüşe bıraktı. Yüksek kredi faizleri ve reseson endişesi fiyatları geriletse de satışlarda beklenen canlılık yaşanmadı. Ocak 2023’te konut satışları yüzde 0.7’lik düşüle aylık 4 milyona geriledi. Bu Ekim 2010’dan bu yana en düşük rakam.
İNGİLTERE: Gayrımenkul alanında çalışanların çatı kuruluşu RICS, nisan ayında İngiltere’de konut fiyatları ve satışlarının düşmeye devam edeceğini, durumun uzun vadede düzeleceğine dikkat çekti. İngiltere’de ortalama bir evin fiyat 287 bin 506 sterline çıktı.
AB: AB Komisyonu mart ayında, 2022’nin son çeyreğine 2021’in aynı çeyreğine oranla 14 AB ülkesinin 12’sinde ev satışlarının düştüğünü açıkladı. AB İstatistik Ofisi (Eurostat) de birliğin 27 ülkesinin 15’inde konut fiyatlarının bu yılın ilk çeyreğinde 2015’ten bu yanaki en büyük çeyrek düşüşü yaşadığını duyurdu. En büyük düşüşe yüzde 6.5’la Danimarka şahit oldu.
Konut alıcısı beklemede
Boss4 Gayrimenkul Yönetim Kurulu Başkanı Abdülkadir Akkuş:
“Seçim sürecine girdik ve bundan önce de büyük bir deprem yaşadık. Yerli ve yabancı alıcılar seçim sonrası için pozisyon aldı. Yatırımcı beklemede. 28 Mayıs’taki seçimlerden sonra konut sektöründe hareketlilik olacağını düşünüyorum. Suudi Arabistan, Azerbaycan, Kuveyt, Bahreyn’den, Körfez ülkelerinden seçim sonrası hareketlenme bekliyoruz. Ancak faizlerin çok yükselmemesi lazım. Aksi halde insanlar döviz ve altına yönlenebilir.”
Dövizdeki makas vazgeçiriyor
Master Türk Yönetim Kurulu Başkanı Gökhan Taş:
“Seçimden dolayı insanların erteleme beklentisi vardı. Bir de krediye ulaşım neredeyse imkansız hale geldi. Bankalardan kredi almak zorlaştı. Özellikle döviz bozdurup gayrimenkul alacaklar için de makas çok arttı. Buradaki makas yüzde 15 açıldı. 19’a dolar satacaksın, 21 liraya alacaksın. Döviz bozdurup alacaklar bunu yapmamaya başladı. Ancak hazirandan sonra bir artış olacağı düşüncesindeyim.”
Bankalar kredi için iştahsız
Karmar A.Ş. İcra Kurulu Başkanı Emrullah Yedikardeş:
“Seçim öncesinde piyasalarda oluşan belirsizlik ve bankaların kredi konusunda ‘bekle gör’ politikası izleyerek kredi vermeye çok istekli olmaması konut satışlarındaki gerilemenin ana nedenlerinden oldu. Her ne kadar hali hazırda devam eden kampanya ile 0,69 kredi faizi sunulan konutlarda talep ve satış olsa da, böyle bir kredi imkanı olmayan ve ikinci el konutlarda satışlar nerdeyse durma noktasında. Biz seçimle ülkedeki belirsizliğin sona ereceğini ve piyasaların toparlanacağını düşünüyoruz.
Arz sıkıntısı negatif baskı yaratıyor
MARS İcra Kurulu Başkanı Hakan Bucak:
“Arz sıkıntısının fiyatlar üzerindeki negatif baskısı devam ediyor. Bu duruma kimi insanların geliştirdiği fırsatçılık da eklenince rakamlar alım gücünün çok üstüne çıkmış durumda. Hem konut üreticisini hem de alıcıyı etkileyen çok fazla negatif bileşen söz konusu. Bütün bunlara bir de depremin yarattığı psikolojik gerilim eklenince geliştirici konut üretmek, hane halkı ise konut satın alma konusunda çok hevesli ve iştahlı olamıyor.”
Yabancıya satış nisanda çakıldı
Yabancılara yapılan konut satışları nisan ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 60,3 azalarak 2 bin 557 oldu. Geçen ay toplam konut satışları içinde yabancılara yapılan konut satışının payı yüzde 3’de aldı. Yabancıya satışta ilk sırayı bin 24 konut satışı ile Antalya aldı. Antalya’yı sırasıyla 792 konut satışı ile İstanbul ve 186 konut satışı ile Mersin izledi.
MARS İcra Kurulu Başkanı Hakan Bucak, bu yılın ilk beş ayında yabancıya satışın 13 bin 483 olduğuna aşiret ederek, şu değerlendirmelerde bulundu: “Yabancı yatırımcı tarafında da geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 35’i bulan bir kayıp söz konusu. Yaşanan düşüşün ana nedeni deprem gibi görünüyor. Çünkü yabancılar arasında Türkiye’deki konutların güvenilirliğine ilişkin bir endişe oluştu.
Bununla birlikte Rusların Türkiye gayrimenkul sektöründeki birincilikleri 13 aydır devam ediyor. Savaştan bu yana yönelimde 3,5 katlık bir artış söz konusu. Bu trendin devam etmesini bekliyoruz.
Konut satışları Nisan’da düştü
TÜİK nisan ayı konut satış istatistiklerini yayımladı. Buna göre Türkiye genelinde nisan 85 bin 652 konut satıldı. Konut satışları geçen yılın aynı ayına göre yüzde 35.6 düştü. Satışlar mart ayına göre ise yüzde 18.8 geriledi.
Konut satışları Ocak-Nisan döneminde 2022’nin aynı dönemine göre yüzde 18,6 azalışla 368 bin 867’ye düştü.
Nisan ayında konut satışlarında İstanbul 13 bin 944 konut satışı ve yüzde 16.3 ile en yüksek paya sahip oldu. İstanbul’u 10 bin konut satışı ve yüzde 11.7 pay ile Ankara, 4 bin 960 konut satışı ve yüzde 5.8 pay ile İzmir izledi. Konut satış sayısının en az olduğu iller sırasıyla 22 konut ile Ardahan ve Hakkari, 53 konut ile Bayburt oldu.
Türkiye genelinde ilk el konut satış sayısı, nisan ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 26 azalarak 26 bin 952 oldu. Toplam konut satışları içinde ilk el konut satışının payı yüzde 31.5 olarak kayıtlara geçti. İlk el konut satışları Ocak-Nisan döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 15.3 azalışla 110 bin 859 olarak gerçekleşti.
İkinci elde konut satışları da düştü
İkinci el konut satışları ise nisan ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 39.3 azalış göstererek 58 bin 700’e düştü. İkinci el konut satışları Ocak-Nisan döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 19.9 düşereK 258 bin 8 oldu.
Yabancıya satışlar yüzde 60.3 azaldı
Yabancılara yapılan konut satışları Nisan ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 60.3 azalarak 2 bin 557’e çekildi. Nisan ayında toplam konut satışları içinde yabancılara yapılan konut satışının payı yüzde 3 oldu. Yabancılara yapılan konut satışlarında ilk sırayı bin 24 konut satışı ile Antalya aldı. Antalya’yı sırasıyla 792 konut satışı ile İstanbul ve 186 konut satışı ile Mersin izledi.
Konut satışları düştü
TÜİK nisan ayı konut satış istatistiklerini yayımladı. Buna göre Türkiye genelinde nisan 85 bin 652 konut satıldı. Konut satışları geçen yılın aynı ayına göre yüzde 35.6 düştü. Satışlar mart ayına göre ise yüzde 18.8 geriledi.
Konut satışları Ocak-Nisan döneminde 2022’nin aynı dönemine göre yüzde 18,6 azalışla 368 bin 867’ye düştü.
Nisan ayında konut satışlarında İstanbul 13 bin 944 konut satışı ve yüzde 16.3 ile en yüksek paya sahip oldu. İstanbul’u 10 bin konut satışı ve yüzde 11.7 pay ile Ankara, 4 bin 960 konut satışı ve yüzde 5.8 pay ile İzmir izledi. Konut satış sayısının en az olduğu iller sırasıyla 22 konut ile Ardahan ve Hakkari, 53 konut ile Bayburt oldu.
Türkiye genelinde ilk el konut satış sayısı, nisan ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 26 azalarak 26 bin 952 oldu. Toplam konut satışları içinde ilk el konut satışının payı yüzde 31.5 olarak kayıtlara geçti. İlk el konut satışları Ocak-Nisan döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 15.3 azalışla 110 bin 859 olarak gerçekleşti.
İkinci elde konut satışları da düştü
İkinci el konut satışları ise nisan ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 39.3 azalış göstererek 58 bin 700’e düştü. İkinci el konut satışları Ocak-Nisan döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 19.9 düşereK 258 bin 8 oldu.
Yabancıya satışlar yüzde 60.3 azaldı
Yabancılara yapılan konut satışları Nisan ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 60.3 azalarak 2 bin 557’e çekildi. Nisan ayında toplam konut satışları içinde yabancılara yapılan konut satışının payı yüzde 3 oldu. Yabancılara yapılan konut satışlarında ilk sırayı bin 24 konut satışı ile Antalya aldı. Antalya’yı sırasıyla 792 konut satışı ile İstanbul ve 186 konut satışı ile Mersin izledi.
“Avrupalı emekliye ev satacak finansman modelimiz olmalı”
Nurdoğan ARSLAN ERGÜN
Türkiye’yi yasa boğan depremlerin ardından seçim gündemi de birçok sektörde yavaşlamaya neden oldu. Yılın ilk çeyreğinde konut satışları yüzde 18 azaldı.
Gayrimenkul pazarında periyodun 7 yıllık olduğunu söyleyen Konut Geliştiricileri ve Yatırımcıları Derneği (KONUTDER) Yönetim Kurulu Başkanı Ramadan Kumova’ya göre, bu nedenle ilk 3-4 aylık veriler tam gösterge değil. Ancak sektörün önünü açacak yeni enstrümanlara ihtiyaç olduğunu söyleyen KONUTDER’in yeni Başkanı Kumova, piyasayı DÜNYA’ya değerlendirdi.
Müşteri sayısını artıracak modeller geliştirilmesi gerektiğini kaydeden Kumova, “Müşterinin krediye erişimini kolaylaştırmak veya başka modeller geliştirmek gerekiyor. Burada yabancıya satışlar noktası da önemli” diye konuştu.
Özellikle sahil kentlerinde yabancı için potansiyel olduğunu dile getiren Kumova, “Avrupa’da yatak ihtiyacı 2030’da 1 milyon 800 bine çıkacak. Büyüme trendine bakınca 1.2 milyon adet açık var. Yaşlanan Avrupa nüfusuna Türkiye’de ileri yaşam merkezleri oluşturabiliriz. Bunların bir kısmı bakım, bir kısmı yaşam odaklı olabilir. Polonya’yı, Romanya’yı, Bulgaristan’ı denediler olmadı. Filipinler’i deniyorlar.
Türkiye büyük bir pazar, burada yapılacak çok iş var” dedi. Türkiye’deki gayrimenkul satışlarındaki gerilemeyi değerlendiren Kumova, tüketicilerin doğal olarak ilk 3-4 ayda frene bastığını vurguladı. Kumova, “Bu süreçte genele baktığımızda yüzde 11’ler civarında, ipotekli satışlarda da yüzde 14’lerde yavaşlama var. Depremlerin ve seçimin etkisiyle ‘bekle gör’ dönemini geçirdik” dedi.
Yılın ikinci yarısında enflasyonun da etkisiyle satışların hareketleneceğini öngören Kumova’ya göre, enflasyon karşısında ‘param erimesin’ diyen tüketici gayrimenkul, araç gibi alanlara yönelecek. Öte yandan konutun bir de ihtiyaç tarafı olduğunu hatırlatan Kumova, evlilik, doğum, boşanma, iç göç gibi etkenlerin de talep yarattığını belirtti.
“Talep oldukça uzun vadede sıkıntı olmaz”
Sadece Türkiye değil tüm dünyada konuta olan talebin devam edeceğini dile getiren KONUTDER Başkanı Kumova, “Dünyada metrekare sınırlı ama diğer her şey artıyor. Arz tarafı kısıtlı olup talep devamlı devam ettiği sürece uzun vadede gayrimenkulün sıkıntıda olması beklenemez” dedi.
Arz sıkıntısının ana nedenlerinden birinin arsa sorunu olduğunu hatırlatan Kumova, şunları söyledi: “ABD’de arsanın üretilecek konut içindeki maliyet payı yüzde 15 civarında, Avrupa’ya geldiğimizde yüzde 20-25’i geçmiyor. Türkiye’ye geldiğimizde ise hangi kente giderseniz gidin yüzde 50. Bu şehir merkezinde de şehir dışında da öyle. Burada çok net bir problem var.”
Her ülkenin konut üretim modelinin farklı olduğunu Türkiye’de de TOKİ’nin devrede olduğu bir model uygulandığını söyleyen Kumova, “Özel sektörün payını artırmak uzun vadede daha sağlıklı piyasaya ulaşılmasını sağlar” dedi. Konut fiyatlarındaki artışı maliyet bazlı olarak değerlendiren Ramadan Kumova, “Piyasa koşullarında bakarsak 2020’den itibaren baskılanan fiyatlarla maliyetlerin altında kaldık.
Bugüne geldiğimizde maliyet endeksi ile satış fiyatı arasında yine makas var. Geçen yıl yüzde 145 olan makas bu yıl yüzde 105’e geldi. Yani maliyet öyle hızlı artıyor ki konut fiyatının düşmesi mümkün değil” ifadelerini kullandı.
Fiyatlar bu kadar artarken de erişilebilirlik sıkıntısının gündeme geldiğine işaret eden Kumova, bunun için de farklı enstrümanlar geliştirmek gerektiğini vurguladı. Mortgage sistemi gibi ürün zenginliğine dikkat çeken Kumova, ipotekli evlerin ikinci pazarda satılmasının da dünyada uygulanan bir model olduğuna işaret etti.
“Biz ikincil pazarlara ürün satabilecek mekanizma kuramadık” diyen Kumova, “Finansman modellerini daha uzun vadeli ve vergi avantajları sağlayan modellerin muhakkak geliştirilmesi lazım” diye konuştu. KDV’nin yüzde 8’e çekildiğine atıfta bulunan Kumova, kentsel dönüşüm ve sosyal konutlarda bir takım istisnalar getirilebileceğini belirtti.
“Bankalar ‘bekle gör’ dönemine geçti”
Ramadan Kumova, konut üreticisi olarak bankaların kredi kullandırmada daha az tutucu olmasını istedi. Kumova, “Bekleyen çok talep var. Konut kredilerinin daha hızlı çalışmasını bekliyoruz. Bu dönemde bankalar da ‘bekle gör’e geçti. Herkesin önünü görmesi için ekonomi politikalarının belirlenmesi lazım” dedi. Konutun mutlak karşılanması gereken bir ihtiyaç olduğuna işaret eden Ramadan Kumova “Hiçbir yönetim bunu göz ardı edemez. İhtiyaçlar için gerekli politikaların geliştirilmesi kaçınılmaz. Sistemin tıkanan noktaları varsa açmak için metod geliştirilmesi gerekir” diye konuştu.
Site aidatları yüzde 18 oranında düşecek
Tesis Yöneticileri Federasyonu Başkanı Yahya Sağır, sektör olarak İstanbul’da Bakan Kurum ile bir araya gelerek, sorunlarını iletme fırsatı bulduklarını söyledi.
Sağır, Bakan Kurum’un toplantı sonrasında, “Site yönetimlerimizin bizden yüzde 18 KDV’nin oluşturduğu yükle alakalı bir talepleri olmuştu. Biz bu konuda durum tespiti yapan ve çözüm önerilerini hazırlayacak bir süreci başlatıyoruz. İnşallah elimizi taşın altına koyarak bu sorunun çözümüne katkı sunacağız.” açıklamasında bulunduğunu anımsattı.
Federasyon olarak daha önce TBMM ile Bakanlığa, kat malikleri ile site yönetim şirketlerini ilgilendiren sorunların çözümüne ilişkin önerilerini ilettiklerini belirten Sağır, Bakan Kurum’un da bu taleplerine yönelik çalışma yaptıklarını söylediğini bildirdi.
Aidatların yüzde 18 KDV’den muaf olması istendi
Sağır, bu kapsamda, aidatların yüzde 18 KDV’den muaf olması, site yönetim şirketlerinin Bakanlıkça belgelendirilmesi, site yöneticilerinin sicil kaydının tutulması ve bu kişilerden mesleki yeterlilik belgesi istenmesi gibi taleplerde bulunduklarını ifade etti. İçişleri Bakanlığına da yine site yönetimlerine ilişkin taleplerini ilettiklerini vurgulayan Sağır, bu kapsamda, sitelerdeki güvenlik zafiyeti ve bazı kesimlerin bu yönetimleri ele geçirmesi gibi konuları gündeme getirdiklerini anlattı.
Bu nedenlerle 300 bağımsız bölüm ve üstü tüm konutlarda özel güvenlik şartı getirilmesini istediklerine işaret eden Sağır, bu yöndeki çalışmaların tamamlandığının da kendilerine iletildiği bilgisini verdi.
“Art niyetli kişiler yönetici olamayacak”
Tüm bu taleplerinin, ilgili kamu kurumlarınca olumlu karşılandığına dikkati çeken Sağır, bu talepler sonuca ulaştığında yaşanacak gelişmelere ilişkin de şunları kaydetti:
“Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı’mız Murat Kurum, site yönetimleri üzerindeki yüzde 18’lik KDV yüküne yönelik süreci başlattıklarını açıkladı. Site ve apartmanlarda dışarıdan sağlanan hizmetler yüzde 18 KDV’den muaf tutulunca aidatlarda yüzde 18 düşüş olacak. Site yönetimleri için talep ettiğimiz denetim sağlanacak. Yönetim hizmeti veren firmalar ve site yönetimleri denetimlere tabi tutulacağı için kötü ve art niyetli kişiler tarafından yönetilen site ve apartmanlarda kişiler dilediği gibi site veya tesis yöneticisi olamayacak. Site ve tesis yönetim firması açmak isteyen veya site yönetimine talip olanların mesleki yeterliliği ve sicil kaydı aranacak.”
Sağır, bağımsız bölüm sayısı çok olan sitelerde oturan maliklerin güvenliğinin sağlanması konusunda da sıkıntılar bulunduğuna değinerek, “Yapılacak yeni düzenlemeyle 300 ve üzeri sitelerde özel güvenlik bulundurulması şartı aranacak. Bu uygulamalarla hizmet kalitesi artacak, sitelerde kat maliklerinin yaşadığı sıkıntıların önüne geçilecek, hesap verebilir site yöneticileri olacak.” dedi.
Kiralık ev sorunu barınma krizine döndü
Sözcü’den Hülya K. Oruçoğlu’nun haberine göre Türkiye’deki barınma krizi büyüyor.
Seçim sonrası dönem için öngörülen zam beklentisi, kiralarda da kendini gösterdi. Hem Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı enflasyon oranının dahi altında kalan yüzde 25’lik kira artışı sınırına takılmak istemeyen hem de kiraların daha da artacağını düşünen mülk sahipleri, konutlarını kiralamaktan vazgeçip, bekleme sürecine girdi. İstanbul’daki boş konut sayısı da 400 bini geçti.
“Türkiye’de yaşanan bir barınma krizidir”
İyi Parti Kalkınma Politikaları Başkanı ve İzmir 1. Bölge Milletvekili Adayı Prof. Dr. Ümit Özlale de Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi (BETAM) verilerine göre kiralık ilan fiyatlarının metrekare başına geçen yıla oranla ülke genelinde yüzde 157 arttığını açıkladı. Prof. Dr. Özlale, bu artışın iki yılda ise yüzde 474’ü bulduğunu vurguladı. Kira ortalamalarının ücret artışlarının çok üzerinde olduğunu belirten Prof. Dr. Özlale, “Türkiye’de yaşanan bir barınma krizidir” dedi.
Kira artışını yüzde 25 ile sınırlayan düzenlemenin uzatılmasına da değinen Prof. Dr. Özlale, “Kiraların daha da artacağını düşünen ve yüzde 25 sınırına takılmak istemeyen mülk sahipleri, evlerini boş tutmaya başlıyor. TÜİK rakamlarına göre enflasyonun yüzde 50-60 olduğu bir ortamda, kira artışlarına yüzde 25 üst sınır getirirseniz, kira sözleşmeleri de kayıt dışına geçer. İnsanlar evlerini kiralamak istemez. Ağırlıklı olarak bu sebeplerden dolayı İstanbul’daki boş ev sayısı 400 bini aştı” diye konuştu.
Kiralar, artık yüzde 150 civarında artıyor
Konutta kira artışını yüzde 25 ile sınırlayan düzenlemenin uzatılmasının da birçok sorunu beraberinde getirdiğini vurgulayan Prof. Dr. Ümit Özlale, “Bu durum insanları kayıt dışına itiyor. Kira sözleşmelerinde bu oran olmuyor. Barınma krizini çözmek istiyorsanız en son yapacağınız şey kiraya üst limit koymaktır. Kiralar, artık yüzde 150 civarında artıyor. Ayrıca yine kira sorununu çözmek istiyorsanız yeni konut yapmak yerine, boş konutları nasıl dolduracağımızın hesabını yapmanız gerekiyor” dedi.
İstanbul’da ortalama kira 13 bin lirayı aştı
Sarıyer’de 10 bin lira ile sadece 36 metrekarelik bir daire kiralanabiliyor. Beşiktaş’ta ise aynı paraya 39 metrekarelik dairede oturulabiliyor. Beşiktaş’ı 52 metrekare ile Beyoğlu, 53 metrekare ile Kadıköy ve 55 metrekare ile Şişli takip ediyor. Kiraların en ucuz olduğu ilçe ise Silivri. 10 bin lira 167 metrekarelik bir dairenin kirasını karşılıyor. Ardından 152 metrekare ile Arnavutköy, 145 metrekare ile Çatalca, 139 metrekare ile Sultanbeyli ve 130 metrekare ile Sultangazi geliyor.
Türkiye’de resmi izinle ikamet eden yabancı sayısı 1,3 milyon
Türkiye dünyada en fazla mülteciye ev sahipliği yapan ülke konumunda bulunuyor. Türkiye’de 4 Mayıs 2023 verilerine göre 3 milyon 395 bin 909 Suriyeli mültecinin dışında 1 milyon 307 bin yabancı resmi ikamet izni ile yaşıyor. İlk sırada 147 bin 717 ile Rus vatandaşları yer alıyor. Ukrayna vatandaşları ise 44 bin ile 9. sırada bulunuyor.
Türkiye’de yabancı sayısı 6 milyona yaklaştı
İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Başkanlığı verilerine göre 4 Mayıs 2023 itibariyle Türkiye’de 1 milyon 307 bin 847 yabancı resmi izinle ikamet ediyor. 2005 yılında ikamet izni bulunan yabancı sayısı 179 bin idi. 2015 yılında 400 bini aşan yabancı sayısı 2018 yılında 856 bine ulaştı. İkamet izni ile Türkiye’de yabancı sayısı 2019 yılında ise ilk kez 1 milyonu aşarak 1 milyon 101 bine yükseldi. Son üç yıldır bu sayısı 1,3 milyonun üzerinde seyrediyor.
Yabancıların yarıdan fazlası İstanbul’da yaşıyor
Konut kiralarında yaşanan artışı ve bu artışta yabancıların payını değerlendiren TÜGEM Başkanı Hakan Akdoğan geçici koruma kapsamında en fazla Suriyelinin yaşadığı ilin İstanbul olduğuna dikkat çekti. Akdoğan şöyle konuştu;
“Geçici koruma kapsamında, Suriye vatandaşlarının en yoğun olduğu il, 531 bin 55 ile İstanbul. İstanbul’da kayıtlı Suriyeli sayısının ilde yaşayan toplam kişi sayısına oranı yüzde 3,23 seviyesinde. İkamet izni alarak İstanbul’da yaşayan 680 bin 280 yabancı bulunuyor. Bunlar içinde aile ikamet izni ile, öğrenci ikamet izni ile, kısa dönemli olmak üzere de farklılıklar gösteriyor.
Kiralardaki artışın sadece yabancılar nedeniyle yükseldiğini söyleyebilmek mümkün değil. Lakin İstanbul ve Antalya gibi bazı illerde Rusya Federasyonu vatandaşlarının ve Suriye vatandaşlarının etkisi ile bir etkisi var. İstanbul’da yabancıların ikametinin yoğun olduğu ilçelerimiz var. Hatta bu ilçelerdeki bazı mahallelerde de yeni ikamete izin verilmiyor. Bunlara baktığımızda Fatih en yoğun ilçelerimizin başında geliyor. Bunun yanı sıra Esenyurt, Beyoğlu, Zeytinburnu yoğun olanlar arasında gösterilebilir.
Yabancılara ikamet iznine kapalı olan ilçeler
Şişli’de Beşiktaş’ta, Beylikdüzü’nde, Küçükçekmece’de, Sarıyer’de, Ümraniye ve Tuzla’da da bazı mahalleler ikamete kapalı olduğunu söyleyen Akdoğan, “Ülkemizde çeşitli bölgelerdeki yabancı yoğunluğu göz önünde bulundurularak Bakanlığımızca daha önce belirli illerimizdeki 781 mahalle yeni doğan ve çekirdek aile birleşimi dışında geçici koruma kaydına, uluslararası koruma kaydına, ikamet iznine, geçici koruma veya uluslararası koruma ile ikamet izni kapsamındaki yabancıların ikamet ili değişikliği yapılması işlemlerine kapatılmıştır. 1 Temmuz 2022 itibariyle kapalı mahalle sayısı 1169’a çıkarılmış olup kapalı mahalleler ekte yer almaktadır” diye konuştu.
Fahiş kirada mühürden el altından kaçış dönemi
Hamide HANGÜL
Türkiye’yi yasa boğan depremler büyük göç dalgasını da tetikledi. Büyük can kayıpları ve yıkımların olduğu Kahramanmaraş, Malatya, Adıyaman, Hatay, Adana’dan çevre illerin yolunu tutan depremzedeler ağırlıklı Elazığ, Konya, Mersin, Ankara, Antalya gibi şehirlere yerleşti. Yaklaşık 1 milyon kişilik hareketin olduğu büyük deprem göçü, söz konusu şehirlerde kiralara da yansıdı. Deprem öncesi 800-1.000 lira olan konut kiraları, göç sonrası 3 bin 500, 5 bin, hatta 10 bin liralara kadar fırladı. Fahiş kira artışlarına karşı Ticaret Bakanlığının harekete geçmesi ve valilikler tarafından, yüksek kira artışı tespit edilen dairelerin mühürlenmesi sonrasında mülk sahipleri bu defa, adeta karaborsayla kiralama yoluna başvurdu. Malatya, Elbistan ve İskenderun’dan yoğun göç alan Elazığ’da emlak çevreleri, yoğun talep dolayısıyla kiraların çok arttığına işaret etti. Deprem öncesinde kiraların 1.000-1.100 lira seviyesinde olduğunu belirten emlak danışmanları, satılıkların da 2 milyon lira seviyesinden 2.4-2.8 milyon liralara yükseldiğine dikkat çekti.
Ücretine bile bakmadan 1 saatte tutuluyor
Bölgede kiralık ev bulmanın zor olduğunu, bulamayanların da yakınlarının yanında kaldığını, çoğu depremzedenin de akrabalarının yanına sığındığını belirten emlakçılar, şunları söylüyor: “Örneğin bir daire boşaldığında, ev bekleyenlere haber veriliyor. Yaklaşık 15 gün önce iki kiralık ev geldi. Ücretine bile bakılmadan bir saat içinde, 3 bin ve 5 bin liradan ikisi de tutuldu.”
Kiracı seçiliyor artık
Diğer bölgelerdeki emlak danışmanları da talep dolayısıyla kiralıklarda rakamların çok yükseldiğine işaret ediyor. Deprem öncesi 2 bin-2 bin 500 lira seviyesinde olan dairelerin, depremin ardından bir anda fırlayarak 10 bin liralara yükseldiğine işaret eden emlakçılar, ilk zamanlarda ilanla kiralama yoluna gidildiğini, ancak şikayet üzerine valiliğin soruşturma başlattığına işaret etti. Fahiş fiyat tespit edilen ve bir anda 9-10 bin liraları gören dairelerin o fiyatlardan kiralanmaması için valilikler tarafından mühürlendiğine işaret eden emlak danışmanları, bunun üzerine bazı mülk sahiplerinin ilandan kaçındığının altını çizdi. Mühürleme cezalarının ardından kiracı adayları ve tanıdıklara telefonla haber vererek kiralamaların yapıldığına işaret eden emlak çevreleri, “Mülk sahibi fiyatı yüksek tutuyor. Kiracı aramak yerine kiracı seçer haline geldik. Hiç alıcı problemi yaşanmıyor, bir saat içinde kiralanıyor” diye konuştular.
4-5 bin liraya ucuz diyoruz
Bölgede kiralıkların, deprem öncesi çok komik denecek kadar düşük olduğuna işaret eden emlakçılar, bugün gelinen en ucuz seviyeyi şu sözlerle özetliyor:
“Eskiden 500 liraya bile kiralar vardı. Şu anda bu rakamları bulamazsınız, 4-5 bin lira arasında o kiralar. Biz 4-5 bin lirayı bulunca ucuz diyoruz. Yüksek artışlar büyük göçten kaynaklanıyor. Sadece Elazığ 100 bin göç aldı. Bunun yüzde 60’ı Malatya’dan.” Göç alan illerde yüksek fiyattan kiralamanın zor olmadığına işaret eden emlak çevreleri, yaşanan durumu şöyle özetliyor: “Bazı mülk sahipleri emlakçılık da yapıyor. Fahiş fiyattan kiracı bulması çok kolay artık. Eşe, dosta, komşuya söyleyerek hızlıca kiracı buluyor, 9-10 bin liralara kiraya verebiliyorlar.” Bazı emlak danışmanları, ilana çıkmamanın nedenini, “Bu kadar denetimin olduğu yerde, takibe takılmamak için önce kendi sosyal medyalarını kullanıyorlar” dedi. Deprem sonrası il Ticaret Müdürlükleri tarafından yapılan denetimlerde, fahiş fiyat tespitine 33 bin lira ile 331 bin lira arasında ceza söz konusu olmuştu.
Amaç yasal radara takılmamak
Tüketici Birliği Federasyonu Başkanı Mehmet Bülent Deniz, deprem sonrasında göçün olduğu illerde kira artışlarının altını çizdi. İlana çıkmama nedeninin idari radardan kaçınmak olabileceğine işaret eden Deniz, “Denetime rağmen yüksek kiralara ilişkin ağırlıklı olarak Erzurum, Konya, İstanbul, Mersin, Antalya’dan yoğun şikayet alıyoruz” dedi. Görüştükleri gayrimenkul danışmanlarının kiralık işlerinin azaldığını söylediğine işaret eden Deniz, “Hem idari radardan kaçınmak, hem rayiçteki artıştan korunmak için mülk sahiplerinin güncel rakam üzerinden kiraya çıkılmasını istediklerini söylüyorlar. Bugünden 10 bin lira diyorlar. Bu da barınma sorununu artıyor. Depremden sonra çok karşılaştığımız bir olay bu. Daha üst seviyelere çıktı. Çok küçük evler bile en düşük 10 bin liradan kiralanıyor. İnsanlar çok perişan. Bunun yansımasını adliyelerde görüyoruz” diye kon
Krediler durdu yatırımlar azaldı
Seçimlere çok az bir süre kala bankalar kredi musluklarını iyiden iyiye kıstı. BDDK
verilerinde ticari kredilerin arttığı görünüyor olsa da reel sektör kredi bulamamaktan
dertli. Yüzde 35-36 civarındaki faiz oranlarıyla bile krediye ulaşamıyoruz diyen sektör
temsilcileri tepkilerini dile getiriyor.
Bankalar Ticari kredileri durdurdu
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) ve Bankacılık Düzenleme ve
Denetleme Kurumu (BDDK) bankalar üzerinden KOBİ dışı Ticari Firmaların kredi
kullanmasına kısıtlamalar getirdi. Getirilen koşulları yerine getiren firma sayısı yok
denecek kadar az. Hal böyle olunca yatırım yapmak isteyen firmalar krediye ulaşamaz
oldu. Yatırım yapmak isteyen firmalar durumdan şikayetçi. Kredi sorununun
çözülmesini talep ediyor.
Yatırım yapmak isteyen kredi bulamıyor
İşlerini büyümek isteyen fabrika sahipleri ya da yeni yer almak isteyen firma sahipleri
bankalarda kredi bulamıyor diyen Gayrimenkul Uzmanı Gülcan Altınay, “Bankalardan
kredi alarak yatırımlarını yapmak istiyorlar fakat bankalar kesinlikle kredi vermiyor.
Yatırım yapacak yeni fabrika alacak arsa alacak firma sahipleri de vadeli arsa ve vadeli
fabrika arayışına geçti. Ben gayrimenkul danışmanı olarak Mevcut portföyündeki
satışdaki fabrika ya da arsa sahiplerine vadeli satmaları yönünde teklifler sunuyorum
şu an satışta olan 25.000 metre karelik fabrikamızın satışını vadeli seçenek olarak
sunuyoruz” dedi.
Tekirdağ fabrika yatırımları için fırsat sunuyor
İstanbul’a olan yakınlığı ve Türkiye’nin batıya açılan kapısı konumunda bulunan
Tekirdağ fabrika yatırımları için yatırımcılara önemli fırsatlar sunuyor. Depremden
sonra konut yatırımcılarının gözdesi haline gelen Tekirdağ, fabrika yatırımları için de
yatırımcıların gözdesi olmaya aday. Lojistik altyapısı ve hammade tedariği konusunda
bulunduğu konum itibari ile avantajlı olması Tekirdağ’ı öne çıkaran özellikler olarak
sıralanabilir.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
“Evini kiraya vermek isteyen kalmayacak”
Milliyet gazetesine yaptığı açıklamalarda yüzde 25 zam sınırının uzatılması nedeniyle ilerleyen dönemde satılık ev ilanlarının artacağı uyarısında bulunan Gayrimenkul Uzmanı Mustafa Hakan Özelmacıklı şu ifadeleri kullandı:
“Süreç anladığımız kadarı ile belirsizliği biraz daha koruyor. Lakin uzatma olursa kanaatim satılık ilan sayısında bu nedenle de bir artış olacağı yönünde. Son dönemde ilan sayısında olan artış deprem riski nedeniyle eski evini satmak isteyenlerin artışı diyebiliriz. Lakin bu sadece kira nedeniyle bir artışı ifade etmiyor. Bu noktada ülkemizde gerek uygulamalar gerekse de hukuki düzenlemelerde boşluklar var. İnsanlar yerlerini kiraya vermekten ürker hale geldi. Kiracı çıkmaz ise kirayı ödemez ise gibi.
“Kiraya vermek isteyen mal sahibi bulunamayacak”
Mal sahiplerini koruyan bir mekanizma yok. Bu nedenle bence kiralık daire bu ürkmeler nedeniyle daha da zor bulunuyor olacak. Kiraya vermek isteyen mal sahibi bulunamayacak.
Merkez Bankası Konut Fiyat Endeksi verilerine göre gayrimenkul reel olarak yüzde 56,3 oranında artmıştır. Finansal yatırım araçları yıllık olarak değerlendirildiğinde borsa Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde %50,48 kazandırırken, DİBS %5,60, Amerikan doları %19,97, külçe altın %20,54, euro %22,23 ve mevduat faizi (brüt) %28,47 oranlarında yatırımcısına kaybettirdi.
Şu anda gayrimenkul piyasasında yoğun bir çıkış görmüyoruz. Gördüğümüz çıkışlar daha çok eski yapılar diyebilirim.”
Kiralık dairede yeni dönem: Mülakatla kiracı belirleyecek!
Yurt dışında yaşayan T.O. isimli bir kişi Afyonkarahisar kent merkezi Gazi mahallesinde bulunan evini bir internet sitesi üzerinden ilana açtı. Ev sahibi, 3 katlı binanın 2. katındaki sıfır dairesini 5 bin 500 TL’den ilana çıkardı.
İlanın açıklama kısmında T.O., “Binanın arka katında bulunuyor ve arka cepheye bakıyor ve balkonu var. Kiracı mülakat sonucu belirlenecektir. Son başvuru kabul tarihi 30.04.2023’dür. Daire teslim tarihi 01.06.2023’dür” ifadelerine yer verdi. Evi tutmak isteyenler verilen numara ile irtibata geçerek mülakata girdi.
Ev hakkında ön bilgi almak isteyenler ise evin sahibinin bir akrabası ile ön görüşme yaptı. İsmini vermek istemeyen akrabası ise mülakatın genelde ekonomik duruma ilişkin sorulardan oluştuğunu ve başvuruların alındığını ifade etti.
Bakan Kurum’dan kiracılara çağrı
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, 1 Temmuz’da bitecek yüzde 25 kira artış oranı sınırlamasına ilişkin açıklamalarda bulundu.
Kurum katıldığı televizyon programında, “Evini fahiş fiyatlarla kiraya vermek isteyenler de var, tabii bunlar istisna. Sınırın üstündeki artışı kanunen yapamazlar. Ev sahibiniz sizden yüzde 25’ten fazla artış talep ederse bankadan kiranızı yüzde 25 olarak yatırın ve devam edin” dedi.
Bakan Kurum şunları söyledi:
“Kira artışı ile ilgili geçtiğimiz yıl salgın sürecinin etkileri ile hem tedarik zincirinde hem maliyetlerde artış oldu. Birçok sektör dünyada üretimi durdurdu. Dünya ülkeleri tarihlerinde görmedikleri enflasyonu yaşadı ve arz talep dengesi bozuldu. Her yıl 600 bin yeni konut yapılır bunun yüzde 8-10’nu kamu yapar. Bir taraftan arzı artırdık diğer taraftan da kiracı kardeşlerimizi koruyabilmek için artış sınırını yüzde 25 olarak belirledik. Haziran ayı ile enflasyon düşüşe geçecek. Vatandaşımızı da mağdur etmemiş olacağız.
“14 Mayıs’tan sonra da yatırımlar devam edecek”
Artış sınırını Temmuz ayına kadar getirmiştik. Vatandaşımızı hiçbir zaman çaresiz bırakmadık. Bütün sektörlere destek olduk. Bundan sonraki süreçte de hem ev sahiplerine hem kiracılara bu destekler olacak. İstikrar ortamı çok önemlidir. 21 yıldır bu ülkede hemen hemen her alanda devrim niteliğinde yatırım yapılması bu güven ikliminden kaynaklanmıştır. 14 Mayıs’tan sonra da yatırımlar devam edecektir.
Evini fahiş fiyatlarla kiraya vermek isteyenler de var, tabii bunlar istisna. Sınırın üstündeki artışı kanunen yapamazlar. Ev sahibiniz sizden yüzde 25’ten fazla artış talep ederse bankadan kiranızı yüzde 25 olarak yatırın ve devam edin. Bu süreç geçici, piyasa oturacak. Belli desteklerimizi muafiyetlerimizi verdik. Piyasa normale dönecektir.
“Süreci liyakatli yürütürseniz her şey yapılabilir”
İlk evim, ilk iş yerim, ilk arsam projesinde 50 bininin inşaatını çıktık. Biz güçlü bir devletiz. Süreci liyakatli yürütürseniz her şey yapılabilir. Elazığ’da deprem oldu, salgının başladığı ilk zamanlardı; ve orada hızlı bir şekilde inşa sürecine girdik. Ardından seller oldu. Kastamonu, Rize, Trabzon’da. Hemen ardından İzmir’de deprem oldu. İnsanlarımızın sokağa çıkamadığı günlerde biz vatandaşlarımıza sözümüzü yerine getirdik. Şimdi hem kentsel dönüşüm şantiyemiz hem sosyal konutlarımız devam etti.
Şimdi geldiğimiz süreçte 11 ilimizde deprem sebebi ile acı günü yaşadık. İlk andan itibaren devlet millet el ele verdik. Orada herkes vardı. 81 ilden kardeşimiz vardı. Herkes orada afetzede kardeşlerimiz için mücadele verdi. Bir taraftan enkaz kaldırdık, bir taraftan çadır kentlerimizi kurduk. Konutlarımızın sözleşmelerini yaptık ve 46 günde temelleri attık. Şu an 125 bin konut rakamındayız.”
Satılık ev ilanında rekor artış
6 Şubat felaketi sonrası durağanlaşan gayrimenkul sektörü yeniden hareketlendi. Ev değiştirme talebinde yaşanan artış satılık konut ilanlarında da rekor artışa neden oldu.
Hürriyet’ten Gülistan Alagöz’ün haberine göre, Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi (BETAM) tarafından Sahibinden.com’un ilan verileriyle hazırlanan rapora göre, satılık ilan sayısındaki aylık artış mart ayında son bir yılın en yüksek seviyesine çıktı.
Üç büyük ildeki ilan artışı ülke ortalamasını aştı
Satılık konut arzı geçen aya kıyasla ülke genelinde yüzde 10.1 artarak 882 bin 100’e yükseldi. Üç büyük ildeki ilan artışı ülke ortalamasını da aştı. Mart ayında İstanbul’da ilanlar bir önceki aya göre yüzde 12.9 artarak 252 bin 927’ye çıktı. Ankara’da yüzde 11.5 artarak 87 bin 152’ye, İzmir’de ise yüzde 13.1 artarak 66 bin 424’e yükseldi.
Talep ve satışta da artış yaşandı
Rapora göre ilan sayısı gibi talep ve satışta da artış yaşandı. Şubatta deprem felaketine bağlı olarak düşen talep martta bir miktar toparladı. Konut talep endeksi şubat ayına kıyasla yüzde 3.6, geçen yılın mart ayına kıyasla da yüzde 10.5 daha yüksek oldu. Satılan konut sayısı bir önceki aya göre İstanbul’da yüzde 19.6, Ankara’da yüzde 44.4, İzmir’de yüzde 14.9 arttı.
Satılık konut ilanlarının ne kadar süre yayında kaldıklarını gösteren ‘kapatılan ilan yaşı’ ise geçen aya kıyasla hem ülke genelinde hem de üç büyükşehirde kısaldı, bu da piyasadaki canlılığı göstermiş oldu. Önceki aya kıyasla kapatılan ilan yaşı Türkiye genelinde 6 gün, İstanbul’da 8.2 gün, Ankara’da 6.7 gün, İzmir’de ise 6.6 gün kısaldı. Son verilere göre kapatılan ilan yaşı ülke genelinde 46.3, İstanbul’da 46.1, Ankara’da 36.9 ve İzmir’de 53.5 gün oldu.
Fiyatlar %154 kiralar %197 yükseldi
Gayrimenkul değerleme platformu Endeksa’nın raporuna göre, birinci çeyrek sonu itibarı ile Türkiye genelinde konut fiyatlarında bir yıllık değer artışı yüzde 154, ortalama metrekare fiyatı 17 bin 573 TL oldu. Kira fiyatlarında yıllık değer artışı yüzde 197 olurken, ortalama metrekare kira fiyatı 74.73 TL’ye çıktı. En fazla konut satışı yapılan 30 il içerisinde en fazla stok adedinin ilk çeyrek sonu itibarıyla İstanbul’da olduğu belirtildi. Rapora göre İstanbul’da 114 bin 8, Ankara’da 57 bin 208 adet, İzmir’de ise 29 bin 80 adet konut stoku bulunuyor. Kiralık konutlarda ise 2023 birinci çeyrek sonu itibarıyla İstanbul’da 45 bin 535, Ankara’da 10 bin 979, İzmir’de 10 bin 701, Antalya’da ise 10 bin 228 adet stok olduğu açıklandı.
Kentsel Dönüşümde Yarısı Bizden Kampanyasına rekor başvuru
Bakan Kurum, “Kentsel Dönüşümde Yarısı Bizden Kampanyası”na ilişkin sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “İstanbullular, Yarısı Bizden Kampanyamızı tuttu. 3 günde 1 milyondan fazla vatandaşımızın hayatını etkileyecek sayıda başvuru aldık. 340 bin 460 bağımsız birim için 58 bin 61 başvuru yapıldı. Başvuruları inceliyor, süreçleri başlatıyoruz. İstanbul’umuzda riskli yapı bırakmayacağız.” ifadelerini kullandı.
Bakan Kurum, paylaşımında kampanyayla ilgili merak edilenlerin “http://yarisibizden.gov.tr” adresinde olduğunu hatırlattı.
TOKİ’den 50 bin konut kampanyası hakkında yeni açıklama
Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) resmi Twitter hesabı üzerinden, 50 Bin Konut Kampanyası hakkında yazılı bir açıklama yaptı.
Başkanlık yaptığı yazılı açıklamada, Kayabaşı mevkisinde inşa edilecek 4.467 konut hakkında, “Söz konusu alanlarda yaşanan mülkiyet ve planlama sorunlarından dolayı yaşanan gecikmelerden kaynaklı maliyet artışları konut fiyatlarına yansıtmayacak ve henüz konut sözleşmesi imzalamamış vatandaşların mağdur edilmeyecektir” bilgisini verdi.
Bakanlığın yaptığı yazılı açıklamanın devamı şu şekilde:
“İdaremizce ülke genelinde dar gelirli vatandaşlarımıza yönelik olarak 50 bin sosyal konut kampanyası ilan edilmiş ve bu kapsamda İstanbul Başakşehir Kayabaşı Bölgesinde 4.467 konut planlanmış olup çekilen kura sonucunda 4.467 konutun hak sahipleri belirlenmiştir.
Sözleşme imzalama işlemleri tamamlanmıştır
Söz konusu hak sahipleri için idaremizce ivedilikle etaplar halinde konut projeleri üretilerek konut sözleşme imzalama işlemleri başlatılmıştır.
İlk etapta 4.467 adet hak sahibi arasından 694 adet hak sahibinin konutları belirlenerek konutların teslimi yapılmıştır. Kayabaşı Mahallesi 4 etaptan oluşmakta olup proje alanında 2.450 konut için konut belirleme kurası çekilerek sözleşme imzalama işlemleri tamamlanmıştır.
2023’de tamamlanarak hak sahiplerine teslim edilmesi planlanmaktadır
Ayrıca,2.450 konuttan oluşan 4 adet projenin inşaatları devam etmekte olup Eylül 2023’de tamamlanarak hak sahiplerine teslim edilmesi planlanmaktadır.
Yapılan çalışmalar ve planlamalar neticesinde konutların tamamı söz konusu alana yerleşemediği için ilave yeni alan belirlemek adına çalışmalar yürütülmüştür. Yapılan imar planı ve imar uygulaması neticesinde İstanbul İli, Başakşehir ilçesi, Kayabaşı Mahallesi, Batı Bölgesinde konut alanları oluşturulmuş ve proje alanının uygulamaya hazır hale getirilmesine müteakip kalan 1.253 adet hak sahibinin konutunun yapım ihaleleri gerçekleştirilmiştir.
Konut sözleşme imzalama işlemleri gerçekleştirilecektir
Projede 729 adet konutun 2023 yılı sonu itibari ile, 524 adet konutun ise 2024 yılı içerisinde inşaatlarının tamamlanarak hak sahiplerine teslim edilmesi planlanmaktadır. Kayabaşı mahallesi 4.467 adet konut projesi kapsamında konutu belirlenmeyen 1.253 adet hak sahibi bulunmaktadır. Bu projelerin inşaat seviyeleri doğrultusunda 3 ay içerisinde kalan hak sahiplerinin konutları belirlenerek konut sözleşme imzalama işlemleri gerçekleştirilecektir.
Söz konusu alanlarda yaşanan mülkiyet ve planlama sorunlarından dolayı yaşanan gecikmelerden kaynaklı maliyet artışları konut fiyatlarına yansıtılmayacak ve henüz konut sözleşmesi imzalamamış vatandaşlarımız mağdur edilmeyecektir.”
İstanbul’da ortalama kira 13 bin TL’yi geçti
İstanbul’da konut kira artışı hız kesmezken ortalama kira 13 bin lirayı aştı. Bir gayrimenkul platformunun araştırmasına göre, kiralar mart ayında aylık yüzde 11 artış gösterdi. Yükseliş bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 140’ı aştı. Kentte ortalama kira 13 bin 75 liraya çıktı. Kiralık konut değeri metrekare başına 130 lira oldu.
İlk sıra Sarıyer’in
NTV’nin haberine göre; Araştırma, ilçelerde 10 bin lira ile kaç metrekare kiralama yapılabileceğini de ortaya koydu. Konut kiralarının en yüksek olduğu ilçe Sarıyer. İlçede 10 bin lira ile sadece 36 metrekarelik bir daire kiralanabiliyor. Beşiktaş’ta ise aynı paraya 39 metrekarelik dairede oturulabiliyor. Onu 52 metrekare ile Beyoğlu, 53 metrekare ile Kadıköy ve 55 metrekare ile Şişli takip ediyor.
En ucuz ilçe Silivri
Kiraların en ucuz olduğu ilçe ise Silivri oldu. 10 bin lira 167 metrekarelik bir dairenin kirasını karşılıyor. Ardından 152 metrekare ile Arnavutköy, 145 metrekare ile Çatalca, 139 metrekare ile Sultanbeyli ve 130 metrekare ile Sultangazi geliyor.
Yapı güvenliği için ek tedbirler neler olacak?
Hürriyet’ten Gülistan Alagöz’ün haberine göre deprem felaketi inşaat sektöründeki eksiklikleri bir kez daha gözler önüne serdi. Sektör temsilcilerinin vurgu yaptığı önemli noktalardan biri de yetkin mühendislik kavramı oldu. İnşaat mühendislerinin imza yetkilerinin düzenlenmesi, tecrübesine göre iş alması gerektiği tartışıldı.
Yapıların güvenliği için kritik öneme sahip bu konuda yeni bir adım atılması planlanıyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın, ‘Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği’nde yapacağı düzenleme ile mühendislere tecrübe şartı getirmesi bekleniyor.
Yeni kriterler neler?
Edinilen bilgilere göre mühendislerde aranacak kriterler şöyle olacak;
– Yeni mezun inşaat mühendislerinin hazırlayabileceği statik projeler zemin artı 4 kata kadar sınırlandırılacak.
– 4 kat ila 8 kat arası statik projeleri hazırlayacak inşaat mühendisleri için en az 3 yıl, 10 bin metrekare ve 4 farklı proje tecrübe şartı aranacak.
– 8 kat üzeri proje için ilave olarak en az 5 yıl tecrübe şartı aranacak. Aynı zamanda bu tip yapılar için yapı ana bilim dalında veya deprem mühendisliği ana bilim dalında yüksek lisans yapılmış olması da gerekecek.
En az 5 yıl deneyim…
Düzenleme, kamunun kullanımına mahsus binaların mimari proje ve müelliflerine ilişkin kurallar da getiriyor. Şehirlere kimlik kazandırılması amacıyla yapılacak olan bu tür binaların mimari proje müelliflerinin, kamuda, üniversitelerin mimarlık bölümlerinde veya meslek odasına kayıtlı serbest mimar olarak en az 5 yıl mesleki tecrübesinin bulunması, en az 10 bin metrekare ve 4 farklı yapının proje sürecinde aktif olarak yer alması veya mimarlık ana bilim dalında doktorasının bulunması şartı aranacak.
Yapılar yöresel mimariye uygun tasarlanacak ve projenin uygunluğu mimari estetik komisyonunun onayına sunulacak. Mimari estetik komisyonunda yer alan mimar üye sayısı 1’den 2’ye çıkarılırken, komisyon başkanının en az 5 yıl deneyimli veya yüksek lisanslı mimar olması gibi şartlar da getirilecek.
4 kat ve üzerine çıkma yasağı
– Yeni düzenleme ile kapalı çıkmalara ilişkin ilave kurallar getirilecek. İçerisinde konut bulunan ve zemin artı 4 kat ve üzeri olan binalarda kapalı çıkma yapılamayacak. Kapalı çıkma yapılamaması nedeniyle emsal haklarının kullanılamaması halinde kayıplar telafi edilecek. Ön bahçe mesafesi 5 metre ve üzeri olan parsellerde, emsal ve taban alanı içerisinde kalmak ve yola 4 metreden fazla yaklaşmamak kaydı ile ön bahçeye 1 metre taşmaya müsaade edilecek. Bitişik nizam parsellerde yapıların bitişik olan parsel sınırına 15 santimetreden fazla yaklaşamayacak. Ayrıca bitişik olarak yapılacak olan binaların arasında; 2 kata kadar olan binalar için 3 cm, üzerindeki her kat için 1 cm olmak üzere derz boşluğu bırakılması zorunlu olacak.
Bina altına dükkânlar kurallara bağlandı
– Konut olarak kullanılan binaların zemin katındaki ticari işletmeler için de yeni kurallar getirilecek. Ticari birimin kat yüksekliği 4.50 metreyi geçmeyecek. Yapının tasarımında Türkiye Bina Deprem Yönetmeliğinde verilen A14 ve A15 tipi taşıyıcı sistemler kullanılacak. Kısa kolon oluşturulmaması, asma kat yapılamaması, binada kapalı çıkma yapılmaması şartlarının tamamının sağlanması zorunlu olacak.
Kirada yüzde 25 bilmecesi
Sözcü’den Hülya K. Oruçoğlu’nun haberine göre ev sahipleri ve kiracıların merakla beklediği, temmuz ayına kadar geçerli olan yüzde 25 kira sınırında tarih uzatıldı. Kira sınırı düzenlemesini açıklayan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, fahiş kira artışları ile ilgili hapis cezası ya da para cezasını içerebilecek yaptırımlar ile ilgili çalıştıklarını da ifade etti. Uzmanlar ise yükselen konut fiyatları nedeniyle kira sınırı düzenlemesinin ya da arabuluculuk sisteminin mülk sahibi-kiracı sorununu çözemeyeceğini vurguladı.
“Arabuluculuk sistemi de sorunu çözecek gibi durmuyor”
Konut fiyatlarındaki yükselişin ardından kira sınırı uygulamasının da piyasanın gerçekliğinden uzak kaldığını vurgulayan Türkiye Emlak Müşavirleri Federasyonu Başkanı Hacı Ali Taylan, “Piyasadaki kurallar, yüzde 25 sınırına uymuyor. Ev sahibi ve kiracı sorunu ile ilgili açılan davalarda İstanbul’da bir buçuk yıl, Ankara’da bir yıl sonraya gün veriliyor. Arabuluculuk sistemi de sorunu çözecek gibi durmuyor” dedi.
“Sektör temsilcilerinin görüşleri alınmadı”
“Yüzde 25 sınırının uzatılması sorunların büyümesine, kiracı ve ev sahibi arasındaki çatışmaların artmasına sebebiyet verebilir” ifadelerini kullanan Taylan, “Aynı binada bir kiracı 15 bin TL verirken, başka bir kiracı eskiden bu yana aynı dairede oturduğu için 3 bin TL kira ödüyor. Eski kiracıya yüzde 25 zam yapılacak. Bu olacak şey mi? Alım gücü azaldı, o kira ile geçinmek zorunda kalanlar var. Bu düzenleme zaten uygulanmıyordu. Sektörün kira sınırından ziyade daha köklü, kalıcı çözümlere, hızlı şekilde kontrol edilmeye ihtiyacı var” diye konuştu. Taylan, düzenleme hazırlanırken sektör temsilcilerinin görüşlerinin alınmadığını da sözlerine ekledi.
6 aydan kısa süreli kontrat
Tüm Girişimci Emlak Müşavirleri Derneği Başkan Yardımcısı ve Yüksek İnşaat Mühendisi Dr. Mustafa Koçak, kirada yüzde 25 sınırının uzatılmasının ardından ev sahiplerinin de farklı alternatifleri değerlendirmeye başladığını anlatarak, “Kira artışı sınırının ardından ev sahipleri genelde iki seçeneği tercih ediyor. Bazıları konutlarını satmaya başladı. Evleri boş olanlar da ya 6 aydan kısa süreli kontratlar yapıyor ya da günlük ve haftalık gibi daha kısa süreli kiralamalara yöneliyor. Yüzde 25 sınırının uzatılması kısa süreli kiralamaları daha da artıracağını düşünüyorum” açıklamasını yaptı.
THY ve Emlak Konut’tan 14 bin konutluk proje
THY’nin Kamuyu Aydınlatma Platformu’nda (KAP) yer alan açıklamasına göre, Türk Hava Yolları ile Emlak Konut GYO’nun yüzde 50’şer hisseye sahip olduğu arazide konut projesi geliştirme çalışmalarının başlatılmasına karar verildi.
Açıklamada, “Proje kapsamında etaplar halinde toplam 14 bin konut yapılarak Emlak Konut GYO yönetiminde satışa çıkarılması, yapılacak konutların en az 3 bin adedinin Türk Hava Yolları ve iştiraklerinin çalışanlarına satılmak üzere kura hakkının ortaklığımız tarafından belirlenmesi planlanmaktadır.” denildi.
Konut fiyatında ‘acil’ gevşeme
Milliyet’ten Duygu Erdoğan’ın haberine göre satılık konut piyasası son haftaları oldukça durağan geçiriyor. 14 Mayıs’ta yapılacak seçimler öncesi hem yatırımcılar, hem de ihtiyacı olanlar beklemeye geçti. 6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremlerle başlayan daralma seçim sürecinin de etkisiyle devam ediyor. Seçimlerin ardından piyasanın vereceği tepkiyi görmek isteyen alıcılar, mevcut dönemde bankaların ‘kıstığı’ kredi musluklarının da yeniden açılması beklentisinde.
Bu bekleme dönemi, bazı şehir ve ilçelerde ‘acil satılık’ ilanı veren ev sahiplerinin ise satılık konut fiyatlarında bir miktar indirim yapmasını sağlıyor. Buna göre, piyasada satılık konut fiyatlarında yüzde 5 bir gerileme olduğu kaydediliyor.
Yeni bir fiyat artışı dalgası olabilir
Mevcut dönemde ise yatırımcı gayrimenkulden ziyade yeniden altın ve dövize yöneldi. Bu yönelmenin etkisiyle de piyasada şu anda fiyatların bir miktar gevşediği değerlendiriliyor. Seçim öncesi beklemeye geçenler olduğu gibi bu fiyatlardan alım yapanlar da var. Bekle-gör politikasındaki alıcılar, seçimler ardından bankaların konut kredisi kullandırmayı artıracağı yeni bir model oluşturulacağını öngörüyor. Şu anda alımına devam eden kitle ise seçimler ardından yeni bir fiyat artışı dalgası olabileceğini tahmin ediyor.
“Seçime kadar bu süreç devam edecek”
İnşaatçılar Derneği (İNDER) Başkanı Nazmi Durbakayım, seçim arefesindeki bu alıcı konumunun normal olduğunu anlatırken, “Piyasalarda bir beklenti var. Seçime kadar bu süreç devam edecektir. Herkes öncelikle öngörülebilir bir piyasa istiyor. Aksi takdirde zaten insanların konut ihtiyacı devam ediyor ama buna karşılık yeterli ürün yok. Ulaşmak için harekete geçse bile bu sefer de bankaların yüksek kredi faiz oranı ile karşılaşıyor. Üstelik bankalar, konuta erişimi kolaylaştırmak için yapılan kampanlara karşılık oldukça az kişiye kredi kullandırdıklarından dolayı beklenti karşılanamıyor” dedi.
“Piyasada herkes sonucu görmeye odaklandı”
Tüm Girişimci Emlak Müşavirleri Derneği Başkanı Hakan Akdoğan, konut alımında bir yavaşlama evresinin olduğunu belirtirken, seçim öncesi belirsizlik döneminin tüm karar alma süreçlerini etkilediğini ifade etti. Akdoğan, “Piyasada herkes durumu izleyip sonucu görmeye odaklandı. Mesele elbette seçimi kimin kazanacağı öngörüsü değil. Seçimlerin sonuçlanmasının beklenmesi. Konut alıcısı olduğu kadar konut geliştiricisi de bu sürecin geçmesini bekliyor” diye konuştu.
“Fiyatlar nasıl düşer?”
Ankara Tüm Emlakçılar Meslek Odası Başkanı Hakan Akçam, bu bekleme ortamına karşılık fiyatlarda düşüş olmadığını, ancak ‘aksiyonlu’ fiyat artışlarının da yaşanmadığını söyledi. Piyasanın seçimden sonra rahatlamasını beklediklerini anlatan Akçam, “İhtiyacı olanın konuta erişimini sağlamak ve fahiş artışlardan piyasayı korumak lazım. Diğer yandan özellikle özel bankaların konut kredi faizlerinde yeni bir yükseliş var. Bu durum, konuta erişimi zorlaştırıyor. Ancak deprem bölgesinde konutlar yapılmaya başladı ve TOKİ aynı zamanda ülke genelinde de çalışmalarını artırmak istiyor. Tüm bunlarla birlikte fiyatlar da düşebilir” dedi.
Yüzde 25 sınırına takılmak istemeyen ev sahipleri kısa süreli kiralamaya yöneliyor
Konut kiralarında yüzde 25 artış sınırı ev sahiplerini farklı arayışlara yöneltti. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un, konutlarda kira artışını yüzde 25 ile sınırlayan ve 1 Temmuz’da sona erecek olan düzenlemeyi uzatacaklarını açıklamasının ardından ev sahipleri de farklı alternatifleri değerlendirmeye başladı.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, konut kira artışını sınırlayan düzenlemenin 2023’ün 7’nci ayına kadar geçerli olduğunu hatırlatarak, 7’nci aydan sonra bunu uzatacaklarını, piyasa şartlarının üzerinde bir ortalama söz konusuysa vatandaşları koruyacaklarını söyledi.
Ev sahipleri evlerini satmaya başladı
Kira artışında yüzde 25 sınırının uzatılacak olmasını değerlendiren TÜGEM Başkan Yardımcısı ve İnşaat Yüksek Mühendisi Dr. Mustafa Koçak, bu durumun ev sahiplerini evlerini satmaya başladığını ve kısa süreli kiralamalara ilginin arttığını söyledi.
Koçak şöyle devam etti; “Kira artış sınırı sonrası mülk sahipleri daha kısa süreli kontratlar yapmaya başladı. 6 ay ve daha kısa süreli kontratlarda ev sahipleri istedikleri fiyatlarda kiralama yapabiliyor.
Günlük ve haftalık kiralamalar arttı
Yasal yüzde 25 sınırına tabi olmuyorlar. Ev sahiplerinin önünde iki seçenek kalıyor. Ya mülklerini satacaklar. Hali hazırda kiracısı olan ev sahipleri kiracılarını çıkaramadıkları için evlerini satmak zorunda kaldı. İkinci seçenek olarak evleri boş olan ev sahipleri de ya 6 aydan kısa süreli kontratlar yapıyor ya da günlük ve haftalık gibi daha kısa süreli kiralamalara yöneliyor. Yüzde 25 sınırında devam kararı kesinleşirse kısa süreli kiralamaların daha da artacağını düşünüyorum.”
Konutta talep ‘şarjlı ev’e kayıyor
Nurdoğan ARSLAN ERGÜN
Elektrikli araç piyasasında yaşanan hareketlilik birçok alanda trendin değişmesine yol açıyor. Akaryakıt istasyonlarından belediye park alanlarına kadar hemen her alanda şarj istasyonlarına yönelik yatırımlar hızlanırken, konut ve ofis satın almalarında da trend şarjlı yapılara kayıyor.
2023 itibariyle 350 milyon dolar yatırım alan elektrikli araç şarj hizmetleri pazarının 2030’da 1 milyar dolara ulaşması bekleniyor. 2034’te araç alımlarının yüzde 90’ının elektrikli olacağı öngörülürken insanların, şarj sistemine kolay ulaşımı sağlayan konutlara yönelmesi kaçınılmaz görünüyor.
Kas: Site yönetimlerine talep artıyor
Özellikle son 20 yılda değişen teknolojilerin konutlarda uygulanmasının satın alma tercihlerini etkilediğini ifade eden Emlak Uzmanı Nilüfer Kas, özellikle markalı konut ve rezidanslarda yaşayanların teknolojik alt yapı nedeniyle kararlarını ona göre verdiklerini kaydetti.
Konut satışları ile araç satışlarının paralellik gösterdiğini söyleyen Kas, “Son birkaç yılda özellikle elektrikli araçlara olan ilgi arttı. Birçok araç sahibi ya kendi olanaklarıyla istasyon oluşturuyor ya da istasyonu olan evleri tercih ediyor” dedi.
Site yönetimlerine bu konudaki taleplerin arttığını kaydeden Kas, “Çünkü bu tür altyapısı olmayan sitelerde 30’uncu katta oturan birinin şarj ünitesini kendi kendine oluşturma şansı az. Bu nedenle elektrikli araç altyapısı olan projelerin aynı yönde araç tercihi olan vatandaşlar tarafından daha fazla ilgi görecek” diye konuştu.
Abdik: Tercihler sistemi olan evlere kayıyor
Türkiye’de elektrikli araç pazarının ciddi bir kazandığını söyleyen BinBin CEO’su Kadir Abdik, bunun etkilerinin de birçok sektörde görülmeye başladığını belirtti. “Büyük siteler otopark alanlarına elektrikli şarj üniteleri yerleştirmeye başladı bu uygulamanın önümüzdeki dönemde daha da artacak” diyen Abdik’e göre, site ya da toplu alanlarda yaşamayan kişiler de binalarının bu ünitelerin takılmasına elverişli olmasını tercih kriteri olarak koymaya başlayacak.
“Emlak piyasasının yanı sıra elektrikli araç dönüşümü en çok akar yakıt sektörünü etkileyecek” diyen Abdik, sözlerine “2034 yılında elektrikli araçların motorlu araç satışlarının dörtte üçünü kapsaması bekleniyor, bu ön görüye paralel akar yakıt şirketleri de yatırımlarını elektrikli araç şarj istasyonlarına doğru kaydırıyor” diye devam etti.
Türkiye’de elektrikli araç şarj istasyonu işletmeciliği için lisans almış 100’den fazla şirket bulunduğunu aktaran Kadir Abdik, “2022 verilerine göre ülkemizde kamuya açık şarj istasyonu miktarı 4 bin civarında, bu sayının 2023 sonunda 13 bine ulaşması bekleniyor” dedi. Abdik, 2023’ün sadece ilk 3 ayında 4 bin 670 adet elektrikli araç satıldığını hatırlattı.
Q Charge 81 ilde hizmet verecek
Büyüyen Türkiye elektrikli araç şarj pazarına Q Charge markasıyla giren BinBin, İstanbul’un yanı sıra eş zamanlı olarak Anadolu’da da istasyonlar kuruyor. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan Gaziantep, Kilis, Kahramanmaraş, Çankırı, Karabük, Kastamonu, Samsun, Sinop, Tokat, Yozgat, Amasya, Çorum, Kırıkkale, Bartın, Bolu, Düzce, Sakarya, Yalova ve Zonguldak’ta kuracağı 73 istasyon için teşvik alan Q Charge, 2023 sonun kadar 81 ile ulaşmayı hedefliyor. 40 istasyonunu mayıs sonunda 100’e çıkaracak olan şirket, müşterilerinin bu istasyonlardan faydalanabilmesi için uygulamasını da yakında devreye alacak.
Kirada uzatılan yüzde 25 sınırı kısa vadede yatırımcıyı bekletecek
Öte yandan ise hala ciddi konut arz sıkıntısı yaşanan Türkiye’de, mevcut uygulama özellikle kiralama alımlarına kısa vadeli olumsuz yansısa da gayrimenkulün kazandırmaya devam edeceği yorumları geliyor. Kiralara getirilen yüzde 25 artış sınırının uzatılmasını yorumlayan Ege Yapı Yönetim Kurulu Başkanı İnanç Kabadayı, uygulamanın bu dönemde yatırım amaçlı konut alımı üzerinde etkisi olabileceğini söyledi.
Uzatma süresi belli olmadığından ne kadar etkileyeceği konusunda yorum yapmak için erken olduğunu düşünen Kabadayı, “Kısa süre olursa çok etkisi olmaz. Ancak yine de enflasyon oranını düşündüğümüzde kira getirisi enflasyonun gerisinde kalıyor” dedi.
Diğer taraftan gayrimenkulün değerinin arttığını kaydeden Kabadayı, şunları söyledi: “Son bir yılda konut yatırımı yüzde 150’nin üzerinde kazanç sağladı. Döviz yüzde 32, BİST yüzde 37, altın ise yüzde 12 kazandırdı. Bu sebeple gayrimenkule ilgi ve prim potansiyeli devam edecektir. Dünya genelinde olduğu gibi Türkiye’de de nitelikli konuta talep yüksek.”
Normal koşullarda kira fiyatlarına yapılan sınırlamanın konutu yatırım aracı olmaktan çıkaracağını söyleyen Emlak ve Yatırım Danışmanı Mert Başaran, şunları söyledi: “Ama Türkiye’de şu anda birçok şey normal olmadığı için, kimse ev alırken kiraya zam yapamam diye almaktan imtina etmez. Çünkü arz sıkıntısı devam ediyor. Yeni inşaatların maliyetleri çok yüksek. Piyasada 2-3 milyon liralık evleri zar zor alabilecek 79 milyon insan var.
Ama yeni yapılan bütün projeler 8-9 milyon lira civarında. Dolayısıyla alt segmentteki evlerde satın alma talebi kesilmez” dedi. Türkiye’de gayrimenkulün hala en gözde yatırım aracı olduğunu söyleyen Keller Williams Türkiye Ülke Direktörü Emre Erol, “Taürkiye’de varlıkların yüzde 80’i finansal olmayan varlıklarda tutuluyor. Türk vatandaşı şartlar ne olursa olsun her dönem gayrimenkule ilgi gösteriyor.
Özellikle kiralıkta olmasa bile gayrimenkuldeki değer artışı ve riskli ürün grubu olmayışı talebi sıcak tutacaktır” dedi. Kısa vadede kira artış sınırlandırması nedeniyle bir miktar durgunluk yaşanacağını dile getiren Erol, şunları söyledi: “Kısa dönemde alım hızı yavaşlasa bile orta ve uzun vadede yani 5 ile 10 yıllık dönemde Türkiye’deki gayrimenkulün değer artışı dolayısıyla yatırımlar devam edecek.” Erol, mevcut kiracılı konutların satışında bir miktar azalma olacağını da belirtti.
Yüzde 25 kira artışının uzaması dengeleri bozar
Nurdoğan ARSLAN ERGÜN – Birol BOZKURT
Seçimlere az bir zaman kala Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, konut kira artışını yüzde 25 ile sınırlayan düzenlemeyi uzatacaklarını açıkladı. Milyonlarca kiracı ve ev sahibini ilgilendiren bu düzenlemenin önümüzdeki dönemde gayrimenkul sektöründe dengeleri değiştirmesi bekleniyor. Geçen yıl anormal enflasyon koşullarında getirilen düzenleme enflasyonda düşüş eğilimine rağmen uzatılıyor. Bunun, 2 yıl üst üste enflasyonun çok altında bir getiri elde eden ev sahiplerinin sektörde önemli etkide bulunabilecek kararlar almasına yol açabileceği belirtiliyor.
“Yatırım amaçlı konut alımları durabilir”
TSKB Gayrimenkul Genel Müdürü Makbule Yönel Maya, kira sınırlamasında sürenin uzamasının yatırım amaçlı gayrimenkul alımlarını durduracağını söyledi. Maya, “Kiracıları korumak için getirilen bu sınırlama ev sahipleri ile kiracıları bir kez daha karşı karşıya getirebilir. Kiracılarını evden çıkarmak isteyen ev sahiplerinin sayısı artacaktır” dedi.
Kiracılar için avantajlı olan uygulamanın kira ile geçinenlerin getirilerinin enflasyonun altında kalmasına yol açacağını belirten Maya,, “Mevduat faizleri bile yüzde 25’leri geçtiği bir ortamda ev sahipleri tasarruflarını başka alanlarda değerlendirme yolunu seçebilir” ifadesini kullandı. Maya bu durumun konut üretimine çok fazla bir etki etmesini beklemediklerini kaydederek, “Yatırım amaçlı konut üretimi zaten bir süredir sınırlıydı. Türkiye’de yıllık konut ihtiyacı 800 bine yükseldi, bu rakam 5 yıl önce 600 bin civarındaydı. Yani konut yatırımları bu karardan çok fazla etkilenmez” diye konuştu.
Finanskent Emlak’ın sahibi Ümit Yalçın, kararın yatırımlara etkisi ile ilgili aynı görüşte değil. “Uygulama konut yatırımlarını baltalayacak” diyen Yalçın, yatırım için daire alımlarının düşeceğini belirtti. Kira gelirinin sınırlanmasının yabancı yatırımcıyı da konut almaktan vazgeçireceğini dile getiren Yalçın, “İnşaat Türkiye’nin lokomotif sektörlerinden biri. Alım olmayınca üretim de olmayacak” diye konuştu.
Yalçın, “İnsanlar yatırımlarının karşılığını alamadıklarında, buradan elde etti parayla mutfak masrafını karşılayamadığı zaman malın değerinin artması çok bir şey ifade etmiyor” dedi. Tüm Girişimci Emlak Müşavirleri Derneği (TÜGEM) Başkanı Hakan Akdoğan ise kira artışının yüzde 25’te sabitlenmesinin ev sahiplerinin büyük tepkisini çekeceğini söyledi. Uygulamanın aksine kiraları artıracağını ifade eden Akdoğan şunları söyledi:
“Uygulamanın uzatılmasıyla boşalan kiralık ev piyasasında fiyatların daha da yukarılara çıkacağı endişesi yaşanıyor. Ev sahibi, sözleşmenin dolmasıyla eski kiracı yerine yeni kiracı tercih edecek, burada da yeni fiyat belirlenecek. Aynı bina içinde iki farklı dairede eski kiracı 5 bin liraya oturuyor, yeni kiracı 10 bin liraya. 7 yıllık kiracı 2 bin liraya otururken daireden çıkıyor yeni kiracı 8 bin liradan giriyor. Haliyle insanlar oturduğu yerden çıkmak istemiyor ama ev sahibi de o kiradan istemiyor.”
Akdoğan’a göre sorunun en sağlıklı çözümü semt semt ‘değer haritaları’ oluşturmakta.
“Ev sahibi evini satar”
Kirada yüzde 25 artış sınırlamasının uzatılmasının yeni kiralık fiyatlarını daha da artıracağını söyleyen MasterTürk Grubu Türkiye Başkanı Gökhan Taş da “Zaten son zamanlarda eski-yeni kiracı arasındaki fiyat farkı 5 katına çıkmıştı. Şimdi daha da artacak. Diğer taraftan içinde kiracı olan konutlarda belki çok hareket olmayacak ama kiracısı çıkan konutlarda ev sahibi yeni kiracı yerine satışı tercih edecek” dedi.
Taş, bu durumun ikinci el konut satışlarını hareketlendireceğini, tercihin ‘kiraya vermek’ yerine ‘satmaya’ kayacağını belirtti. Geçici düzenlemelerin kalıcı hale getirilmesinin piyasalardaki dengeleri bozduğunu söyleyen Gayrimenkul Hukukçuları Derneği Başkanı Ali Güvenç de “Uygulamanın geçici olması çok önemliydi. Ama yeni haliyle kalıcı olacak gibi. Mal sahipleri zaten piyasa enflasyonundan dolayı mağdur oldular. Son dönemde çokça karşılaştığımız ‘boş ev’ kavramı iyice yaygın hale gelecek” dedi.
Sahada karşılaştıkları örnekleri anlatan Güvenç, “Gayrimenkullerinde özellikle geçen sene kiradan kaynaklı çok ciddi zarara uğrayan mal sahipleri açısından bir sene daha katlanılabilir olmaz. O nedenle çok kişi evini satmak istiyor. İçinde kiracı olan evi da kimse almak istemiyor. O nedenle de kiracı çıktığı anda kimse yeni kiracı istemiyor. Bu da piyasada boş ev artışı yaratıyor” diye konuştu.
‘Yarısı bizden’ ile dönüşüm hızlanacak
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kentsel dönüşümde “yarısı bizden kampanyası başlattıklarını açıkladı. Kentsel dönüşümde 2+1 100 metrekareye kadar ve 3+1 120 metrekareye kadar olan konutların maliyetinin yarısının devlet tarafından karşılanacağını belirten Erdoğan şunları söyledi:
“100 metrekare 2+1 evini yapmak isteyen vatandaşın önüne 1.5 milyon maliyet mi çıktı, 750 bin lirasını hibe olarak vereceğiz. Kalan 750 bin lirayı kendisi koyacak ve evini yenileyebilecek. Devletin karşılayacağı kısım 120 metrekare 3+1 için ev için 1.8 milyonun yarısına tekabül eden 900 bin lira olacak. Borçlanacaksa vatandaş 0.79 faizle 10 yıl vadeli kredi kullanabilecek. Yüzde 10’u peşin, kalanı 10 yıl vadeli olarak ÜFE/TÜFE memur artış oranından yüksek olmayacak şekilde borcunu ödeyebilecek. 750 bin liralık aylık taksit 5.625 lira, 900 bin lira için aylık taksit 6.750 lira olacak. Ayrıca İstanbul’da kira yardımlarını 3 bin 500 liradan 5 bin 250 liraya yükseltiyoruz.”
Mülk sahibi 26 Nisan – 29 Mayıs tarihleri arasında e-devlet üzerinden başvuru yapacak.Bu arada, sektör temsilcileri, kampanyanın dönüşümü hızlandıracağını ve özellikle kenti konutunu yenilemek isteyen vatandaşa büyük kolaylık sunacağını bildirdi. İNDER Başkanı Nazmi Durbakayım, “Kampanya ihtiyaç duyulan dönüşüm hamlesinin öncüsü olacak” şeklinde konuştu.
Yabancılara konut satışı patladı: Son 10 yılda 357 bini aştı!
Sözcü’den Emre Deveci’nin haberine göre yabancıların Türkiye’de taşınmaz satın almasının önündeki sınırlamaları kaldıran ve Mütekabiliyet Yasası olarak bilinen düzenlemenin yürürlüğe girdiği Mayıs 2012’den 2023 yılı Mart sonuna kadar Türkiye’de yabancılara satılan konut sayısı 357 bin 343’e ulaştı.
Bu dönemde yabancılara konut satışında İstanbul, 138 bin 840 konutla ilk sırada yer alırken, ikinci sırada 90 bin 266 adet konutla Antalya yer aldı.
2015-2023 döneminde yabancılara konut satışında Irak vatandaşları, 49 bin 13 adetle ilk sırada yer aldı. İkinci sırada 38 bin 465 adetle Rusya yer alırken, üçüncü sırada 38 bin 187 adetle İran yer aldı.
2022’de yabancılara konut satışı, 67 bin 490 adetle rekor kırmış, ilk sırada 16 bin 312 adetle Rusya vatandaşları yer almıştı.
10 yılda 47,7 milyar dolarlık satış gerçekleşti
2013-2023 döneminde Türkiye’ye 128,9 milyar dolarlık doğrudan yabancı sermaye girişi olurken bu rakamın 47,7 milyar dolarla yüzde 37’lik bölümünü gayrimenkul alımları oluşturdu.
2002-2023 döneminde Türkiye’ye toplamda 254,2 milyar dolarlık yabancı sermaye girişi olurken, bu rakamın 69,6 milyar dolarla yüzde 27,4’lük bölümünü yabancılara gayrimenkul satışları oluşturdu.
Yabancılara vatandaşlık verilmeye başlandı
Yabancıların Türkiye’de gayrimenkul alımlarındaki artışta, 2012 yılındaki Mütekabiliyet Yasası’nın yanı sıra 2017 yılı başında yürürlüğe giren vatandaşlık düzenlemesi oldu.
Ocak 2017’de devreye giren düzenleme ile, en az 1 milyon dolar değerinde gayrimenkul alımı yapan yabancılara vatandaşlık verilmeye başlandı.
Bu rakam, Eylül 2018’de 250 bin dolara indirildi ve bu da satışları artırdı. Kamuoyunda artan tepkiler üzerine hükümet yabancılara satışa sınırlama getirmek yerine vatadanşlık için gerekli alt sınırı Mayıs 2022’de 400 bin dolara yükseltti.
Uzmanlar, yabancılara yapılan gayrimenkul satışlarının, Türkiye’de konut ve arsa fiyatlarının artışında etkili olduğunu, özellikle İstanbul ve Antalya gibi illerde bu etkinin giderek arttığını belirtiyor.
Sektör temsilcilerinden kentsel dönüşüm çağrısı!
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün gerçekleştirilen Gaziosmanpaşa Meydanı’nda düzenlenen Kentsel Dönüşüm Projeleri Anahtar Teslim ve Temel Atma Töreni’nde yaptığı konuşmada, İstanbul’da kira yardım tutarını 3 bin 500 liradan 5 bin 250 liraya yükselttiklerini açıkladı.
“Kentsel Dönüşümde Yarısı Bizden” kampanyasını hayata geçirdiklerini kaydeden ve evini parsel bazında kendisi dönüştürmek isteyenlere yüzde 0,74 faiz oranıyla 1 milyon 250 bin lira kredi kullanma imkanı sağlayacaklarını belirten Erdoğan, şu ifadeleri kullanmıştı:
Evlerinin maliyetinin yarısını devlet olarak biz karşılayacağız
“İlk müjdemizin adı ‘Kentsel Dönüşümde Yarısı Bizden’ kampanyasıdır. Oturdukları evlerinin riskli yapı tespitini yaptıran vatandaşlarımızın ister yerinde, ister rezerv alanda dönüşüme giren evlerinin maliyetinin yarısını devlet olarak biz karşılayacağız.
Mesela, diyelim ki 100 metrekare büyüklüğünde 2 oda, 1 salon evini yeniden yapmak isteyen vatandaşımızın önüne 1,5 milyon lira bir maliyet çıktı. Bunun 750 bin lirasını biz hibe olarak vereceğiz. Kalan 750 bin lirasını vatandaşımız kendisi koyacak ve böylece hemen evini yenileyebilecek. Devletin karşılayacağı kısım 120 metrekare büyüklüğündeki 3 oda, 1 salon ev için ise 1 milyon 800 bin liranın yarısına tekabül eden 900 bin liraya çıkacak.”
Vatandaşa büyük kolaylık sunacak
Erdoğan, vatandaşın kendi koyacağı kısım için çeşitli kolaylıklar sağlayacaklarını kaydederek, “Örneğin, bu vatandaşımız yüzde 0,79 faizle 10 yıl vadeli kredi kullanabilecek veya yüzde 10’u peşin, kalanı 10 yıl vadeli olarak ÜFE/TEFE memur maaş artış oranlarından düşük olanını aşmayacak düzeyde güncellenecek rakamlarla borcunu ödeyebilecek.” değerlendirmesinde bulunmuştu.
Konuya ilişkin müjdeleri değerlendiren sektör temsilcileri, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kampanyanın dönüşümü hızlandıracağını ve özellikle kenti konutunu yenilemek isteyen vatandaşa büyük kolaylık sunacağını bildirdi.
“İhtiyaç duyulan dönüşüm hamlesinin öncüsü olacak”
İstanbul İnşaatçılar Derneği (İNDER) Yönetim Kurulu Başkanı Nazmi Durbakayım, devletin son aylarda gayrimenkul ve inşaat sektörüne verdiği desteklerin memnuniyet verici olduğunu söyledi.
Durbakayım, “Bu destekler, devletimizin hem ilk kez yuva sahibi olmak isteyenler için hem de riskli binalarını yenilemek isteyenler için üzerine düşen görevleri tam olarak yaptığını gösteriyor. Devletin attığı bu adımların ilerleyen dönemlerde daha da daha sıklaşacağını ve hızlanacağını düşünüyoruz.” dedi.
Özel sektör de bu kutsal davada önemli görevler alacak
Yaklaşık 6,7 milyon riskli konutun yer aldığı Türkiye’de özel sektörün de bu kutsal davada önemli görevler alacağını dile getiren Durbakayım, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Deprem riskinin minimize edilmesi için devletin attığı adımlara uyum sağlamak için elinden geleni yapacağına inanıyoruz. Ancak buradaki tek sorun özel sektör kaynaklarının devletin sahip olduğu kaynaklar kadar geniş ve büyük olmamasıdır. Bu kapsamda, bireysel dönüşümler için sağlanan kira yardımı, dönüşüm desteği, KDV ve vergi muafiyeti gibi teşviklerin büyük çaplı dönüşümlerde elini taşın altına koyan inşaat firmalarına da tanınması topyekun bir kentsel dönüşüm hamlesinin kısa zaman ve başarıya ulaşmasına mutlak fayda sağlayacağını düşünüyoruz.”
Durbakayım, “Kentsel dönüşüm ile alakalı atılan adımlar şüphesiz bireysel çapta kentsel dönüşüme hız kazandıracaktır. Cumhurbaşkanımızın açıkladığı bu yeni kampanyanın ihtiyaç duyulan kentsel dönüşüm hamlesinin öncüsü olacağının altını çizmek isterim.” şeklinde konuştu.
“Bu değerli adımlar güçlendirmede de olmalı”
Deprem Güçlendirme Derneği (DEGÜDER) Başkanı Sinan Türkkan da aylık kira yardımının kısa süre önce 3 bin 500 liraya yükseldiğini anımsatarak, bu rakamda tekrar revize yapılmasının henüz istenilen düzeyde olmasa da vatandaşların elini bir nebze rahatlatacağını söyledi.
Evini parsel bazında kendisi dönüştürmek isteyenlere düşük faizli kredi imkanı verilmesinin ve binasının riskli tespitini yapanlara ise dönüşüm için ihtiyaç duyulan tutarın yarısının hibe edilmesinin çok değerli adımlar olduğunu dile getiren Türkkan, şu ifadeleri kullandı:
Binaları çok daha hızlı bir şekilde depreme dayanıklı hale getirebiliriz
“Burada dikkate değer bir diğer konu ise güçlendirme. Bu dönüşüm hamlesiyle birlikte güçlendirmede de benzer adımların atılması çok değerli olacaktır. Doğru bir matematik ve bilimsel sonuçlarla güçlendirme ve dönüşüm birlikte, eşzamanlı kurgulanmalı. Bu çerçevede biz Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile yakın çalışmaya hazırız. Binası incelenen sakinlere doğru güçlendirme bilgilendirmesiyle binaları çok daha hızlı bir şekilde depreme dayanıklı hale getirebiliriz.”
“Kampanyanın süresinin uzatılması etkinliğini artıracaktır”
Helmann Yönetim Kurulu Başkanı Selman Özgün ise son dönemde kentsel dönüşümde atılan adımların çok kıymetli olduğunu belirterek, “Özellikle vatandaşı direkt ilgilendiren ve onlara kendi konutlarını dönüştürme noktasında büyük kolaylıklar sunan bu müjdelerin kentsel dönüşümü çok hızlandıracağını düşünüyoruz.” diye konuştu.
Kentsel Dönüşümde Yarısı Bizden kampanyasında başvuruların 26 Nisan-29 Mayıs tarihleri arasında olacağını dile getiren Özgün, “Kampanyanın süresinin uzatılması etkinliğini artıracaktır. İlk etapta en azından bir yıla yayılması gerektiği kanaatindeyiz.” ifadelerini kullandı.
Özgün, ülke genelinde 6-7 milyon aralığında riskli yapı bulunduğunu ve bunlar arasında çok acil dönüştürülmesi gerekenlerin yer aldığını kaydederek, söz konusu yapıların çok hızlı dönüşmesi için yerinde adımların atıldığını söyledi.
“Dönüşüm çok daha hızlı ve aktif şekilde ilerlemeye devam edecek”
Sinpaş GYO Yönetim Kurulu Üyesi Mahmut Sefa Çelik de en son yaşadıkları deprem felaketinin bütün ülkeye deprem gerçeğini bir kez daha acı bir şekilde hatırlattığını belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Ülkemizin deprem riski açısından en kritik şehri olarak öne çıkan İstanbul, beklenen deprem nedeniyle de büyük risk altında. Gerek sektörümüz gerekse devletin açıkladığı teşviklerle şimdiye kadar on binlerce konut dönüştü ve depreme uygun hale geldi. Ancak bugün geldiğimiz noktada özellikle İstanbul’un çok ciddi sayıda yapısı depreme dayanıksız durumda. Burada büyük bir seferberliğe ihtiyaç vardı ve Cumhurbaşkanımızın açıkladığı paketle kentsel dönüşüm çok daha hızlı ve aktif şekilde gerçekleştirilmeye ve ilerlemeye devam edecek.”
Aktif olarak yer almayı planlıyoruz
Çelik, açıklanan teşvikler ile alakalı bilgiler vererek, bunların sürece hız açıdan önemli katkı sunacağını bildirdi. Devletin sağladığı avantajlı kredi oranını “çok cazip” olarak değerlendiren Çelik, şu açıklamalarda bulundu:
“Bu krediyi kentsel dönüşüm kapsamında kendi evini yenilemek isteyen vatandaşlarımız için çok büyük bir avantaj olarak görüyoruz. İnşaat sektörü ve sektörün paydaşları yine devletimizin desteğiyle kentsel dönüşüm noktasında ciddi rol alacaktır. Sinpaş olarak şimdiye kadar Türkiye’nin en büyük projelerinde imzası olan bir kurumuz. On binlerce konutu yine kamu kurumlarımızın, belediyelerimizin ve bakanlığımızın desteğiyle dönüştürdük, önümüzdeki dönemde de yenilenme sürecinde aktif olarak yer almayı planlıyoruz.”
Mersin’de konut satışları geçen yıla göre düşüş yaşadı
Müjde DEMİR
Mersin’de konut satışlarının, 2023 mart ayında bir önceki yılın aynı ayına göre 16,8 oranında azalarak 3 bin 67 olduğunu ve yüzde 2,9 pay ile Türkiye konut satışlarında 6. sırada yer aldığını belirten Canpolat, Kahramanmaraş ve Hatay merkezli depremlerin, Mersin’deki konut satışlarına etki ettiğini ve bir önceki yıla oranla düşüş yaşandığını ifade etti.
Canpolat, “Depremden önce konut fiyatlarında fahiş artışlar yoktu. Depremden hemen sonra fiyatlarda yüzde 350 artış yaşandı” dedi. Mersin’e depremden sonra yaklaşık 1 milyon göçün yaşandığını söyleyen Canpolat, bununla beraber fiyatlarda da tekrar bir yükselme görüldüğünü kaydetti.
Canpolat, “Kiralık ve satılık gayrimenkul fiyatlarında ciddi bir artış meydana geldi. Minimum 1+1 kiralık ev fiyatı 5 bin-10 bin TL, 2+1 8 bin -13 bin TL arası, 3+1 13 bin- 20 bin TL arası gerçekleşiyor. Satılık 1+1 ev fiyatları 1 milyon TL, 3+1 satılık ev fiyatları ise 5 milyondan başlıyor” diye konuştu.
Abdullah Bayraktar: Haberler gerçeği yansıtmıyor
Basında yer alan ilgili haberlerin gerçeği yansıtmadığını belirten Abdullah Bayraktar; “Biz bu parsellerde Normalde 3’te 2’yi geçince uygulamaya başlayabiliyoruz. Halihazırda %85’i geçmemize rağmen gönüllülük esasına dayalı anlayış doğrultusunda hareket ettiğimiz için %100’e ulaşmayı hedefliyoruz.
O sebeple projeyi başlatmadık. Burada sadece bir tane dava açan var ve o kişinin de farklı bir talebi oldu ve uzlaşma yolunu tercih etmedi. Burada binalar için “tamamen riskli” raporu var. Yani burada bizim ekstra bir imar kullandığımız bir durum söz konusu değil, mevcut imarını kullanıyoruz. Hak sahipleri ile anlaşarak gönüllülük esası çerçevesinde bir yol izliyoruz.
Yaklaşık 2 senedir bu bölge ile ilgileniyoruz ve 2 senede maliklerin yüzde 85’ini İkna etmiş durumdayız. Kentsel dönüşüm kanununa göre de 3’te 2 anlaşmak sağlamak için yeterli ancak bahsettiğimiz üzere biz yüzde 100 onay esasına önem veriyoruz.” dedi.
“Proje olmasa dahi riskli binalar yıkılmak zorunda”
Riskli yapı yönetmeliğine de değinen Bayraktar; “Binalar her halükârda eğer proje olmasa dahi kentsel dönüşüm kanununa göre yıkılmak durumunda. Çünkü riskli yapı ve riskli yapıların 2012 senesinde çıkan afet kanununa göre; riskli yapıların tespit edildikten sonra yıkılması zaten zorunlu. Yani riskli olduğu tespit edildikten sonra belediyeler bu yapıları yıkmakla yükümlü. Herhangi bir proje olmasa dahi burada yıkım olması gerekiyor.” diyerek proje olmasa da riskli binaların yıkım zorunluluğunun altını çiziyor.
“Hak sahipleri hem hakkını koruyor hem de yeni ve sağlıklı binalara taşınıyor”
Bayraktar son olarak, “Yıkım yapıldıktan sonra kentsel dönüşümün avantajı, burada hak sahiplerinin hem hakkını koruyor hem de daha avantajlı yeni ve sağlıklı binalara taşınıyor olması. Biz de emeğimizin karşılığını almaya çalışacağız ama tabii ki günün sonunda öyle göründüğü kadar da çok cazip bir oranlar bize kalmıyor. Bizim önceliğimiz burada bir iş üretiyor olmak.” diye ekleyerek sözlerini ifade ediyor.
Konut fiyatları yüzde 141,5 arttı
2023 yılı Şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 8,4 oranında artan Konut Fiyat Endeksi, bir önceki yılın aynı ayına göre nominal olarak yüzde 141,5, reel olarak ise yüzde 56,3 oranında arttı. Türkiye ortalamasında metrekare başına fiyat 20 bin 493,6 TL olurken İstanbul’da ortalama metrekare başına fiyat 31 bin 802,2 TL oldu.
En yüksek fiyat değişimi nerede?
En yüksek yıllık fiyat değişimi yaşanan bölgeler şöyle sıralandı; Antalya, Burdur, Isparta (yüzde 174,3), Edirne, Kırklareli, Tekirdağ (yüzde 166,2) ve Zonguldak, Karabük, Bartın. (yüzde 163)
En düşük yıllık fiyat değişimi yaşanan bölgeler ise yüzde 92,4 ile Kilis, Adıyaman, Gaziantep, yüzde 99,4 ile Bingöl, Elazığ, Malatya, Tunceli ve yüzde 101,1 ile Hatay, Kahramanmaraş, Osmaniye oldu.
Döviz ve altının yükseleceği riski ev sahiplerine konut sattırıyor
Son iki yılda birçok yatırım kanalının kapanması nedeniyle paranın en fazla yöneldiği alan olarak dikkat çeken gayrimenkul sektörünün satıcı yönlü bir piyasaya dönmeye başladığı belirtiliyor. Riskli bölgelerden ayrılma isteğinin yanı sıra Kur Korumalı Mevduatta (KKM) faiz sınırın kaldırılması, döviz ve altının artacağı beklentisi de ev sahiplerini satışa yönlendiriyor.
Ekonomim’den Leyla İlhan’ın haberine göre satış yönlü hareket artarken, yüksek fiyatlar, uzayan geri dönüş süreleri ve fiyatların daha fazla artmayacağı beklentisi de satılık konut sayısını yükseltti. Endeksa verilerine göre sadece İstanbul’da mart ayında satılık konut bir önceki aya göre yüzde 41 artarak 48 bin 247’ye yükseldi.
Gayrimenkul pazarındaki son gelişmeleri değerlendiren Tapu. com CEO’su Emre Erşahin, yatırımcıların özellikle negatif faiz ortamında paranın gidebileceği bir yer olmadığı için gayrimenkule yöneldiğini kaydetti. Ancak KKM’de faiz limitinin kaldırılması ve bankaların mevduat faizlerini artırmaya başlamasının yatırımcıya alternatifler sunduğunu belirten Erşahin, “Ayrıca Türkiye’de de döviz ve altında yükselişler bekleniyor. Bundan sonraki süreçte konuttaki hareketliğin satıcı yönlü olacağını düşünüyorum. Çünkü artık 2 yıldır gayrimenkule park eden para, artık alternatif yatırım araçlarına gitmeye başlayacak” diye konuştu.
“SEÇİM 2. TURA KALIRSA DÖVİZDEKİ ARTIŞ YÜKSEK OLABİLİR”
Seçimden sonra doların 23-24 TL’lere gelmesi durumunda döviz satıp gayrimenkule geçenler olabileceği ancak bunun kalıcı olmayacağı görüşünü dile getiren Erşahin, “Hükümet kurulup Merkez Bankası’nda kuru kontrol altına alacak irade oluşuncaya kadar geçen 1 aylık süre kadar olur. Fakat seçim ikinci tura kalırsa dövizdeki artış daha yüksek olabilir” yorumunda bulundu. Erşahin, satıcılı piyasanın devreye girmesiyle konutta fiyat artışının yılın ikinci yarısından itibaren enflasyonun gerisinde kalacağını sözlerine ekledi.
Şu anda satılık ilanlarının kiralıktan daha yüksek olduğunu söyleyen Tüm Girişimci Emlak Müşavirleri Derneği (TÜGEM) Başkanı Hakan Akdoğan, “Burada büyük bir çoğunluk konutunu satıp, başka bir araca tedbir amaçlı olarak yatırmak istiyor” diye konuştu. Özellikle birden fazla emlak sahibi yatırımcı arasında “artık ciddi prim yaptık, bundan sonra eskisi kadar primlenmeyecek. Satıp karımı cebime koyayım” diye düşünen bir kesimin bulunduğunu aktaran Akdoğan şu görüşü dile getirdi:
“Çünkü 1 yıl önce 1 milyona aldığı ev şimdi olmuş 6 milyon. Eğer satılıyorsa niye satmasın. Fakat 8 milyon olma ihtimali olsa da aynı zamanda 6 milyonda kalma ya da geri gelme ihtimali de var. Bunu riske etmek istemeyen insanlar da gayrimenkul piyasasında.”
Hakan Akdoğan, deprem konusundaki farkındalığın seçim sonrasında da devam etmesi halinde özellikle birinci derece deprem bölgesi olan Tuzla’dan Büyükçekmece’ye uzanan hat boyunca fiyatların yerinde sayacağını, hatta özellikle deprem öncesi yapılmış tüm yapılarda geriye gidebileceğini ifade ederek “Şu anda da bölgedeki bu yapılarda fiyatlar artmıyor” diye konuştu.
“İSTANBUL’DA STOKLARDAKİ ARTIŞ GÜNEY TARAFINDA YAŞANIYOR”
Piyasadaki son gelişmeleri değerlendiren Zingat Satıştan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Eser Karaismailoğlu da Türkiye genelinde ev arayanların yüzde 64’ünün kiralık, yüzde 36’sının satılık istediğini, İstanbul özelinde ise bu oranların yüzde 52 kiralık yüzde 48 satılık şeklinde değiştiğine dikkat çekti. Karaismailoğlu, “İnsanlar Gebze, Tekirdağ ve Çorlu gibi bölgelerde ev aramaya başladılar. Dolayısıyla İstanbul’da stoklardaki artış daha çok güney tarafında yaşanıyor” dedi.
Hedef alım süresinin de uzadığına dikkat çeken Karaismailoğlu, “2022’de 1 ay içinde ev almayı hedefleyenlerin oranı yüzde 69 iken, 2023’te bu oran yüzde 60’a düştü. 3 aya kadar almayı düşünenlerin oranı ise yüzde 29’dan yüzde 37’ye yükseldi. Bu da bize fiyatların yukarda olduğunu, satın alma kabiliyeti ve bütçesi olan kesimin azaldığını gösteriyor. Bu nedenle kendilerine en uygun evi arama süreci içindeler. Diğer taraftan yatırım tarafından farklı enstrümanlara kayış var. Yüzde 25 kira sınırı nedeniyle çünkü kiracıyla uğraşmak istemiyor. Ayrıca 12 ila 13 yıla varan geri dönüş süreleri 20 yıla çıkmış durumda. Buda konuttaki cazibeyi sınırlandırıyor” diye konuştu. Karaismailoğlu, yaz sezonun açılmasıyla birlikte gurbetçilerin, yabancıların gelmesi ve evlilik sezonun açılmasıyla satılık piyasasından yeniden bir hareketlilik oluşmasını beklediklerini söyledi.
İstanbul Emlak Brokerleri Kooperatifi Başkanı ve Bosforce Yönetici Ortağı Ulvi Özcan eski konutu olanlara uyarıda bulundu. “Bu konutlara ilişkin neredeyse hiç telefon çalmıyor. Mülk sahipleri zemin etütü ve deprem testi yaptırmadan satışa sunmamalı” dedi. Eski yapılarda kiralık sayısının arttığını ifade eden Özcan, “Kiralık sayısı arttıkça rekabet artacak. Böyle giderse performans raporu almayan yapılarda 3-4 ay içinde kiraların yüzde 20-30 düşeceğini düşünüyorum” açıklamasını yaptı.
patronlardunyasi.com
Deprem korkusu ve fiyat artışı konut satışını vurdu
Asrın felaketi olarak nitelendirilen 6 Şubat’taki Kahramanmaraş merkezli depremler sonrası yaşanan korku ve konut fiyatlarının son 1 yılda yüzde 150’nin üzerinde artması konut satışlarının mart ayında hızlı düşmesine yol açtı. Türkiye İstatistik Kurumu’nun, mart ayına ilişkin konut satış istatistiklerine göre, Türkiye genelinde konut satışları martta geçen yılın aynı ayına kıyasla yüzde 21,4 gerileyerek 105 bin 476’ya düştü.
3 aylık gerileme yüzde 11,5
Konut satışları ocak-mart döneminde ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 11,5 azalışla 283 bin 215 olarak gerçekleşti. Martta konut satışlarında İstanbul 18 bin 166 konut ve yüzde 17,2 ile en yüksek paya sahip oldu.
Türkiye genelinde ipotekli konut satışları martta geçen yılın aynı ayına göre yüzde 16,5 azalış göstererek 25 bin 262 oldu. Toplam konut satışları içinde ipotekli satışlarının payı yüzde 24 olarak kayıtlara geçti. Ocak-mart döneminde gerçekleşen ipotekli konut satışları ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 13,9 azalışla 58 bin 822’ye geriledi.
Ülke genelinde diğer konut satışları martta geçen yılın aynı ayına göre yüzde 22,8 düşerek 80 bin 214’e düştü. Toplam konut satışları içinde diğer satışların payı yüzde 76 olarak hesaplandı. Ocak-mart döneminde gerçekleşen diğer konut satışları ise yıllık bazda yüzde 10,9 azalışla 224 bin 393’e geriledi.
Yeni konutların payı yüzde 31,2
İlk el konut satış sayısı, martta geçen yılın aynı ayına göre yüzde 14,2 azalarak 32 bin 889 oldu. Toplam konut satışları içinde ilk el konut satışı nın payı yüzde 31,2 olarak tespit edildi. İlk el konut satışları ocak-mart döneminde ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 11,2 düşüşle 83 bin 907 oldu. Martta ikinci el konut satışları yıllık bazda yüzde 24,3 azalış göstererek 72 bin 577’e geriledi. Toplam konut satışları içinde ikinci el konut satışının payı yüzde 68,8 olarak belirlendi. İkinci el konut satışları ocak-mart döneminde ise geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 11,7 düşerek 199 bin 308’i buldu.
Yabancıya satış % 39 düştü
Yabancılara yapılan konut satışları martta geçen yılın aynı ayına göre yüzde 38,7 gerilemeyle 3 bin 415’e düştü. Geçen ay toplam konut satışları içinde yabancılara yapılan konut satışının payı yüzde 3,2 oldu. Yabancılara konut satışlarında ilk sırayı 1324 konut satışıyla Antalya aldı.
Antalya’yı sırasıyla 1.090 konut satışı ile İstanbul ve 240 konut satış ile Mersin izledi. Mart ayında Rusya vatandaşları Türkiye’den 1.175 konut satın aldı. Bu ülke vatandaşlarını sırasıyla 472 konut ile İran, 165 konut ile Irak vatandaşları izledi.
1 yılda Ruslara konut satışı 3,5 kat arttı
MARS İcra Kurulu Başkanı Hakan Bucak, Kahramanmaraş depremlerinin konut satışları üzerindeki baskısının sürdüğünü, normal olan bu durumun devam etmesini beklediklerini kaydetti. Yabancı yatırımcıların aldığı konut adedine de değinen Bucak, ilk çeyrekte yabancı yatırımcıya 10 bin 926 konut satıldığını söyledi.
Bucak, en çok konut alan ülke Rusya hakkında ise şunları kaydetti; “Savaşının başladığı tarihten bu yana yani Mart 2022-Mart 2023 döneminde Rusların Türkiye’den aldığı toplam konut sayısı 19 bin 239 oldu. 2021 yılının tamamında bu rakam 5 bin 379 olarak gerçekleşti. Savaştan bu yana yönelimde 3,5 katlık bir artış söz konusu. Savaşın etkileri dolayısıyla bu durumun iki, üç yıl daha sürmesini bekliyoruz.”
TOKİ İstanbul etabı tamamlandı (Arnavutköy, Başakşehir, Esenler kura sonuçları paylaşıldı)
TOKİ İstanbul kura çekimi son etabı tamamlandı. TOKİ sonuçları ile Arnavutköy, Başakşehir ve Esenler ilçelerinde inşaa edilecek 28.340 hak sahibi için belli oldu. Arnavutköy Başakşehir Esenler ilçelerinde yapılacak sosyal konutlar için toplamda 738 bin 991 adet başvuru alınmıştı.
Arnavutköy Başakşehir Esenler ilçeleri için gerçekleştirilen kuranın tamamlanmasıyla TOKİ İlk Evim kampanyasında İstanbul etabı da sona erdi.
Belirlenen takvime göre, 2 gün erken tamamlanan TOKİ İstanbul kurasının sonuçları resmi internet adresi üzerinden de paylaşıldı.
İsim listesine resmi adresten ulaşılabiliyor
Noter huzurunda ve canlı yayında gerçekleştirilen kura çekilişi, TOKİ’nin resmi sosyal medya hesapları üzerinden takip edilebiliyor. Kura sonrası ev sahibi olmaya hak kazanan talihlilerin isim listesine TOKİ’nin resmi adresinden ulaşılabilecek.
Yatırımda trend değişti: Satışlar patladı, tarihi rekor!
Fiyatlardaki önlenemeyen yükseliş yatırımcıların da planını değiştirdi. Konut satışları düşüşe geçerken arsa, tarla ve iş yeri satışları patladı.
Konut satışlarında yüzde 18’lik düşüş
Konut fiyatları uçuşa geçti, ev alamayanlar çareyi alternatiflerinde aradı. Arsa, iş yeri ve tarla satışları patladı. Türkiye’de 2022’nin tamamında konut satışları, 2021’e göre yüzde 0,4 düştü, 1 milyon 485 bin 622 konut satıldı. Üstelik bu yılın şubat ayında geçen seneye göre konut satışlarında yüzde 18’lik düşüş kaydedildi. Konut satışındaki düşüş diğer gayrimenkul yatırımlarına yansıdı.
Tüm zamanların rekoru
Show Haber’in haberine göre konut dışı satışlar tüm zamanların rekorunu kırdı. Konut dışı satışlar, 2021’de tüm satışlara bakıldığında oranı yüzde 50,60, 2022’de 54,07, 2023’ün ilk 2 ayında ise 57,67 ile tarihi rekor kırdı.
Yabancı yatırımcıların gayrimenkul değeri 400 milyar doları aştı
Dünyada artan enflasyon ve ülke içi krizler, kırılganlıklar gayrimenkul yatırımlarını tetikliyor. Sadece 2021’de yatırımcıların ülkeleri dışında aldığı gayrimenkuller için ödediği miktar 400 milyar doları aştı. Bu rakamın 2022’de en az yüzde büyüdüğüne dikkat çeken Vesta Global Kurucu Ortağı Teuta Narazan, “Bu pastada en büyük payı; ABD, İngiltere, İspanya, Portekiz, Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkeler aldı” dedi. Son yıllarda, pandemi, küresel ekonomik krizler, politik liderlerin kararları gibi nedenler gelişmiş ülkeleri daha içe kapalı bir hale getirdi.
Bu durum diğer ülke vatandaşlarının bu ülkelere olan dolaşımını, oturum süreçlerini ve sermaye transferini zorlaştırıyor, kısıtlıyor. Fakat birçok insan gayrimenkul yatırımlarıyla birlikte verilen oturum, vatandaşlık programlarıyla bu kısıtlamaları aşıyor. Akyüz’e göre Çin ve Hindistan vatandaşları gayrimenkul alımıyla sunulan vatandaşlık ya da oturum programlarını en çok tercih edenlerin başında geliyor.
Yeni vergi uygulamalar nedeniyle ABD ve Fransa vatandaşları, BREXIT sonrası AB ülkelerinde oturum elde etmek isteyen İngiliz vatandaşları son dönemde oturum ve vatandaşlık programlarına dâhil oluyor. Rusya -Ukrayna savaşının sonuçlarını da ciddi bir etkisi bulunuyor.
Ruslar da Türkiye’ye yöneliyor
Ukraynalılar daha çok Avrupa programlarına yönelirken, tüm kapıları kapanan Ruslar Türkiye’ye yöneliyor. Bu durumun doğal olarak küresel gayrimenkul pazarının büyümesine de neden olduğuna dikkat çeken Narazan, “Yukarıda saydığım nedenlerin kısa ve orta vadede değişmesi pek mümkün görünmüyor. Bu da bize pazarın önümüzdeki yıllarda da çok canlı olacağını, büyümesini sürdüreceğini gösteriyor.” dedi.
Bu pastada Golden Visa gibi programların önemli yer tuttuğuna değinen Narazan, “Golden Visa’yı, AB üyesi olmayan bir ülkenin vatandaşı için yatırım yoluyla oturma izni ve vatandaşlık hakkına sahip olma programı olarak niteleyebiliriz. AB’de başlayan ve özellikle İspanya, Portekiz, Yunanistan gibi ülkeleri olumsuz bir şekilde etkileyen ekonomik krizin ardından yine bu üç ülke ve Malta’nın Golden Visa programında öncü ülkeler olduğunu söyleyebiliriz.
Golden Visa programı, öncelikle seyahat özgürlüğü tanıyor. Program sadece AB ülkelerinde değil, 150’den fazla ülkeye vizesiz seyahat imkânı tanıyor. Gayrimenkul yatırımınızdan euro bazlı kira elde etme imkânının yanı sıra AB ülkelerinde ticaret ve çalışma hakkı da tanıyor.
Golden Visa’nın sunduğu haklardan yatırımcının eşi, 21 yaşına kadar olan veya okuyan çocukları ile bakmakla yükümlü oldukları ebeveynleri de faydalanabiliyor. Çocuklarınız için AB ülkelerinde eğitim olanağını sunarken, bu eğitim için diğer ülke vatandaşlarına göre daha uygun ekonomik koşullar elde edebiliyorsunuz. Yatırım tarafına baktığımızda, standart yatırım miktarından bahsedemeyiz, zira koşullar ülkeden ülkeye değişiyor.
Artan emlak fiyatları nedeniyle konut almak zorlaştı
Yunanistan için 250 bin euro değerinde yapılacak bir gayrimenkul yatırımıyla AB serbest dolaşımı elde edebiliyorsunuz. Bu yatırım miktarı Portekiz’de 280 bin eurodan başlarken, İspanya’da 500 bin euroyu buluyor. Bu maliyetlerin üzerine avukatlık, alım satım masrafları gibi maliyetleri de ekleyebiliriz.” değerlendirmesinde bulundu.
Son iki yılda hızlı yükselen emlak fiyatları sebebiyle, Türkiye’de konut almanın zorlaştığına dikkat çeken Narazan, “İstanbul’da gayrimenkul fiyatları Avrupa şehirleriyle yarışıyor. Bunun sonucu olarak, İstanbul’da yeni bir konut almak yerine Yunanistan, Portekiz, İspanya gibi Avrupa Birliği ülkelerine, İngiltere ya da ABD gibi ülkelerde konut edinme eğilimi artıyor.
AB ülkelerinde yapacağınız gayrimenkul yatırımı, Avrupa Birliği’nde serbest dolaşım, vatandaşlık ve yüksek kira getirisi gibi birçok avantaj sağlayabiliyor. Bu da yurtdışında konut alımını teşvik eden unsurlar olarak dikkat çekiyor.
Türkler de yurtdışında gayrimenkul yatırımlarına yöneliyor
Yüksek getirili gayrimenkul yatırımı isteyen, çocukları için iyi bir eğitim kariyeri planlayan, uluslararası yatırımlarını daha sağlıklı yönetmek isteyen Türk vatandaşları yurtdışında gayrimenkul yatırımlarına yöneliyor. Bu trende katılan Türk vatandaşları için de Vesta Global olarak talep odaklı çözümler sunuyoruz.” dedi.
Vesta Global 2017 yılında Teuta Narazan ve Armağan Akyüz tarafından kuruldu. Gayrimenkul sektöründe pazarlama ve satış danışmanlığı veren Vesta Global, oturma izni ve vatandaşlık programlarından, farklı kıtalarda rezidans projelerine kadar geniş bir yelpazede hizmet veriyor. Vesta Global Kurucu Ortağı Teuta Narazan, ayrıca otel ve turizm yatırımlarından ticari mülklere, maden ocaklarından tarım arazilerine, şehir dairelerinden okyanusta adalara, Avrupa’da şatolardan Alp’lerde chaletlere, İtalya’da üzüm bağlarına kadar oldukça geniş bir portföyü danışanların beğenisine sunduklarını da sözlerine ekledi:
“Ayrıca inşaat ve yatırım firmalarına yurtiçi ve yurtdışındaki gayrimenkul projelerinde, projenin geliştirilmesinden, pazarlama ve satış danışmanlığına, yurtdışı satış kanallarının oluşturulmasına kadar anahtar teslim çözümler sunuyoruz. Vesta Global olarak gayrimenkul sektöründe alışılagelmiş iş yapma şekilleri dışında hizmet sağlıyoruz.”
Kentsel dönüşüm kredisinde limit düzenlemesi
Karar ile yapım, edinme ve güçlendirme kredilerine faiz desteği verilebilmesi için tahliye veya yıkım tarihinden itibaren bankaya yapılacak başvuruların süresi bir yıldan üç yıla çıkarıldı.
Kredi üst limitleri güçlendirme kredisinde 240 bin TL’den 320 bin TL’ye, konut yapım ve konut edinme kredilerinde 600 bin TL’den 1 milyon 250 bin TL’ye, işyeri yapım kredisinde 600 bin TL’den 800 bin TL’ye ve işyeri edinme kredisinde 250 bin TL’den 350 bin TL’ye yükseltildi.
TOKİ’nin yüzde 25 indirim kampanyası başladı
EKONOMİ SERVİSİ – Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Twitter hesabından yaptığı açıklamada kampanyaya ilişkin bilgiler verdi. 24 Nisan’da başlayacak kampanya kapsamında TOKİ’den konut ve iş yeri alan vatandaşlar kalan borçlarını peşin öderlerse yüzde 25 indirim imkanından faydalanabilecek. TOKİ’den arsa alanlara da indirim imkanı oluşturuldu. Daha önce arsa alıp kalan borcunu peşin ödemek isteyenlere ise yüzde 12.5 indirim yapılacak. Kampanyadan yararlanmak isteyen konut ve iş yeri sahipleri 18 Mayıs’a kadar, arsa sahiplerinin ise 12 Mayıs’a kadar başvuru yapmaları gerekiyor.
Borcunun tamamını kapatamayacak olanlar da indirimden faydalanabiliyor. Buna göre, borç bakiyesinin yüzde 25’inden az olmamak şartıyla yapılan ödemelerde de indirim uygulanacak.
Yararlanma şartları
Alıcıların, başvuru tarihi itibarıyla öncelikle borç kapatmanın yapıldığı aya ait taksit ödemelerini yapmış olması; ayrıca geriye dönük taksit ve emlak vergisi borcu bulunmaması gerekiyor. Kampanyadan, geri ödeme taksitleri 2021 yılı sonuna kadar başlamış olan konut ve işyeri alıcıları faydalanabiliyor. Ayrıca TOKİ’ye ödenmesi gereken taksit sayısı 12 ve daha az olan konut ve iş yeri alıcıları indirim kampanyasından faydalanamayacak.
Kampanyadan faydalanmak isteyen konut ve iş yeri alıcıları Gayrimenkul Satış Sözleşmesi’ni imzalamış oldukları aracı bankalardan konut kredisi kullanabiliyorlar. Kampanya tarihinden sonra yapılacak borç kapatma ve kısmi ödemelerde söz konusu indirim oranından yararlanılması mümkün olmayacak.
Arsa indirim kampanyasından, geri ödeme taksitleri 2022 yılı Haziran ayının 30’uncu gününe kadar başlamış olan arsa alıcıları faydalanabilecek. Arsa alıcıları, borç kapatma tarihi itibarıyla hesaplanacak borç bakiyelerini, 24 Nisan – 12 Mayıs 2023 tarihleri arasında satış işlemlerini gerçekleştirdikleri Ziraat Bankası’ndan öğrenebilecek ve borçlarını kapatabilecek.
Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne ait binada kira krizi!
Manisa’da Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün yap-işlet-devret modeli ile geçtiğimiz yıllarda 21 yıllığına ihaleyle MSG Gayrimenkul A.Ş.’ye devrettiği Manisa Şehzadeler ilçesine bağlı 2. Anafartalar Mahallesi’ndeki 6 katlı apartmandan 7 Eylül 2022 tarihinde daire kiralayan Demir ailesi aradan geçen 7 aya rağmen 1 yıllık kirasını peşin verdikleri eve giremiyor.
OTURMA RUHSATI YOK
“KİRASINI 1 YILLIK PEŞİN VERDİĞİMİZ DAİREMİZE GİREMİYORUZ
Yaşadıkları durum karşısında kendilerine bir muhatap bulamadıklarını kaydeden mağdur kiracı Eda Demir, “Oturduğumuz daireyi kentsel dönüşüm nedeniyle sattıktan sonra kiralık ev aramaya başladık ve burayı gördük 5 Eylül’de. 5 Eylül’de burayı gezdik ve 6 Eylül’de firma yetkilisi ile görüşüp 7 Eylül’de de sözleşme imzaladık ve kirayı da 1 yıllık peşin olarak 54 bin TL sözleşmede yazan hesaba havale yaptık. Bize bir ay sonra buraya taşınacağımız söylendi çünkü ruhsatı yoktu biz de kabul ettik. Bir ay sonra taşınacağımız söylenmesine rağmen şu an nisan ayındayız ve evimize geçemedik. Geçmeyi bırakın aralık ayından bu yana da iki adam çıktı buranın yeni yetkilisi olduklarını söylediler ve bizim sözleşmeyi kabul etmediklerini söyledi. Biz de İzmir ve Ankara’yı arayıp sorduğumuzda bu isimleri teyit etmediler ve bizim sözleşme imzaladığımız MSG Grup’ta olduğunu söylediler. En son sözleşmemize dayanarak avukatla çilingir yardımıyla kapıyı açmıştık, anahtar değiştirdik eşyalarımızı koyduk. Eşyalarımızı koyduğumuz halde masamız, sandalyelerimiz, perdelerimiz, halılarımız evden çıkarılmış ve kapı değiştirilmiş. Şu an dairemiz başkasına kiralanmış. Eşyalarımız ortada yok, nerede olduklarını da söylemiyorlar. İçeride giremiyoruz 1 yıllık peşin parasını verdiğimiz dairemize giremiyoruz.” dedi.
OLAY YARGIYA TAŞINDI
Konunun yargıya taşındığını aktaran Demir şunları söyledi: “Hukuksal mücadelemizi başlattık. Dolandırıcılıktan suç duyurusunda bulunduk. Ödediğimiz parayı temin edebilmek için bir dava açtık. Ben bir yerel gazetede çıkmıştım o haberden sonra bu binadan bir mağdur daha ulaştı bana. O da aynı şekilde dava açtı. Şu an hukuk süreci yürüyor. Bizim hukuk sürecimiz başladıktan sonra karşı tarafın avukatı bizi arayarak ’54 bin TL’nizi verelim davayı geri çekin’ dedi. Biz de kabul etmedik. Biz burayı tuttuğumuzda daireler 4 bin 500- 5 bin TL civarındaydı. Şimdi 10 bin TL civarında kiralar. Böyle bir durum bizim zararımızı karşılamıyor. Burayı bize 4 bin 500 TL’ye kiraladıktan sonra yeni girenlere de 8 bin 500 TL’den kiraladılar. Şu an hala sattığımız evde oturuyoruz. Sattık, buraya geçeceğiz diye. Evi alan kişi de bize çıkın demedi. Biz buraya geçemediğimiz için oradaki insanlar da mağdur oluyor. Bina kentsel dönüşüme girecek bizim yüzümüzden olamıyor. Temmuz ayında neredeyse bir sene olacak.”
Binada oturan bir vatandaş ise taşındıktan kısa bir süre sonra sözleşmelerini neredeyse 2 kat fiyata yenilemek zorunda kaldıklarını ve hala oturma ruhsatı olmadan oturmaya devam ettiklerini dile getirdi.
FİRMA DA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDU
Binayı, Vakıflar Genel Müdürlüğünden kiralayan MSG’den devralan firma yetkilisi ise şunları söyledi: “Biz burayı MSG’den 10. ayda satın aldık. Bunların sözleşmesinde MSG’nin kaşesi var ama imzayı atan Abdülkadir D. Abdülkadir D.’nin MSG ile bir bağlantısı yok. Sözleşmedeki imza başkasının para gönderilen hesap numarası başkasına ait. Kaşeyi herkes yaptırabilir. Kaşe 100 TL. Biz bunları sonradan öğrendik. Burası hala inşaat halinde ruhsatı yok. İnşaat halinde görünüyor. Burada birinin başına bir iş gelse sorumluluk bize ait. Biz de diğer oturanlar da toplantı yaptık. Abdülkadir G. için suç duyurusunda bulunduk. Eda Hanımın avukatına dedik ki madem ki sizin bir mağduriyetiniz var burada bizim ismimiz geçiyor sizin ödemiş olduğunuz parayı biz üstlenelim. Ama onlar bizden 100 bin TL istedi. Bu mağduriyet olmuyor. Burası bir inşaat. Bunlar da birilerine para yollamışlar parayı yolladıklarının MSG ile ilgisi yok. Abdülkadir D. orada kalfalık yapan birisiymiş. İnşaat halindeyken baktık ki insanlar taşınıyor. Bizim haberimiz yok. 5-6 aile taşındı ve onlarla da yeniden sözleşme yaptık” diyerek suçlamaların kendileriyle ilgisi olmadığını söyledi.
TİHEK’ten emsal karar: Bekara ev kiralamam diyenlere para cezası!
Bekar olduğu gerekçesiyle ev kiralayamayan M.N.A. ismindeki bir kadın, emlakçı ve ev sahibinin “Bekara ev yok” sözleri üzerine çözümü TİHEK’e başvurmakta buldu. Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK), emlakçı ve ev sahibi karı-kocanın ayrımcılık yasağı ihlali yaptığına hükmederek emlakçı ve ev sahiplerini 10’ar bin lira para cezasına çarptırdı.
İş nedeniyle başka bir şehre taşınan M.N.A. ismindeki bir kadın, beğendiği bir apartmanın ikinci katındaki daireyi kiralamak istedi. Ancak emlakçı M.N.A.’ya medeni durumunu sordu ve bekar olduğunu duyunca “Aile şeklinde olacaksa veririz yoksa ev sahibi vermiyor, ev sahibi aile istiyor” şeklinde açıklamada bulundu. Aldığı yanıt karşısında büyük bir şaşkınlık yaşayan genç kadın, bir süre sonra yeniden emlakçıyla irtibata geçerek evi görmek istediğini, yaptığının yanlış olduğunu ve ev sahibiyle görüşmek istediğini dile getirdi. Emlak danışmanı ise görüşme talebini reddederek “Biz sadece aracıyız bekara ev vermiyoruz, ev sahibinin isteği bu yönde” şeklinde konuştu.
Yaşananların ardından hemen TİHEK’e müracaat eden genç kadın, yanlış muameleye maruz kaldığını öne sürdü. Müracaatı değerlendiren TİHEK, emlak danışmanı G.Ş. ile yurt dışında yaşayan ev sahipleri E.U. ve eşi R.U.’dan savunma talebinde bulundu. Muhatap emlak danışmanı; ev sahipleri E. U. ve R. U. ile aralarındaki güven ilişkisi nedeniyle herhangi bir sözleşme yapmadıklarını, ev sahibinin, eski kiracılarının eve zarar vermesinden, kirayı zamanında ödememelerinden ve binanın aile binası olmasından dolayı evini aileye kiralamak istediğini belirtti.
Ev sahiplerinin talebi ile ilan için arayan müşterilere bu yönde bilgi verdiklerini ancak bekar kişilere ev kiralanmasına aracılık ettiğini söyleyerek sözlerini sürdürdü. Kurum, konsolosluk aracılığıyla ev sahiplerinin de görüşünü almak istedi fakat resmi yazıya cevap gelmedi.
İDARİ PARA CEZASI VERİLDİ
Müracatı masaya yatıran TİHEK, olayda ayrımcılık ihlalinin yaşandığına hükmederek, şu karara vardı:
“Öncelikle başvuranın, başvuru dilekçesinin ekinde muhatap emlak danışmanı ile yapmış olduğu görüşmenin ekran görüntüsünü sunduğu görülmüştür. Bu görüntüde, emlak danışmanının aldığı talimat ile bekâr kiracı kabul edilmediğini belirttiği anlaşılmaktadır. Muhatap ev sahipleri ile emlak danışmanı arasında dosyaya yansıyan herhangi bir emlakçı kira komisyon sözleşmesi veya benzeri bir sözleşme yoktur. Ancak muhatap emlak danışmanının, ev sahiplerinin istekleri ile hareket ettiğini ifade etmiş olması dikkate alındığında; ayrımcılık talimatını uygulama hükmü istikametinde sorumlu olacağı kanaatine varılmıştır. Muhatap emlak danışmanı, ev sahiplerinden aldığı talimatla uyguladığı ayrımcı muameleyi kabul ederken, muhatap ev sahipleri dosyaya görüşlerini kanuni süresi içinde sunmamıştır. Başvuran tarafından sunulan yazışma içerikleri göz önüne alındığında muhataplar tarafından kendi iddialarına dayanak oluşturabilecek herhangi bir bilgi veya belgenin dosyaya sunulmadığı görülmektedir. Dolayısıyla, olayda muhatapların ayrımcılık yasağının ihlal edilmediğii ispatlayamadığı sonucuna varılmıştır. Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde başvuranın medeni hali nedeniyle doğrudan ayrımcı bir muameleye maruz kaldığı dolayısıyla da eşit muamele ilkesi ile ayrımcılık yasağının ihlal edildiği kanaatine varılmıştır. Başvuruda ayrımcılık yasağı ihlali yapıldığına, muhataplar hakkında 10’ar bin TL idari para cezası uygulanmasına oy birliği ile karar verilmiştir.”
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK VİDEO:
Bahadır Yenişehirlioğlu AK Parti toplantısından videolu paylaşım yaptı! “Yara sarmak için”
Türkiye, hazır beton üretiminde Avrupa lideri
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Merkez Bankası, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) verileri ile THBB üyelerinin, THBB dışındaki üreticilerin ve tedarikçilerin sağladığı bilgilerle hazırlanan rapor, Türkiye’nin hazır beton üretiminde Avrupa’da lider ülke konumunu sürdürdüğünü gösterdi. THBB’nin raporu, hazır beton sektörünün 32 milyar Türk lirasını aşan cirosu, 37 bini aşan istihdam hacmi ve yıllık 105 milyon metreküpü bulan üretimiyle Türkiye ekonomisi ve inşaat sektöründeki yerini ortaya koydu.
Yapı denetim süreçlerindeki bazı aksaklıkların üreticileri mağdur ettiğini belirten raporda, Türkiye’deki bütün hazır beton üreticilerinin THBB çatısı altında toplanmasına zemin hazırlayacak altyapının sağlanması gerektiğine dikkat çekildi.
Avrupa Hazır Beton Birliğinin (ERMCO) 2021 verilerine göre AB üyesi ülkelerin toplam üretim miktarı 272,5 milyon metreküp iken, Türkiye’nin tek başına 105 milyon metreküp beton ürettiği vurgulanan raporda, bu miktarla Türkiye’nin, AB ülkeleri arasında birinci ülke olduğu kaydedildi.
2021’in ilk iki çeyreğinde büyüme performansı sergileyen inşaat sektörünün 2022’nin son çeyreğine kadar küçüldüğüne dikkat çekilen raporda, bu dönem sürecinde GSYİH ile inşaat sektörü büyümesi arasında ciddi bir makas oluştuğu vurgulandı.
Raporda, “İnşaat sektörünün uzun süredir kırılgan yapısı devam etmektedir” ifadelerine yer verildi. Hazır Beton Sektörü Raporu ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB) Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Işık, “Daha önceki yıllarda çimento iç satışı ve hazır beton imalat endeksi verileri ile uyumlu olan sektör araştırması sonuçları 2022’de ayrışmıştır.
Hazır beton sektörünün 2022’de yüzde 0- yüzde 5 arasında bir büyüme gerçekleştirdiği tahmin edilmektedir” dedi. 2023 ile ilgili değerlendirmelerini de paylaşan Yavuz Işık, “2023’te sektörün kötümser senaryoda yüzde 5 küçüleceği, iyimser senaryoda ise yüzde 10 kadar büyüyebileceği tahmin edilmektedir” dedi.
“Ticari emlak piyasası 2008’den daha kötü bir krize doğru gidiyor”
Emre ERGÜL
ABD’nin en büyük 16’ncı bankası Silikon Vadisi Bankası’nın (SVB) batışıyla başlayan kriz, Avrupa’da İsviçreli Credit Suisse’in sallanması ve UBS’e satılmasıyla durulurken; uluslararası piyasalarda şimdi ticari gayrimenkul piyasalarının (Commercial real estate – CRE) vurulacağı konuşulmaya başlandı.
Uyarıyı yapanlardan biri de dünkü köşesinde “Kredi daralması özellikle ticari emlak piyasalarını etkileyecek” diyen DÜNYA Gazetesi yazarı Hafize Gaye Erkan’dı. Küresel uzmanlar da bu yönde art arda açıklamalar yaparken; belki de en sert uyarı Amerikalı yatırım bankası Morgan Stanley’nin analistlerinden geldi. MS analistlerine göre CRE piyasası, 2008 küresel bankacılık krizinden daha beter etkilenecek.
‘COVID’zede ofisler!
Pandeminin başından bu yana uzaktan çalışma yaygınlaştıkça, ABD’deki ticari gayrimenkuller de ‘COVID’zede oldu…
Ülkenin en yüksek tirajlı gazetesi USA Today, pandeminin başlangıcıyla bankaların batışı arasındaki döneme dikkat çekti: “İki bankanın mart ayındaki batışından çok önce, sektör, uzaktan çalışma yüzünden talebin azalması, artan maliyetler ve faizler gibi çeşitli konularla boğuşuyordu.” MS analisti Lisa Shalett son raporunda sektörün sorununu şöyle özetledi: “En büyük sorun, 2.9 trilyon dolarlık ticari ipoteğin yarısından fazlasının önümüzdeki birkaç yıl içinde yeniden finanse edilecek olması.
Mevcut oranlar olduğu yerde kalsa bile, yeni borç verme oranlarının, CRE’nin mevcut ipoteklerinin birçoğundan yüzde 3.5 ila 4.5 puan daha yüksek olması muhtemeldir.” MS analistlerinin ortak görüşü de şöyle: “Ticari gayrimenkul kredilerinin yüzde 80’ini küçük ve orta ölçekli bankaların oluşturduğu göz önüne alındığında, durum yakında daha da kötüleşebilir.
Ticari emlak fiyatları, 2008 mali krizi sırasındaki düşüşle rekabet edecek şekilde yüzde 40 kadar düşebilir. Bu tür zorluklar sadece emlak sektörüne değil, onunla ilgili tüm iş çevrelerine zarar verebilir.”
“Yarı yarıya düşecek”
Peki piyasa temsilcileri ne diyor? EY Americas Satış Müdürü Mark Grinis sektörün sorununu şöyle dile getiriyor: “Veri merkezlerimize veya e-ticarete güç veren endüstriyel binalarımıza bakarsanız, oldukça iyi durumdalar. Çok aileli bir şirkete girerseniz, kiralar biraz yumuşayabilir, ancak hâlâ konut arzı yetersizdir.
Ofis kredileri söz konusu olduğunda, 2021’den bu yana hacme göre yüzde 44 daha fazla temerrüde düştü ve yüzde 55 daha fazla özel hizmetteydi. Yani fırtına bulutları geliyor. Kısa vadede, kötü yapılandırılmış, kapitalize edilmiş ve finanse edilmiş binalar muhtemelen ya bir çeşit mülkiyet değişikliğine uğrayacak ya da hacizden geçecektir.”
5 milyar dolarlık varlık yöneten Dallas merkezli RREAF Holding’in CEO’su Kip Sowden de “daha sıkı borç verme gerekliliği” yüzünden sektörün daraldığına dikkat çekti: “2022’de şirketimiz, 2021’deki 1.3 milyar dolarlık işlem hacminden 1.5 milyar doları aştı. 2023’te ise, daha yüksek faiz oranları ve finansal kurumların fon sağlamaya çalışacağı anlaşma sayısındaki azalma nedeniyle bu rakamların muhtemelen yarıya düşeceğini düşünüyoruz.”
Çözüm ne? ABD’li uzmanların aklına gelen ilk şey, ofisleri eve dönüştürmek. Bu yüzden de New York, San Fransisco ve Los Angeles gibi kentlerde yerel yönetimlerle mevzuat değişimleri üzerine toplantılar yapılmaya başlandı bile…
İktisatçı Mahfi Eğilmez: Konut fiyatları düşecek
TÜİK verilerine göre Türkiye genelindeki konut satışları son iki yılın en düşük seviyesine inerken iktisatçı Mahfi Eğilmez konut fiyatlarının da çok kısa süre içinde daha da düşeceğine dair bir yazı kaleme aldı.
Mahfi Eğilmez ‘Konut Fiyatları Niçin Eskisi Kadar Artmıyor?’ başlıklı yazısında “Konut fiyatlarında yaşanan çılgın artışın son dönemde yavaşlamasının birkaç nedeni var. Bunlardan ilki enflasyonun baz etkisiyle de olsa hız kesmiş olması. İkinci ve asıl önemli neden satışların düşmüş olması. Konut talebi, son birkaç ayda eski canlılığını yitirdi” dedi.
Eğilmez yazısında şu ifadeleri kullandı:
“Faiz enflasyonun 30 puan altında olunca insanlar birikimlerini koruyabilmek için bankaya veya tahvile yatırmak yerine konuta yatırıyor. Bu tercih, konuta talebi ve dolayısıyla konut fiyatlarını artırıyor. Son dönemde mevduat faizlerinde yavaş yavaş artış başladı. Bu gelişme, konuta talebi azalttı ve fiyatlar da eskisi kadar artmaz oldu.
Mart sonu itibarıyla kur korumalı mevduatta faiz tavanı kaldırılınca mevduat faizlerinde ve tahvil faizlerinde de yükselme biraz daha hızlandı. Önümüzdeki aylarda faizlerin enflasyona yaklaşmaya devam ettiği her adımda hem konut satışlarındaki düşüşü hem de fiyat artışlarındaki gerilemeyi çok daha açık biçimde göreceğiz.”
Yerleşme ve yapılaşmaya ilişkin OHAL Kararnamesinin Kabul Edilmesi Kanunu yayımlandı
OLAĞANÜSTÜ HAL KAPSAMINDA YERLEŞME VE YAPILAŞMAYA İLİŞKİN
CUMHURBAŞKANLIĞI KARARNAMESİNİN KABUL
EDİLMESİNE DAİR KANUN
Kanun No. 7452
Kabul Tarihi: 5/4/2023
Amaç
MADDE 1- (1) Bu Kanunun amacı, 8/2/2023 tarihli ve 6785 sayılı Cumhurbaşkanı Kararıyla ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yer alan illerde yerleşme ve yapılaşma hususunda bazı tedbirlerin alınmasıdır.
Yerleşme ve yapılaşma hususunda alınan tedbirler
MADDE 2- (1) 6/2/2023 tarihinde vuku bulan depremler dolayısıyla genel hayata etkili afet bölgesi olarak kabul edilen yerlerde, afetten etkilenenlerin geçici veya kesin iskan alanları; fay hattına mesafesi, zeminin elverişliliği, yerleşim merkezine yakınlığı gibi kriterler gözetilerek, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının yeni yerleşim yerlerinin tespitine ilişkin görev ve yetkileri saklı kalmak kaydıyla, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca resen belirlenerek ilgili kurumlara bildirilir. Bu belirleme yapılırken gereklilik bulunması halinde, 25/2/1998 tarihli ve 4342 sayılı Mera Kanunu ile 31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun ek 16 ncı maddesinde belirtilen alanlar da kullanılabilir.
(2) Birinci fıkraya göre belirlenen alanlarda vasıf değişikliği gereken yerlerin resen vasıf değişikliği yapılır ve bu yerler Hazine adına tescil olunur. Bu işlemler ilgili kurumlara bildirilir. Vasıf değişikliği gereken yerlerde, 6831 sayılı Kanunun ek 16 ncı maddesinde belirtilen alanların bulunması halinde bu alanın iki katından az olmamak üzere Hazine taşınmazı, orman tesis edilmek üzere Orman Genel Müdürlüğüne tahsis edilir.
(3) Genel hayata etkili afet bölgesi olarak kabul edilen yerlerde, dava süreci devam edenler ile kesinleşen ancak henüz tapuya tescil edilmemiş olanlar hariç olmak üzere, tespit dışı bırakılan yerlerin 21/6/1987 tarihli ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 22 nci maddesi kapsamında Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının talebine istinaden ilgili kurumların görüşleri alınmaksızın bu Kanunun amacı doğrultusunda Hazine adına idari yoldan tescili yapılır.
(4) Köy yerleşme alanları dahil belirlenen kesin iskan alanlarında ve mevcut kentsel alanlarda, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca onaylanacak plan ve imar uygulamaları beklenmeksizin, jeolojik etüt raporu ve zemin etüt raporu doğrultusunda Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca onaylanacak vaziyet planına ve düzenlenecek yapı ruhsatına göre uygulama yapılır. Bu alanlarda Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca onaylanan plan ve parselasyon planlarında, 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanununun plan ve parselasyon ile ilgili işlemlerindeki askı, ilan, itirazlara ilişkin hükümleri uygulanmaz. Bu alanlarda taşınmaz mülkiyeti veya imar hakları kısmen veya tamamen başka bir alana aktarılabilir. Bu haklar takas ve trampa işlemlerine konu edilebilir. Plan, parselasyon, yapı ruhsatı, taşınmaz mülkiyeti veya imar haklarının aktarılması, takas ve trampa işlemleri ve bu işlemler nedeniyle düzenlenen kağıtlar damga vergisi, resim, harç ve harcamalara katılma paylarından müstesnadır. Bu işlemler nedeniyle ücret, döner sermaye ücreti ve herhangi bir ad altında bedel alınmaz.
(5) Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca belirlenen geçici veya kesin iskan alanlarında, 4342 sayılı Kanun gereğince verilen izinler, 6831 sayılı Kanun gereğince verilen izinler, Orman Genel Müdürlüğü tarafından 8/9/1983 tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu gereğince kiraya verilen mesire yerleri, orman parkları ve taşınmazlara ilişkin kiralama sözleşmeleri ile 4342 sayılı Kanun kapsamında tahsis amacı değişikliği gerçekleştirilen ancak tapuda henüz Hazine adına tescil edilmeyen alanların tahsis amacı değişiklikleri, 12/3/1982 tarihli ve 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanununun 8 inci maddesi kapsamında verilen tahsis alanları ilgisine göre resen iptal edilmiş veya feshedilmiş sayılır.
(6) 4/6/1985 tarihli ve 3213 sayılı Maden Kanununun 30 uncu maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında düzenlenen ara ve uç ürün üretme şartlı ihalelere ilişkin ruhsatlar hariç olmak üzere Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca belirlenen geçici veya kesin iskan alanlarına denk gelen maden ruhsat sahalarının girişimli kısmı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının kararı ile karar tarihinden itibaren maden ruhsat sahasından resen taksir edilmiş sayılır. Geçici veya kesin iskan alanının ruhsatın tamamını kapsaması halinde ise Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının kararı ile karar tarihinden itibaren maden ruhsatı resen iptal edilmiş sayılır.
(7) Birinci fıkrada belirtilen alanlarda, kamu kurum ve kuruluşlarına ait taşınmazlardan uygulamaya dahil edilecek olanlar ile özel mülkiyete tabi diğer bütün taşınmazlar için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından ilgisine göre devir veya acele kamulaştırma kararı alınabilir. Kamulaştırma işlemleri Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı veya Toplu Konut İdaresi Başkanlığı tarafından yürütülür. Kamulaştırılan taşınmazlar Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının veya Toplu Konut İdaresi Başkanlığının talebine istinaden Hazine adına tescil olunur. Tescil ve terkin işlemi sırasında mal sahiplerinin bu taşınmaz mal nedeniyle vergi ilişkisi aranmaz. Ancak, tapu dairesi durumu ilgili vergi dairesine bildirir. Tescilden sonra bu alanlarda inşai faaliyetlere başlanabilir. Hazine adına tescil edilen taşınmazlar için kıymet takdiri, tescil tarihinden itibaren en geç bir ay içinde 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu uyarınca yetkilendirilmiş lisanslı gayrimenkul değerleme kuruluşları tarafından yapılır. Belirlenen değer, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı veya Toplu Konut İdaresi Başkanlığı tarafından asliye hukuk mahkemesine sunulur ve bu bedel, tescilinden önceki tapuda kayıtlı taşınmaz maliklerine ödenmek üzere mahkemece belirlenen bankaya yatırılır. Yatırılan bedel, üçer aylık vadeli hesaba dönüştürülerek nemalandırılır ve hak sahibine varsa nemalarıyla birlikte ödenir. Bedelin yatırıldığına ilişkin karar mahkemece taşınmaz maliklerine tebliğ edilir. Taşınmazın tescilinden önceki tapu kaydında yer alan tedbir, kamulaştırma, ipotek, ihtiyati haciz, haciz ve intifa hakkı gibi haklar ile yasaklayıcı ve kısıtlayıcı tüm şerhler taşınmazın bedeli üzerinde devam eder; tapu kaydındaki haklar ve şerhler Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının veya Toplu Konut İdaresi Başkanlığının talebi üzerine tapu müdürlüğünce resen terkin edilir ve durum hak sahibine tebliğ edilir. Bedelin yatırılmasından sonra, bu bedel üzerinden yapılacak uzlaşma görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması halinde 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun bedel tespiti ve tescili davalarına yönelik hükümlerinden bedel belirlenmesine ve ödenmesine ilişkin hükümleri uygulanır. Bu fıkra kapsamında kamu kurum ve kuruluşlarına ait taşınmazlardan devir alınacak olanlar resen Hazine adına tescil edilir. Taşınmazın bedeli, tescil işleminden itibaren altmış gün içinde 2942 sayılı Kanunun 30 uncu maddesi hükümlerine göre belirlenir. Bu fıkrada hüküm bulunmayan hallerde 2942 sayılı Kanun hükümleri uygulanır.
(8) Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı; altyapı, üstyapı dahil her türlü inşaat yapmaya veya yaptırmaya, arsa paylarını belirlemeye, cins değişikliği yapmaya, kat irtifakı, kat mülkiyeti kurmaya yetkilidir. Bu uygulamalar Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının bağlı, ilgili ve ilişkili kurum, kuruluş ve bunların iştirakleriyle ve 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununa tabi idareler ile işbirliği içinde yapılabilir. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, bu kapsamda belirtilen iş ve işlemlere ilişkin olarak bağlı, ilgili ve ilişkili kurum, kuruluş ve bunların iştirakleri ile Toplu Konut İdaresi Başkanlığına yetki devrine ve bu iş ve işlemlerden hangilerinin Toplu Konut İdaresi Başkanlığı ve diğer kurum, kuruluş ve bunların iştirakleri tarafından yapılacağını belirlemeye yetkilidir.
(9) Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı tarafından; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına ve Bakanlığın bağlı, ilgili ve ilişkili kurum, kuruluşları ve bunların iştiraklerine, bu madde kapsamında akdedilecek protokoller çerçevesinde konut, işyeri ve altyapı tesisleri ile bunlar için gerekli her tür ve ölçekte harita, etüt, proje, imar planı, parselasyon gibi mühendislik hizmetleri yaptırılabilir ya da hak sahibi olanlara verilmek üzere yapılan konut veya işyerleri bu idarelerden satın alınabilir. Bu kapsamda Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı tarafından, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına ve Bakanlığın bağlı, ilgili ve ilişkili kurum, kuruluşları ve bunların iştiraklerine kaynak aktarımı yapılabilir.
(10) Bu kapsamda yapılacak iş ve işlemler hakkında 4734 sayılı Kanunun yaklaşık maliyet tespitine ilişkin usulleri ile avan proje yapılmak kaydıyla 62 nci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi hükümleri uygulanmaz. Yapım işleri ve altyapı ile ilgili her türlü işlemden katılma payı ve teknik altyapı bedeli alınmaz.
(11) Yerli veya yabancı kişiler, kurumlar ve kuruluşlar, deprem bölgesindeki konut ve işyeri ihtiyacını karşılamak ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına hibe edilmek üzere Bakanlıkça gösterilecek yerlerde ve Bakanlıkça belirlenecek tip projelere uygun konut ve işyeri yapabilir veya yaptırabilir. Bu kapsamda Bakanlığa hibe edilen konut ve işyerleri hak sahiplerine verilmek üzere Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığına devredilir.
(12) Bu alanlarda doğalgaz, elektrik, su, atık su ve arıtma tesisleri ile atık işleme tesisleri, iletişim ve diğer her türlü altyapı yatırımları, üstyapı imalatları tamamlanıncaya kadar ilgili kurum, kuruluş ve dağıtım şirketlerince öncelikle tamamlanır.
(14) Bu madde kapsamında belirtilen iş ve işlemlerde kullanılmak üzere ihtiyaç duyulan kaynağın temini amacıyla Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Bakanlığın bağlı, ilgili ve ilişkili kurum, kuruluş ve bunların iştirakleri ile döner sermaye işletmeleri arasında Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı onayıyla ve ilgili idare bütçesine gider kaydedilmek suretiyle kaynak aktarımı yapılabilir.
Personel görevlendirilmesi
MADDE 3- (1) 16/5/2012 tarihli ve 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun 8 inci maddesinin dördüncü fıkrası kapsamında Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığında istihdam edilen personel, bu Kanunda belirtilen ve Bakanlık, bağlı ve ilgili kuruluşları ile bunların iştiraklerince yürütülen iş ve işlemlerde Bakanlıkça görevlendirilebilir.
Yürürlük
MADDE 4- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 5- (1) Bu Kanun hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür.
Kentsel dönüşümde kiracıların hakları neler? Evi riskli kiracıya yol haritası
Hürriyet Gazetesi’nden Gülistan Alagöz’ün haberine göre yaşanan deprem felaketi sonrasında birçok kişi evinin ne kadar güvenli olduğunu öğrenmek için risk tespiti yaptırmaya başladı.
Kentsel dönüşümde kiracı hak ve sorumlulukları tüm yönleriyle ele alındı. Süreç ile ilgili olarak, Avukat Çiğdem Kezer şu yanıtları verdi:
Kiracı risk tespiti yaptırabilir mi ve çıkan karara itiraz edebilir mi?
Kiracılar Kentsel Dönüşüm yasası kapsamında risk tespiti yaptıramaz. Ancak Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı İl Müdürlüklerine başvurup, binanın riskli olmasından endişe duyduğunu, taşınmazın fotoğrafları veya diğer delilerle bir dilekçe sunarak belirtebilirler. Bu durumda kanunda belirtildiği şekilde, il müdürlükleri şikâyeti değerlendirir, resen tespit yapar ya da maliklerden yaptırmasını ister. Bunun yanında İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) de binalarda hızlı tarama yöntemi ile test yapıyor. Kiracılar da başvuru ile yapısı için hızlı tarama isteyebilir. Bilinmesi gereken önemli detay; İBB verileri dönüşüm için resmî sonuç niteliği taşımaz. İtiraz konusunda ise tapu hissedarları riskli yapı tebliğinden sonra 15 gün içinde riskli yapı kararına itiraz edebilir. Başvuru komisyonca değerlendirilir, karar kesinleşir ya da eksik bir husus varsa yeni çalışma yapılır. Ancak bu itirazı kiracılar yapamaz.
Riskli kararı sonrası kiracı evi ne zaman tahliye etmeli?
Mülk sahipleri gibi kiracılar da riskli yapı kararı kesinleştikten sonra evi tahliye etmek zorunda. Eline ‘eviniz riskli’ kararı ulaşan ev sahipleri kiracılara kararı tebliğ eder. Belediye 60 gün süre, sonra 30 günden az olmak üzere ek süre verir. Bu sürede boşaltılmazsa elektrik, su ve doğalgaz kesilir ve kolluk kuvveti desteği ile tahliye yapılır.
Tahliye sonrası kira sözleşmesi geçersiz mi sayılır?
Riskli yapı kesinleşme kararı eline ulaşan mülk sahibi tahliye için kiracısına tebligat yolladığında, sözleşmenin 6306 sayılı yasa kapsamında riskli yapı tespti kesinleştiğinden feshedildiğini de belirtir. Söz gelimi bir yıllık kira sözleşmesi yapıldı, 2. ayda riskli yapı kararı kesinleşti ve siz de 2 ay sonunda evden çıktınız. 12 aylık sözleşmeniz de olsa 4. ay sonunda artık sözleşmeniz sona eriyor.
Ev sahibi ve kiracı kira ve kredi desteğinden birini seçebiliyor
Kiracılar da kira ya da kredi desteği alabilir mi?
Kira yardımı ev sahipleri için riskli yapılarda 18 ay, riskli ve rezerv yapı alanlarında en fazla 48 ay olarak uygulanıyor. Ev sahiplerine aylık ödeme yapılırken, kiracı ve sınırlı ayni hak sahiplerine (oturum hakkı olana) ‘bir kez ödeme’ yapılıyor. İstanbul’da kiracılara 7 bin lira, Ankara, Antalya, Bursa ve İzmir’de 6 bin lira, diğer büyükşehirlerde 5 bin lira, büyükşehir olmayan illerde ise 4 bin lira ödeniyor. Sınırlı ayni hak sahiplerine de bir kereye mahsus 10 bin ile 17 bin 500 lira arasında değişen miktarlarda ödeme yapılıyor. En az 1 yıldır riskli yapıda oturan kiracılar veya ikamet etmek şartıyla sınırlı ayni hak sahipleri de faiz destekli kredi imkânından faydalanıyor. Yapılan son düzenleme ile konut edinme kredisinde üst limit 600 bin liradan 1 milyon 250 bin liraya yükseltildi. 1.49 faiz oranının 0.70’ini Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı karşılıyor, vatandaş da 0.79 faiz imkânıyla krediden yararlanıyor. Ev sahibi ve kiracı kira ve kredi desteğinden birini seçebiliyor.
Kiracı riskli evde tahliye sonrası depozitosunu alabilir mi?
Mülk sahibi dönüşüm nedeniyle tahliyede kiracının depozitosunu ödemek zorunda. Tahliye ve yıkım kararı bu sorumluluğu etkilemez.
Evde kiracı olma hakkı önce eski kiracıya ait
Dönüşüm sonrası kiracı yeni evde yeniden kiracı olur mu?
Mal sahibi, kiracı taşınmazı boşalttığı tarihten itibaren üç yıl içinde yeni yapılan daireyi kiraya verecekse öncelikle eski kiracıya önermeli. Eğer kendi oturmayacaksa, o evde kiracı olma hakkı önce eski kiracıya ait. Ancak mevcut kira piyasası koşullarında bunun uygulanmadığını görüyoruz. Ev sahipleri kanunen bildirmek zorunda da olsa bunu görmezden geliyor. Bu durumda kiracının son kira bedelinin 12 aylık karşılığından az olmamak kaydıyla tazminat alma hakkı doğar.
Yeni dönemde kira rakamı nasıl belirlenir?
Eski kiracının dönüşüm sonrası önceliği olsa da kira bedelleri eskisi gibi kalmaz. Ev sahibi yeni bir kira bedeli belirleme hakkına sahip ve burada bir sınırlama yok. 5 bin liraya oturulan bir ev dönüşüm için boşaltılmış ve kiracı iki yıl sonra yeniden dönmüşse kira 20-30 bin de olabilir.
Son depremler anlaşma süreçlerini de etkiledi
Kiracı-Ev Sahibi anlaşmazlıklarının hiç olmadığı kadar arttığını belirten Avukat Kezer, tahliyede zorlanan kimi ev sahiplerinin çözümü dönüşümde bulduğunu anlattı. Kezer, “Bugün bir tahliye davası en iyi ihtimalle iki-üç yıl sürüyor. Eski yapılarda ev sahipleri bu süreçlerle uğraşmak yerine risk tespiti yaptırıp dönüşüm yoluna gitmeyi seçiyor. Son depremler anlaşma süreçlerini de etkiledi. Eskiden bir-iki metrekare nedeniyle dönüşüme karşı çıkanlar vardı, şimdi oybirliğiyle anlaşılıyor. Ev sahipleri de böylece uzun yıllar beklemek yerine hem kiracıyı çıkarıyor hem de evini yeniliyor.”
Evi alıcıya göstermek için 3 yıl bekleyen var
Kiracının “kira ödemek” gibi temel yükümlülükleri arasında yer alan “kiralananın gösterilmesine katlanma” bir süredir kira tespiti ve tahliye gibi dava konusu haline geldi. Kanunda yükümlülüğün muğlak tanımı nedeniyle “ev göstermeme” davaları 3 yıla kadar uzayabiliyor.
Azalan arz ve yükselen kiralar nedeniyle tahliye ve kira tespit davaları hızla artarken bunlara şimdi de “yer göstermeme” davaları eklendi. EKONOMİ gazetesine bilgi veren Avukat Hanife Emine Kara “kiracının yükümlülükleri” denildiği zaman akla ilk olarak “kira ödemenin” geldiğini ancak kiracının temel yükümlülüklerinden birinin de “kiralananın gösterilmesine katlanma” olduğunu söyledi. Kara, “Türk Borçlar Kanunu’nun 319. maddesinde düzenlendiği üzere; kiracı, kiralananın bakımı, satışı ya da sonraki kiralaması için zorunlu olduğu ölçüde, kiraya verenin ve onun belirlediği üçüncü kişinin kiralananı gezip görmesine izin vermekle yükümlüdür” dedi. Son dönemde gayrimenkul sektöründeki hareketliliğin artmasıyla birlikte “kira bedelinin tespiti” ve “tahliye” talepli uyuşmazlıkların arttığını hatırlatan Kara, bunlara “kiralananı gösterme” talepli davaların eklendiğini dile getirdi.
Avukat Hanife Emine Kara mülk sahibinin kiralananı satmak istemesi halinde, kiracının taşınmazı göstermeme hakkı olmadığını ancak kanunda kiralananın nasıl gösterileceğine ilişkin bir düzenleme bulunmadığını söyledi. Kara, “Dolayısıyla kiracının yaşamakta olduğu eve gün aşırı üçüncü kişilerin getirilmesi talebi makul karşılanamaz. Kanaatimce haftanın bir günü belirli bir saat aralığında bu talep karşılanabilir.”
DAVA AÇILIRSA 6-7 AY SONRA İLK DURUŞMA TARİHİ VERİLİYOR
Avukat Ali Baran Öztürk de yer göstermeme konulu davaların kira belirleme ve tahliye davalarından daha kolay çözülmesi beklenirken tam tersi çok uzayabildiğine dikkat çekti. Öztürk, “Davayı açtıktan sonra 6-7 ay sonra ilk duruşma tarihi veriliyor. Keşif ve bilirkişi incelemesi, itirazlar, bazı durumlarda ek rapor talebi sonrası karar veriliyor. Ardından gerekçenin yazılması söz konusu. Daha sonrasında istinaf yolu açık bir karar olduğu için üst mahkemeye taşınıyor. Bizim bir davada başımıza geldi. Hakim yer göstermenin ancak kararın kesinleşmesiyle olacağını söyledi. Kararın çıkması bir yılı buluyor arkasından üst mahkemeler derken dosya yoğunluğundan dolayı en az 1 ila 2 yıl bekleniyor. Neredeyse evinizi göstermek için 3 yıl bekliyorsunuz” diye konuştu. İçinde kiracı bulunan konutların zaten zor satıldığını vurgulayan Öztürk, “Sonuçta kimse içini göremediği daireyi almak istemez. Evin gösterilmemesi gayrimenkulün satışını geciktirirken bazı durumlarda da tamamen engellemiş oluyor” diye konuştu.
BİRKAÇ YILDAN BERİ SORUN VAR
İstanbul Emlak Brokerleri Kooperatifi Başkanı ve Bosforce Yönetici Ortağı Ulvi Özcan da son birkaç yıldır devam eden soruna kendi yaşadığı bir olayla örnek verdi. Özcan, “Kemer Country’de 2 milyon dolar değerli villasını satmayı düşünen bir müşterim, kiracısının ‘Ben yoğun olarak Bodrum’dayım, denk gelirsem gösteririm’ şeklindeki mazereti üzerine konuyu yargıya taşıdı. Bir yılda karar çıktı. Yazılması, tebliği, temyizi derken sadece yer gösterme için 2 yılımız gidecek gibi görünüyor” dedi. Özcan, benzer sürecin satış esnasında da yaşanma ihtimalinin yüksek olduğunu vurguladı.
‘Konutta tabela fiyatı arttı işlem hacmi düştü
Nurdoğan ARSLAN ERGÜN
Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından tekrar gündeme gelen olası İstanbul depremi, kentteki emlak piyasasını da karıştırdı.
Fay hattından uzak sağlam ev arayışı fiyatları zirveye taşırken alım gücünün düşmesi nedeniyle İstanbul Emlakçılar Odası Başkanı Nizamettin Aşa’nın ifadesiyle “Tabela fiyatları arttı işlem hacmi düştü.” Nitekim TÜİK’in şubat ayı rakamlarında da konut satışları yüzde 18’lere varan oranda bir düşüş göstermişti.
İstanbul’da deprem söylentileri nedeniyle kentten göç de hızlanırken Edirne, Kırklareli gibi iller ön plana çıkmıştı. Ancak Nizamettin Aşa, şu anda İstanbul’dan en fazla göç alan ili Muğla olarak işaret etti. Muğla-Bodrum yaz sezonun da yaklaşmasıyla yoğun göç alırken bölgenin sadece İstanbullu değil Rus vatandaşların da ilgi odağı olduğu görülüyor.
Yıllık kiralamaya konut kalmadı
Bütün yaz aylarında Bodrum’un tam kapasite dolduğunu ancak bu yıl talebin çok daha fazla olduğunu vurgulayan Bodrum Emlak Müşavirleri Derneği Genel Sekreteri Serkan Zeki Öztuncay, “Ruslar önceden Alanya-Antalya bölgesini tercih ederdi.
Ama artık Bodrum’a gelmeye başladılar. Çevremize baktığımızda Ruslar’dan yoğun talep olduğu bilgisini alıyoruz. Şimdi bir yandan İstanbul’dan depremden kaçanlar öte yandan Doğu’da yaşanan deprem nedeniyle canını kurtarmak isteyenler buraya olan ilgiyi katladı.
Turizm bölgesi olması ve göçün artmasıyla nüfus 1.5-2 milyona çıkacak” dedi. Vatandaşların konutları yıllık kiralamak istediğini ancak yıllık kiraya verecek konut kalmadığını söyleyen Öztuncay, mal sahiplerinin de daha çok sezonluk kiracı tercih ettiğine dikkat çekti.
Ev sahibi sezonluk kiracı istiyor
Kiralık ya da satılık evin kalmadığı Bodrum’da dikkat çeken bir konu da ev sahiplerinin yıllık yerine sezonluk kiracı tercih etmesi.
Şu an fiyatların dengesizliğine işaret eden Serkan Zeki Öztuncay, o nedenle sezonluk kiracıların tercih edildiğini söyledi. Öztuncay, “Yıllık kiralık sayısı o kadar azaldı ki, devletin temmuz ayı için koyduğu yüzde 25 zam sınırı da ev sahiplerini sezonluğa yönlendiriyor. İnsanlar ‘enflasyon belli değil, neden sadece yüzde 25 artışla yetineyim?’ diyor.
Böyle olunca da yıllık kiralamaya pek yanaşmıyor buradaki mal sahipleri” diye konuştu. Yıllık kiralamada konulan yasal artış sınırının sezonluk ta olmadığını kaydeden Öztuncay, bu nedenle de fiyat aralığının çok değişken olduğunu 150 bin ile 5-6 milyon liraya kadar çıkabildiğini açıkladı. Öztuncay’ın verdiği bilgiye göre, bölgeye talebin çok olmasından ötürü sezonluklar da boş kalmıyor hatta günlük, haftalık kiralanıyor. Yıllık kiralanırsa da bir yılın kirası peşin alınıyor ve rakamlar 10 bin ile 20-25 bin lira arasında değişiyor.
Muğla’da satılık da kiralık da kalmadı
Muğla merkezin tamamen dolduğunu açıklayan Muğla Emlak Müşavirleri Meslek Odası Başkanı Ziya Ercan, fiyat yüksekliği nedeniyle satış hareketliliği da yaşanmadığını kaydetti. Ercan, “Ev soran çok ama ev yok, olanın da fiyatları çok yüksek. Kredi de yok. O nedenle çok satış hareketliliği yaşanmıyor. Muğla’da şu anda kiralık ev sıkıntısı çok büyük. Yani kira artışından ziyade ev yok. Satılıklarda da rakamlar bir hayli yüksek. Temel sıkıntı konut üretecek arsa olmamasında” dedi.
“Altyapı 2 milyon kişiyi kaldırmaz”
Bodrum Emlak Müşavirleri Derneği Genel Sekreteri Zeki Öztuncay, sezonun gelmesi ve göçün artmasıyla Bodrum’da nüfusun 1.5-2 milyona çıkacağını belirtrek, “Altyapı ve üst yapıda ciddi anlamda sıkıntılarımız var, daha da artacak. Su, trafik problem olacak. Sıkıntılar artacak.”
Kiralıklarda çarpan aralığına dikkat
Zeki Öztuncay, ülkemizde kira çarpanının 200-300 ay aralığında olduğunu vurgulayarak şöyle devam etti: “Bodrum’da 5 milyon TL’ye konut alan biri 200 aya böldüğünde 25 bin TL, 300’e böldüğünde 16-17 bin TL çıkıyor. Dolayısıyla 16-25 bin TL aralığında kiraya verebiliyorsa uygun bir yatırım. Kiralık arayanın bu çarpanı dikkate alması gerekiyor” dedi.
Ev sahibi kiracı kavgası büyüyor: Ya evi boşalt ya farkı öde
Kira fiyatlarındaki afaki artışları fırsat gören mülk sahipleri kiraya zam yapmak için her yolu mübah görmeye başladı. 5 yılını dolduran kiracısını tahliye edip evini daha yüksek fiyattan kiraya vermek isteyen ev sahipleri değişik yollara başvuruyor.
Davalarda çıkan karar genellikle talep edilen kiranın yüzde 25 ila 40 oranında altında oluyor. Örneğin bir bölgede ortalama kira bedeli 20 bin TL. Açılan mahkemede daire kirası 15 bin TL olarak belirlendi.
Kiracı bu bedeli ödemeyi kabul ederse evde oturmaya hak kazanıyor. Ancak evini 25 bin TL’ye kiraya vereceğini düşünen ev sahibi rayiç bedele ikna olmuyor. O nedenle kiracısını tahliye etmek için farklı model arayışlarına giriyor.
Kira zamları enflasyon oranına göre hesaplanıyor
Sabah gazetesinden Betül Alakent’in haberine göre, bu kapsamda avukat yolunu tutan ev sahipleri kiracının 5 yıllık geçmişini masaya yatırıyor. Eğer kiracı 5 yılda kirasını düzenli ödemişse bu noktada kira zamlarına bakılıyor. Kanunen kira zamları o yılın enflasyon oranına göre yapılması gerekiyor.
Ancak ev sahibi ile kiracı aralarında anlaşıp bazen enflasyon oranın da altında zam yapabiliyor. Diyelim ki üç yıl önce bir evin kirası 3 bin TL idi. O dönem enflasyon oranı da yüzde 20 olarak geldi.
Bu durumda kiranın 3.600 TL olması gerekiyor. Ancak ev sahibi ile kiracı aralarında anlaşıp yüzde 10 zam yaptı. Ertesi yıl da bu kira bedeli için 3.500 TL’den anlaştılar.
Ancak enflasyon oranı baz alınsaydı o dönem kira bedeli 4.200 TL olacaktı. İşte ev sahibi 5 yıl boyunca arada oluşan farkları hesaplayıp kiracısına bu yönde alacaklı takibi açmaya başlıyor. Enflasyon oranında zam yapılmaması nedeniyle ev sahibini haklı bulan emsal bir mahkeme kararı da olduğu için ev sahibi alacaklı davasından haklı çıkıyor.
”Ya bedeli öde ya evi boşalt”
İstanbul Samatya’da yaşayan F.A., bunu yaşayan son mağdurlardan biri oldu. 6 yıldır aynı dairede oturan F. A.’dan ev sahibi evi boşaltmasını istedi. Rayiç bedel ödemeyi öneren F. A.’nın verdiği kirayı kabul etmeyen ev sahibi geçmiş dönem kira zam oranlarının enflasyon oranında yapılmadığı gerekçesiyle dava açtı.
Mağdur kiracı, “Pandemide birçok kiracı ev sahibi ile konuştu, zamları aralarında anlaşarak belirledi. Ben de zammı ev sahibinin rızasıyla yaptım. Ancak beni evden tahliye etmek istedi. Rayiç bedeli ödemeyi kabul etmeme rağmen geçmiş enflasyon farkları üzerinden alacaklı davası açtı. Mahkeme haklı buldu, icra yolu ile tahsilini istedi. Ev sahibi bana ‘Ya bedeli öde ya evi boşalt’ dedi. Karşı dava açacağım” diye konuştu.
Martta gayrimenkul satışı, şubata göre yüzde 83 arttı
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü yetkililerinden alınan bilgiye göre Türkiye’de geçen ay 277 bin 496 gayrimenkul satış işlemi yapıldı. Bu işlemlerden 5 milyar 221 milyon 277 bin 948 lira tapu harcı geliri elde edildi.
Satış işlemlerinin 100 bin 867’sini konut, 51 bin 646’sını arsa, 93 bin 187’sini tarla, 10 bin 542’sini iş yeri ve geri kalanını ise diğer taşınmazların satışı oluşturdu.
Martta kayda geçen işlemler, 151 bin 416 gayrimenkul satışının yapıldığı şubata göre yüzde 83 arttı.
En çok satış işlemi yapılan 10 il arasında, 32 bin 149 ile İstanbul ilk sırada yer aldı.
İstanbul’u, 20 bin 876 ile Ankara, 15 bin 18 ile İzmir, 11 bin 596 ile Antalya, 11 bin 37 ile Bursa, 10 bin 60 ile Konya, 8 bin 479 ile Tekirdağ, 8 bin 347 ile Kocaeli, 7 bin 550 ile Mersin ve 7 bin 368 ile Balıkesir takip etti.
10 soruda arabuluculuk sistemi! Ev sahibi ve kiracı böyle uzlaşacak
BİRÇOK ANLAŞMAZLIK İÇİN GEÇERLİ
1- Gayrimenkulde hangi davalarda arabuluculuk şartı uygulanacak?
Kira tespit davaları, kira tahliye davaları, uyarlama davaları, kiracı ve mal sahibinin kira sözleşmesi kaynaklı ihtilafları zorunlu arabuluculuk sürecine tabi.
Taşınır ve taşınmazların paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin uyuşmazlıklarda da başvuru yapılacak. Yaklaşık olarak 3-4 yıl süren izale-i şüyu diğer adıyla ‘ortaklığın giderilmesi’ davalarında hissedarların zaman ve değer kayıpları giderilecek.
Kat Mülkiyeti Kanunu’ndan kaynaklanan uyuşmazlıklar arabulucuyla çözülecek. Kat malikinin açacağı eski hale getirme, olağan veya olağanüstü kat malikleri genel kurul kararlarının iptali gibi davalarda arabuluculuk şart olacak. Yine site veya apartman yönetiminin aidat ödememe nedeniyle açacakları icra takipleri ve itiraz halindeki davalar, yönetim planı veya kat malikleri kurul kararlarına uymayan kat malikleri aleyhine açacakları davalar gibi ihtilaflarda arabuluculuk uygulanacak.
Komşu hakkından kaynaklanan uyuşmazlıklar da kapsamda. Komşu parseller arasında çıkan birçok anlaşmazlık; kazı hakkı, gürültü, koku gibi birçok ihtilaflarda, dava açılmadan önce arabulucuya gitmek zorunlu olacak.
Ali Güvenç Kiraz
ŞİKÂYETÇİ İLK ADIMI ATACAK
2- Süreci hangi taraf başlatacak?
Zorunlu arabuluculuk sürecini dava açmak isteyen kişi ve/veya kurum başlatmak zorunda. Kira tahliye davası açmak isteniyorsa mal sahibi, ortaklığın giderilmesi davası açılmak isteniyorsa hissedarlardan birisi, apartmanda yönetimle problem yaşayan bir kat maliki veya apartman komşuluk hukukuna uymuyorsa malik veya yönetici arabuluculuk sürecini başlatması gereken kişiler.
ANLAŞMANIN MALİYETİ
3- Nereye başvuru yapılacak? Ücreti ne olacak?
Arabuluculuk başvurusu açılacak dava için yetkili olan mahkeme neresi ise o adliyede var olan ‘Arabuluculuk Bürosuna’, eğer o adliyede böyle bir büro kurulmamış ise görevlendirilen Sulh Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğü’ne başvuru ücreti ödenmeksiniz yapılabilecek. Arabuluculuk hizmeti yapılırken iki saate kadar görüşmeler ücretsiz olarak Adalet Bakanlığı’nın bütçesinden karşılanarak arabulucuya ödenecek olup, iki saati geçen görüşmelerde ise aksine bir düzenleme taraflar arasında yok ise eşit olarak taraflarca Adalet Bakanlığı Arabuluculuk Asgari Ücret tarifesine göre ödenecek. Ancak iki saate kadar Adalet Bakanlığı’nın ödediği ücret dava açılması halinde davada haksız çıkan tarafa yargılama gideri olarak ödetilecek. Taraflar eğer arabulucuyla anlaşırlarsa aksi kararlaştırılmadıkça Adalet Bakanlığı Arabuluculuk Asgari Ücret tarifesine göre belirlenecek arabuluculuk ücreti taraflarca eşit şekilde ödenir. Örneğin Kira bedelinin tespiti davası konusu paraya ilişkin bir dava olduğu için mal sahibi 5000 TL kira bedeli ödeyen kiracısı için 15.000 TL istenmiş ve 12.000 TL’de uzlaşmış olsun. Bu noktada 7000 TL bir artış sağlanmış olup 7000×12= 84.000 TL. Burada ilk 100.000 TL’ye kadar yüzde 6 bir arabulucu ücreti olarak değerlendirilecek ve 5040 TL arabuluculuk ücreti ödenecek. Konusu para ile değerlendirilmeyen uzlaşmalarda ise bir saati iki taraflı uyuşmazlıklarda taraf başına 480X2 şeklinde olacak. Örneğin kat malikleri arasında bir ihtilaf oluşmuşsa iki malik arasındaki ihtilaf için 960 TL’lik uzlaşma bedeli arabulucuya ödenecek.
GÖRÜŞMELER EN ÇOK 4 HAFTA SÜRECEK
4- Taraflar nasıl ve kaç kez bir araya gelecek?
Arabuluculuk, başvuru sonrası arabulucunun tarafları davet etmesi ve tarafların arabuluculukla ilgili süreci kabul ettiklerine dair yazılı onay tarihi itibarı ile başlar. Özel kanununda ayrı bir süre öngörülmüyor ise genel arabuluculuk süresi 3 hafta olup en fazla 1 hafta ek süre ile tamamlanmak zorunda. Taraflar arabulucunun daveti ile arabulucunun ofisinde bir araya gelecekler. Görüşme süreci en fazla 4 hafta sürebilecek. Bu süreç içerisinde taraflar eğer görüşmelere devam etmek isterse, birden fazla defa bir araya gelebilirler. Ancak 2 saati aşan görüşmelerde artık taraflar arabulucu ücretini kendileri öder.
TARAFLAR ARASI GERİLİM ÖNLENECEK
5- Görüşmelere kimler katılacak, neler konuşulacak?
Görüşmelere taraflar; kiracı/mal sahibi, kat maliki/yönetici veya dava açılmak istenen diğer kat maliki, ortaklığın giderilmesi davasında hissedarlar olur. Ayrıca bu görüşmelere taraflar dışında vekilleri (avukatlar) kanuni temsilcileri de (vasi gibi) katılabilir. Arabulucu yönlendirme yapmadan tarafları uzlaştırmaya çalışır. Tarafları bir araya getirecek, uzlaşmalarını sağlamak için kendi aralarında görüşme yapmalarını sağlayacak, ortamın gerilimini düzenleyecek ve düşürecektir. Bu noktada arabulucu kesinlikle bir tarafa dönerek ‘Bu davayı kaybedebilirsiniz dolayısı ile uzlaşmanızda fayda var’ gibi kesin hüküm içeren veya yönlendiren cümleler kurmamalı.
İMZALI TUTANAK HAZIRLANACAK
6- Arabuluculuk başarısız olursa ne yapılacak?
Taraflar anlaşamazlarsa ‘uzlaşmazlık tutanağı’ düzenlenecek. Bu tutanak taraflarca imzalanacak. İmzadan imtina edilirse, durumu arabulucu yazarak kendisi imzalayacak. Bu belgece arabuluculuk bürosuna ibraz edilecek ve birer örneği taraflara verilecek. Bu imzalı tutanak olmadan dava açılamaz. Mahkemeler bu tutanakları görerek davayı devam ettirebilecek.
GEÇMİŞTE AÇILAN DAVALAR KAPSAM DIŞI
7- Hali hazırda açılan davalar etkilenecek mi?
1 Eylül 2023’te yürürlüğe girecek bu düzenleme o tarihe kadar açılmış olan tüm davalar ile yine açılacak olan davalarda uygulanmayacak. Açılmış tüm davalar mevcut mahkemelerinde devam edecek. 1 Eylül 2023 ve sonrası itibarıyla açılacak olan yasal düzenleme içeriğinde belirtilen tüm davalarda arabuluculuk zorunlu olacak.
‘ARABULUCU İSTEMİYORUM’ DENİLMESİ MÜMKÜN DEĞİL
8- Taraflar arabuluculuk işlemini reddedebilecek mi?
Dava şartı olarak arabuluculukta arabuluculuk işlemi başvurusu yapılmadan reddedilemez. Ancak arabulucu tayin edildikten sonra tarafların görüşmeye gelmemesi veya bir tarafın gelip diğer tarafın gelmemesi hallerinde ise bu durum uzlaşmazlık tutanağı şeklinde arabulucu tarafından düzenlenecek.
KATILMAYAN ZARARLI ÇIKAR
9- Taraflardan biri görüşmeye katılmazsa yaptırımı ne olacak?
Taraflardan birinin görüşmeye geçerli mazereti olmadan gelmemesi halinde arabulucu uzlaşmazlık tutanağını katılan tarafla birlikte düzenler. Bu durumda dava açılması halinde katılmayan taraf haklı da çıksa haksız da çıksa arabuluculuk faaliyet ücretini ve yargılama giderlerinin tamamını ödemek zorunda kaldığı gibi, haklı çıkması halinde dahil lehine vekalet ücretine hükmedilemez.
MAHKEME KARARI NİTELİĞİNDE
10- Alınan kararlara uyulmaması halinde neler yapılacak?
Uzlaşma sağlanmış ve buna rağmen uzlaşmaya riayet edilmiyorsa, taraflar arabuluculuk tutanağının kesinleşmesini Sulh Hukuk Mahkemesi’nden sağlatarak kararın icra edilmesini isteyebilirler. Bu kapsamda bu karar, kesinleşme sonrası ilam hükmü (mahkemelerin dava sonunda verdiği karar gibi) niteliğinde olur.
Kiracı ev sahibi anlaşmazlıklarında yeni yönem
Kiracı ile ev sahibi arasındaki ilişkiye yönelik hükümleri de içeren “İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”, TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi.
Kanuna göre, kira ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıklar, taşınır ve taşınmazların paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin uyuşmazlıklar, Kat Mülkiyeti Kanunu’ndan kaynaklanan uyuşmazlıklar, komşu hakkından kaynaklanan uyuşmazlıklarda dava açılmadan önce ara bulucuya başvurulmuş olması şartı aranacak.
Gayrimenkul hukuku uzmanları, 1 Eylül 2023’te yürürlüğe girecek düzenlemeyi değerlendirdi.
“Ara bulucu tarafları çağırıp ikna onları ikna etmeye çalışacak”
Gayrimenkul Hukuku Derneği Başkanı Ali Güvenç Kiraz, son dönemde kiracı ile mal sahibi arasındaki ilişkinin ciddi şekilde bozulmasının, artan davaların ve sulh hukuk mahkemeleri ile icra mahkemelerinin kira sözleşmesi kaynaklı ihtilaflar nedeniyle kilitlenmiş olmasının bu davalarla ilgili ara buluculuk sürecini gündeme getirdiğini söyledi.
Yeni düzenlemeyle kira sözleşmesi kaynaklı ihtilaflarda ara bulucunun zorunlu hale getirildiğini vurgulayan Kiraz, yasanın 1 Eylül’den itibaren geçerli olacağını, bu tarihten önce açılacak tüm davaları ve tahliye talepli icra takipleri için ara bulucunun zorunlu olmayacağını kaydetti.
Kiraz, “1 Eylül’den itibaren bir mal sahibi veya kiracı, dava açmak istediği takdirde ara buluculuk sürecini geçmeden doğrudan dava açamayacak ve dava açsa bile davası usul yönünden reddedilecektir.” dedi.
O tarihten sonra ara bulucunun kendisine yapılan başvuru kapsamında tarafların iddia ve savunmalarını yazılı olarak alacağını ve sonrasında da tarafları uzlaşma görüşmesine davet edeceğini aktaran Kiraz, bu davete icabet edilmesi halinde taraflara yargılama sürecinin uzunluğunu, tüm tarafların aslında memnun olamayacağını, ciddi bir zaman ve enerji kaybı oluşturacağını anlatacağını söyledi.
“Arabuluculuk mekanizması önemli bir görevi yerine getirecek”
Ali Güvenç Kiraz, tarafların ara bulucuda anlaşması halinde uzlaşma tutanağıyla sisteme kayıt yapılacağını ve bir mahkeme hükmü gibi işlem göreceğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ancak taraflar uzlaşamazlar veya ara bulucu uzlaşma görüşmesine katılmazlarsa ara bulucu, uzlaşma konusunda olumsuz raporunu düzenleyecek ve bunu da yine sisteme kaydettirecektir. Artık bu uzlaşmazlık tutanağı sonrasında dava açma hakkı oluşacaktır. Bu aşama geçilmeden kesinlikle dava açılamayacaktır. Kira tespit davaları açısından ara buluculuk mekanizması önemli bir görevi yerine getirecek. Kesin bir yüzde verilemez ama yüzde 40-50 gibi bir başarı oranı öngörülebilir. Tahliye davaları açısından ise aynı iyimserlikte olamıyoruz. Şöyle ki mal sahiplerinin daha önce görüştükleri ve ihtarname gönderdikleri kiracıları ile tahliye sürecinde uzlaşmadıklarını görüyoruz. Bu noktada tahliye davaları açısından ara buluculuk sürecinde başarı oranını daha düşük olacağını düşünüyoruz.”
Kiraz, yeni düzenlemenin sadece kira sözleşmesi kaynaklı ihtilafları değil, özellikle site apartman hayatını yakından ilgilendiren kat mülkiyeti kaynaklı ihtilaflar içinde zorunlu ara buluculuk şartının getirildiğini, genelde çok rahat çözümlenebilecek komşuluk hukuku sorunlarının aslında ara bulucu vasıtasıyla çözülmesinin taraflar açısından gayet yerinde bir uygulama olacağını söyledi.
Yine çok uzun yıllar süren ortaklığın giderilmesi (izalei şuyu) davalarında da zorunlu ara buluculuk şartı getirildiğini aktaran Kiraz, “Hissedarların paylaşım yapmak istedikleri ancak uzlaşamadıkları ve gayrimenkullerinin düşük bedellerle satılmasının yolunu açan bu davalarda getirilen ara buluculuk şartı hem süreyi kısaltacak hem de değer kayıplarını engelleyebilecektir.” dedi.
Ara buluculuk süresi ve ara bulucunun zorunlu olduğu konular
Gayrimenkul Hukuku Enstitüsü Başkanı Avukat Ali Yüksel de ara buluculuk sürecinin anlaşmazlık konusuna göre değiştiğini belirterek, “Ara buluculuk süreci toplamda 4 hafta sürüyor ve gerekiyorsa 1 hafta uzatılabiliyor. Bu süre ticari uyuşmazlıklarda 4 hafta ve gerekirse 2 hafta uzatılabiliyor, kira ilişkilerinde konu ticari ise 4 hafta sürüyor ve gerekirse 1 hafta uzatılabiliyor. Anlaşmazlık konusu ticari olmayan normal kiralarda ise arabuluculuk süresi 3 hafta oluyor ve gerekiyorsa 1 hafta uzatılabiliyor.” diye konuştu.
Yüksel, zorunlu arabuluculuk kapsamına giren kira ihtilaflarına ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:
“Kira tespit davaları, kira uyarlama davaları ve kiralananın tahliyesi davalarının yanı sıra ihtiyaçtan tahliye, borç ödememe sebebiyle tahliye, yeni malik ihtiyacı sebebiyle tahliye, 10 yıllık sürenin dolması sebebiyle tahliye, arsa süresinin dolması sebebiyle tahliye, arazi kirası sebebiyle tahliye, kiracının verdiği hasar ve depozitonun geri alınması konularındaki anlaşmazlıklarda arabulucuya gitmek zorunlu olacak. Ayrıca aidat ödemeleri, işgal edilen yerlerle ilgili konular ve genel kurullarla ilgili kat mülkiyeti kanunundan kaynaklanan anlaşmazlıklarda da arabuluculuk zorunlu olacak.”
Yüksel, binalarda veya arazilerde duman, pis su, koku ve benzeri konularda komşunun rahatsız edilmesi; ağaçların komşu araziye taşması ve araziden geçilmesi gibi konular ile taşınmaz devri veya ayni hakların arabulucuda düzenlenebileceğini anlattı.
Ali Yüksel, miras hukukunun kapsam içinde olmadığını sözlerine ekledi.
Tuzla’daki “İlk Evim” kuraları tamamlandı! Sırada hangi ilçeler var?
Bakan Kurum, sosyal medya hesabından, TOKİ eliyle hayata geçirilen Cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut hamlesi “İlk Evim” projesinde, İstanbul için 50 bin sosyal konut kura çekiminin, Tuzla’da tamamlandığını duyurdu.
Kurum, “İlk Evim’de, İstanbul Tuzla için 20 bin 920 hak sahibimizi belirledik. Sırada Çatalca, Selimpaşa var. Arnavutköy, Başakşehir ve Esenler de 1 Nisan’da başlıyor.” açıklamasında bulundu.
Kuralar 19 Nisan’da İstanbul’da sona erecek
Bakanlığın yaptığı açıklamaya göre, Tuzla’da sona eren kura çekimleriyle ilgili asil ve yedek olarak belirlenen hak sahiplerinin kura sonuçlarına, bugünden itibaren e-Devlet uygulaması üzerinden ulaşılabilecek.
Çatalca için 540 ve Selimpaşa için 200 asil ve yedek hak sahibini belirlemek üzere kura çekimi ise Silivri Alibey Spor Salonu’nda bugün yapılacak.
Arnavutköy, Başakşehir ve Esenler ilçelerinde 28 bin 340 hak sahibi için yapılacak sosyal konut kura çekimleri de 1-19 Nisan tarihlerinde Bağcılar Olimpik Spor Merkezi Salonu’nda gerçekleştirilecek.
“İlk Evim” sosyal konut projesinde, ilk etapta 250 bin sosyal konutun kuraları, 19 Nisan’da İstanbul’da sona erecek.
Vatandaşların, “İlk Evim” 250 bin sosyal konut projesi kura sonuçlarına, e-Devlet üzerinden “Talep Toplama Projeleri için Hak Sahipliği Kura Sonucu Sorgulama” alanından bakılabilecek.
Edirne’de daire kalmadı: Geçen yıl 1 milyondu, şimdi 3 milyon!
Kahramanmaraş ve 10 ilde yaşanan depremden olumsuz etkilenen 10 bine yakın depremzede, Edirne’de konaklıyor. Depremzede vatandaşların kiralık evlere talep göstermesiyle birlikte Edirne’de kiralık daireler neredeyse tükendi. 2 + 1 ve 3 + 1 daire bulmanın neredeyse imkansız hale geldiği Edirne’de, emlakçılar gelen talepleri karşılamak için yoğun çaba sarf ediyor.
Edirne’ye gelen depremzede vatandaşlar kiralık konutlara talep gösterirken, İstanbul’da yaşayan vatandaşlar ise deprem endişesiyle Edirne’de zemini kayalık olan köylerden arsa ve ev arayışına girdi.
Fay hattına uzaklığı ve deprem riski az olduğu ifade edilen Edirne’nin rakımı yüksek köylerine talep arttı. İstanbul’da yaşayan vatandaşlardan bazıları, Edirne’nin köylerinden müstakil ev ve arsa almayı tercih etti. Kimi vatandaşlar da aldıkları arsalarda prefabrik ev yapmayı planlıyor.
“Gelen talepleri karşılayamıyoruz”
Edirne’de emlakçılık yapan Mehmet Can Altuğ, depremzede vatandaşların kiralık konutlara yoğun ilgi gösterdiğini söyledi. 2 artı 1 ve 3 artı 1 dairenin neredeyse yok denecek kadar az olduğunu belirten Altuğ, “Kiralık konut sayısı 3-4 adetten yukarı çıkmıyor ve yoğun talep olduğu için kısa sürede kiralanıyor. Gelen talepleri karşılayamıyoruz” açıklamasında bulundu. İstanbul’da yaşayan vatandaşların Edirne’de kiralık konutlara değil, satılık arsa ve müstakil evlere yoğun talep gösterdiklerini anlatan Altuğ, “Köylerden müstakil ev, arsa almak istiyorlar. Bazıları da prefabrik ev yapıyor” ifadelerine yer verdi.
“Geçen yıl 1 milyona satılan konut şimdi 3 milyona satılıyor”
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının ‘Konut Fiyat Endeksi’ne göre, Ocak ayında endeks değerinin en yüksek artışı gösterdiği alan Edirne, Kırklareli, Tekirdağ bölgesi oldu. Buradaki artış yıllık yüzde 175’e dayandı. Ocak ayı verilerine yansıyan artışla konut fiyatlarının en fazla arttığı illerden biri olan Edirne’de, konut fiyatlarının artmaya devam ettiğini belirten bir başka emlakçı Namık Babacan da, dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Şubat ayında Kahramanmaraş ve 10 ilde yaşanan depremin ardından Edirne’ye göç yaşandığını ve konutlara talep arttığını belirten Babacan, bu taleple birlikte fiyatların daha da arttığını söyledi. Babacan, İstanbul’da yaşayan vatandaşların Edirne’deki arsa ve konutlara ilgi gösterdiğini belirtti. Geçen yıl 1 milyona satılan dairenin şu an 3 milyona satıldığını ifade eden Babacan, “İstanbul’da yaşayan bir vatandaş dairesini en düşük 5 milyona satıyor ve Edirne’den arsa ve konutu kendisine cazip geldiği için alıyor” dedi.
İstanbul’un kentsel dönüşümü 10-20 yıl sürebilir
Anadolu Yakası İnşaat Müteahhitleri Derneği (AYİDER) Başkanı Melih Tavukçuoğlu, dönüşümün hızlıca yapılması için kamunun öne çıkması gerektiğini söyledi.
İstanbul gibi büyük bir şehrin dönüşümü için özel fon temin edilmesi gerektiğine dikkati çeken Tavukçuoğlu, “Vatandaşa ana parayı ödemek koşuluyla faizsiz borç verilebilir. Bu dönüşüm yerel müteahhitlerle kısa sürede yapılacak bir konu değil. Dışardan sıfır ya da çok düşük faizli nakit bulmamız lazım.” diye konuştu.
Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat’taki depremlerin olduğu bölgede 13 milyon insan yaşadığını, buranın ayağa kalkması için yaklaşık 100 milyar dolarlık bir bütçenin öngörüldüğünü anlatan Tavukçuoğlu, “İstanbul çok daha zor bir şehir olduğu için bunun en az 2-3 misli yani 300 milyar dolar gibi bir nakit lazım. Bu sayede İstanbul’u caddesi, okulu, hastanesi ile yenileyebiliriz.” ifadelerini kullandı.
“İstanbul’da risksiz bina, yüzde 10-20”
Tavukçuoğlu, İstanbul’da arsa kıtlığına dikkati çekerek, mevcutların da çok pahalı olduğunu anlattı.
Eski binalar yenilediğinde fiyatların astronomik şekilde arttığını, bunun da insanların yeni ev sahibi olmasını zorlaştırdığını söyledi.
Türkiye’de 1950’li yılların sonuna doğru betonarme binaların yapılmaya başlandığını hatırlatan Tavukçuoğlu, şöyle devam etti:
“Ancak apartman hayatına geçtiğimiz bu yıllarda beton ve inşaat kalitesi çok zayıftı. Bugünkü demir ve beton kalitesi yoktu. Bu binaların ekonomik ömürlerini tamamladığını varsayıyoruz. Maalesef 40-50 yıllık bu binaların büyük bir kısmı da mimarlık ve mühendislik hizmeti almamıştır. Bu şekildeki binaları ayakta tutmamız çok zor. Ancak 1999 depreminden sonra bu iş çok ciddiye alındı. Son depremden sonra eminim başta biz müteahhitler olmak üzere herkes işini daha ciddiye alıp, çok daha hassas ve titiz çalışacağız. Bundan sonra yapacağımız binalar 80-100 yıl dayanacaktır. Olası İstanbul depreminde, 1999’dan sonra yapılan binalarda çok büyük problemler yaşayacağımızı düşünmüyorum. İnsanlarımız bu binalardan sağ çıkarlar. Ancak 40-50 yıllık binalarda bunu söylemek mümkün değil. İstanbul’da risksiz diyeceğimiz binalar yüzde 10 ila 20 arasındadır. ”
“İnsan gücümüz, bilgimiz, birikimimiz var”
Depremden sonra hazırlanan kentsel dönüşüm destek paketinin önemini vurgulayan Tavukçuoğlu, konut başına verilen 600 bin liralık kredinin 1 milyon 200 bin liraya çıkarıldığını, müteahhitler olarak bunun 2,5 milyon liraya çıkarılmasının daha uygun olduğunu düşündüklerini kaydetti.
AYİDER Başkanı Tavukçuoğlu, maddi imkan sağlandığı takdirde kentsel dönüşümün çok kolaylıkla yapılacağının altını çizerek, “Bizim insan gücümüz, bilgimiz, birikimimiz var. Biz, bu dönüşümü yaparız. Nasıl ki deprem bölgesinde devletimiz inisiyatif aldı, ikinci aya girmeden 50 bin konutun ihalesi yapılıp, inşaata başlandıysa kentsel dönüşümü de bu şekilde yaparız. Bize kaynak lazım. Parayı devletimiz bulsun biz müteahhitleri davet etsin, ‘yapacağın yer burası, hadi başla’ dediği anda 10-20 yıl arasında İstanbul’u yenileriz.” diye konuştu.
“Evim küçülecek” düşüncesiyle kentsel dönüşümden kaçınılıyor
Kentsel dönüşümde herkesin elini taşın altına koyması gerektiğini anlatan Tavukçuoğlu, şöyle devam etti:
“Evi 100 metrekare olan bir vatandaşa müteahhit bu evi 75 metrekare olarak yenileyelim, yüzde 25 ile de koyduğum sermayeyi karşılayayım’ diyoruz. Ancak vatandaş, ‘Hayır, sen bana yine 100 metrekare daire ver’ diyor. Benim paramla binasının yenilenmesini istiyor. O yüzden ilerleyemiyoruz. Elli yıllık, 100 metrekarelik bir binayla yeni yapılmış 75 metrekarelik bir bina arasında yine 1’e 3 değer farkı var. Evini yenilendikten sonra 3 misli pahalıya satabilir. Ancak vatandaş bunu düşünemiyor, ‘Benim evim küçülecek 3 odadan 2 odaya düşecek’ diyor. Düşsün ama fiyatı artıyor. Ayrıca depreme dayanıklı binalarda yaşayacak. Bunu göz ardı ediyor.”
Tavukçuoğlu, Türkiye Cumhuriyeti’nin güçlü bir devlet olduğunu belirterek, “Ülkem bir deprem bölgesi, ben şehirlerimi yenilemeye çalışıyorum, 50 bin insanımı kaybettim. Bana fon verin” dendiğinde dünyadan ve Avrupa’dan bu kaynağın bulunabileceğini dile getirdi.
Gerek vatandaşın gerekse devletin imkanlarıyla evlerin bir an önce yenilenmesi gerektiğini vurgulayan Tavukçuoğlu, “Depremin ne zaman geleceğini bilemiyoruz. O yüzden bir an önce bu yeni ve sağlam konutlara geçmeliyiz.” diye konuştu.
Kentsel dönüşümün kabusu ‘metrekare hesabı’
NTV’den Korhan Varol’un haberine göre İstanbul’da kentsel dönüşüm seferberliği sürüyor. Riskli yapılar yıkılıp yerine depreme dayanıklı konutlar yapılıyor. Ancak bazı hak sahipleri müteahhit firmalarla anlaşmaya yanaşmıyor, fazla talepkar davranıyor.
Başakşehir Belediyesi Kentsel Dönüşüm Sorumlusu Devrim Çelik, yaşanan sorunlara dikkat çekerek, “Kabul etmiyor, ben 5 daire isterim, 120 metrekareden 5 daire 6 daire isterim, biz tabi verebildiğimizin borçlanmayla da alakalı düşük inşaat maliyetleriyle yapıyoruz, verebildiğimizin maksimumunu veriyoruz ama sonuçta fizibilitemiz var.” değerlendirmesinde bulundu.
“300 bin konutun acil dönüştürülmesi gerekiyor”
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı verilerine göre İstanbul’da riskli sayılan 1.5 milyon konut bulunuyor. Bunların 300 bininin acil dönüştürülmesi gerekiyor.
Ve Marmara’yı etkileyecek o yıkıcı deprem her geçen gün daha da yaklaşırken, hak sahiplerinin yaptığı metrekare hesabı, tehlikeye davetiye çıkartıyor.
Başakşehir Belediye Başkanı Yasin Kartoplu da, “Lütfen ama lütfen üçe beşe bakmayalım, bir kaç puana bakmadan ya da anlaşma şartlarıyla detaya girmeden binalarımızı yenileyelim içinde çocuklarımızla, ailemizle oturacağımız huzurlu binalarımız olsun.” sözleriyle uyarıda bulundu.
Başakşehir’de, belediye verilerine göre riskli bina oranı son 14 yılda % 50’den % 13’e düştü. Kalan riskli binalar da dönüşsün diye çalışmalar sürüyor. Hak sahipleri, depreme dayanıklı konutlarının tamamlanmasını bekliyor.
Varlık Barışı başvuru süresi cuma günü doluyor
Varlık Barışı’na başvuru ve yıllık gelir beyanı için süre cuma günü doluyor. Gerçek kişiler tarafından 2022 yılında elde edilen ticari kazanç, zirai kazanç, serbest meslek kazancı, ücret geliri, gayrimenkul sermaye iradı (kira geliri), menkul sermaye iradı ile diğer kazanç ve iratlar (değer artışı kazancı ve arızi kazançlar) için yıllık gelir vergisi beyannameleri 31 Mart Cuma günü saat 23.59’a kadar verilebilecek.
6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremler nedeniyle mücbir sebep hali ilan edilen yerlerde mükellefler tarafından verilmesi gereken beyannameler, 15 Ağustos’a kadar sunulabilecek ve bu beyannamelere istinaden tahakkuk edecek vergiler 31 Ağustos’a kadar ödenebilecek. Mücbir sebep hali kapsamında olan mükellefler, bu tarihlerden önce vergi beyannamelerini vererek ödemede bulunabilecek.
2022 yılında elde edilen gelirlere ilişkin verilecek yıllık gelir vergisi beyannameleri üzerinden tahakkuk eden gelir vergisi, bu yılın mart ve temmuz aylarında iki eşit taksitte ödenecek. Birinci taksitin, damga vergisiyle birlikte 31 Mart’a, ikinci taksitin 31 Temmuz’a kadar ödenmesi gerekiyor. Mükellefler, vergilerini İnteraktif Vergi Dairesi ve GİB mobil uygulaması üzerinden, anlaşmalı bankaların kredi ve banka kartları veya banka hesabından, yabancı ülkede faaliyet gösteren bankaların kredi kartları, banka kartları ve diğer ödeme yöntemleriyle anlaşmalı bankaların şubelerinden, alternatif ödeme kanallarından (internet bankacılığı, telefon bankacılığı, mobil bankacılık), PTT iş yerlerinden, tüm vergi dairelerinden ödeyebilecek.
Mükelleflerin bir takvim yılı içinde elde ettiği konut kira geliri, 2022 yılı için toplam 9 bin 500 liralık istisna tutarını aşanlar, tevkifata tabi iş yeri kira gelirlerinin brüt tutarı 2022 yılı için 70 bin liralık beyanname verme sınırını aşanlar ile mal ve hakların kiralanmasından elde edilen gelirlerden kesinti ve istisna uygulamasına konu olmayan ve tutarı 2022 yılı için 3 bin 800 liralık sınırı aşanlar yıllık beyanname verecek.
Vergi incelemesi yapılmayacak
Öte yandan, gerçek ve tüzel kişiler, yurt dışında ve içinde bulunan bazı varlıkları için 31 Mart’a kadar bildirim veya beyanda bulunarak Varlık Barışı uygulamasından yararlanabilecek.
Varlık Barışı ile gerçek ve tüzel kişilerin yurt dışında bulunan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının yurda getirilerek milli ekonomiye kazandırılması ve bu varlıkların gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerince kanuni defter kayıtlarına alınması amaçlanıyor. Bildirilen veya beyan edilen varlıklara isabet eden tutarlara ilişkin hiçbir suretle vergi incelemesi ve tarhiyatı yapılmayacak. Ayrıca, 2023 yılı emlak ve çevre temizlik vergisinin ilk taksiti 1 Mart-31 Mayıs döneminde ödenecek.
Satılık ev ilanlarında yeni kriter
Hızlı artan kiralar konut satışlarını da etkiledi. Eski kiracıların ödediği rakam, yeni bedellerin çok altında kalınca kiracılı ev almak dezavantajlı hale geldi. Yatırım için ev alanlar, eskinin aksine artık ‘kiracısız ev’ arar hale geldi.
Hürriyet’in haberine göre; piyasadaki bu talep ilanlara da yansıdı. Kiracısı hazır ev yerine kiracısız denilerek pazarlama yapılmaya başlandı. Düşük kiranın yanında tahliyenin zorluğu nedeniyle yatırımcıların boş ev aradığını belirten sektör temsilcileri, kiracılı evlerde de indirim yapıldığını dile getirdi.
“Yatırımcı kiracılı ev istemiyor” diyen gayrimenkul danışmanı Yavuz Çınar şunları söyledi: “Eski kiracıların ödediği rakamlar yeni kiraya göre oldukça düşük, tahliye de zor. Bu nedenle yatırım için ev alan kiracılı eve bakmıyor. Boş bir evin satışa dönmesi ortalama 2 ay ise, kiracılıda 6 ay oluyor. Evde kiracı varsa alıcı indirim istiyor, bu yolla zararı telafi edeceğini belirtiyor. 7 milyon liralık bir evde 1 milyon indirimi zorluyorlar.”
Gayrimenkul danışmanı Melih Babataş, “Ev arayanlar için en önemli kriterlerden biri evin kullanım durumu oldu. Geçmişte ev kiracılı ise avantaj sayılır ve böyle devam edelim denilirdi. Ama bugün eski kiracıların piyasa koşullarına göre düşük bedel ödemesi ve tahliye davalarının uzun yıllar alması tercihleri değiştirdi. Özellikle kiracısız ev istenildiği belirtiliyor. Kiracılı evi soran olmuyor, bir de kira rakamı çok düşükse satışı imkânsız hale geliyor. Kiracıların bir kısmı da durumu suiistimal ediyor. Eskiden kiracı taşınırken 20-30 bin lira taşınma masrafı veriliyordu. Bugün artık ödediği toplam kiradan fazla para talep edenler var. Mesela Cihangir’de bir kiracı evden çıkmak için 600 bin lira isteyebiliyor” diye konuştu.
Emlak dolandırıcılığında yeni yöntem
Antalya Emlakçılar, Oto Galericileri, Rusya ve Ukrayna savaşı sonrası kentin göç almasıyla başlayan konut sıkıntısının, otellere yerleştirilen depremzedelerin de ev arayışına girmesiyle sürdüğüne dikkati çekti.
“Antalya’da kiralık ve satılık ev çok az”
Kentteki kiralık evlerin 7 bin liradan, satılık 1+1 konut fiyatlarının da 1 milyon liradan başladığını belirten Çağlar, “Antalya’da kiralık ve satılık konut yok denecek kadar az sayıda” dedi.
“Mesai bitti, işlemler yarına kaldı”
Ev arayışına girenlerin internet sitelerindeki ilanlara yoğun ilgi gösterdiğini belirten Çağlar, son günlerde sıklıkla yaşanan dolandırıcılık olaylarına ilişkin de bilgi verdi. Çağlar, dolandırıcıların kendilerini ’emlakçı’ olarak tanıttığını ya da yakınına ait evi sattığını belirterek, satış fiyatının bir bölümünün başkasına ait banka hesabına gönderilmesinin ardından tapu müdürlüklerinden mesai bitimine yakın saatlerde randevu almayı tercih ettiğini söyledi.
Çağlar, tapu müdürlüğüne gidildiğinde de kalan paranın havalesini yaptıran dolandırıcıların, ‘Mesai bitti. İşlemler yarına kaldı’ diyerek ev almak isteyenlerin dolandırıldığını anlattı.
Günde 5-6 kişi dolandırılıyor
Dolandırıcıların son günlerde bu yöntem ile insanları mağdur ettiğini vurgulayan Çağlar, şöyle konuştu:
“Dolandırıcılık genellikle para aktarma sırasında oluyor. Satış ücretinin bir bölümünü evi alacak kişi gönderiyor. Kalanının başka hesaba gönderilmesi talep ediliyor. Ev alacak kişiler, mutlaka paranın tamamını ev sahibinin hesabına göndermeli. Dolandırıcılar, bu yöntemi çok kullanıyor. Dolandırıcılar tapu müdürlüklerinde son dakikaya randevu alıp, para gönderildikten sonra da ‘Mesai bitti’, ‘İşlemler sonraki güne kaldı’ gibi söylemlerle kandırıyor. Araç ve konut satışlarında benzer durum yaşanıyor. Günde 5-6 dolandırıcılık şikayeti alıyoruz.”
“İşlemleri erken yapın” uyarısı
Konut satışlarının yanı sıra noterde gerçekleştirilen araç satışlarında da dolandırıcıların benzer yöntemi kullandığından bahseden Çağlar, “Araç satışlarında da kapora gönderiliyor. Notere geliniyor. Başkasının adına hesaba para gönderiliyor. Noter satışı mesai bitiminin sonuna doğru yapılmaya çalışıyor. Ertesi güne kalınca da hesaba para gönderildikten sonra dolandırıcıya ulaşılamıyor. Alım satım yapacakları uyarıyorum. Satış işlemlerinin mesai bitimine yakın dakikalarda yapmayın. Gün içerisinde erken saatlerde gerçekleştirin” dedi.
Çağlar, alım-satım işlemleri sırasında dikkat edilmesi gereken şeyleri de şöyle sıraladı:
“İnternet sitelerindeki ilan sahiplerinin gerçekten ev, tapu, araç ya da ruhsat sahibi olduğuna emin olun. Sitelerdeki ilanı veren emlakçı mı, yetki belgesi var mı, vergi levhası var mı araştırın. Bunları araştırmadığınız sürece dolandırılabilirsiniz.”
Kiralık evde “kapora” aldatmacası
Dolandırıcıların kiralık ev arayanları da ‘kapora’ oyunu ile aldattığına değinen Çağlar, “İnternet sitesindeki ilanda kiralık ev buluyorsunuz. Kapora gönderiliyor. Başka illerden gelen de ilanda görüp, ödeme yapıyor. Sonra emlakçı diye tanıdıkları kişiyi aradıklarında telefona bakmıyor. Eve gidiyorlar, evde başkaları oturuyor. Burada emlakçı olmadığı ve dolandırıcı olduğu ortaya çıkıyor. Ev kiralamak isteyenler, buna dikkat etmeli” diye konuştu.
Çağlar, mağdurların şikayeti sonrası dolandırıcıların herhangi bir oda kaydı bulunmaması nedeniyle işlem yapamadıklarını ve polise gitmeleri gerektiğini anlattıklarını söyledi.
Ev sahipleri dikkat! Son gün 31 Mart
Gelir İdaresi Başkanlığı verilerine göre, ülkemizde yaklaşık 2 milyon 275 bin kira geliri vergisi mükellefi bulunuyor.
Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Altın Emlak Genel Müdürü Mustafa Hakan Özelmacıklı, “Gelir Vergisi Kanununun 70’inci maddesinde belirtilen mal ve hakların kiraya verilmesi karşılığında elde edilen gelirler ‘gayrimenkul sermaye iradı’ olarak ifade edilmekte olup bu gelirler belirli koşullarda gelir vergisine tabi tutulmaktadır. Mükelleflerin 2022 yılında tahsil ettikleri kira bedeli konutlarda 9 bin 500 TL, iş yerlerinde ise 70 bin TL ve üzerinde ise 31 Mart tarihine kadar beyannamelerini vermeleri ve ilk taksit ödemelerini yapmaları gerekiyor” dedi.
Beyannamenin verilme şekli
Mükelleflerin, 2022 dönemine ait beyana tabi gayrimenkul sermaye iradı gelirleri için 1-31 Mart 2023 tarihleri arasında beyannamelerini vermeleri gerektiğini ifade eden Özelmacıklı, “Beyannameler Hazır Beyan Sistemi aracılığıyla internet ortamından, Hazır Beyan mobil uygulaması aracılığıyla da cep telefonundan, e-Beyanname Sistemi ile elektronik ortamdan ve herhangi bir vergi dairesinden verilebiliyor. Hazır Beyan Sisteminde, kira beyannamesi elektronik ortamda onaylandığı anda beyanname verilmiş sayıyor” ifadelerini kullandı.
Verginin ödeme zamanı
Özelmacıklı, “2022 yılında elde edilen gelirlere ilişkin olarak verilecek yıllık gelir vergisi beyannameleri üzerinden tahakkuk eden gelir vergisi, 2023 yılının Mart ve Temmuz aylarında iki eşit taksit olmak üzere ödenecek. Birinci taksidin, damga vergisi ile birlikte 31 Mart 2023 tarihine kadar, ikinci taksidin ise 31 Temmuz 2023 tarihine kadar ödenmesi gerekiyor” dedi.
“Gerçek gider mi götürü gider mi?”
Kira gelirlerinin vergilendirilmesinde iki ayrı yöntem olduğunu ifade eden Özelmacıklı, “Götürü gider yönteminde, kira gelirlerinden istisna tutarı düşüldükten sonra kalan tutarın yüzde 15’i götürü gider olarak hasılattan indirilir. Gerçek gider yönteminde ise, kira gelirinden Gelir Vergisi Kanununda belirtilen giderler indirilebilir ancak bu giderlerin vergiden istisna edilen tutara isabet eden kısmı indirilemez. İndirim konusu yapılan giderlerin belgelendirilmesi zorunlu olup, bu belgelerin 5 yıl süresince saklanması gerekiyor. Götürü gideri yöntemini seçen mükellefler iki yıl geçmedikçe gerçek gider yöntemine dönemez. Sahibi bulundukları konutları kiraya verenler gerçek gider yöntemini seçmesi durumunda oturdukları konut veya lojman için ödedikleri kira bedelini gider olarak da düşebilirler” dedi.
“Hazır Beyan Sistemi ile verilebilir”
Kira geliri bulunan mükelleflerin yıllık gelir vergisi beyannamelerini kendileri için önceden hazırlanmış olan Hazır Beyan Sistemi üzerinden de verebileceklerini ifade eden Özelmacıklı, “Hazır beyan sistemi, mükelleflerin beyannamelerinin Gelir İdaresi Bakanlığı tarafından hazırlandığı ve internet ortamında kişilerin onayına sunulan sistem altyapısıdır. Sistemde eksik ya da hatalı olan bilgiler düzeltilebilir ve düzeltilmiş şekliyle onaya gönderilebilir. Vergi dairesine gitmeden kolay, hızlı ve güvenli şekilde beyanname verebilir” şeklinde konuştu.
“Deprem yaşanan illerimizdeki durum”
6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş ilinde meydana gelen depremler nedeniyle mücbir sebep hali ilan edilen yerlerdeki beyannameler hakkında da bilgi veren Özelmacıklı, “Deprem tarihi itibarıyla mükellefiyet kaydı bulunan mükellefler ile ilan edilen mücbir sebep hali kapsamında olan meslek mensuplarıyla arasında deprem tarihi itibarıyla Aracılık ve Sorumluluk Sözleşmesi bulunan ve mücbir sebep ilan edilen yerler dışındaki mükellefler tarafından verilmesi gereken beyannameler 15.08.2023 tarihine kadar verilebilecek ve bu beyannamelere istinaden tahakkuk edecek vergiler ise 31.08.2023 tarihine kadar ödenebilecek” dedi.
Yazlık kirası bütçeleri zorlayacak! 10 bin ile 7 milyon TL arasında değişiyor
EV FİYATINA 1 AY TATİL
Yaz tatilinin en gözde ilçelerinden Bodrum’da bu yaz da kiralar yüksek. Gölköy’de lüks bir sitede villaların aylık kirası 6-7 milyon liraya ulaştı. Yani bir aylık tatil bedeli ile ülkenin birçok şehrinde konut satın almak mümkün. Bölgedeki kiralarla ilgili bilgi veren emlak danışmanı Onur Doyan, “Portföyümüzdeki lüks sitede aylık villa kirası ortalama 250 bin . Rezidanslar ise 60-70 bin Euro” dedi. Yine Gölköy’de markalı bir projede 4 aylık kirama yapılıyor ve istenen rakamlar 1.5 ila 2.5 milyon lira arasında değişiyor. Bodrum’da son bir yılda kiralarda yüzde 30-40 artış olduğunu söyleyen emlak danışmanlık şirketi yöneticisi Levent Yıldırım, “Talep var ama rakamları duyanların bir kısmı vazgeçiyor ve daha uygun seçenek arıyor. 60 bin Euro’ya da, 6 bin Euro’ya kiralık ev var. Konumu, denize uzaklığı belirleyici oluyor. Güneyde fiyatlar daha düşük. 45-50 bin lira aylık kiralar söz konusu. Türkbükü’nde 2+1 evler 60-95 bin lira, Yalıkavak’ta villalar 25 bin-60 bin Euro bandında. Yıllık kiralamada aylık 15 bin, sezonluk kiralamada aylık 45 bin lira altına ev bulmak zor” dedi. “Denize sıfır sitelerde aylık kiralar 80-100 bin lira” diyen gayrimenkul danışmanı Sefa Kocaman, “Bodrum’da yüksek sezonda aylık 50 bin lira altına yer bulmanız çok zor. Markalı sitelerde ise denize uzak dahi olsa aylık kira 250-300 bin liraya çıkıyor” dedi.
30 BİN TL’YE DE VAR 300 BİN TL’YE DE
Ayvalık’ın en popüler tatil yeri Cunda’da yüksek sezonda aylık ortalama kiranın 60 bin lira olduğunu belirten emlak danışmanı Sonat Atik, lüks evlerde rakamın 100 bin lirayı aştığını söyledi. Emlak danışmanı Zafer Dinç Aksoy, Ayvalık’ta yazın ortalama 35-40 bin lira bedelle müstakil bir ev kiralanacağını söylerken, emlak ofisi sahibi Selda Genç, “Ayvalık ve Cunda’da sezonda aylık kiralar 30-50 bin bandında. Sezonlukta 90-100 bin liraya çıkıyor” ifadelerini kullandı. İlan sitelerine göre de rakamlar villanın konumuna, eşyalarına göre oldukça farklı. Cunda’da aylık 300 bin lira, Ayvalık Altınova’da aylık 180 bin liraya da kiralık villa var. 10-15 bin lira olan daire tipi ilanlarda ise yaz-kış yaşayacaklara uzun dönem kiralama yapıldığı belirtilirken, kimi ev sahipleri de nisan-mayısta 15 bin olan kiranın sezonda 40 bin liraya çıkacağını belirtiyor. Ayvalık’ta daha ulaşılabilir fiyatlı seçenekler için Sarımsaklı bölgesi önerilse de burada da sezonluk kiralar 70 bin lirayı buluyor. Erdek’te ise denize sıfır evlerde sezonluk kiralar 80-100 bin lira. Bölge emlakçılarına göre bu yaz Erdek’te 30-40 bin liraya sezonluk kiralama yapmak mümkün olacak.
GÜNLÜK 1000 LİRADAN BAŞLIYOR
Didim diğer seçeneklere göre daha ulaşılabilir bir bölge olsa da son yıllarda burada da rakamlar yükselmiş durumda. Geçen yaza kıyasla yüzde 100 artış olduğunu belirten emlak danışmanı Selami Yavaş, “Yaz sezonu için günlük kiralar bin liradan başlıyor, 3 bin 500-5 bin liraya kadar çıkıyor” dedi. Yaz tatili için gelenlerin Mavişehir bölgesini tercih ettiğini belirten emlak danışmanı Emre Kıral, kiraların aylık 25 bin ila 60 bin lira arasında değiştiğini dile getirdi. İlanlara göre havuzlu lüks sitelerde temmuz-ağustos döneminde aylık kiralar 70-75 bin liraya kadar çıkıyor.
ORTALAMA SEZONLUK KİRA 400 BİN TL
Çeşme’de orta gelirli ailelerin yazlık kiralaması çok zor. Emlak danışmanlık ofisi sahibi Gözde Heptokkan, “Merkezde yaz-kış kalınan bölgede aylık kira ortalama 10 bin lira. Alaçatı, Ilıca gibi yazlık bölgelerde yüksek sezonda 3 aylık kiralama bedeli ortalama 400 bin lira. Lüks projelerde 1-1.5 milyon liraya kadar çıkıyor” dedi. Bir başka emlak ofisi sahibi Erhan Kahraman, Çeşme’de pandemi sonrası kiraların hızla arttığını hatırlattı ve “Geçen yıl çok yüksek rakamlar istenen evler boş kaldı. Bu nedenle bu yıl ciddi artışlar beklemiyoruz” dedi. Kahraman’ın ofisi tarafından yapılan araştırmaya göre; Ilıca’da sezonluk kiralar ortalama 300 bin lira, Alaçatı’da, 450 bin lira, Dalyan’da 200-250 bin lira, Mamurbaba’da 500-750 bin lira, lldır’da 200 bin lira, Reisdere’de 180-250 bin lira, Çiftlikköy’de 180-225 bin lira, Boyalık Altınyunus’ta 350-550 bin lira, merkezde ise 150-180 bin lira.
YABANCI ETKİSİYLE RAKAMLAR UÇTU
Antalya’da önce pandemi sonra Rusya-Ukrayna savaşı ile kiralar uçuşa geçti. Şubat ayında yıllık kira artışı yüzde 185’i, ortalama kira bedeli de 13 bin lirayı geçti. Tüm Girişimci Emlak Müşavirleri Derneği (TÜGEM) Antalya Başkan Yardımcısı Gökhan Üçgün, savaş ve deprem etkisi ile bölgenin yoğun göç aldığını ve kiraların her geçen gün arttığını dile getirdi. Tatil bölgelerindeki fiyatlar hakkında bilgi veren Üçgün şunları söyledi: “İngilizlerin tercihi olan Kaş’ta geçen yıl aylık ortalama 75 bin lira olan villa kiraları, bu yıl 150 bin liraya çıktı. Kemer’de geçen yıl daire kirası 3 bin 700 liradan başlıyor, 17 bin liraya kadar çıkıyordu. Bu yıl 6 bin ila 27 bin arasında değişiyor. 15-35 bin olan villa kirası 25-60 bin bandına yükseldi. Side’de daire kiraları bu yıl 6-12 bin, villa kiraları ise 10-15 bin lira arasında değişiyor. Belek’te villalar eşyalı ve günlük kiralanıyor. Geçen yıl bin-3 bin olan günlük bedel, bu yıl bin 500-5 bin liraya geldi. Alanya’da daireler için 10-25 bin lira, villalar için de 30-50 bin lira talep ediliyor.”
Doğru konut sigortası ile evinizi korumanın püf noktaları
Sigortam.net, toplumda sigorta bilincini artırma, karmaşık sigorta ürünlerini daha anlaşılır ve erişilebilir kılma hedefiyle özellikle afet durumlarına karşı sahip olunması gereken sigorta ürünlerine dikkat çekiyor.
Tüm Türkiye’yi sarsan deprem felaketiyle birlikte gündeme gelen konulardan biri de sigortalılık oranları oldu. Araştırmalar, zorunlu olmasına karşın DASK penetrasyonunun çok düşük olduğuna işaret ediyor.
Buna göre Türkiye genelindeki 20 milyon 32 bin konutun sadece %55,4’ünde Zorunlu Deprem Sigortası bulunuyor. Konut sigortasında ise oranlar çok daha gerilerde. Oysa afet durumlarında hem evin değerini daha yüksek oranda karşılayan hem de ev içerisindeki eşyaları güvenceye alan tam bir maddi koruma için konut sigortası sahibi olmak önem taşıyor.
Sigortam.net CEO’su Bora Uludüz, konuya ilişkin değerlendirmesinde, “Deprem felaketinin acısını hepimiz çok derinden yaşadık ve yaşamaya da devam ediyoruz. Bir yandan bu depremin yaralarını sarmaya çalışırken diğer yandan da gelecekte yaşanabilecek olası felaketlere karşı önlem almayı unutmamak gerekiyor.
Dünya Bankası depremin doğrudan fiziki zararının 34,2 milyar dolar olacağı öngörüsünde bulunuyor. Yapılan hesaplamalar ise depremde zarar gören konutlar için toplam DASK teminatının 25 milyar lira olduğunu gösteriyor” dedi.
Sigortalılık oranının artması, afetlerin milli ekonomi üzerindeki etkisinin yurtdışı ile paylaşılmasını sağlıyor
Uludüz, “Sigorta güvencesi sağlamanın en önemli yanı, risklerin gerçekleşmesi durumunda, maddi yükün reasürans yoluyla yurtdışıyla paylaşılmasını sağlamak. Düşük sigorta oranları nedeniyle yaşanan afetlerin tüm maddi zararını milli ekonomimiz aracılığıyla karşılamak zorunda kalıyoruz.
Bireysel düzeyde ise DASK ile sınırlı bir güvence elde ederken, konut sigortası ile daha kapsamlı, yaşadığımız maddi kaybı gerçek anlamda karşılamaya daha yakın bir güvence elde edebiliyoruz. Bu yüzden Sigortam.net olarak hem müşterilerimizde hem de genel olarak toplumda sigortalılık bilincinin yerleşmesine büyük önem veriyoruz” şeklinde sözlerine devam etti.
DASK sadece binayı, konut sigortası ise hem evi hem de eşyaları korur
DASK’ın yalnızca deprem ve deprem sonucu meydana gelen sel, yangın gibi doğal afetler sebebiyle binada oluşan maddi hasarlara karşı güvence sağladığının, diğer yandan konut sigortasının hem ev hem de içerisinde yer alan tüm eşyaları kapsayan çok daha geniş boyutlu bir güvence imkânı sunduğunun altını çizen Uludüz, “DASK, belirli bir miktara kadar güvence sağlıyor, evin gerçek değerini güvence altına almak için ise konut sigortası sahibi olmak gerekiyor.
Yani aslında konut sigortası ile metrekare başına belirlenen DASK teminatından çok daha yüksek teminatlara konut sigortası sayesinde ulaşmak mümkün olabiliyor. Konut fiyatıyla karşılaştırıldığında oldukça uygun olan konut sigortası poliçeleri, günlük hayatta yaşanabilecek hırsızlık, elektrik ve su tesisatı kaynaklı sorunlar gibi olumsuzlukları da kapsıyor” dedi.
e-devlet üzerinden kontrol edilebilir
“Zorunlu sigorta ürünü olan DASK’ın her sene yenilenmesi gerektiği unutulmamalı. Ev sahibi olan herkesin DASK poliçesinin güncelliğinden emin olması ve yenileme zamanı geldiyse yenileme yapmayı atlamamaları gerekiyor.
Şu anda DASK yenilenme oranlarına baktığımızda ne yazık ki %30 seviyelerinde olduğunu görüyoruz. DASK poliçelerinin güncelliği satın alınan aracı kurumdan veya e-devlet üzerinden rahatlıkla kontrol edilebiliyor.
Ayrıca yaşanılan evde, ev sahibi tarafından yaptırılması zorunlu olan DASK’ın mevcut olup olmadığının kiracılar tarafından da kontrol edilmesi büyük önem taşıyor.” diyerek DASK’ın güncelliğine de vurgu yapan Uludüz, “Sigorta yaptırılacak konutta kiracı ya da ev sahibi olmak, teminatların kapsamı açısından önemli bir unsur. Ev sahipleri için bina ve eşya teminatını bir arada almak gerekirken, kiracıların da eşyalarını güvenceye almak için ayrıca poliçe oluşturması gerekiyor. Bu nedenle kendi eşyalarını koruma altına almak isteyen kiracıların konut sigortası yaptırması önem teşkil ediyor” diyerek sözlerini sonlandırdı.
Dikkat edilmesi hususlar neler?
Konut sigortalarında farklı şirketler farklı kapsamlarda seçenekler sunabiliyor. İhtiyaca uygun güvenceyi sağlamak için poliçe satın alırken şu hususlara dikkat etmek gerekiyor:
– Herhangi bir hasar ya da kayıp durumunda, kaybın karşılanmasını garanti altına almak için metrekare birim fiyatlarındaki güncel değerlemeleri takip etmeye önem vermek gerekiyor.
– Ev sahipleri DASK ve konut sigortası yaptırdıklarında, belli limitlerde olmak şartı ile kira gelir vergisi indirimi hakkından yararlanabiliyor.
– Konut sigortası, poliçenin oluşturulduğu tarihten sonra meydana gelecek hasarları karşılıyor.
– Konut sigortası, poliçe kapsamına giren evdeki bazı teknolojik cihazlar için de güvence sağlayabiliyor. Ancak bu teminatların oluşturulmasında cihaz yaşına da dikkat etmek gerekiyor.
– Afet durumlarında eşyaya gelen hasar, manevi tazminat, kira kaybı, taşınma yardımı gibi ödemeler sigorta şirketlerine göre değişmekle birlikte konut sigortası kapsamında yer alıyor.
– Konut sigortası poliçe fiyatları, binanın bulunduğu bölgeye ve ile göre değişkenlik gösterebiliyor.
İBB’den kentsel dönüşüme kira ve faiz desteği
Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından uzmanların olası İstanbul depremine dikkat çekmesi, İBB’nin bu alandaki çalışmalarını hızlandırdı. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, İstanbul’un depreme dirençli bir kent haline getirilmesi amacıyla Deprem Bilim Üst Kurulunun tespitleri ve çözüm yolları doğrultusunda seferberlik planını kamuoyu ile paylaştı. Ardından da kentsel dönüşüm çalışmalarına yön verecek yeni adımlar atılması için hedef gösterdi. İBB Deprem Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Daire Başkanlığı tarafından hazırlanan ve riskli yapıların tahliye, yıkım, yeniden inşa süreçlerine hız kazandıracak 2 önemli karar, İBB Meclisi tarafından oy birliğiyle onaylandı.
Kiracılara da kira yardımı yapılacak
İBB Meclisi, günümüz ekonomik koşullarında kira yardımlarıyla dönüşüm sürecinin hızlandırılması için Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından belirlenen kira bedellerinin 3 katının ödenmesi kararlaştırdı.
Bu kapsamda; ilk etapta kendi kendine çökme ihtimali bulunan 318 binanın, ikinci etapta ise riskli olan 1.207 binanın hızla tahliyelerin gerçekleştirilerek yenilenmesi için binalardaki kiracılara yıl boyunca aylık 4.500 lira, ikamet eden maliklere 18 ay boyunca aylık 4.500 lira kira yardımı yapılacak. Binada ikamet etmeyen maliklere ise 18 ay süresince aylık 3.000 lira kira yardımı verilecek. İBB yetkisinde bulunan Riskli ve Rezerv Yapı Alanlarında yaşayan kiracılara ise; 12 ay aylık 4.500 lira, hak sahiplerine 48 ayı geçmemek üzere aylık 4.500 lira kira yardımı yapılacak.
İstanbul’da ortalama kira 10 bin lira
Meclis Kararında; İstanbul’da son 2 yılda öngörülemez şekilde artan konut birim maliyetlerinin kiraları da hızla artırdığına dikkat çekilerek, İstanbul’daki 100 metrekarelik bir dairenin ortalama kira bedelinin 10 bin liraya dayandığı belirtildi. Yüksek kira bedellerinin, hem barınma sorununu büyüttüğü hem de kentsel dönüşüm süreçlerini tıkayan önemli bir sorun olduğu vurgulandı.
Banka kredisinin faizini İBB ödeyecek
İBB Meclisi, “riskli yapılardaki hak sahiplerinin bankalardan kullanacakları kredilere faiz desteği sağlanması” teklifini de oy birliğiyle onayladı. Karara göre; 6306 sayılı Kanun kapsamında tespiti yapılan riskli yapıların yenilenmesi için dar gelirli vatandaşların bankalardan kullanacağı 1 milyon liraya kadar olan yapım kredisinin faizi İBB tarafından ödenecek.
Kentsel dönüşüm uygulamalarının hızlı ve etkin bir şekilde gerçekleştirilmesi amacıyla konut ve işyeri hak sahiplerine verilecek destek için şu şartlar aranacak:
– Dönüştürülecek yapının 6306 sayılı Kanun kapsamında riskli yapı olarak tespit edilmiş olması
– Yapının İstanbul Yenileniyor kapsamında KİPTAŞ tarafından yenilenmesi için uzlaşılması
– Hak sahibinin hane içi toplam gelirinin net asgari ücretin 2 katını geçmemesi
– Konut yapım kredisi vadesinin en fazla 10 yıl, işyeri yapım kredisi vadesinin en fazla 7 yıl olması
Kira ve faiz desteğinden nasıl yararlanılacak?
İBB yetkisinde bulunan Riskli ve Rezerv Alanlar ile hızlı tarama sonucu kendi kendine çökme ihtimali tespit edilen 318 binada yaşayan ve kira yardımından faydalanmak isteyen İstanbullular, riskli yapı tespitinin ardından tahliye ve yıkım işlemlerini tamamlayacak. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın ilçe belediyesi üzerinden kira yardımına onay vermesi ile İBB kira yardımına başlayacak.
Faiz desteğinden yararlanmak isteyen vatandaşlar ise, öncelikle KİPTAŞ’a https://istanbulyenileniyor.com/ adresi üzerinden başvurarak, riskli yapısının dönüştürülmesi için uzlaşmaya varacak.
İstanbul yenileniyor’a rekor başvuru
İBB’nin KİPTAŞ, İstanbul İmar A.Ş. ve BİMTAŞ şirketleri tarafından yürütülen “İstanbul Yenileniyor” platformu, İstanbul’daki riskli konut stokunun güvenli, depreme dayanıklı ve çevreyle dost yapılara dönüştürülmesini amaçlıyor. Bu kapsamda, dönüşüme uygun bulunan yapılar, İBB iştirakleri garantörlüğünde, uygun maliyetlerle yenileniyor.
İstanbul Yenileniyor” platformuna 466 bini aşkın bağımsız birimden oluşan ve 1 milyon 700 binden fazla kişiyi kapsayan, toplam 24 bin başvuru yapıldı. Şu ana kadar Kadıköy, Şişli ve Beşiktaş’ta 4 riskli tek yapı tahliye edilip yıkıldı ve yeni projelerin süreçleri devam ediyor. Bakırköy, Fatih, Kadıköy, Bahçelievler ve Kartal’da tek ve çoklu yapılardan oluşan alanlarda kısa süre içinde yenileme projelerinin temeli atılacak. Uzlaşma sürecinde olan 199 başvuru bulunuyor. Bunlar; 23 ilçe ve 78 mahalleden 6 bin 128 bağımsız birimde 5 bin 815 konut, 313 ticari birimden oluşuyor ve yaklaşık 23 bin 260 kişiyi kapsıyor.
Kiracıda ‘temmuz’ gerginliği! Son üç ay
Hürriyet’ten Gülistan Alagöz’ün haberine göre yaşanan bu sorun karşısında kiracıları korumak için geçen yaz önemli bir yasal düzenleme yapıldı ve kira artışına yüzde 25 zam sınırı getirildi. 1 yıl süreli düzenleme yaklaşık 3 ay sonra sona erecek. Süre yaklaştıkça vatandaşın aklındaki soru işaretleri de arttı. Hangi tarihten sonra sınırlama olmayacak, ev sahipleri bu tarihten sonra zam oranını nasıl belirleyecek, kiracıların hakları neler olacak?
1- Kiraya yüzde 25 zam sınırı ne zaman sona erecek?
Kiralardaki fahiş artış sonrası yasal düzenlemeye gidildi ve konutlarda kira artışına sınırlama getirildi. Bu yasa ile “11 Haziran 2022 ile 1 Temmuz 2023 tarihleri arasında (1 Temmuz dahil) yenilenen sözleşmelerde, kiracıya yüzde 25’in üzerinde zam yapılamayacak” denildi. Yeni bir düzenleme olmazsa 1 Temmuz sonrası sınırlama sona erecek. 30 Haziran’da, 1 Temmuz’da sözleşmesi yenilenen kiracılar ikinci kez zam sınırı uygulanmasından faydanırken,2 Temmuz ve sonrasında sözleşme yenileyenler kapsam dışı sayılacak. Bir gün farkla zam oranında büyük fark yaşanacak.
2- 1 Temmuz sonrası tüm kiracılara zam yapılacak mı?
Düzenlemenin sona ermesi bu tarihte zam olacağı anlamına gelmiyor. Ev sahipleri kira artışını yılda bir kez, sözleşme yenileme döneminde yapabilir.
3- Yeni dönemde kira artışı nasıl hesaplanacak? ev sahibi istediği oranı belirleyecek mi?
Düzenleme öncesi olduğu gibi, sonrasında da keyfi oran belirlenmesi yasal değil. 1 Temmuz’dan sonra, sınırlama öncesinde olduğu gibi Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan ‘TÜFE 12 ay ortalaması’ dikkate alınacak. Mesela son açıklanan şubat ayı enflasyon verilerine göre bu oran yüzde 71.83 olarak gerçekleşti. Eğer bir kira zam sınırlaması olmasaydı, sözleşme yenilendiğinde 3 bin liralık kira 5 bin 155 lira, 5 bin liralık kira 8 bin 591 lira olacaktı. Yüzde 25 zam sınırı ile 3 bin liralık kira 3 bin 750, 5 bin liralık lira 6 bin 250 lira oldu.
4- Geçmiş dönem zam farkı istenebilir mi?
1 yıl boyunca yüzde 25 zam sınırına uyan bir ev sahibi ‘uygulama bitti, geçen yıl yapamadığım zammı şimdi istiyorum’ diyemez.
5- Ev sahiplerinin sözleşme yenileme döneminde ‘evimden çık’ deme hakkı var mı?
Ev sahipleri istediği zaman ‘evimden çık’ diyemez. Ancak kendisinin ya da bakmakla yükümlü olduğu birinin ihtiyacı varsa kiracının tahliyesini isteyebilir. İhtiyacım var dedikten sonra, evi bir başkasına 3 yıl süreyle kiralayamaz. Kiralarsa eski kiracıya tazminat ödemek durumunda kalır. 10 yıl sözleşme uzama süresi dolan kiracı için herhangi bir gerekçe göstermeden tahliye istenebilir. Bunun yanında evin satılması durumunda, mülkü alan kişi eğer kendi yaşayacaksa kiracının tahliyesini talep eder. Bu durumda ya 6 ay, ya da bir sonraki sözleşme dönemine kadar zaman verilir. Tarafların anlaşamaması halinde tahliye davaları ortalama 2-2.5 yıl sürebilir.
Kiraya tavan uygulaması getirilebilir mi? Temmuzda yüzde 25 tavan süresi doluyor, sonra ne olacak?
Büyükşehirlerde konutların kiraları artık çok merkezi olmayan noktalarda bile ücretiyle geçinen çalışanlar için zorlayıcı hale geldi. Kahramanmaraş merkezli depremler konut fiyatlarını tekrar artırırken, hükümet geçen yıl Temmuz 2023’e kadar yenilenecek kira kontratlarına yüzde 25 sınırı koymuştu. Bu sınıra uymayan ev sahibi sayısı da bir hayli fazla.
Örneğin dün, Adana’da kiralara fahiş fiyat artışı yaptığı öne sürülen kişi gözaltına alındı. Aylık kirası 833 TL olan kirayı 5 bin liraya çıkardığı iddia edilen kişi adliyeye sevk edildi. Daha sonra serbest bırakıldı.
Haber Global’den Hüseyin Karataş’ın haberine göre Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati ise Türkiye’ye ‘kiralık konut üreticisi’ kavramını getirmek istediklerini söylüyor. Bakan Nebati, geçen haftalarda yaptığı bir açıklamada, “Model kapsamında üretilen kiralık konutlar, öncelikle kentsel dönüşümde riskli yapı malik ve kiracılarına hizmet sağlayacaktır.
Kiralama tutarları ve kira artışları kamu otoritesi tarafından belirlenecek ve kira tavanı uygulaması yapılacaktır. Böylece, özellikle salgın sonrasından bu yana makul seviyelerin çok ötesinde artış gösteren kira enflasyonunu dizginleyeceğiz” ifadelerini kullandı. Bu açıklamaya göre bazı kişiler sadece kiralanması amacı ile konut üretecek.
1) Mevcut kanunda kiracı mı ev sahibi mi korunuyor?
Türk Borçlar Kanunu 2011 yılında tamamen yenilendi. Bu kanun kiracıyı zayıf taraf görme ön kabulü ile güçlü ev sahibi karşısında kiracının haklarını korumayı amaçladı.
Yeni Kanun, düzenlendiği dönemin ekonomik yapısını göz önüne alarak ve istikrar ekonomisine göre, kira sözleşmelerine 5 yıl boyunca sadece ekonomik değişimleri dikkate alarak bir önceki yıl kirasına TÜFE’nin 12 aylık ortalamasını geçmemek üzere artış yapılabileceğini hükme bağladı. Yani civarda bir AVM ya da metro açılsa da havaalanı taşınsa da kazı ve inşaat ya da benzeri sebeplerle kira rayiçleri artı/eksi çok değişse de ancak 5 yılda bir yeniden değerleme yapılabilecek ara dönemde sadece enflasyon kadar artış yapılabilecekti. Ve bu kural emredici yani kesin şekilde ihdas edildi. Böylece mahkemelerin iş yükünün artmaması da amaçlandı.
800 TL kirayı 5 bin TL’ye yükselten ev sahibi serbest kaldı800 TL kirayı 5 bin TL’ye yükselten ev sahibi serbest kaldı
Oysa önceki Yasa döneminde kontrat süresinin 1. yılından sonraki ekonomik verilere göre artış yapma sınır ve şartı varken ondan sonraki yıldan itibaren kira tespit davası açılabiliyordu. Konut piyasasının son 3-4 yıldaki hızlı değişimiyle fahiş fiyatlara ulaşması üzerine 5 yılda bir yeniden değerleme yapmak değişim hızını yakalayamadı ve ev sahipleri kiracıyı 5 yıldan önce çıkarıp rayiçten kiraya vermek için hukukun sınırlarını zorlamaya başladı ve bazen de hukuksuz işler yaptı. Sorun buradan başladı esasında…
2) Yüzde 25 kira artışına uyuldu mu, sorunlar çözüldü mü?
Bu düzenleme emredici nitelikte olduğundan mal sahibi tarafı için bağlayıcı oldu. Lakin bu kez ev sahipleri, sözde satış, aile bireyleri ihtiyacı, sözleşmeye aykırılık gibi bahanelerle kiracıyı rahatsız ederek, yüzde 25’ten ve hatta enflasyondan bile daha fazla kira almaya çalıştı. Ya da 5 yıldan önce tahliye etmek için şartları zorlamaya başladı ve bunda başarılı olanların oranı hiç de az olmadı. Bununla birlikte yine de kiracılar yenilenen sözleşmelerle ilgili bu yüzde 25 tavan sınırlamasının doğurduğu güven ortamında ya sadece yüzde 25 oranında zam yaptı ya da ev sahibinin rayice göre taleplerine ya da yeni kiralamanın el yakan fiyatlarına maruz kalmadan biraz daha dengeli, ortada bir artışa ev sahiplerini ikna edebildi.
Ev sahibi ile kiracı arasında ‘baltalı’ zam kavgasıEv sahibi ile kiracı arasında ‘baltalı’ zam kavgası
3) Yeni kiralamalarda yüzde 25 veya başka bir tavan var mı, olabilir mi?
Yeni kiralamalar için yüzde 25 veya başka bir tavan sınırı getirilmedi. Böyle olunca kimi mal sahiplerinde kiracıyı çıkarıp kontratı 2-3 misli rakamdan yenileme iştahı daha da kabardı. Tabi bunda, daha yüksek yıllık kira üzerinden daha fazla emlak komisyonu almak isteyen, piyasayı domine eden (elbette istisnaları var) emlakçıların rolü de küçümsenemez!
4) Kiraya tavan uygulaması getirilebilir mi?
Kira sözleşmesi Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiş tarafların serbest iradeleri ile kurulan bir sözleşme türüdür. Kanunda yer alan TÜFE’nin 12 aylık ortalamasına göre artış kuralı ile hem tarafların sözleşme özgürlükleri hem de hukuk güvenliği ilkesi korunmak istenmiştir. Esasında ekonomik verileri baz alan Kanun’daki kriterin altında ya da üstünde bir tavan koymak serbest piyasaya müdahale sayılabileceği gibi dengeyi de bir taraf aleyhine bozabilecek niteliktedir.
Nitekim yeniden enflasyonist bir ekonomiye dönülmesi uzun vadeli düzenlemelerin toplumun ihtiyacını karşılamakta gecikmeler yaşanmasına neden olmuştur. Ülke ekonomisinin kiracılar üzerindeki etkileri azaltılmaya çalışılırken mülk sahipleri ve kira bedeline bağlı olarak yapılan diğer faaliyetlerin ekonomiye etkileri göz ardı edilmemelidir.
Düzenleme ile eski kiracılar koruma altına alınırken bir mülkü ilk defa kiralayacak kişiler için herhangi bir düzenleme yapılmamıştır. Bu da uygulamada, mülk sahiplerinin, mevcut kiracıları ile aralarındaki kira sözleşmesini sonlandırarak yeni kiracı arayışına itmektedir. Enflasyonun önlenmesi amacına ulaşmak için başvurulan kiraların sınırlandırılması aracı, bazı olumsuz yan etkileri de beraberinde getirmiştir.
Bu tavan sınırlaması ekonomik ilkeler açısından eleştirilse de Yasa temelinde yapıldığından ev sahiplerinin şartları olgunlaştığında Anayasa’ya aykırılık iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’ne başvurarak düzenlemenin iptalini dava etmesi dışında, bu kanun değişikliği ya da sonuçlarıyla ilgili başvurabilecekleri bir dava yolu yoktur. Çünkü düzenleme kanun koyucu iradesine dayanmaktadır ve barınma temel ihtiyacının sosyal sonuçlarının düzenlenmesi amacına matuftur.
5) Temmuz 2023’te yüzde 25 tavan süresi doluyor, sonra ne olacak?
2023 Temmuz ayında yeni bir düzenleme yapılmazsa devam eden kontratlardaki konut kiraları ‘TÜFE’nin on iki aylık ortalamalara göre değişim oranına göre hesaplanacak. Lakin kira bedellerindeki fahiş artışlar hala devam ettiğinden bunun önüne geçmek için yeni bir tavan sınırı konulması da beklenen ihtimaldir. Öncelikle böyle bir tavan konulacaksa da tüm yük maliklere tahmil edilmemeli, ekonomik verileri göz ardı etmeyen hem kiracı hem mülk sahibi için dengeli ve hakkaniyetli bir ölçü belirlenmelidir. Örneğin sabit bir oran yerine ekonomik veriler -+ bir rakam/oran belirlenmesi düşünülebilir.
Böylece hem kiralar daha makul belirlenecek hem de istikrar dönemine göre çıkarılan Kanundaki 5 yılda bir yeniden değerleme yapabilme şartının sorun artırıcı etkisi azaltılmış olacaktır. Zira kanunla getirilen yüzde 25 ve benzeri bir sınır ekonomik verilerden uzak kaldığında rasyonalitesi sorgulanmakta ve çoğu müzakerede uygulanmamaktadır.
Devam eden kontratlarda olduğu gibi yeni kontratlar için de rayiç ve tavan belirlenmesi gerektiği, diğer türlü devam eden kontratlarda da sorunun devam edeceği ve hakkaniyetsiz durumlara yol açabileceği aşikardır.
Hukukçular kentsel dönüşümde vatandaşların yasal haklarını anlattı
Kahramanmaraş merkezli depremlerden sonra kentsel dönüşüme olan ilgi artarken, hukukçular riskli yapı analizi konusunda mülk sahiplerinden birinin başvurusunun yeterli olduğunu ancak olası yıkım sonrasında arsa üzerinde yapılacak yapı konusunda mülk sahiplerinin 3’te 2 çoğunluğu şartı arandığını kaydetti.
Vatandaşların oturdukları konutun riskli yapı olup olmadığı ve bu kapsamdaki yasal hakları konusunda araştırma içine girdiğine dikkati çeken hukukçular, kentsel dönüşüm konusunda vatandaşların yasal haklarını, AA muhabirine anlattı.
İstanbul 2 Nolu Barosu avukatlarından Helin Görgül, binanın belli yerlerinden alınan beton örneklerinin özel laboratuvarlarda incelenmesiyle yapının depreme karşı dayanıklı olup olmadığının belirlendiğini söyledi.
Riskli yapı tespiti için çoğunluğa gerek olmadığını, yapı maliklerinden birinin kendisi, avukat, vasi gibi kanuni temsilcileriyle başvuruda bulunabileceğini belirten avukat Görgül, “Bir apartmandaki daire sahiplerinden herhangi birinin başvurusu risk analizi için yeterli olup, 3’te 2 çoğunluk kararına ihtiyaç yok. Risk tespiti konusunda malikler veya kanuni temsilcileri, bakanlıkça lisans verilen ve listesi Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının resmi internet sitesi ile www.kentseldonusum.gov.tr adresinde güncel olarak yayımlanan kurum veya kuruluşlara başvurabilir.” dedi.
Masraflar kime ait?
Riskli yapı tespiti masraflarının maliklere ait olduğunu anlatan avukat Görgül, “Riskli yapı tespiti ile yıktırma işlemlerinin bakanlık veya belediye tarafından yapılması halinde, masraflardan malikler hisseleri oranında sorumludur. Riskli yapı tespitinin masrafları, bakanlıkça veya idarece ilgilisine yapılacak tebligatı takip eden bir aylık süre içinde ödenir. Süresinde ödenmeyen masraflar, tespit bakanlıkça yapılmışsa vergi dairesince, idarece yapılmış veya yaptırılmış ise 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilir.” diye konuştu.
Riskli yapı tespiti yaptırmak zorunlu mu?
Helin Görgül, risk tespiti yaptırılma zorunluluğu bulunmadığını ancak yapıların risklilik durumunun bir an evvel tespit edilmesinin can güvenliği bakımından önem arz ettiğini söyledi.
Görgül, halk arasında bilinen “Kentsel Dönüşüm Kanunu” adıyla bilinen 6306 sayılı kanunun tanıdığı imkanlardan yararlanabilmek için bakanlıkça lisans verilen kurum veya kuruluşlara risk tespitinin yaptırılmasının şart olduğunu kaydetti.
Riskli yapının yıkım yerine güçlendirilmesi
Avukat Görgül, riskli yapının yıktırılması yerine güçlendirilmesinin istenilmesi halinde ise öncelikle güçlendirmenin teknik olarak mümkün olduğunun tespit ettirilmesi gerektiğini söyledi.
Güçlendirmenin mümkün olması halinde “bütün kat maliklerinin beşte dördünün (4/5) yazılı rızasının olması” gerektiğinin altını çizen Görgül, bu mümkün olmadığı halde ilgili mahkemece “yapının güçlendirilmesinin zorunlu olduğu” şekilde güçlendirme kararı alınması ve güçlendirme projesinin hazırlatılarak imar mevzuatı çerçevesinde ruhsat alınması gerektiğini kaydetti.
Riskli yapı raporuna itiraz süreci
Riskli yapı raporuna 15 gün içinde yapının bulunduğu yerdeki tapu müdürlüğü veya belediyeye verilecek bir dilekçe ile yapılabileceğini anlatan avukat Görgül, “İtirazları, 4’ü üniversitelerce ve 3’ü bakanlıkça belirlenen 7 üyeden oluşan teknik heyet inceler. Teknik heyetin, riskli bina raporunu uygun bulması halinde rapor kesinleşir ve yıkım süreci başlar. Binanın riskli olmadığına karar verilmesi halinde ise tapuya konulan ‘riskli yapıdır’ şerhi kaldırılır.” dedi.
Dava açılması yıkımı engeller mi?
Yıkım kararının tebliğinden itibaren maliklerin, 30 gün içinde yürütmenin durdurulması için dava açma hakkı olduğunu kaydeden Görgül, yürütmenin durdurulması veya iptali kararı verilmediği sürece, sadece dava açılmış olmasının idarece yapılan işlemlerin yürütülmesine engel teşkil etmediğini belirtti.
Yıkım sonrası uygulama nasıl olur?
Riskli yapının yıkımı gerçekleştikten sonra bina yaptırılmasına, payların satışına, kat karşılığı veya hasılat paylaşımı ve diğer usullere ilişkin paydaşların en az 3’te 2 çoğunluğu ile karar verilebileceğini belirten avukat Görgül, şunları söyledi:
“Çoğunlukça alınan karar, karara katılmayan hak sahiplerine noter aracılığıyla tebliğ edilir. Yapılan tebliğde, 15 gün içinde kararın ve teklifin kabul edilmemesi halinde arsa paylarının, bakanlıkça yetkilendirilen ilçe belediyesince rayiç değerden az olmamak üzere anlaşma sağlayan diğer paydaşlara açık artırma usulü ile satılacağı, paydaşlara satış gerçekleştirilemediği takdirde ise yapılan anlaşmaya uyularak işlem yapılmasını kabul etmek şartıyla üçüncü şahıslara satılacağı bildirilir.”
Kiracılar, sağlam binada oturup oturmadıklarının tespitini isteyebilir
İstanbul Barosu Kat Mülkiyeti Hukuku Komisyonu Kurucu Başkanı Şeref Kısacık da kiracıların mülk sahiplerinden can ve mal güvenlikleri açısından sağlam bir binada oturup oturmadıklarının tespitini isteyebileceğini söyledi.
Kentsel dönüşüm konusunda ilk aşamada Çevre Şehircilik ve İkilim Değişikliği Bakanlığının sitesinde yer alan ve bu tespitleri yapmaya yetkili kurumlara başvuru yapılması gerektiğini anlatan Kısacık, şöyle konuştu:
“Süresinde itiraz edilemezse eğer çıkan rapor kesinleşerek işleme alınır. Kamu kurumları ilk etapta 60 günden az olmamak üzere binanın tahliyesi ve yıkımı için süre verir. Verilen sürede bina tahliye edilerek yıkılmadığı takdirde ise 30 günden fazla olmamak üzere mülk sahiplerine yeni bir süre verilir. İkinci süre sonunda da tahliye ve yıkım gerçekleşmez ise kamu tarafından binanın elektrik, su ve doğalgazı kesilerek tahliye ve yıkımı gerçekleştirilir. Kamu tarafından yapılan yıkım masrafı da mülk sahiplerinden alınmak üzere tapuya şerh olarak konulur.”
“Müteahhidin piyasadaki iş yapma gücünü öğrenin”
Gayrimenkul Hukuku Derneği Başkanı Ali Güvenç Kiraz da vatandaşların kentsel dönüşüm sürecinde ilk olarak ön inceleme sürecine dikkat etmeleri gerektiğini söyledi.
Vatandaşlara bu süreçte ilk olarak belediyeden imar durumunu ve arsalarında tevhit şartı gibi sorun teşkil eden herhangi bir unsurun olup olmadığını öğrenmelerini tavsiye eden Kiraz, çıkabilecek bir sorun nedeniyle sürecin 1-2 yıla kadar uzayabileceğini anlattı.
Tapu ve imar durumu öğrenildikten sonra müteahhitle görüşme yapılması gerektiğine dikkati çeken Kiraz, şu tavsiyelerde bulundu:
“Müteahhidin kredibilitesini, piyasadaki iş yapma gücünü öğrenin. Müteahhitle sağlam, hukuki ve teknik şartnamesi düzgün olan bir sözleşme imzalayın. Beton kalitesi, kullanılacak malzemelerin kaliteleri, zemin yapısı vesaire bütün hepsinin, mutlaka bir inşaat mühendisi denetiminden geçen teknik şartname ile kayıt altına alınması gerekir. Yine sözleşmede süre, cezai şartlar, müteahhide pay devirleri, müteahhidin sıkıntıya düşmesi halinde yapabileceği hususlar, cezai şartlar, garantörlük gibi önemli hususlar da mutlaka yer almalı.”
Kadastro Nedir?
Kadastro, bir ülkenin yüzölçümünün belirlenmesi, sınırlarının tespiti ve bu sınırların haritalanması işlemidir. Bu işlem, gayrimenkullerin ve arazilerin mülkiyeti, kullanımı ve vergilendirilmesi gibi konular için önemlidir. Kadastro işlemleri, resmi kurumlar tarafından gerçekleştirilir ve genellikle bir ülkenin yasal ve mülki sınırlarının belirlenmesi, toprakların ve arazilerin kaydı, toprak kullanımının planlanması ve yönetimi, yapılaşmanın kontrol edilmesi, tarım ve ormancılık gibi faaliyetlerin düzenlenmesi amacıyla yapılır.
Kadastro işlemleri, arazi ölçümü, arazi sınır belirleme, arazi tespiti, arazi kayıt altına alma, harita çizimi, veri toplama ve veri analizi gibi aşamalardan oluşur. Bu işlemler sonucunda elde edilen bilgiler, resmi kayıtların tutulduğu kadastro haritaları olarak bilinir. Bu haritalar, gayrimenkul sahipleri, devlet kurumları ve diğer ilgili taraflar için önemli bir kaynak olarak kullanılır.
İmar Planı ve İmar İzni Nedir?
İmar planı, bir bölgenin, mahallenin veya şehrin yapılaşma, kullanım, yeşil alan, yol, park gibi faktörlerin belirlendiği, resmi bir plandır. Bu planlar genellikle belediyeler tarafından hazırlanır ve onaylanır. İmar izni ise, bu planlarda belirtilen şartlara uygun olarak yapılacak yapıların inşaatına izin veren resmi bir belgedir. Bu izinler de genellikle belediyeler veya ilgili idareler tarafından verilir.
İmar izni, bir yapının inşaatına başlamadan önce alınması gereken resmi bir belgedir. İmar planına uygun olarak yapılacak yapıların inşaatına başlamadan önce, belediye veya ilgili idarelere başvurularak izin alınması gerekmektedir. İmar izni, inşaat projesinin teknik ve mimari detaylarını içeren belgelerle birlikte sunulur ve ilgili idareler tarafından incelenir.
İmar izni, yapının inşaatına başlamadan önce alınması gereken bir belge olduğundan, inşaat başlamadan önce alınması gerekmektedir. Aksi takdirde, inşaatın durdurulması veya yıkım kararı alınması gibi hukuki ve maddi sonuçları olabilir. Bu nedenle, imar izni almadan önce yapının inşaatına başlamamak ve gerekli izinleri almak önemlidir.
Mahkemeler kilitlendi! Kira davaları çözüm bekliyor
Sözcü’den Hülya K. Oruçoğlu’nun haberine göre kiralardaki fahiş yükseliş, duruşma tarihlerine de yansıdı. Önceden birkaç ay sonrasına verilen kira tespit ve kira tahliye davalarında ilk duruşma tarihi için artık bir yıl beklemek gerektiği belirtildi. Konu hakkında açıklamalarda bulunan Avukat Onur Cingil, kira tespit ve kira tahliye davalarının sonuçlanmasının da dört yılı bulduğunu aktardı.
“Hukuk bürolarında bu tür davalara bakan ayrı avukatlar olmazdı. Artık neredeyse her hukuk bürosunda bu davalara bakan avukatlar var” açıklamasını yapan Cingil, “Bu fahiş artışların sebebi, ülke ekonomisinin çok kötü bir noktaya gelmesi ve alım gücünün düşmesi. Türkiye’de ekonomik zorlukların faturası kiracılara kesilmeye çalışılıyor” ifadelerini kullandı.
Uygun kiralı konutlar
“Neredeyse tüm kiracılar ve mülk sahipleri birbirleri ile sorun yaşıyor” ifadelerini kullanan Cingil, “Ben de yüksek kira artışı nedeniyle ev sahibime dava açtım” diye konuştu. Tüketici Hakları Derneği Başkanı Turhan Çakar ise barınma hakkının sosyal devlet anlayışı kapsamında sağlanması gerektiğini belirterek, “Türkiye’de 83 milyondan fazla kişi açlık ve yoksulluk sınırının altında yaşıyor. İstanbul’da kira ortalaması 12 -13 bin TL. Asgari ücretli ya da iş bulmayan kişiler bunu nasıl karşılayacak? Devlet, bu insanlar için uygun kiraların belirlendiği konutlar tasarlamalı. Ya da bu kişilerin kiralarını devlet ödemeli” dedi.
İstanbul’da aidat fiyatları uçuşa geçti: Ev sahibi ve kiracılara uyarı
Türkiye genelinde artan konut fiyatları milyonlarca kişinin ortak sorunu. Kiralık konut fiyalarındaki artışın yanı sıra aidatlar da ailelerin bütçesini sarsıyor. Geçmiş yıllarda senede bir kez artan aidatlara, artık ara zam yapılıyor.
Eva Gayrimenkul Değerleme tarafından yapılan araştırmaya göre aidatlar son 1 yılda İstanbul’da yüzde 40 ile yüzde 154 arasında arttı. Ortalama artışın yüzde 77 olduğunu belirten EVA Gayrimenkul Değerleme’den Değerleme Koordinatörü Serkan Bal “2022 ile 2023 kıyaslamasına göre yaklaşık 9 ilçenin artış oranı yüzde 100’ün üzerinde” dedi.
Hürriyet gazetesinin haberine göre; 100 metrekare bir daire için ödenen ortalama aylık aidatları incelediklerini belirten Serkan Bal, şunları söyledi:
– En yüksek rakam 2 bin 600 lira ile Beşiktaş’ta görülürken, onu 2 bin lira ile Şişli, 1.800 lira ile Kadıköy, 1.750 lira ile Sarıyer ve Ataşehir takip ediyor. Söz konusu rakamın en düşük olduğu ilçeler ise Silivri ve Çatalca. Yapılan araştırmalara göre İstanbul’da 100 metrekare alana sahip daire başına ortalama aidat tutarı minimum 500 liraya ulaştı.
– İlçe bazlı baktığımızda bir yıllık zaman dilimi içerisinde en yüksek artış oranı sırası ile Üsküdar, Beykoz, Kadıköy ve Ataşehir ilçelerinde gözüküyor. Bunun nedeni ise Üsküdar, Beykoz ilçelerinde villa kullanımına uygun çok sayıda site bulunması, Kadıköy ve Ataşehir ilçelerinde de donanımlı sitelerin fazla olması. Bu sitelerdeki ortak alan maliyetlerinin hızlı artış göstermesi oranlara yansıyor.
Lüks konut projelerinde rakamların ortalamanın çok üzerinde olduğunu belirten Serkan Bal, şu bilgileri paylaştı:
“- Beşiktaş’ta bilinirliği yüksek markalı projelerde ortalama 100 metrekare dairelerin aidatları 12 bin lira. Kullanım alanlarının 200 metrekarelere ulaşması durumunda ortalama aidat rakamlarının 15 bin lira civarında olduğunu, 250 metrekare ve üzerinde konutların 17 bin lira ve üzeri aidat rakamlarına ulaştığını söyleyebiliriz.
– Şişli’de bilinirliği yüksek markalı projelerde 100 metrekare dairelerin aidatlarının 9-10 bin lira bandında. Sarıyer, Üsküdar, Beykoz gibi lüks villa sitelerinde ortalama aidat rakamları 8 bin ile 12 bin lira aralığında değişiyor. Kadıköy Bağdat Caddesi’ne yakın rezidans projelerinde aidat rakamlarının ortalama 5-6 bin lira aralığında olduğunu görüyoruz.
Ev kiralayacaklara uyarı
– Ev alırken ya da kiralarken satış ve kira bedelinden sonra mutlaka aidatı da sorun. Beklentinizin çok üzerinde bir aidat, alım ya da kiralama kararınızı etkileyebilir. Yönetim planlarını okuyarak aidatların nasıl toplanacağını öğrenebilirsiniz. Henüz yeni başlayan bir projeden ev alıyorsanız bu defa ortak alanlara, peyzaja, kaç giriş kapısı olduğuna dikkat etmenizde fayda var. Çünkü bu alanların fazla olması aidatların yüksek olacağı anlamına gelir.
– Ev sahibiyseniz yapılan yönetim toplantılarına, genel kurullara mutlaka katılın. Böylece gider kalemlerini sorgulayabilirsiniz.
İtiraz edebilirsiniz
– Toplantıda alınan kararlara itiraz edebilirsiniz. Eğer bir usulsüzlük varsa, genel kurula katılmayanlar toplantı tarihinden sonra 6 ay, katılanlar 1 ay içinde Sulh Hukuk Mahkemesi’ne dava açabilir. Usulsüzlük yapıldığını düşünmüyor, ancak artış oranına itiraz etmek istiyorsanız, bu defa olağanüstü genel kurul talebinde bulunmalısınız. 1/3 malik bir araya gelip, tasarruf tedbirlerini masaya yatırabilir.
– Kiracıysanız her giderden sorumlu olmadığınızı bilmeniz önemli. Apartman ya da sitelerde giderler işletme bütçesi ve yatırım bütçesi olarak ikiye ayrılıyor. Sitede çalışanın maaşı, ortak alan faturalar gibi kullanımdan kaynaklı işletme kalemlerinden Kiracı sorumlu. Ancak demirbaş kalacak kalemler kiracıdan değil, ev Sahibinden istenmek zorunda. Mesela asansör tamamen değişecekse, binaya yalıtım yapılacaksa bunu mülk sahibi karşılar. Apartman görevlisinin maaşı kiracının sorumluluğunda olsa da tazminatını mülk sahibi öder.”
“Gayrimenkullerin beş yıl içinde satılması halinde elde edilen kazanç gelir vergisine tabiidir”
Emlak Uzmanı Mustafa Hakan Özelmacıklı, “Türkiye genelinde 2022 yılında toplamda 3 milyon 434 bin 389 gayrimenkul satış yolu ile el değiştirdi. Gerçek kişilerin bir bedel karşılığı edindikleri gayrimenkullerin (konut, arsa, vb.) iktisap tarihinden başlayarak beş yıl içinde elden çıkarılması halinde, elde edilen kazanç gelir vergisine tabiidir” dedi.
Gayrimenkullerin iktisap tarihinden başlayarak beş yıl içerisinde elden çıkarılmasından doğan kazançların, değer artış kazancı kapsamında olduğunu ifade eden Altın Emlak Genel Müdürü Mustafa Hakan Özelmacıklı, “Gerçek kişilerin bir bedel karşılığı edindikleri gayrimenkullerin iktisap tarihinden başlayarak beş yıl içinde elden çıkarılması halinde, elde edilen kazanç gelir vergisine tabiidir. Elden çıkarmadan maksat, satış, bir bedel karşılığında devir, temlik, trampa edilmesi, takası, kamulaştırılması, ticaret şirketlerine sermaye olarak konulmasıdır. Değer artış kazancında 2022 takvim yılı için 25 bin TL gelir vergisinden istisnadır. 2022 yılı değer artış kazancı, 31 Mart’a kadar yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilip, Mart ve Temmuz aylarında 2 eşit taksitle ödenmesi gerekiyor” dedi.
Nasıl hesaplanıyor
2022 yılı içerisinde gayrimenkullerin elden çıkarılması karşılığında sağlanan safi tutarı 25 bin TL’yi aşan gelirlerin beyan edilmesi gerektiğini belirten Özelmacıklı, “Öncelikle değer artış kazancında vergilendirilecek kazancı hesaplamak gerekiyor. Elden çıkarma karşılığında alınan para tutarından, elden çıkarılan mal ve hakların maliyet bedeli ile, elden çıkarma dolayısıyla yapılan ve satıcının üzerinde kalan giderler ile ödenen vergi ve harçların, düşülmesi suretiyle bulunuyor. Mal ve hakların elden çıkarılmasında iktisap bedeli, elden çıkarıldığı ay hariç olmak üzere Türkiye İstatistik Kurumunca belirlenen Yurt İçi – Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) artış oranında artırılarak tespit edilir. Endekslemenin yapılabilmesi için artış oranının yüzde 10 veya üzerinde olması gerekmektedir” dedi.
“Miras ile geçenler vergilendirilmiyor”
İvasız olarak iktisap edilmiş taşınmazların elden çıkartılmasından doğan kazançların vergilendirilmediğini belirten Özelmacıklı, “Özellikle intikal yani veraset yolu ile geçen taşınmazların elden çıkartılması ve gayrimenkulün üzerine, sahibi tarafından inşa edilen veya kat karşılığı olarak verilenler bu kapsama giriyor. Bunun yanında tapuya tescilden önce de sahibi tarafından kullanılan taşınmazların fiili kullanım durumları 5 yılı geçiyor ise bunlar da vergilendirilmiyor. Özellikle Toplu Konut İdaresi ve kooperatiflerin durumlarında tahsis belgesi, faturalar gibi belgeler fiili kullanım tarihi olarak dikkate alınıyor” dedi. – İSTANBUL
Depremde çıkıntı binalara dikkat
Binaların metrekaresini artırmak için uygulanan çıkma binalar deprem yönetmeliğine uygun yapılmadığı takdirde sağlamlık açısından risk oluşturuyor. Uzmanlar metrekare artırmak amacıyla, binalara sonradan yapılan bölümlerin incelenmesi gerektiğini ifade etti.
Binaların metrekaresini artırmak amacıyla uygulanan çıkıntı binalar kirişleri sağlam yapılmadığı takdirde sağlamlık açısından risk oluşturabiliyor. Türkiye’de sıkça görülen çıkma binaların alıcılar tarafından deprem mevzuatına uygun olup olmadığı incelenmesi önem taşıyor. Uzmanlar konut alırken projelerin incelenmesi ve binaya sonradan eklenen bölümlerin olup olmadığının araştırılması gerektiğini söylüyor. Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Gayrimenkul Uzmanı Mustafa Koçak, “Proje aşamasında olmayan sonra ilave edilen çıkma odalar bina sağlamlığı açısından risk oluşturur. Onaylı proje ile binanın aynı olup olmadığı incelenmeli” dedi.
“Odaların metrekaresini büyütmek için yapılan değişiklikler binanın sağlamlığını olumsuz etkiliyor”
Deprem yönetmeliğine uygun şekilde yapılan çıkma binaların sağlamlık açısından sorun oluşturmayacağını belirten Koçak, “Günümüzde, açık çıkma dediğimiz balkon şeklinde tasarlanmış binaların daha sonradan odalara katıldığını gözlemliyoruz. Eski binalarda tasarımsal hatalar var, çıkma binalarda kiriş olması gerekiyor. Kirişler ile bağlanmamış çıkma binaların depremden daha yıkıcı etkileneceğini söyleyebiliriz. Odaların metrekaresini büyütmek için yapılan değişiklikler binanın sağlamlığını olumsuz etkiliyor. Bina sağlam yapıldıysa çıkma binalarda sorun olmaz. Öncelikle alıcılar evlerin mimari projelerini incelemeliler. Proje aşamasında olmayan sonra ilave edilen çıkma odalar bina sağlamlığı açısından risk oluşturur. Onaylı proje ile binanın aynı olup olmadığı incelenmeli” şeklinde konuştu.
“İnsanların ilk tercihi güvenlik oldu”
Depremler sonrası konut alırken kriterlerin değiştiğini ifade eden Koçak, “Eskiden konutların manzarası, katı, içerisindeki ankastresi gibi kriterlere bakılıyordu. Yaşanan depremler sonrası kriterler de değişti. Alıcılar artık bina sağlam mı, bina yeni mi, kolonlar iyi mi, zemin etüdü yapıldı mı gibi soruları soruyorlar. Bizler de bu konulara özen gösteriyoruz. Binayı sadece mimari açıdan değil sağlamlık açısından da değerlendiriyoruz. İnsanların ilk tercihi güvenlik oldu” diye konuştu.
“Sağlamlık konusunu unutmamalıyız”
Depremden dolayı sağlamlık konusunun ön plana çıktığını ekleyen Koçak, “Eski binalardan yeni binalara bir göç başladı. İnsanlar muhtemel depremden sonra olacaklardan da endişeliler. Çok katlı olmayan evler, nüfus yoğunluğu olmayan bölgelere talepler arttı. Depremden dolayı sağlamlık konusunu hatırladık. Bu konuyu hiç unutmamız lazım” dedi. – İSTANBUL
Kaç yıl vade yapılacak, devlet desteği ne olacak? Kentsel dönüşüm kredisi hakkında merak edilenler
Hazine ve Maliye Bakanlığı, geçen hafta kamuoyuna duyurulan “Kentsel Dönüşüm Kredisi“nin detaylarını 10 soruya verdiği cevaplarla derledi.
Bakanlık, Twitter hesabından, 10 soruya verdiği cevaplarla paketin merak edilen yönlerine açıklık getirdi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile hazırlanan “Kentsel Dönüşüm Kredi Paketi”nden kimlerin nasıl yararlanabileceğine, vade ve faiz oranlarından kiracı ve iş yerlerinin durumuna kadar detaylar paylaşımda yer aldı.
Konuya ilişkin 10 soru ve verilen cevaplar şöyle:
1- Kentsel dönüşüm kredisinde devlet desteği ne olacak?
Yüzde 1,49 faiz oranının 0,70’ini Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı karşılayacak, yüzde 0,79 faiz imkanıyla krediden yararlanılabilecek.
2- Kentsel dönüşüm kredisinden yararlanmak için bir şart var mı?
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının yetkilendirdiği kuruluşlara riskli yapı tespitini yaptıranlar bankaya müracaat edebilecek.
3- Kiracılar yararlanabilecek mi?
En az 1 yıldır riskli yapıda oturan kiracılar veya ikamet etmek şartıyla sınırlı ayni hak sahipleri yararlanabilecek.
4- Bir kişi birden fazla yapı için kredi kullanabilecek mi?
Bir hak sahibi adına faiz desteği sağlanacak toplam kredi tutarı 3 milyon lirayı geçmeyecek. Kişi, bu tutar altında birkaç dairesini dönüştürebilirse faydalanabilecek.
5- İkinci daire için dönüşüm kredisinde faiz oranı değişecek mi?
İlk daire için yüzde 0,79, diğeri için yüzde 0,89 faiz oranıyla kredi verilecek.
6- İş yerlerini dönüştürmek isteyen en fazla ne kadar kredi alabilecek?
İş yeri için yüzde 1,10 faiz oranıyla 800 bin lira kredi alabilecek.
7- Kaç yıl vade yapılacak?
Konut kredilerinde 10 yıl, iş yeri için 7 yıl vade uygulanacak.
8- Başvuru için süre kısıtlaması olacak mı?
Tahliye veya yıkım tarihlerinden itibaren 3 yıl içinde, bankalara faiz destekli/kar payı kredi için başvuru yapılabilecek.
9- Kredi desteğinden yararlanmak için tüm komşuların anlaşmaları mı gerekiyor?
Kredi desteğinden faydalanmak için binanın anlaşmayla tahliye edilmesi şartı aranıyor.
10- 15 daireli bir apartmanın dönüşümü için 15 daireye de ayrı kredi mi verilecek?
Hak sahipleri farklıysa 15 daire de krediden yararlanabilecek.
Endeksa: İstanbul’da satılmayı bekleyen konutlar Şubat’ta %49 artış gösterdi
Yapay zeka ve büyük veri analizi kullanarak güvenilir değerleme sonuçlarına ulaşan Endeksa, Şubat ayında yaşanan deprem felaketi sonrası İstanbul ilçelerindeki satılık konut piyasasını inceledi.
Endeksa verilerine göre, Şubat ayında İstanbul’da satılmayı bekleyen konutlar %49 artış gösterdi. Konut satış fiyatlarının son 1 yılda %156 artış gösterdiği İstanbul’da Şubat ayı değer artışı %6 oldu. İstanbul genelinde konutların ortalama metrekare satış fiyatı 25 bin 882 TL, ortalama konut fiyatı ise 3 milyon 105 bin 840 TL oldu.
Şubat ayında satılmayı bekleyen konutların en fazla artış gösterdiği ilçeler
Şubat ayında satılmayı bekleyen konutların en fazla artış gösterdiği ilçeler Adalar, Şile, Beykoz, Bakırköy, Büyükçekmece, Kadıköy ve Beşiktaş oldu.
Adalar’da satılık konut stoku %79 artış gösterirken, yıllık değer artışı %119, Şubat ayı değer artışı %6 oldu. Adalar’da konutların ortalama metrekare fiyatı 43 bin 946 TL, ortalama konut fiyatı 5 milyon 712 bin 980 TL olarak gerçekleşti.
Şubat ayında konut fiyatlarının %7 artış gösterdiği Şile’de satılık konut stoku %75 artış gösterdi, ortalama metrekare satış fiyatı 31 bin 431 TL, ortalama konut fiyatı 5 milyon 500 bin 425 TL oldu.
Beykoz’da ise Şubat ayında satılık konut stoku %72 artış gösterdi. Şubat ayı değer artışının %6 olduğu Beykoz’da konutların ortalama metrekare satış fiyatı 46 bin 627 TL, ortalama konut fiyatı ise 9 milyon 418 bin 654 TL oldu.
Bakırköy’de Şubat ayında satılık konut stoku %66 arttı. Şubat ayı değer artışının %3 olduğu Bakırköy’de konutların ortalama metrekare satış fiyatı 52 bin 087 TL, ortalama konut fiyatı ise 7 milyon 031 bin 745 TL olarak gerçekleşti.
Büyükçekmece’de Şubat ayında satılık konut stoku %60 artış gösterdi. Şubat ayı değer artışı %7 oldu. Ortalama konut metrekare satış fiyatı 23 bin 980 TL, ortalama konut fiyatı ise 3 milyon 597 bin TL olarak gerçekleşti.
Kadıköy’de Şubat ayında satılık konut stoku %60 artış gösterdi. Şubat ayı değer artışı %5 oldu. Ortalama konut metrekare satış fiyatı 55 bin 779 TL, ortalama konut fiyatı ise 7 milyon 418 bin 607 TL olarak gerçekleşti.
Beşiktaş’ta Şubat ayında satılık konut stoku %59 artış gösterdi. Şubat ayı değer artışı %6 oldu. Ortalama konut metrekare satış fiyatı 73 bin 557 TL, ortalama konut fiyatı ise 10 milyon 297 bin 980 TL olarak gerçekleşti.
Deprem ve EYT göçü: İstanbul’dan kaçanların ilk adresi oldu!
Kahramanmaraş merkezli deprem felaketinin ardından bir kez daha gündeme gelen olası İstanbul depremi kentten göç yaşanmasına neden oldu. Daha önce koronavirüs pandemisi sırasında izole bir yaşam arayışında olan vatandaşların tercih ettiği Trakya’ya şimdi de ‘deprem’ göçü yaşanıyor. Özellikle Kırklareli, Edirne ve Çanakkale’de henüz birkaç ay önce satılan arsalar şu anda iki katı fiyata bile alınamıyor.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun şubat ayı konut satış verilerine göre İstanbul genelinde konut satışı yüzde 14 azaldı. Deprem endişesiyle şehirden artan taşınmalar; İstanbul sınırından, riski daha az görülen Trakya geneline doğru ilerliyor.
Sektör temsilcileri bu göçü bekliyordu
Milliyet gazetesinde yer alan habere göre; Trakya’daki mevcut talebi ve fiyat artışını ‘çarpı iki hızlandı’ şeklinde tanımlayan Kırklareli Bölge Gayrimenkul Uzmanı Erol Temeltaş, özellikle hızlı tren imkanı ile 5-6 yıllık süreçte beklenen potansiyelin 1 yıldan önce bölgede olacağını öngördüklerini söyledi. Temeltaş, “Hızlı tren ile pek çok insan için İstanbul’un iş merkezi olarak kalmasını, yaşamın buraya kaymasını bekliyorduk. Bu beklenti belli ki çok kısa sürede hayata geçmiş olacak” dedi.
Çanakkale Bölge Gayrimenkul Uzmanı Filiz Erdem ise hem arsa edinme, hem de arazisini satmak isteyenlerin sayısında ciddi artışlar olduğunu dile getirdi. Erdem, “Ayrıca büyük metrekareli yerleri üç beş kişi birlikte alanlar da var. Sahil şeridi fiyatı daha yüksek, köylerde de metrekare fiyatlarında büyük artışı var. Bu alanlarda dönüm fiyatı 100 bin lirayı geçti” diye konuştu.
3-4 ay satılan arsa, şimdi 2 katı fiyata alınamıyor
Bölgedeki talebin beklentinin çok üzerinde seyrettiğini anlatan Trakya Bölge Uzmanı Abdullah Gürman, 3-4 ay önce sattıkları arazileri şu anda 2 katı fiyata alamadıklarına vurgu yaptı. Gürman, “Küçük de olsa bir arazisi olsun isteyen ve bunun üzerinde villa, küçük evler, prefabrik ev gibi yapılar yapmak isteyenler var. Büyük arsalar hisseli olarak da alınıyor. Konut satışları azalıyor ama arazi satışları çok hareketli. Metrekaresini bin liraya sattığım yer için şu anda 3 bin lira isteniyor. 400 bin liraya satamadığımız arsayı 5 katına, yani 2 milyon liraya zor alıyoruz” dedi.
Kırklareli özelinde imarlı arazilerin büyük oranda satıldığını anlatan Gürman, ancak farklı yatırımlar için değerlendirilmek üzere tarla vasfında olan alanların da tercih edildiğini söyledi. Gürman, “Yatırım illa ki yapı yapmak değildir. Buralarda tarıma çok elverişli ve tarım yatırımlarının çok canlı olduğu bir piyasa var. Tarla yatırımları da çok kıymetli” diye konuştu.
Göçü EYT de destekledi
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın ‘Konut Fiyat Endeksi’ne göre, ocak ayında endeks değerinin en yüksek artışı gösterdiği alan Edirne, Kırklareli, Tekirdağ bölgesi oldu. Buradaki artış yıllık yüzde 175’e dayandı. Emeklilikte yaşa takılanlar (EYT) düzenlemesinin gündeme gelmesi ve hayata geçirilmesi ardından EYT’liler de Trakya’ya yönelik yatırım ve yaşam tercihlerini hayata geçirmeye başlamıştı.
Emlak uzmanları, bu kapsamda EYT’lilerin tazminatlarıyla İstanbul’da ev alma imkanları kalmadığını, bu nedenle paralarını Trakya’da arsa alarak değerlendirdiklerini ifade ediyor. Endeksin, oluşan piyasa koşulları ile gelecek aylarda bu bölge için daha da yükselmesi bekleniyor.
Deprem sonrası konut trendinde büyük değişim
Emlakjet’ten yapılan açıklamaya göre, Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından şubat ayında arama hacmindeki değişim bazında en çok konut aranan illerde önemli değişimler görüldü.
6-28 Şubat’ta konut arama hacimleri değerlendirildiğinde Kayseri yüzde 512’lik artış ile dikkati çekerken, onu Diyarbakır yüzde 475, Mersin ise yüzde 447 artış ile takip etti. Bu üç ili sırasıyla Antalya, Adana, Ankara ve Eskişehir takip etti.
Emlakjet’in düzenli olarak gerçekleştirdiği ev tiplerine göre konut aramaları verilerinde ise müstakil konut aramalarındaki keskin yükseliş dikkati çekti.
Deprem felaketi sonrasında müstakil konut aramalarında yüzde 1.541’lik artış gözlemlenirken, toplam konut aramalarında kiralık/satılık ayırımında da önemli değişiklikler yaşandı. Toplam konut aramaları içinde kiralık aramaların oranı artarak yüzde 75’e ulaşırken, kullanıcıların yüzde 25’i satılık konut aradı.
Emlakjet’in deprem felaketi sonrasında özel olarak gerçekleştirdiği araştırma dosyasında ise “Deprem Sonrası Konut Tercihleri” değerlendirildi.
Anket sonuçlarına göre Emlakjet kullanıcılarının yüzde 69’u “deprem anında evinde yapılması gerekenleri biliyorum” seçeneğini işaretlerken, yaşadığı binaya güvenenlerin oranı yüzde 54 oldu. Yüksek yapılı konut arama tercihine yüzde 62 oranında “Hayır” cevabı verilirken, katılımcıların yüzde 43’ü yaşadığı ilden ayrılmayı düşündüğünü belirtti.
Katılımcılara hangi ilde yaşamayı düşündükleri sorusuna ise en çok yüzde 42 Ege Bölgesi cevabı verilirken, katılımcıların yüzde 31’i büyük şehirlerde yaşamayı düşündüklerini belirtti. Ankette, İç Anadolu Bölgesi yüzde 20, Karadeniz Bölgesi ise yüzde 7 katılımcı tarafından tercih edildi.
“Müstakil konut arama hacmi deprem felaketi sonrasında yüzde 1541 arttı”
Açıklamada görüşlerine yer verilen Emlakjet Üst Yöneticisi (CEO) Tolga İdikat, kullanıcıların yüksek katlı binalardan müstakil yapılara geçiş yapmayı düşünürken, konut tipine göre aramalarda ise müstakil konutların arama hacminin deprem felaketi sonrasında yüzde 1.541 artış gösterdiğini belirtti.
Söz konusu artışlarda depremlerin etkisinin büyük olduğunu ifade eden İdikat, “Deprem felaketinden etkilenen vatandaşlarımızın öncelikli sorunlarından biri barınma ve bu nedenle deprem bölgesinden Türkiye’nin farklı illerine giden vatandaşlarımız var. Biz de Emlakjet olarak İçişleri Bakanlığı ile birlikte yürüttüğümüz ‘Evim Yuvan Olsun’ kampanyamız ile depremzede vatandaşlarımızın barınma sorunlarını Bakanlık ile koordinasyon içerisinde ve iletişimi sürdürerek daha çok vatandaşımıza ulaşmaya devam edeceğiz.”
Emlakjet Prestige Plus Üyesi Dialog Fsm Gayrimenkul yöneticisi Erol Şeker ise şunları kaydetti:
“Kahramanmaraş merkez üssü olan yaşanılan deprem felaketinden sonra konut arayan kullanıcılarda bina sıfır olsa bile bir tedirginlik söz konusu. Kullanıcılar oturacağı yapılar hakkında daha fazla araştırma yaparak güven ile oturabilecekler konut arayışında. Bu nedenle müstakil yapılara talep artmış durumda. Talebin artması ile fiyatlarda da yükseliş olduğunu gözlemliyoruz.”
Konutta hacze yeni düzenleme
Türkiye Büyük Millet Meclisi Adalet Komisyonu’nda kabul edilen İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ne eklenen hacizle ilgili düzenlemeye göre; icra müdürü, haciz yapılması talep edilen yerin konut olduğunu tespit etmesi halinde bu yerde haciz yapılmasına karar verecek ve bu kararı derhal icra mahkemesinin onayına sunacak.
Mahkeme, dosyanın tevdi edildiği tarihten itibaren en geç 3 gün içinde dosya üzerinden yapacağı inceleme sonunda, haciz yapılması talep edilen yerin konut olduğunun anlaşılması halinde kararın onaylanmasına kesin olarak karar verecek.
Bu kararın icra dairesine bildirilmesi üzerine haciz işlemleri yapılacak. Haciz yapılması talep edilen yerin konut olmadığının anlaşılması halinde ise mahkeme, konutta haciz yapılmasına dair kararı kesin olarak kaldıracak. Bu kararın icra dairesine bildirilmesi üzerine icra müdürü, mevcut haciz talebi hakkında yeniden karar verecek. Mahkemenin onaylama kararı üzerine hacze gidilen yerin konut olmadığının anlaşılması halinde hacze devam edilecek.
Borçlu ve aynı çatı altında yaşayan aile bireylerine ait kişisel eşya ile tüm ev eşyasının haczi yasaklanacak. Borçlu ve aynı çatı altında yaşayan aile bireyleri ne ait kişisel eşya ile ailenin ortak kullanımına hizmet eden tüm ev eşyası, haciz olunamayacak mallar arasına alınacak.
Bu arada İcra ve İflas Kanunu’na, “muhafazasına gerek kalmayan malların tasfiyesi” başlıklı madde eklenecek. Avukatların büro kurma giderleri için kredi ve finans kuruluşlarınca uygun şartlarda finansman sağlanacak. Mesleğe yeni başlayan avukatlardan, ilk 5 yıl baro keseneği alınmayacak. Adli yardım sisteminin güçlendirilmesi amacıyla adli yardım bürosunun gelirleri arasında yer alan harçların ve para cezalarının oranı yüzde 2’den yüzde 3’e çıkarılacak. Noterler tarafından delil tespiti işlemleri yapılabilecek.
1915 Çanakkale Köprüsü 1 yaşını doldurdu
Çanakkale Boğazı’nın ilk, Marmara Bölgesi’nin ise beşinci asma köprüsü olan 1915 Çanakkale Köprüsü birinci yaşını doldurdu. Temelleri 18 Mart 2017 yılında atılan köprü, Limak, Yapı Merkezi, DL E&C ve SK Ecoplant gruplarından oluşan konsorsiyum liderliğinde gerçekleştirildi. 1915 Çanakkale Köprüsü, Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü Kuruluş Yılını sembolize eden 2023 metrelik orta açıklığı ile Dünyanın En Uzun Orta Açıklıklı Asma Köprüsü unvanına sahip.
Çanakkale’nin Lapseki ile Gelibolu ilçeleri arasında geçişi sağlamak için kurulan 1915 Çanakkale Köprüsü, 18 Mart 2022’de hizmete girdi. Birinci yaşını dolduran köprü, Çanakkale Boğazı’nın ilk, Marmara Bölgesi’nin ise beşinci asma köprüsü oldu.
Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü Kuruluş Yılını sembolize eden 2023 metrelik orta açıklığı ile Dünyanın En Uzun Orta Açıklıklı Asma Köprüsü unvanını aldı. 770’er metre yan açıklıklar ile köprünün uzunluğu 3 bin 563 metreye, 365 ve 680 metrelik yaklaşım viyadükleri ile birlikte toplam geçiş uzunluğu 4 bin 608 metreye ulaşıyor.
1915 Çanakkale Köprüsü, Marmara Otoyol Ringinin tamamlanmasını sağlayacak Kınalı-Tekirdağ-Çanakkale-Savaştepe Otoyolu’nun en önemli geçiş noktasını oluşturuyor. Çanakkale Boğazı’nda tarihte ilk kez kesintisiz karayolu bağlantısını sağlayan 1915 Çanakkale Köprüsü ile boğaz geçiş süresi altı dakikaya indi.
Köprü, 18 Mart 2022’de trafiğe açıldı
Çanakkale Boğazı’na köprü yapma düşüncesi ilk kez 1984- 1989 yılları arasında ortaya atıldı. Daha sonra 1994’te tekrar gündeme gelen köprü projesi için 1995’te ihaleye çıkıldı. 18 yabancı firmanın katıldığı ihaleyi kazanan firma, projenin yapılabilir olmadığını belirterek projeden çekildi.
3 Mart 2016 tarihinde dönemin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, yeniden gündeme alınan köprünün adının “1915 Çanakkale Köprüsü”olacağını açıkladı. 26 Ocak 2017 tarihinde 1915 Çanakkale Köprüsü’nün ihalesini en kısa işletme süresini teklif eden Limak, Yapı Merkezi, DL E&C ve SK Ecoplant kazandı.
İhale sürecinin tamamlanmasıyla, köprünün temeli 18 Mart 2017 tarihinde Başbakan Binali Yıldırım, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan ve Güney Kore Altyapı ve Ulaştırma Bakanı Ho-In Kang’ın da katıldığı törenle Lapseki’de atıldı. 6 Mayıs 2020’de köprünün kuleleri tamamlandı.
Şubat 2022’de tamamlanan köprü, 18 Mart 2022’de trafiğe açıldı. Seyit Onbaşı’nın kaldırdığı top mermilerini simgeleyen her biri 16 metre boyundaki metal figürler, Kasım 2022 ve Aralık 2022 tarihlerinde köprü kulelerinin tepelerine yerleştirildi. Lastik tekerlekli araçların geçebildiği köprünün orta açıklığı 2 bin 23 metre, toplam uzunluğu ise 3 bin 563 metredir. Bu orta açıklık uzunluğu ile köprü, Japonya’daki Akashi Kaikyō Köprüsü’nü 32 metre geçerek “Dünyanın En Uzun Asma Köprüsü” unvanını aldı.
Kule yüksekliği ise Osmanlı ordusunun Çanakkale Savaşı’nda 18 Mart 1915’te aldığı galibiyetine atıfla, üçüncü ayın 18’inci günü anlamına gelecek şekilde, 3 ve 18 sayılarından oluşturuldu. Kulelerin üzerine Seyit Onbaşı’nın savaş sırasında tek başına kaldırdığı top mermilerini temsilen 16 metre uzunluğunda ve 78 ton ağırlığında mermi figürleri yerleştirildi. Böylece köprünün toplam yüksekliği 334 metreye ulaştı. Kulelerde kullanılan kırmızı ve beyaz renkler, Türk bayrağına atfen seçildi.
Yapım maliyeti 3.1 milyar euro
4.6 km uzunluğundaki köprü ve 101 km’lik otoyol, 3.1 milyar euro yatırım bedeliyle tamamlandı. Türkiye-Güney Kore ortaklığında yapılan 1915 Çanakkale Köprüsü, 2034 yılından itibaren devlete devredilecek.
Türkiye’nin mega projelerinden biri olarak kendisinden uzun uzun bahsettirecek olan Çanakkale Köprüsü için uzmanlık alanlarına göre iş bölümü yapıldı. Konsorsiyum ortağı dört şirket, köprü ve otoyol inşa süreçlerinde ciddi oranda hizmet ve ürün alımları da yaptılar.
Projenin ihtiyacı yüzlerce, hatta binlerce farklı alandaki hizmet ve ürünler için binin üzerinde şirketten tedarik sağlandı. Son derece rekabetçi olunması gereken hizmet ve ürün alım süreçlerinde, anlaşma sağlanan bu binin üzerinde şirketin 700’ünün Türkiye’den olması ülkemiz iş yaşamı için çok önemli bir gururu daha oluşturuyor.
1915 Çanakkale Köprüsü ve otoyolunun, alt ve üst yapısına, Türkiye’nin değer yaratan sanayi ve hizmet kuruluşları büyük katkı sundu. Sorumluluk alınan alanlarda, yepyeni metodlar denendi, özel üretimler gerçekleştirildi, pek çok ürün ilk kez bu anlamlı projede tatbik edildi.
Çanakkale Boğazı’nda kıtalar ilk kez bağlandı
Asya ile Avrupa kıtalarını Çanakkale Boğazı’nda ilk kez birbirine bağlayan 1915 Çanakkale Köprüsü’nün yapımında, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Karayolları Genel Müdürlüğü görevlilerinin yanı sıra yaklaşık 5 bin 100 personel ve 740 iş makinesi çalıştı.
Proje kapsamında köprünün yanı sıra iki yaklaşım viyadüğü, dört betonarme viyadük, altı alt geçit köprüsü, 38 üst geçit köprüsü, beş köprü, 43 alt geçit, 115 çeşitli boyutlarda menfez, 12 kavşak (devlet yolu üzerindeki kavşaklar dahil), dört otoyol hizmet tesisi, iki bakım işletme merkezi ve altı ücret toplama istasyonu inşa edildi.
Ayrıca, Malkara-Çanakkale Otoyolu ve 1915 Çanakkale Köprüsü ile Marmara ve Ege bölgelerindeki limanlar, demir yolu ve hava ulaşım sistemlerinin kara yolu ulaşım projeleriyle entegrasyonu sağlanacak, bu bölgelerde ekonomik gelişime ve sanayinin ihtiyaç duyduğu dengeli bir planlama ve yapılanmanın oluşturulmasına imkan sunulacak.
İstanbul’da “İlk Evim” kura çekimleri başladı
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) eliyle hayata geçirilen “İlk Evim” projesi kapsamında İstanbul’un Tuzla ilçesine yapılacak 20 bin 920 konutun kura çekimlerine başlandı. “İlk Evim, İlk İş Yerim” projesinde, konut ve arsalar için 7 Kasım 2022’de Ardahan ve Şırnak’la başlayan, Kahramanmaraş merkezli depremler nedeniyle ara verilen kura çekimlerine İstanbul ile devam ediliyor.
İstanbul’daki “İlk Evim” projesi kapsamında ilk kura çekimi Tuzla Belediyesinin ev sahipliğinde Tuzla Marina’da düzenlendi. Kura çekimi, saygı duruşunda bulunulması, İstiklal Marşı’nın okunması ve TOKİ tarafından hazırlanan kısa film gösterisiyle başladı.
Programın açılışında bir konuşma yapan Tuzla Belediye Başkanı Şadi Yazıcı, ilk evi için yolu açılan herkesi tebrik ederek, bunun Cumhuriyet tarihinin en büyük konut projesi olduğunu kaydetti. Yazıcı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, göreve geldiği günden itibaren sağlam evler ve sağlam şehirler için gayret gösterdiğini vurguladı.
“Kentsel dönüşüm çalışmalarının önünden çekilin”
Projeleri engellemeye çalışanları insafa ve vicdana davet ettiğini dile getiren Yazıcı, şunları kaydetti: “Kentsel dönüşüm çalışmalarının önünden lütfen çekilin. Kentsel dönüşüm projelerini, rantsal dönüşüm diye sulandırmanın hiçbir anlamı olmadığını herkes çıplak bir gerçek olarak gördü. Kimseyi telafisi olmayan hayat faturasıyla yüzleştirmeyelim. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanından istirham ediyorum; bir yap-sat firmasına dönüştürdüğünüz, 1995’te Sayın Cumhurbaşkanımızın kurmuş olduğu KİPTAŞ firmasını lütfen asli fonksiyonuna döndürün. Sayın Başkan çalıştay üstüne çalıştay yapılıyor. Toplantı üstüne toplantı yaptı. Tuzla’da biliyorum ki bir dairenin dahi dönüşümü yapılmadı, eyleme dönüşmeyen bu toplantıları İstanbul’umuza maalesef 4 yıl kaybettirdi. Sayın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanının gerçek anlamda kentsel dönüşüm için işine odaklanmasını istirham ediyorum.”
20 bin 920 konut kişi konut sahibi olacak
Konuşmanın ardından proje kapsamında ilçede inşa edilecek 20 bin 920 konut için hak sahiplerini belirleyecek kura çekimine geçildi. Toplamda 475 bin 330 başvurunun yapıldığı kurada, konutlardan 1046’sı şehit ve gazi yakını, 1046’sı engelli, 4 bin 184’ü emekli, 4 bin 184’ü genç ve 10 bin 460’ı diğer başvurular için ayrıldı. Kurada 1046 kontenjan yedek olarak belirlendi.
29 Mart’a kadar sürecek
İlk kategoride yer alan şehit ve gazi yakınları için ayrılan 1046 konuta 381 başvuru geldiği için hepsi hak sahibi olarak açıklandı. Daha sonra diğer kategorilerin kura çekimine devam edildi.Tuzla’daki konutlar için kura çekiminin 29 Mart’a kadar süreceği öğrenildi.
Konut fiyatları bir yılda yüzde 153,1 arttı! Ortalama fiyat 1,8 milyon TL’yi aştı
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından Ocak 2023 dönemine ilişkin Konut Fiyat Endeksi verileri açıklandı.
Türkiye’deki konutların kalite etkisinden arındırılmış fiyat değişimlerini izlemek amacıyla hesaplanan KFE (2017=100), ocakta bir önceki aya göre yüzde 6,9 artarak 708,3 seviyesinde gerçekleşti.
KFE, ocakta yıllık bazda yüzde 153,1 artarken, bu dönemde reel yükseliş yüzde 59,1 oldu.
Üç büyük il için KFE değişimine bakıldığında, ocakta bir önceki aya göre İstanbul, Ankara ve İzmir’de sırasıyla yüzde 6,0, 6,0 ve 5,8’lik artış görüldü. Endeks değerleri geçen yılın aynı ayına göre ise İstanbul’da yüzde 154,4, Ankara’da yüzde 156,8 ve İzmir’de 149,9 yükseldi.
Düzce’de depreme dayanıklı yatay mimari projesi
Kahramanmaraş ve Hatay merkezli depremlerin yaraları sarılmaya devam ederken, gözler olası Marmara Depremi’ne karşı yapılacak hazırlıklara çevrildi. Bu doğrultudaki inşaat faaliyetlerine Düzce’de başlayan Acarzade Group CEO’su Muhammed Ali Acarzade ise konuya dair: “Yaşanan son deprem, yeni yapıların kontrollü ve bilinçli bir şekilde inşa edilmesi gerektiğini bizlere bir kez daha gösterdi. Her can bizim için değerli. Düzce’de hayata geçirdiğimiz yatay mimari konut projemizle vatandaşımıza gözü kapalı oturabileceği dayanıklı, konforlu müstakil evler sunuyoruz” dedi.
Olası Marmara Depremi için Düzce’de de hazırlıklar başladı
Son yaşanan depremlerin olası Marmara depremi için alınması gereken önlemlerin ne kadar kritik olduğunu hatırlattığını söyleyen Muhammed Ali Acarzade, “Ülke olarak büyük kayıplar yaşamanın üzüntüsü içindeyiz. Birlik ve beraberlikle yaralarımızı saracağımıza inanıyorum. Yaralarımızı sararken yeni yaralar almamak adına da hızlı ve organize şekilde olası depremler karşısında alınması gereken önlemleri planlamamız gerekiyor. Yanlış yapılaşma sebebiyle insanlar hayatlarını kaybetmemeli. Bu yüzden Acarzade Group olarak, vatandaşlarımız için harekete geçtik. Birçok farklı sektörün ardından 2023’te de inşaat sektörüne giriş yapıyoruz. Geçtiğimiz yılın sonunda yaşanan Düzce depreminden sonra belediyemiz, valiliklerimiz ve yetkili kurumlar tarafından yapılaşmayla ilgili çok katı kurallar kondu. Biz de bu kurallar çerçevesinde Düzce’de yeni bir projeye başlıyoruz” şeklinde konuştu.
Beslambey bölgesinde yatay mimari projesi
Yatay mimarinin depreme karşı daha sağlam yapılar inşa edilmesi açısından önemini vurgulayan Acarzade Group CEO’su Muhammed Ali Acarzade, “Düzce’de benzeri olmayan bir proje hayata geçiriyoruz. 15 yıllık mimarlık tecrübemizle estetik ve işlevselliğin bir araya geldiği modern mimari tasarımlarla yaşam alanları oluşturuyoruz.
Zemin analizlerimizi, inşaatlarda kullandığımız malzemelerimizi ve konut tiplerimizi dayanıklılığına göre belirledik. Düzce Beslambey bölgesinde 2 dönüm arsa üzerine gerçekleştirilecek yatay mimari projemizde 10 villa yer alacak. Projelerimizle yerli ve yabancı yatırımcılara da konforu, kaliteyi ve rahatlığı sunacağız” ifadelerini kullandı.
“Düzce hem yatırımcılar hem de vatandaşlar için çok avantajlı”
1999 depreminden sonra da Düzce’nin yaralarını sarabilmesi için çıkarılan teşvik yasalarıyla şehrin sanayi yatırımcıları için cazibeli hale geldiğini belirten Muhammed Ali Acarzade, sözlerine şunları ekledi: “Düzce son yıllarda yatırımcıların, ihracat potansiyeli yüksek sektörlerin ilk tercihleri arasında yer alıyor.
Teşvik yasalarıyla sanayi açısından oldukça yol kat etmiş olan Düzce coğrafi açıdan da yatırımcılar için biçilmiş kaftan diyebiliriz. Projemiz lokasyon olarak İstanbul, Ankara gibi büyükşehirlere neredeyse eşit mesafede konumlanıyor. Büyükşehirlerde ev fiyatlarının artması, güvenilir, müstakil evlere olan ilginin yoğunlaşması, insanları yakın çevredeki şehirlere yönlendiriyor. Bu proje, hem depreme dayanıklı evlerde oturmak isteyenler için hem de yatırım yapmak isteyenler için büyük bir avantaj.”
“Üretimlerimizi çağın dinamiğine uygun yapıyoruz”
Konut projelerinin yanı sıra metal, mimarlık, kozmetik, tekstil ve gıda gibi çeşitli sektörlerde ithalat ve ihracat çalışmalarına da son sürat devam ettiklerini belirten Acarzade Group CEO’su Muhammed Ali Acarzade, sözlerini şu şekilde sonlandırdı: “Türkiye’nin hem yerel hem de globalde ekonomik bir güç haline gelmesi için, yaptığımız yatırımlarda önceliğimiz üretici olmak, ithalat ve ihracat dengesini ülkemizin lehine çevirmek.
İş dünyasındaki 20 yıllık tecrübemizi müşterilerimizin ihtiyaçlarını karşılamak için inşaat sektörüne taşıyoruz. Dünyadaki son teknolojileri yakından takip ederek, üretimlerimizi çağın dinamiğine uygun olarak yapıyoruz. Gelecek dönemde farklı şehirlerde büyük çaplı yeni projelere imza atmayı hedefliyoruz.”
Deprem korkusu kiralık depolara ilgiyi artırdı
Kahramanmaraş merkezli depremlerde yaşanan büyük yıkımdan sonra yeniden 1999 depremini hatırlayan İstanbullu, kenti terk etme arayışına girdi İstanbullular, fay hattına uzak olmasından dolayı Edirne ve Kırklareli’nde depo kiralanmaya başladı.
Gayrimenkul uzmanı Gülcan Altınay, ”Son yaşanan depremlerin korkuttuğu İstanbullular, alternatif arayışına yöneldi. Fay hattından uzaklığı ve İstanbul’a yakın olması nedeniyle Edirne ve Kırklareli’ne talep arttı. İstanbul’da yaşayan çok sayıda vatandaş, Edirne ve Kırklareli’nde depo kiralamaya başladı.
Eski yapıların yoğunlukta olduğu Kadıköy başta olmak üzere, Avcılar, Beylikdüzü, Bağcılar, Sefaköy gibi pek çok ilçeden Edirne, Kırklareli, deprem göçü başladığı belirtiliyor. Kenti terk ederken aile yanına yada daha küçük evlere taşınma nedeniyle bazılarının eşyasını yanında götürmediği, bu nedenle depolarda da doluluk oranlarının arttığı dikkat çekiyor.
Terse göç başladı
6 Şubat’tan sonra eski binadan çıkıp eşyasını depoya vermek isteyenlerin sayısının arttığını söyleyen Gayrimenkul Uzmanı Gülcan Altınay, “Eskiden haftada 2-3 kişi depo kiralamak için beni ararken, şimdi son bir haftada bu sayı 30-40 kişiye çıktı. Eşyalarını götürmeyip depo kiralayan vatandaşlar, gidecekleri yerlerde daha küçük alanlarda daha uygun fiyata ya da anne babasının yanında kalabiliyorlar” dedi.
Telefonlarının susmadığını söyleyen Altınay, çevreden ve ülkemizin belirli yerlerinden arayanlar satılık, kiralık arsa, daire ve depo soranlar oluyor. Bölgemize doğru bir göç başladı. Geçmişte olmayan bir hareketlilik gözlüyoruz son 20 günde İstanbul’dan kentimize yerleşmek isteyen yaklaşık 2 bin kişiye ev ve arsa satıldı.” diye konuştu.
Organize Sanayi Bölgesine yatırımcıların ilgisinin arttığını gözlemlediklerini belirten Altınay, yatırım için yeni başvuruların geldiğini söyledi.
İstanbul’dan deprem göçü: Arsa satışları zirvede… İşte en çok tercih edilen yerler
Türkiye, 6 Şubat günü Kahramanmaraş merkezli deprem felaketiyle sarsıldı. Binlerce kişinin yaşamını yitirdi, on binlerce kişinin yaralandığı, milyonlarca kişinin evsiz kaldığı felaket sonrasında akıllara olası İstanbul depremi geldi. Kentte göç dalgası yaşanırken, megakent çevresinde ise emlak hareketliliği yaşanmaya başladı.
Konuyla ilgili olarak Milliyet gazetesine konuşan Gayrimenkul Uzmanı Mustafa Hakan Özelmacıklı, “Çatalca’nın çeşitli köyleri başta olmak üzere ki bu noktada Yalıköy’ye kadar giden güzergahta arsa talepleri oluyor. Arnavutköy’de, havalimanının açılmasıyla arsalara yoğun talepler var” diye konuştu.
Fiyatların batı yönüne doğru gittikçe daha da uygunlaştığını söyleyen Özelmacıklı, “Özellikle otobana ve bağlantı yollarına yakın olması nedeniyle bu güzergahta Büyükçavuşlu, Çerkezköy, Büyükyoncalı, Küçükyoncalı ve Saray’a kadar uzanan hat yoğun talep görüyor. Bunun nedeni orman vasfında yer olmamasıdır. Nispeten köy yerleşik alanlarda imara açık alanların çok bulunması bu bölgeleri avantajlı hale getiriyor” ifadelerini kullandı.
Özelmacıklı’nın değerlendirmeleri şöyle:
“- Bizim tespitlerimize göre Kapaklı bölgesinde daha büyük bir yoğunlaşma var. Saray’a kadar uzanan yerler var. Hatta ticari çerçevede de Çorlu, Yulaflı, Velimeşe gibi ve bu bölgede Ergene sanayi bölgesi gibi yerlerde sanayi tarafında da bir talep var.
– Bu arsalar sadece konut üretimi açısından değil fabrikaların da güvenli alanlara taşımak isteyen kişiler tarafından tercih ediliyor.
– Bundan sonraki güzergah Saray’dan sonra Vize’ye doğru giderken bir miktar da Kırklareli’de Lüleburgaz, Pınarhisar, Kaynarca gibi bölgelere kayıyor diyebiliriz. Bağlantı yollarına yakın olan kolay ulaşılabilir bu yerler sürekli yaşanabilir yerlerdir.”
“Villa tipi yapılaşma için avantajlı”
– Buralarda talep var. Bunun tersi nispeten Kocaeli’ye yakın güzergahlarda da var. Villa yapılabilir araziler anlamında Reşadiye, Ömerli gibi Hüseyinli gibi bölgeler Anadolu yakasında özellikle villa tipi yapılaşma yapmak isteyen kişiler için avantajlıdır. Akören gibi Tuzla’ya bağlı yerlerde de buna yönelik arsa, arazi talepleri var.
“Şile ve Ağva’ya talep var”
– Kocaeli’ye doğru gittiğinizde en yoğun bölgenin Kandıra olduğunu söyleyebiliriz. Burada arsa ve arazilere yoğun geçiş var. Bu geçiş zaten 6 Şubat depreminden sonra hareketlendi. Son 1 ayda bu hareketliliğin devam ettiğini söyleyebiliyoruz. Birçok yerde özellikle Trakya’nın kuzeyi ve Anadolu yakasının kuzeyi bölgelerde hatta İstanbul’a yakın olan Şile ve Ağva gibi bölgelerde arsalara talep var.
– Fiyatlar da belli miktarda artışlar gösteriyor. Bu noktada tüketicilerin yoğun bir ilgisi var diyebiliriz.
– Tüketicilerin en çok dikkat etmesi gereken husus arsa ve arazi arasındaki farklılıktır. Arsa belediyeler tarafından inşaat yapımına müsaade edilen konut ya da ticari imar fonksiyonu olan yerler olarak değerlendirilmelidir.
– Bu yerlerin gerçekten arsa olup olmadığı ya da üzerinde inşaat yapılıp yapılmayacağı mutlaka belediyelerin imar ve şehircilik müdürlüklerine gidilerek teyit edilmelidir.
– Yatırım ve kararlar ciddi mağduriyetler yaşatabilir. Verilen ilanlardaki bilgiler mutlaka ilgili kurumlar tarafından teyit edilmelidir. Gerek tarım arazisi olması, gerek bunları koruma alanında kalması gerek denize olan yakınlığı nedeniyle koruma bantlarında kalması nedeniyle çok sayıda hukuki düzenleme vardır.
Arsa alacaklara tavsiye
– Dere yatağı olan ya da su taşkın riski olan yerler olabilir. Vatandaşların doğrudan ilanlardaki metinleri dikkate alarak değil gerek taşınmazları yerinde görerek gerekse de belediyelerden bu yerlerin imar durumunu resmi olarak sormalarını önemle tavsiye ederiz.
– Son dönemde özellikle tarım arazileri üzerine konulan tiny house dediğimiz geçici konaklama alanları var. Bu alanlarla ilgili çok sayıda farkındalığa ihtiyacımız var. Bu yerler güvenilir alanlarda değilse yapıyı orada bulamayabilirsiniz. Bu yerleri alsanız bile altyapısı yoksa, elektriği, suyu olmayan yerlerse buralara tiny house yapımını değerlendirmemek lazım.
“Fiyat artışları yaşanacak”
– Konut kadar diğer gayrimenkul ürünleri son dönemde prim yapmadı. Konutlardaki fiyat artışı son 1 yılda ya da 2 yılda belki 3-4 kat artarken arsa, arazi fiyatları aynı oranda artmamıştı. Bu açıdan baktığımızda gerek iş yerleri için gerekse de arsa ve araziler için fiyat artışlarının yaşanacağı bir dönemdeyiz.”
Deprem korkuttu, konut satışları şubatta çakıldı
Asrın felaketi olarak nitelendirilen 6 Şubat’taki Kahramanmaraş merkezli depremler konut satışlarını vurdu. Türkiye İstatistik Kurumu’nun konut satış istatistiklerine göre, Türkiye genelinde konut satışları şubatta geçen yılın aynı ayına göre yüzde 18 azalarak 80 bin 31 oldu.
Şubatta satılan konut sayısı ocak ayına göre ise yüzde 18,1 azaldı. Konut satışları ocak-şubat döneminde ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 4,4 azalışla 177 bin 739 olarak gerçekleşti.
İstanbul ilk sırada
Konut satışlarında İstanbul 14 bin 980 konut satışı ve yüzde 18,7 ile en yüksek paya sahip oldu. Satış sayılarına göre İstanbul’u 8 bin 235 konut satışı ve yüzde 10,3 pay ile Ankara, 5 bin 31 konut satışı ve yüzde 6,3 pay ile İzmir izledi. Konut satış sayısının en az olduğu iller sırasıyla 16 konut ile Hakkari, 30 konut ile Ardahan ve 47 konut ile Tunceli olarak belirlendi.
Türkiye genelinde ipotekli konut satışları şubat ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 12,7 azalış göstererek 17 bin 357 oldu. Toplam konut satışları içinde ipotekli satışların payı yüzde 21,7 olarak kayıtlara geçti.
Ocak-şubat döneminde gerçekleşen ipotekli konut satışları ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 11,8 azalışla 33 bin 560 oldu. Şubat ayındaki ipotekli satışların 5 bin 93’ü, ocak-şubat dönemindek ipotekli satışların ise 9 bin 353’ü ilk el satış olarak gerçekleşti.
Şubat’ta diğer konut satış sayısı, Türkiye genelinde geçen yılın aynı ayına göre yüzde 19,3 azalışla 62 bin 674 oldu. Toplam konut satışları içinde diğer satışların payı yüzde 78,3 olarak belirlendi. Ocak-şubat döneminde gerçekleşen diğer konut satışları geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 2,5 azalışla 144 bin 179’a geriledi.
Türkiye genelinde ilk defa satılan konut sayısı şubatta geçen yılın aynı ayına göre yüzde 18,8 azalarak 23 bin 476 oldu. Toplam konut satışları içinde ilk satışın payı yüzde 29,3 olarak gerçekleşti.
İlk el konut satışları ocak-şubat döneminde ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 9,1 azalışla 51 bin 8 olarak kayıtlara geçti. Türkiye genelinde ikinci el konut satışları şubatta geçen yılın aynı ayına göre yüzde 17,7 azalışla 56 bin 555 oldu. Toplam konut satışları içinde ikinci el konut satışlarının payı yüzde 70,7 olarak belirlendi.
Türkiye genelinde şubatta yabancılara 3 bin 350 konut satıldı. Yabancılara yapılan konut satışı sayısı şubatta yıllık bazda yüzde 27 azaldı. Şubatta toplam konut satışları içinde yabancılara yapılan konut satışlarının payı yüzde 4,2 oldu.
2.4 milyar dolarlık fon, gayrimenkul yatırımı için İstanbul’a geldi
Nurdoğan ARSLAN ERGÜN
JNR Group Fuarcılık Yönetim Kurulu Başkanı Haktan Öztunalı, Rusya, Katar, İran, Dubai, Suudi Arabistan gibi ülkelerden 77 yatırımcının 2.4 milyar dolarlık fonla Türkiye’de gayrimenkul yatırımına geldiğini açıkladı.
Bugün başlayan fuarda 140 civarında B2B alanında yatırımcı broker’ın olacağını da ileten Öztunalı, “Tek fuar ve zirve değil, ticari bir network başarmak istiyoruz. Sadece Almanya’dan 17 yatırımcı var. İngiltere, Hollanda, Portekiz, Doğu Avrupa ülkelerinden de yatırımcılar fuarda Türk gayrımenkul firmaları ile özel görüşmeler yapacak.
Sonuç itibarıyla biz 2 milyar 400 milyon dolarlık ülkemizde yatırım yapabilecek yaklaşık 77 tane yatırımcıyı bu konjonktürde getirmeyi başardık” dedi. Öztunalı, Türkiye’de deprem sonrası yabancı yatırımcıların Ege Bölgesi’ne özellikle Bodrum’a yöneldiğini de belirtti.
‘Eviniz bu fuarda’ sloganıyla yola çıktıklarını ifade eden Öztunalı, tek yabancı yatırımcılar değil yerli alıcılardan da ilginin yoğunluğuna işaret etti. Büyükşehirlerde nitelikli konutlara ilginin arttığını dile getiren Öztunalı, “Geçmiş fuarlarda daha çok yabancı ziyaretçi talebi alırdık.
Bu yıl, çok ciddi Türk ziyaretçi rezervasyonu aldık. Deprem felaketinin bir yansıması olduğunu düşünüyorum. Türkiye’de insanlar, daha güvenli, daha sağlam konutlara ulaşmak, arsa veya müstakil ev almak düşüncesiyle fuara büyük ilgi gösteriyor şu anda” dedi.
Öte yandan Türkiye’deki konut fiyatı ve kiralık artışlarına değinen Altın Türk Real Estate Yönetim Kurulu Başkanı ve Arap Türk İş Adamları Derneği Başkanı İsmail Altın, Türkiye’de toplam yabacıların aldığı konut miktarının yüzde 4.5 olduğunu açıkladı.
“Fiyat artışının sorumlusu yabancı alımlar değil”
Altın, “Konut fiyat artışının sebebi yabancılar değil. Fiyatlarının artış sebebi öncelikle arz eksikliği, enflasyon ve döviz kurundaki artışa bağlı emtia ve girdi maliyetlerinin artışı, dar ve orta gelirliler için açıklanan teşviklerde fırsatçılıklar” diye konuştu.
Cushman & Wakefield’da yeni dönem
Dünyanın önde gelen uluslararası gayrimenkul danışmanlık şirketlerinden Cushman & Wakefield’ın Türkiye’de faaliyet gösteren şirketini Tuğra Gönden satın aldı.
Şirketten yapılan açıklamaya göre, Cushman & Wakefield | TR International markasıyla gayrimenkul hizmetlerini Tuğra Gönden’in liderliğinde sunmayı sürdürecek İstanbul merkezli organizasyon, yapılan yeni anlaşma ile Cushman & Wakefield’ın saygın ülke temsilcilik ağına katılmış oldu.
Bu işletme modelinin yer aldığı Avrupa, Orta Doğu ve Afrika (EMEA) bölgesindeki diğer ülkeler arasında ise İsviçre, Danimarka, Norveç ve Türkiye’nin komşu ülkeleri Bulgaristan, Gürcistan ve Yunanistan yer alıyor.
“Sabırsızlıkla bekliyoruz”
Açıklamada görüşlerine yer verilen Cushman & Wakefield EMEA İcra Kurulu Başkanı Colin Wilson, şunları kaydetti:
“Yerel koşullara hızla adapte olabilen bağımsız bir organizasyon ile ilerleyerek müşterilerimize en iyi hizmeti sunmaya devam edeceğimize inanıyoruz. Tuğra Gönden’in liderliğinde devam edecek faaliyetlerimizin yeni iş modelimizde de bizimle uyumlu amaçlar ile ilerleyeceğine eminiz. Paylaştığımız en önemli değerlerden biri olan müşteri odaklı iş kültürüne dayalı ilişkimizin devamını ise sabırsızlıkla bekliyoruz.’’
“Katma değer yaratmaya ve büyümeye devam edeceğiz”
Cushman & Wakefield | TR International Yönetim Kurulu Başkanı Tuğra Gönden ise Türkiye ve gayrimenkul pazarına olan güveninin yanında Cushman & Wakefield gibi değerli bir markanın gücüne inanarak yatırım yapma kararı aldığını aktararak, ‘Güçlü geçmişimizden gurur duyduğumuz Cushman & Wakefield’ın Türkiye temsilcisi olarak ilişkimizi sürdürecek olmanın heyecanını yaşıyoruz. Son 10 yıldır ülke yöneticisi olarak gururla liderlik ettiğim bu kurumun yeni döneminde, değişen pazar şartlarına hızla ayak uydururken, hem küresel hem de yerel iş ortaklarımıza katma değer yaratmaya ve büyümeye devam edeceğiz.’’ ifadelerini kullandı.
Bu arada, Cushman & Wakefield ticari gayrimenkul faaliyetlerine Türkiye’de ülke temsilcilik anlaşmasıyla devam edecek.
Şubat ayı konut satış istatistikleri açıklandı: Yabancıya konut satışında ilk sıra Antalya’nın
Türkiye İstatistik Kurumu, şubat ayına ilişkin konut satış istatistiklerini açıkladı.
Buna göre, Türkiye genelinde konut satışları şubatta geçen yılın aynı ayına göre yüzde 18 azalarak 80 bin 31 oldu. Şubatta satılan konut sayısı ocak ayına göre ise yüzde 18,1 azaldı.
Konut satışları ocak-şubat döneminde ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 4,4 azalışla 177 bin 739 olarak gerçekleşti.
Konut satışlarında İstanbul 14 bin 980 konut satışı ve yüzde 18,7 ile en yüksek paya sahip oldu. Satış sayılarına göre İstanbul’u 8 bin 235 konut satışı ve yüzde 10,3 pay ile Ankara, 5 bin 31 konut satışı ve yüzde 6,3 pay ile İzmir izledi. Konut satış sayısının en az olduğu iller sırasıyla 16 konut ile Hakkari, 30 konut ile Ardahan ve 47 konut ile Tunceli olarak belirlendi.
Türkiye genelinde ipotekli konut satışları şubat ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 12,7 azalış göstererek 17 bin 357 oldu. Toplam konut satışları içinde ipotekli satışların payı yüzde 21,7 olarak kayıtlara geçti. Ocak-şubat döneminde gerçekleşen ipotekli konut satışları ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 11,8 azalışla 33 bin 560 oldu.
Yabancıya satış düşüşte
Türkiye’de yabancılara yapılan konut satışı sayısı, şubatta geçen yılın aynı ayına göre yüzde 27 azalarak 3 bin 350 oldu.
Türkiye İstatistik Kurumu, şubat ayına ilişkin konut satış istatistiklerini açıkladı.
Buna göre, Türkiye genelinde şubatta yabancılara 3 bin 350 konut satıldı. Yabancılara yapılan konut satışı sayısı şubatta yıllık bazda yüzde 27 azaldı. Şubatta toplam konut satışları içinde yabancılara yapılan konut satışlarının payı yüzde 4,2 oldu.
İlk sıra yine Antalya’nın
Yabancılara şubat ayında yapılan konut satışlarında iller bazında ilk sırayı 1261 satışla Antalya aldı. Antalya’yı 1133 konut satışıyla İstanbul ve 225 konut satışıyla Mersin takip etti.
Şubat ayında Rusya Federasyonu vatandaşları Türkiye’den 1183 konut satın aldı. Rusya Federasyonu’nu 446 konutla İran, 173 konutla Irak ve 142 konutla Ukrayna vatandaşları izledi.
İpotekli konut satışları şubatta azaldı
Türkiye genelinde şubatta ipotekli konut satışları geçen yılın aynı ayına göre yüzde 12,7 azalarak 17 bin 357 oldu. Toplam konut satışları içinde ipotekli satışların payı yüzde 21,7 olarak hesaplandı. Ocak-şubat döneminde gerçekleşen ipotekli konut satışları ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 11,8 azalışla 33 bin 560 oldu.
Şubat ayındaki ipotekli satışların 5 bin 93’ü, ocak-şubat dönemindeki ipotekli satışların ise 9 bin 353’ü ilk el satış olarak gerçekleşti.
Şubat’ta diğer konut satış sayısı, Türkiye genelinde geçen yılın aynı ayına göre yüzde 19,3 azalışla 62 bin 674 oldu. Toplam konut satışları içinde diğer satışların payı yüzde 78,3 olarak belirlendi. Ocak-şubat döneminde gerçekleşen diğer konut satışları geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 2,5 azalışla 144 bin 179’a geriledi.
Türkiye genelinde ilk defa satılan konut sayısı şubatta geçen yılın aynı ayına göre yüzde 18,8 azalarak 23 bin 476 oldu. Toplam konut satışları içinde ilk satışın payı yüzde 29,3 olarak gerçekleşti. İlk el konut satışları ocak-şubat döneminde ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 9,1 azalışla 51 bin 8 olarak kayıtlara geçti.
Türkiye genelinde ikinci el konut satışları şubatta geçen yılın aynı ayına göre yüzde 17,7 azalışla 56 bin 555 oldu. Toplam konut satışları içinde ikinci el konut satışlarının payı yüzde 70,7 olarak belirlendi. İkinci el konut satışları ocak-şubat döneminde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 2,4 azalışla 126 bin 731’e düştü.
Ankara’da kiralık daire fiyatlarında büyük artış
Kahramanmaraş merkezli deprem felaketinin ardından olası İstanbul depremi bir kez daha gündeme geldi. Felaketle birlikte, megakent İstanbul’dan çevre illere göç hız kazandı. İstanbulluların tercih ettiği şehirlerden bir tanesi de başkent Ankara oldu. Ankara aynı zamanda binlerce depremzedeye ev sahipliği yapmaya başladı.
Ankara Tüm Emlakçılar Meslek Odası Başkanı Hakan Akçam, Ankara emlak piyasasında son günlerde ciddi bir hareketlilik olduğunu söyledi. Bloomberg HT canlı yayınında konuşan Akçam, “Ankara’da 11 ilden gelen 350 bine yakın depremzede vatandaşımızı misafir ediyoruz. Bu rakam her geçen gün artıyor” dedi.
Astronomik fiyatlar isteyenler var
“Zaten kiralık sıkıntımız vardı, bu kadar nüfus da Ankara’ya gelince ciddi anlamda kiralık tarafında sorunlar yaşıyoruz” diyen Akçam, kentte zaman zaman astronomik fiyatlarla karşı karşıya kaldıklarını ifade etti.
Satılık tarafın kiralığa göre biraz daha yavaş gittiğini söyleyen Akçam “Rakamlarda 2 haftadır çok ciddi bir artış var. Fiyatlar yüzde 65 oranında yukarıya çıktı” diye konuştu.
Rekabet Kurumu, depremin ardından artan ev fiyat ve kiraları için harekete geçti
Rekabet Kurumu, 6 Şubat tarihli depremler sonrası emlak piyasasında yaşanan fiyat dalgalanmalarını yakın takibe aldı.
Kurum, olası bir kartelleşmeye karşı gereken denetim ve yaptırım mekanizmalarının işletilmesi için harekete geçti.
Bu kapsamda Kurum tarafından, Ankara’da faaliyet gösteren emlakçıların, gayrimenkul danışmanlarının ve komisyoncuların, gayrimenkul satış ve kiralama ücretlerinde birlikte fiyat belirleyerek rekabeti ihlal edip etmediklerinin tespiti amacıyla ön araştırma başlatıldı. Sektörde faaliyet gösteren çok sayıda teşebbüste kurum uzmanları tarafından yerinde inceleme gerçekleştiriliyor.
Elde edilen bulgular doğrultusunda incelemelerin kapsamının genişletilerek diğer illerin de kapsama dahil edilebileceği belirtiliyor.
“En ağır yaptırımlar uygulanacak”
Rekabet Kurumu yetkilileri AA muhabirinin sorusu üzerine, Kahramanmaraş merkezli depremlerden sonra gayrimenkul satış ve kiralama bedellerinde görülen yüksek oranlı artışların, gerek bulunduğu şehirde ev arayan gerekse deprem nedeniyle farklı yerlere taşınmak durumunda kalan tüm vatandaşlar bakımından mağduriyet oluşturduğunu belirterek şunları kaydetti:
“Rekabet Kurumu, tüm teknik altyapısı ve personel kaynağıyla kartelleşmeyi engellemeye yönelik olarak yaptığı incelemeleri gayrimenkul piyasası üzerinde derinleştirmeye önümüzdeki dönemde de devam edecek, piyasa koşulları dışında gerçekleşen fiyat oluşumlarına yol açanların tespiti halinde sorumlular hakkında en ağır yaptırımları uygulayacaktır.”
Kağıthane’de daire fiyatına Avrupa vatandaşlığı
Uluslararası gayrimenkul danışmanlığı hizmeti veren Vesta Global, bu sebeple yurtdışı yatırımlara ilginin son dönemde arttığına dikkat çekiyor. Emlak fiyatlarının yükselişi ile, oturum ve vatandaşlık programlarının, vize engelini ortadan kaldırdığını, sermeye ve insan hareketliliğini daha kolay kıldığını görenler bu programlara, ilgiyi artırıyor.
400 milyar dolarlık bir global gayrimenkul pazarının yüzde 80’inini oturum ve vatandaşlık programları üzerinde yapılan satışlar oluşturuyor. Teuta Narazan ve Armağan Akyüz tarafından kurulan uluslararası gayrimenkul pazarında pazarlama ve satış danışmanlığı veren Vesta Global de oturum ve vatandaşlık programları üzerine uzmanlaşmış durumda. En güvenilir oturumu ve vatandaşlık programlarını sunan Vesta Global, tüm prosedürleri müşterileri adına en hızlı ve efektif şekilde organize ediyor.
Birçok ülke ulusal fonlara bağış yolu veya gayrimenkul yatırımı ile yatırımcılara ve birinci derece akrabalarına ikinci bir pasaporta sahip olma imkanı tanıdığını belirten Teuta Narazan, “Son yıllarda Karayiplerdeki ada devletleri, AB üyesi Malta vatandaşlık programlarıyla ön plana çıkıyor. Bu ülkelerin pasaportuna sahip olan yatırımcılar birçok ülkeye vizesiz seyahat edebilirken bu ülkelerin sunduğu vergi avantajlarından yararlanabiliyor” diyor.
250 bin Euro’ya Yunanistan’dan Golden Visa mümkün
Avrupa Birliği üyesi bir ülkenin vatandaşı olmayanlar için gayrimenkul yatırımı yolu ile oturma izni ve vatandaşlık programı olan Golden Visa ile yatırımcının eşi, 21 yaşına kadar veya okuyan çocukları ile bakmakla yükümlü oldukları ebeveynleri de bu haklardan faydalanabiliyor.
Portekiz, Yunanistan, İspanya ve Malta Golden Visa programının AB içindeki öncüleri konumunda. 250 bin euro ile Yunanistan’da yapılacak bir gayrimenkul yatırımı ile AB serbest dolaşımı elde etmenin yanı sıra yüksek kira getirisi elde etme şansı sağlanabiliyor. Bu yatırım miktarı Portekiz’de 280 bin eurodan başlarken, İspanya’da 500 bin euroyu buluyor.
Çin ve Hindistan vatandaşları bu programları en çok tercih edenler olarak ön plana çıkıyor. Yeni vergi uygulamalar nedeniyle ABD ve Fransa vatandaşları, BREXIT sonrası AB ülkelerinde oturum elde etmek isteyen İngiliz vatandaşları son dönemde oturum ve vatandaşlık programlarına dahil olduğunu belirten Teuta Narazan, “Bu trende yavaş yavaş katılan Türk vatandaşları için de Vesta Global talep odaklı çözümler sunuyor. Yüksek getirili gayrimenkul yatırımını isteyen, çocukları için iyi bir eğitim kariyeri planlayan, uluslararası yatırımlarını daha sağlıklı yönetmek isteyen Türk vatandaşları bu programlara dahil oluyor” diyor.
İstanbul’daki ilk rezerv alan belli oldu: Taşınmalar başlıyor
Kahramanmaraş merkezli deprem felaketi sonrası megakent İstanbul’da beklenen depreme karşı hazırlıklar hız kazandı. Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un daha önce açıkladığı İstanbul’da 1,5 milyon konutluk büyük dönüşüme ilişkin ayrıntılar belli olmaya başladı.
Geçen Çarşamba akşamı CNN Türk Televizyonu’nda ‘Tarafsız Bölge’ programına katılan Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, “Esenler’deki rezerv alanımızın kuzeyindeki askeri alanı MSB ile konuştuk, orası bir rezerv alanımız olacak. 70 – 80 bin konutun sığabileceği bir alan. Önümüzdeki 5 yıl içinde bu süreci tamamlamak istiyoruz. Etap etap da konutlar bitince vatandaşlarımızı bu alanlara taşıyacağız. Finans, kira destekleri devam edecek” demişti.
Askeri alanın planı 2019’da değiştirildi
Hürriyet gazetesinin haberine göre; Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un Esenler’de açıkladığı askeri alanla ilgili imar planları 2019’da değiştirildi ve bu bölge rezerv alanı oldu. Topkule ve Baştabya kışlalarının olduğu bu alan tam 720 hektar.
MSB onay verdi
Bu alanın hemen kuzeyinde, üzerinden Kuzey Marmara Otoyolu’nun da geçtiği bir askeri alan daha var. Bu alanın mülkiyeti şimdilik Milli Savunma Bakanlığı’nda. Ancak iki bakanlık arasında yapılan görüşmelerde, bu alanın da rezerv alanı olması konusunda anlaşma sağlandığı belirtiliyor.
Esenler’deki mevcut rezerv alan ile Başakşehir ve Sultangazi ilçeleri arasındaki askeri alanın birlikte büyüklüğü yaklaşık olarak Esenler ilçesinin iki katını aşıyor.
Şehirleri afetlere dirençli hale getirecek 11 kurul kuruluyor
Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, depremden etkilenen Gaziantep, Kahramanmaraş, Adıyaman, Osmaniye ve Kilis’te hasar tespit çalışmalarının tamamlandığını, diğer illerde de yüzde 90 seviyesine ulaştıklarını bildirdi.
Kurum, Gaziantep AFAD Koordinasyon Merkezi’nde düzenlenen 2. Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Modeli Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamada, toplantının ilkinin geçen hafta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında yapıldığını hatırlattı.
İşi sonuna kadar da aynı anlayışla sürdüreceğiz
Akademisyenlerin uzmanlık dallarına göre 13 grup oluşturduklarını, sadece bu deprem değil bundan sonra ülkede oluşabilecek tüm risklere karşı bir kalkan oluşturmayı amaçladıklarını vurgulayan Kurum, şöyle konuştu:
“Burada yapılması gereken düzenlemeler, yönetmelikler, yeni kanun hazırlıkları dahil tüm hazırlıkları bilim insanlarımızın, kendi alanında yetkin uzman kardeşlerimizin fikirleri doğrultusunda yapalım istiyoruz. Bu toplantı bizim için de ülkemiz adına da çok kıymetli. 32 gündür tüm deprem bölgelerinde, afet alanlarında vatandaşımız, devletimiz el ele depremzede kardeşlerimizin yardımına koşmaktadır ve inşallah işi sonuna kadar da aynı anlayışla sürdüreceğiz.”
Enkaz kaldırma sürecine ilişkin öneriler
Depremden etkilenen 11 ilde çadır kentlerden konteyner kentlere geçiş ve kalıcı yerleşim alanlarıyla ilgili eş zamanlı çalışma yürüttüklerini aktaran Bakan Kurum, “Tabii enkaz kaldırma süreçlerimiz de 11 ilimizde eş zamanlı devam ediyor ve tüm çevresel tedbirleri de alarak ki bugün bunları da istişare ettik. Yani buradaki enkaz kaldırma sürecinde çevresel hangi tedbirleri almamız gerektiği, buradan çıkacak malzemelerin ülkenin ekonomisine, istihdamına nasıl katkı sunması gerektiğine ilişkin de görüşler, fikirler öneriler vardı ve bu önerileri de inşallah uygulamaya geçiyor olacağız.” dedi.
Bizim bekleyecek bir dakikamız, bir saniyemiz yok
Yeni yerleşim alanlarını en doğru zeminde yapmak için çalıştıklarını anlatan Kurum, “Bu çerçevede de uzman bilim insanlarımızla, Maden Teknik Arama Genel Müdürlüğümüzle, AFAD’ımızla hep birlikte bir uyum içerisinde yeni yerleşim alanlarına ilişkin de süreçleri istişare edeceğiz ve alt gruplarımız kendi görev alanlarındaki önerilerini, fikirlerini paylaşacaklar ama bir taraftan da sahada aktif bir şekilde olacaklar çünkü bizim bekleyecek bir dakikamız, bir saniyemiz yok.” dedi.
Hasar tespit çalışmaları
Bakan Kurum, hasar tespit çalışmalarının da devam ettiğini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Şu an sahada 7 bini aşkın uzmanımızla birlikte hasar tespit çalışmalarını fiilen yürütüyoruz ve deprem bölgesindeki illerimizde 5 milyon 4 bin 875 bağımsız bölümden oluşan 1 milyon 706 bin binada inceleme yapılmış durumda.
Bu binalardan 821 bin 302 bağımsız bölümün acil yıkılacak, ağır hasarlı, yıkık veya orta hasarlı olduğunun tespitini yapmış olduk. Şu an itibarıyla Gaziantep, Kahramanmaraş, Adıyaman, Osmaniye ve Kilis olmak üzere beş ilimizde hasar tespit çalışmalarını tamamladık.
Yıkılan binaların yüzde 96,7’sinin 1999 öncesi
Diğer illerimizde de yüzde 90 seviyesindeyiz. İnşallah önümüzdeki birkaç gün içerisinde diğer illerimizdeki hasar tespit çalışmalarını da tamamlayacağız. Tabii burada artçı depremler sebebiyle yeniden hasar tespiti çalıştığımız illerimiz, ilçelerimiz de mevcut.”
Hasar tespitini incelediklerinde yıkılan binaların yüzde 96,7’sinin 1999 öncesi yapılan yapılar olduğunu gördüklerini aktaran Kurum, şöyle devam etti:
“2002’de yapılan düzenlemeler sonrasında yıkılan yapılara baktığımızda sadece yüzde 3,3’ü olarak karşımıza çıkıyor. Bu da yapılması gereken çalışmaya ilişkin bize önemli bir veri veriyor. İnşallah bilim insanlarımızla, akademisyenlerimizle birlikte bu çalışmaları da yapacağız.
Hocalarımıza da bu durumu net bir şekilde aktarmış olduk
Yeni yapılacak binalara ilişkin de bu çalışmaların çok önem arz ettiğini burada hep birlikte istişare etmiş olduk. Yapı denetime tabii olmayan, fay hatlarına yakın mesafede olan, nispeten zemin sıvılaşmasının daha yüksek olduğu yerlerde yoğun yıkımın yaşandığını da buradaki tespitlerimizde gördük. Hocalarımıza da bu durumu net bir şekilde aktarmış olduk.
Tarihiyle, kültürüyle, buradaki demografik yapıları koruyacak anlayışla şehirlerin doğasını koruyacağız, çevresini koruyacağız. İklim değişikliğine dirençli hale getireceğiz, afetlere dirençli hale getirebilecek anlayışla çalışmalarımızı yapacağız.
Alt komisyonlarımızı belirlemiş olduk
Hep söylüyoruz, şehrin 50 yılını, 100 yılını planlayacak anlayışla bakıyoruz ve her şehrin kendine has yapısını, özgün kimliğini mimarisini, değerlerini koruyarak hareket edeceğiz. Sayın Cumhurbaşkanı’mızın ortaya koyduğu Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Modeli kapsamında şehirlerimizi afetlere dirençli hale getirmek için de alt komisyonlarımızı belirlemiş olduk.”
Şehirleri afetlere dirençli hale getirecek 11 kurul belirlendi
Bakan Kurum, şehirleri afetlere karşı dirençli hale getirecek 11 kurulun Destek Hizmetleri ve Sosyal Politikalar, Deprem ve Yer Bilimleri, Hasar Tespit, Enkaz ve Atık Yönetimi, Şehirleri İnşa ve İhya, Kentsel ve Kırsal Dönüşüm, Mekansal Planlama, Yeni Yapı Teknolojileri, Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Akıllı Şehirler, İklim Dostu Yeşil Dönüşüm, Kentsel ve Kırsal Altyapı, Tarihi ve Kültürel Miras ile Kriz Yönetimi ve İletişim isimleriyle kurulacağını söyledi.
Bu kurulların hangi konularda görev yapacağını açıklayan Bakan Kurum şöyle konuştu:
“Milletimiz müsterih olsun, biz daha önceki afetlerde Elazığ’da, Malatya’da, Kastamonu’da, Rize’de, Bartın’da, Antalya’da ve Muğla’daki yangınlarda ne yaptıysak bu afette de Sayın Cumhurbaşkanı’mızın liderliğinde vatandaşlarımıza verdiğimiz sözleri bilimin ışığında tutmaya devam edeceğiz.
Şehirlerimizin inşasını hızlı bir şekilde gerçekleştireceğiz
2012’de kentsel dönüşüm sürecine başladığımızdan beri hem TOKİ’nin yaptığı sosyal konutlarımızla hem yapı denetim sistemiyle birlikte 3,3 milyon konutumuzun dönüşümünü yaptık. Başta Kahramanmaraş merkezli depremin yaşandığı 11 ilimiz olmak üzere ardından Marmara’mız, Ege’miz, ülkemizdeki tüm riskli alanlarda dönüşüm sürecini de yine bilim insanlarımızın ışığında onlarla birlikte yürütüyor olacağız.”
Kurum, deprem bölgesinde 9 Mart itibarıyla yaklaşık 34 bin konutun inşa sürecinin başladığını da kaydederek “Bundan sonraki süreç bundan önce olduğu gibi bilim insanlarımızla birlikte devam edecek ve evlatlarımıza, çocuklarımıza, yavrularımıza güvenlikli ve kimlikli şehirlerimizin inşasını hızlı bir şekilde gerçekleştireceğiz.” dedi.
İstanbul’da kiraların en çok arttığı ilçeler belli oldu
Endeksa, Şubat ayında yaşanan deprem felaketi sonrası İstanbul ilçelerinde kiralık konut piyasasını inceledi. Çalışmaya göre Şubat ayında İstanbul genelinde konut kiraları yüzde 6,6, kiralanmayı bekleyen konut stoku ise yüzde 5 artış gösterdi. İstanbul genelinde ortalama metrekare kira 124 TL olurken ortalama kira 12 bin 394 TL oldu.
Şubat ayında kira değeri en fazla artan ilçeler Şile, Beşiktaş, Ataşehir ve Ümraniye olurken en az artış görülen ilçeler Avcılar, Beyoğlu ve Bahçelievler oldu. Esenler’de ise kiralar düşüş gösterdi. Kiralanmayı bekleyen konut stoku en fazla artan ilçeler Bakırköy, Şişli, Kadıköy, Beşiktaş, Beykoz; kiralık stoku en fazla düşüş gösteren ilçeler ise Eyüpsultan, Çatalca ve Esenler oldu.
En belirgin artış Şile’de
Şile’de şubat ayında kiralanmayı bekleyen konut stoku yüzde 10, konut kiraları yüzde 10,2 artış gösterdi, ortalama metrekare kira 87 TL, ortalama kira ise 11 bin 594 TL oldu.
Avcılar’da düşüş
Avcılar, Beyoğlu ve Bahçelievler’de şubat ayında kira değer artışı İstanbul genelinin oldukça altında gerçekleşti. Kiraların yüzde 4, kiralık konut stokunun yüzde 5 artış gösterdiği, deprem bilimcilerin zemini ve konumu açısından riskli bulduğu Avcılar’da ortalama metrekare kira 80 TL, ortalama kira ise 9 bin 151 TL oldu ve şehrin genel seviyesinin çok altında kaldı.
Kiralanmayı bekleyen konut stokunun en fazla düşüş gösterdiği ilçelerden Çatalca’da şubat ayında kiralık konut stoku yüzde 20 düştü, kiralar yüzde 4,5 artış gösterdi.
Ayarlı kütle sönümleyicilerle binalar dirençli hale gelecek
İzmir’de bir bilim insanı, gökdelenlerin üzerine rüzgardan kaynaklanan sarsıntıları sönümlemek için kurulan sistemin depremde binaları koruması için çalışmalar yürütüyor.
Kahramanmaraş merkezli depremler, sarsıntılara dirençli yapıların oluşturulmasının öneminin bir kez daha ortaya koydu. Zeminlerde yapılacak iyileştirmeler ve binaların imar yönetmeliğine uygun yapılmasının yanı sıra sismik izolatör gibi sonradan alınacak tedbirler de yapı güvenliğini artırmak için öne çıktı.
İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gürsoy Turan, kolonlara yerleştirilen sismik izolatörlerin bina güvenliğine büyük ölçüde katkı sunduğunu ancak yumuşak zeminlerdeki binalarda ise sarsıntıyı artırarak olumsuz etkiye neden olabileceğini savundu.
Ayarlı kütle sönümleyicilerinin her zemindeki binaya kurulabildiğini ifade eden Turan, rüzgarın gökdelenlerde oluşturduğu sallanmayı engellemek için kullanılan sistemi, depremin sarsıntısını da sönümleyecek hale getirmek istediğini kaydetti. Turan, ayarlı kütle sönümleyicilerde yapının sallanmasına neden olan gücün bina üzerine yerleştirilen kütleye yönlendirildiğini, böylece kütlenin ray üzerinde binanın sallandığı yönünün aksine hareket ederek sarsıntı şiddetini düşürdüğünü anlattı.
“Deprem hareketinde yüzde 30’luk azalma oluyor”
Yerleştirilen kütlenin büyüklüğü arttıkça sistemin başarısının da arttığını dile getiren Gürsoy Turan, şöyle konuştu: “Biz bu kütleyi ittirmeye, onu zorlamaya çalışıyoruz hareket etsin diye.
Ne kadar büyük kütle olursa o kadar faydalı ancak bina o kütlenin oluşturduğu dikey ağırlığı kaldırabilir mi, kolonlar onları taşıyabilir mi bu bir soru tabii ki. O yüzden de genelde toplam bina ağırlığının yüzde 5’ini aşmıyoruz. Örneğin 10 katlı binada yarım kat ağırlığında bir kütle genelde üzerine çalışılır. Ayarlı kütle sönümleyicide bir yay var. Kütle ray üzerine gidip geliyor.
Bir de sönümleyicisi var, otomobillerdeki amortisör gibi. Bunları tasarlarken binanın sallantı periyoduna mümkün olduğu kadarıyla yakın olması gerekiyor. Şu an onun optimizasyonları üzerinde çalışılıyor. Binadan binaya, farklı sarsıntı tipine göre değişiklik gösterebiliyor faydalı olması için.”
Belli bir noktaya kadar getirdikleri çalışmalarda daha iyi sonuçlar için uğraştıklarını anlatan Turan, gelinen noktada normal tip yani tek yaylı ve tek amortisörlü bir sistemle çok büyük bir fayda elde edilemediğini fakat bunu kontrollü, farklı yay tiplerini birlikte kullanarak belirli zamanlar birinin aktif, farklı zamanlar farklı bir yayı aktif hale getirildiğinde büyük fayda elde edebildiğini gösterdiklerini ifade etti. Yapılan simülasyonlarda kütlesi sönümleyicisi olan binalar ile olmayan binalar arasında yatay deprem hareketinde yüzde 30’luk bir azalma olduğunu gördüklerini kaydetti.
“Çalışmalarımız başarıyla devam ediyor”
İYTE Rektörü Prof. Dr. Yusuf Baran da araştırma üniversitesi olarak topluma maksimum düzeyde katkı sunmak üzere bilimsel faaliyetler sürdürdüklerini vurgulayarak depreme dirençli konutlar, depreme dirençli yaşam alanlarının üretilmesi ve uygulamaya konmasıyla ilgili önemli projeler yürüttüklerini dile getirdi.
Kahramanmaraş merkezli depremlerden sonra da Enstitünün tüm akademik, idari personeli ve öğrencilerle deprem bölgesine azami düzeyde katkı sunmaya çalıştıklarına dikkati çeken Baran, “Deprem dirençli konutlar ve kentlerin üretilmesi ve insana hizmete sunulması kapsamında çalışmalarımız başarıyla devam ediyor” şeklinde konuştu.
Kentsel dönüşümde kira yardımı tutarı artırıldı
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Gaziantep’in Nurdağı ilçesinde CNN Türk’teki “Tarafsız Bölge” programına katılarak, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Bakan Kurum, İstanbul’da bin 500 lira olan kentsel dönüşüm kira yardımı miktarının 3 bin 500 liraya yükseltildiğini söyledi. Kurum; Ankara, Bursa, Antalya ve İzmir’de ise bu miktarın 3 bin lira olacağını açıkladı. Bakanın açıklamasına göre diğer büyükşehirlerde bu yardım miktarı 2 bin 500 lira olurken, kalan şehirlerde 2 bin lira oldu.
Bakan, kira yardım bedellerinin ay başında hesaplara yatırılacağını söyledi.
Mars Academy, önce Mars’ta sonra gayrimenkul sektöründe donanım ve uzmanlığı artıracak
Türkiye gayrimenkul ekosisteminin önemli bileşenlerinden olan MARS, sektörün sunduğu hizmetlerin kalitesini artırmak ve iş gücünün niteliğini genişletmek için bir akademi kurdu.
Uzun ve titiz bir hazırlık sürecinin sonunda açılan MARS Academy, geçtiğimiz günlerde önce kurum içinde olacak şekilde faaliyetlerine başladı.
Akademinin açılış töreninde MARS İcra Kurulu Başkanı Hakan Bucak, “Sektöre adım attığımız 2018 yılından günümüze dek kültürümüz, vizyonumuz ve stratejilerimiz ile sektöre etki etmeye, yön verici bir pusula olmaya çalıştık. Benimsediğimiz bu görevi layığı ile yerine getirebilmek adına çalışanlarımızın gelişimine her daim önem verdik.
Bu duruş ve yaklaşımımızı 2023 yılında ‘akademi’ ile büyütmenin mutluluğunu yaşamaktayız. Bizler biliyoruz ki; sınırları aşmanın tek bir yolu var ve o da ‘eğitim’. Yenilikçi eğitim metodumuzla problem çözerek, ekibine ve iş ortaklarına güç katacak, farklı fikirleri birleştirerek yeni kaynaklar yaratacak, geliştirecek, dönüştürecek ve kendinden emin, işinde uzman yol arkadaşları yetiştireceğiz.
MARS her zaman işini en iyi ve kaliteli yapan bir yer oldu ve akademi ile hizmet kalitemizde sahip olduğumuz çıtayı birkaç basamak daha çıkaracağız. Sektörümüze örnek olmaya devam edeceğiz” diye kısa bir açıklama yaptı.
Gayrimenkul sektörünün akreditasyon merkezi olabilir
Hakan Bucak’ın verdiği bilgiye göre eğitimler sınıf içi ve online olacak şekilde uygulanacak, böylece kişinin 7 gün, 24 saat eğitim dokümanlarına ulaşması sağlanacak. MARS Academy’nin uzun vadede bir ‘Akreditasyon Merkezi’ olmasını planladıklarını belirten Hakan Bucak, “Donanımlı insan kaynağımız genişledikçe sektörün uzmanlığı ve iş kalitesi de aynı oranda büyüyüp gelişecek” dedi.
MARS’ın sunduğu; “markalı gayrimenkul proje geliştirme danışmanlığı, satış mühendisliği, yerli alıcı ve yabancı yatırımcı için pazarlama yönetimi” hizmetleri ile dijital çalışmaları hakkında da bilgi veren Hakan Bucak, “Yatırımcı-acente ve geliştirici-acente arasında güvenilir bağlar kurarak sürdürülebilir hizmet anlayışımızı MARS Academy kanalıyla sektörün tamamına taşıyacağız. Hem biz gelişeceğiz hem sektör gelişecek” açıklamasında bulundu.
MARS Academy’nin ilk dönem eğitim programının startı geçtiğimiz günlerde verildi. Psikolog Yazar Baltaş Grubu Kurucusu Acar Baltaş da konuşmacılar arasında yerini aldı. Acar Baltaş, MARS çalışanlarına takım olmanın önemini, sezgilerle değil düşüncelerle hareket etmenin kritiğini ve doğru karar süreçlerinin nasıl ve ne şekilde ilerlediğini anlattı.
MARS Academy’nin kuruluşunda büyük emeği geçen İnsan Kaynakları Direktörü Senem Susuzlu Kaçamak ve Eğitim Yöneticisi Çağlar Çakır ise akademinin Mars çalışanları için önem ve değerinden, kuruluş hikayesinden ve önümüzdeki süreçlerde yapılacak eğitim detaylarından bahsettiler.
İstanbul’dan kaçış: İki ilçe ön plana çıktı; göçü EYT de etkiledi!
Kahramanmaraş depremlerinin ardından İstanbul’dan göç hız kazandı. Megakentten ayrılan vatadanşların ilk alternatifinin Trakya bölgesi olduğu ifade ediliyor. Bölge, tarihindeki en büyük emlak hareketliliğini yaşıyor.
Konuyla ilgili olarak Milliyet gazetesine konuşan Gayrimenkul Uzmanı Mustafa Hakan Özelmacıklı, “Depremin oluşturduğu etki dalga dalga yayılmaya devam ediyor. Bu çerçevede depremzedelerin göçü gerekse kendi gayrimenkullerinin güvenlik riskini değerlendiren vatandaşlar bunu sorgulamaya gün geçtikçe devam ediyorlar” ifadelerini kullandı.
“Makul fiyatlı illere rağbet var”
İstanbul’dan göç eden vatandaşların, fiyatlar nedeniyle daha makul illere rağbet gösterdiğini söyleyen Özelmacıklı, göç dalgasında EYT düzenlemesinin de etkili olduğunu söyledi. “EYT düzenlemesi sonrasında emekli olması planlanan 2 milyonu aşkın vatandaşın önemli bir kısmının İstanbul’da mevcutta çalışan ve yaşayanların olduğunu söylemek mümkün. İstanbul’a yakın olan Kocaeli, Sakarya, Trakya bölgeleri değerlendiriliyor” diyen Özelmacıklı, şunları söyledi:
– Nispeten bu bölgeler çerçevesinde Trakya bölgesi deprem riski açısından daha avantajlı bir durumda olması nedeniyle ve deprem riski seviyesinin düşük olması nedeniyle daha çok tercih ediliyor.
– Sahil bandı bölümündeki Tekirdağ’ın kuzeyi başta olmak üzere Kırklareli, Lüleburgaz, Edirne gibi alanlar daha hareketli bir durumda diyebiliriz.
Fatih ve Bağcılar’dan göç var
– Bununla beraber bu noktada şehir merkezlerinde bitişik nizamlı, tarihi yarımadada da hareketlilik var. Kiralık konut arzı bu bölgelerde artıyor. Fatih, Bağcılar gibi bölgelerden ileri seviye göçler var.
– Zaten kiralık arzı birçok bölgede yeterli seviyede değildi. Birçok ilde kiralık arzı azalmıştı. Son 3 yılda istatistiklere baktığımızda yapı inşaat ruhsat sayısında düşüşler var. Bu açıdan kent içindeki değişimin yanı sıra diğer illerdeki göçlerden dolayı yeterli arz olduğunu söylemek mümkün değil.
Bölgesel anlamda fiyat artışı var
– Bazı bölgelerde özellikle İstanbul gibi fiyatların yüksek olduğu, Kırklareli gibi fiyatların o seviyelere erişmediği yerlerde yüksek artışlar görmek mümkün. 2 ya da 3 kat arttı diyebilmek için erken, bu verilere ancak birkaç ay sonraki fiyat ortalamalarına göre yorum yapabiliyoruz. Bölgesel anlamda fiyat artışı var.
Silivri’de fiyatlar yükseldi
– Arsalarda da İstanbul başta olmak üzere Kırklareli ve bölgesinde yoğun bir talep olduğunu söyleyebiliriz. Artık Silivri gibi bölgelerde arsa fiyatları metrakare olarak 4-5 bin liralara dayandı. Tarla değil de arsa vasfındaki yerlerde fiyatlarda artışlar var.”
İstanbullu akın etti: Emlak piyasası hareketlendi; fiyatlar 3 katına çıktı
Kahramanmaraş merkezli deprem felaketi, Türkiye’nin 10 şehrini vurdu. Binlerce kişi yaşamını yitirdi, on binlerce kişi yaralandı. Deprem felaketinin ardından, olası bir deprem için uyarıların yapıldığı İstanbul’dan kaçışın yolları aranmaya başlandı.
Megakent İstanbul’dan ayrılanlar için ilk alternatif deprem riskinin daha az olduğu ifade edilen Trakya bölgesi oldu.
Bölge, son dönemde tarihin en büyük emlak hareketliliğini yaşıyor. Birkaç hafta içinde sadece Kırklareli’nde 8 binden fazla konutta kiralama ya da satış işlemi yapıldı.
Kırklareli, Edirne ve Tekirdağ ticaret odalarının açıkladığı verilere göre, bölgede depremden sonra 53 binin üzerine işlem gerçekleşti. Mevcut yapı stokunun neredeyse yüzde 95’i doldu.
Bölgede fiyatlar üçe katlanırken, arsa satışlarına da yoğun ilgi yaşanıyor. Kırklareli’nin köylerindeki arsa metrekare fiyatları 1.500 liraya dayandı. Bölgedeki emlakçılar ise arazi ve arsa arzında sıkıntı yaşandığını belirtiyor.
Sabah gazetesinin haberine göre; Geçtiğimiz yıl Microsoft’un kurucusu Bill Gates’in de Trakya’dan arazi aldığı söylentileri bölgede fiyatları hareketlendirmişti.
İstanbul’dan akın: 83 bin nüfuslu şehirde kiralık daire kalmadı!
Kırklareli’nin Lüleburgaz, Babaeski ve Vize ilçelerinde ev ile arsa fiyatları üçe katlandı. Kentte kiralık daire sıkıntısı başladı. Belediye Başkanı Mehmet Siyam Kesimoğlu, “Olası deprem senaryoları gündemde. Bizim 1-2 yıl öncesine kadar 7-8 bin konut fazlamız vardı. Hepsi satıldı, kirada boş yer bulunmuyor. Kiralar birkaç kat yükseldi” dedi.
“83 bin nüfuslu küçük bir şehiriz. Birdenbire hormonlu bir büyüme ile karşı karşıya kalırsak; mevcut sorunlarımız içinden çıkılmaz hal alan bir yumağa dönüşür. Devletin bu konuda bir politika üretmesi lazım” diyen Kesimoğlu, “Hiçbirimiz arzu etmeyiz ama olası bir depremde Kırklareli, bir toplanma bölgesi olabilir. 18 bin 500 metrekare kapalı pazar yeri yaptık. Oraya birtakım malzeme toplanabilir, geniş arazilerde insanlar barınabilir. Çünkü olası bir depremde İstanbul’da bir kaos yaşanacak. Buralar da biraz sığınılacak liman haline dönüşecek. Bugünden çalışarak, planlarımızı yaparak, o süreçte nasıl bir komşuluk yapabiliriz, nasıl katkı sunabiliriz onun çalışmaları içerisindeyiz” ifadelerini kullandı.
Fahiş kiralara tarife sistemi önerisi! Artış engellenemiyor
Sözcü Gazetesi’nden Hülya K. Oruçoğlu’nun haberine göre depremzedelerin fahiş kira artışlarına maruz kalmasının ardından Adalet Bakanlığı harekete geçti. Bakanlık, deprem ve salgın döneminde ürün fiyatı, kirada fahiş artış yapanlara 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasını öngören yasa için çalışma başlattı. Çalışma, fırsatçı ev sahiplerinin belirlenmesi adına olumlu bir adım olarak değerlendirilse de sorunun çözümünde eksik kalacağı belirtiliyor.
‘Geçici bir önlem’
Tüm Girişimci Emlak Müşavirleri Derneği (TÜGEM) Başkanı Hakan Akdoğan, “Fırsatçıların belirlenmesi adına böyle bir adımın atılması çok değerli. Ancak bununla sınırlı kalınmamalı. Deprem ya da salgın olmadığında ne olacak? 20 gün önce kiralar çok mu normaldi?” dedi. Çözümün bir parçası olarak konutta tarife sistemini adres gösteren Akdoğan, “Fahiş kira artışlarını engellemek adına rayiç bedeller güncellenir, bölgelerde değer haritaları oluşturulur, metrekare birim fiyatları çıkarılır, bunlar üzerinden azami kiralar belirlenir ve bir tarife sistemine geçilir ise bu kadar spekülatif durumlar olmaz. Kiraların enflasyon oranında, doğru bir matematik ile belirlenmesi şart” diye konuştu.
Avukat Onur Cingil ise söz konusu çalışmaya değinerek, “Burada mülkiyet hakkından tutun da barınma hakkı gibi her iki taraf için de geçerli insan hakları söz konusu. Diğer yönden buradaki asıl sorunun kaynağı ekonomik durum. Bu, geçici bir önlem, bir yara bandı. Fahiş fiyatları bir kenara bırakırsak, burada mülk sahiplerinin de geçimlerini sağlayamamalarından kaynaklı bir durum söz konusu” dedi. Öte yandan geçen günlerde Hollanda hükümetinin de artan kiralara karşı kiracıları korumak için fiyat sınırlaması getireceği belirtildi.
Asıl sorun ekonomik koşullar
Avukat Onur Cingil konut kiralarındaki artışının en önemli nedeninin düşük alım gücü olduğuna dikkat çekerek, “Sorunun ortadan kalkması için ekonomik durumun düzelmesi gerekli. Ayrıca Türkiye’deki deprem gerçeği ile birlikte herkese konut yenilenmesi ya da barınma hakkını tanıyan bir politika geliştirilmesi lazım. Türkiye’de konutun bir barınma ihtiyacı olarak görülmesi şart” açıklamasını yaptı.
Kiralanacak konut projeleri geliştirilmeli
TÜGEM Başkanı Hakan Akdoğan, Türkiye’de sadece kiralanmak amacıyla üretilecek konutlara ihtiyaç olduğunu vurguladı. “Tabii ki kiraların mantıklı ve makul olması gerekli” diyen Akdoğan, “Bunun için de insanları ev sahibi yapmak adına sürekli geliştirilen projeler yerine, kiralanacak konut projeleri tasarlanmalı. Ancak insanlar, sürekli projelerle ev almaya teşvik ediliyor. İnsanlar hayatlarının bir bölümünde ya da isterlerse her zaman kirada da oturabilir. Bunun için kiralamaya yönelik projelerin teşvik edilmesi şart” diye konuştu.
Hayal gücünüzü aşacak güzellikteki evlerle tanışmaya hazır olun! Dünyanın en pahalı evleri
Birçoğumuz havuzu ve bahçesi olan, güzel olduğu kadar rahat bir ev istiyoruz. Peki hayalinizdeki bu ev, dünyanın en pahalı ve lüks evlerine ne kadar yakın? Konu lükse ve dekorasyona geldiğinde milyon dolarlık evler asla sınır tanımıyor! İçerisinde kaybolacağınız kadar çok odası bulunan dünyanın en pahalı evleri, gözlerinizi kamaştıracak!
The Odeon Tower Penthouse, Monaco
Alexandre Girardi tarafından tasarlanan 35.000 metrekarelik 5 katlı evde özel bir asansör bulunuyor. Dünyanın en pahalı evleri arasında yer alan The Odeon Tower Penthouse, 330 milyon dolar değerinde. 360 derecelik manzaraya sahip binanın çatısında su kaydıraklı dairesel bir sonsuzluk havuzu da bulunuyor.
Antilia Kulesi, Hindistan
Hindistan’ın en zengin ailelerinden biri olan Ambani ailesi için inşa edilen 400.000 metrekarelik Antilia Kulesi, dünyanın en pahalı adreslerinden biri olan Altamount Yolu’nda bulunuyor. Binada tamamen arabalar için ayrılmış altı kat, bir tapınak, 50 kişilik bir sinema salonu ve dokuz asansör bulunuyor. Ayrıca evde bir sağlık SPA’sı, üç helikopter pisti, balo salonları, bir dondurma odası da mevcut. 27 katlı evin değerinin 1 ila 2 milyar dolar arasında olduğu düşünülüyor. ayrıca yapının 8 büyüklüğünde bir depreme dayanacak şekilde inşa edildiği iddia ediliyor.
Casa Encantada, Amerika Birleşik Devletleri
Tarihi 1930’lara kadar uzanan Casa Encantada’nın yaklaşık değerinin 225 milyon dolar olduğu tahmin ediliyor. 60 odaya sahip olan bu lüks ev, tam 8,5 dönümlük bir alana yayılıyor.
Villa Les Cèdres, Fransa
1830’da Belçika kralı için inşa edilen klasik kraliyet tarzında, çarpıcı sanat eserleri ve antika mobilyalarla dolu bu evin tahmini değeri; 410 milyon dolar. Yaklaşık 35 dönümlük bahçelerin içinde yer alan Villa Les Cèdres, ismini de burada çok sayıda bulunan sedir ağaçlarından alıyor. Toplam 14 yatak odası ve ortak alanların yanı sıra villada olimpik bir yüzme havuzu, bir balo salonu ve hatta 30 at kapasiteli bir ahır bulunuyor. Ayrıca arazide dünyanın her yerinden 15.000 bitki çeşidi ve tropik çiçeklerle dolu 20 sera da yer alıyor.
Four Fairfield Pond, New York
Reno Group’un sahibi Ira Renner’ın evi olan Four Fairfield Pond, 63 dönümlük bir alana kurulu. Evde 29 yatak odası, 39 banyo, squash ve tenis kortları, basketbol sahası, bowling salonu ve üç yüzme havuzu bulunuyor. Yaklaşık yüz araba kapasiteli bir garajı olan evin değeri ise 248 milyon dolar.
İstanbul’dan göç başladı: İşte en çok tercih edilen iki şehir
Son yaşanan depremlerin korkuttuğu İstanbullular, alternatif arayışına yöneldi. Fay hattından uzaklığı ve İstanbul’a yakın olması nedeniyle Edirne ve Kırklareli’ne talep arttı. İstanbul’da yaşayan çok sayıda vatandaş, Edirne ve Kırklareli’nden arsa ve ev almaya ya da kiralamaya başladı. Fay hattı üzerinde olan Tekirdağ ise tercih edilmedi.
“Kırklareli’nde emlak fiyatları zamlandı”
Kırklareli Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Adem Başpınar, AA muhabirine toplumsal olarak afetlerin ardından insanların güvenli bölgelere gitmelerinin makul bir gerekçe olduğunu söyledi.
Son yaşanan depremlerin ve deprem beklentisinin İstanbul’dan göçü tetiklediğini belirten Başpınar, güvenli görülen bölgelere insan hareketliliğinin yaşandığını kaydetti.
Başpınar, İstanbul’a yakın coğrafyadaki güvenli yerler arasında sayılan özellikle Kırklareli ile Edirne merkez ve kuzeyinin bu anlamda cazip görüldüğünü vurguladı.
Sosyal medyada “İstanbul’da bir deprem oldu olacak” gibi paylaşımların insanların göç güdüsünü daha da artırdığının altını çizen Başpınar, “İnsanlar arayışlara giriyor. ‘Deprem riski olmayan iller’ diye çeşitli listeler paylaşılmaya başlandı. Bunun içerisinde Trakya illeri de var. İnsanlar bunları gördükçe bu sefer o imkanı değerlendirmek üzere bir takım girişimlerde bulunuyorlar. Bununla ilgili Kırklareli’nde emlak fiyatlarında depremden bugüne kadar yüzde 20 ve 25 oranında artışlar yaşandı.” dedi.
“Göç etmek, riski azaltan bir önlem görülüyor”
Başpınar, TOKİ konutlarının güvenli olması nedeniyle bu yapılara olan ilginin de çok ciddi anlamda arttığına vurgu yaptı.
İnsanların geçmişe kıyasla riskler